IĞDIRIN TARİHİ VE TURİSTİK YERLERİ

Tarih : 2010-03-23 / Kategori : Genel Haber

    AMARAT KÜMBETİ:  Merkeze  yaklaşık olarak 10 km uzaklıkta bulunan bu tarihi yapıt ığdırın Çakırtaş köyünde bulunmaktadır.

yapıt oldukça zengin mimari işlemelerin yanı sıra  bölgede yapılan her türlü sefer ve etkinlikleride  bir not defteri gibi üzerinde barındırmaktadır. Bu yapıt bir çok tahribata uğramasına rağmen hala cazibeliğini korumaktadır.bu eser hakkında resmi kaynaklarda pek çok geniş bilgi mevcut değildir, şayet yapıtın üzerindeki yazılar ve işaretler okutturulursa ığdırın tarihi hakkında daha geniş bilgiler ortaya çıkacaktır.kümbet yeniden elden geçirildiği taktirde bölgenin en güzel ve en önemli tarihi eserleri arasında yerini alacaktır
    KARAKALE : Çok eski bir yerleşim yeri olan bu tarihi yapıt şehrin batı kesminde tuzluca mevki ermenistan sınırına yakın aras nehri üzerinde kurulmuştur, kuruluşu ise urarturlar yada daha eskilere dayanmaktadır dünyanın ilk fuarının burada açıldığı söylenmektedir 1664 ve 1840 meydana gelen depremlerde kale duvarları büyük ölçüde hasar görmüş ve yıkılmıştır...
    IĞDIR EJDER KERVANSARAYI: Iğdır il merkezine 15 km uzaklıkta  Harmandöven köyü yanında yer alan tarihe tanıklık etmiş bu Kervansaray bölgedeki ayakta kaln en eski Türk eserlerinden biridir. yapıt Batum Tiflis Bakü Şirvan Divin ve Anı’den gelen kervanların konaklama yeri olarak kullanılmıştır.12.asırda surmari emri şerafettin ejder tarafından yaptırılmıştır. Avlusunun kapalı hol sistemi planı ve gösterdiği süsleme özelliklerinden doğu batı doxrultusunda uzanan han dikdörtgen planlıdır, dışardan kulelerle desteklenmiş formu ile bir kale görünümü arzetmektedir,plan olarak önde üç bölmeli sahın ve arkada üç nefli kapalı hol sisteminden ibarettir.
   Oldukça zengin motiflerle süslenmiş bu tarihi yapıt  aynı zamanda Anadolu Selçuklularının ticari zenginliğini organizasyon güçlerini ve yüksek kültürlerini  günümüze yansıtmaktadır. Yapıt 2008 yılında il özel idaresi tarafından yeniden restora edilerek turizme kazandırılmıştır.
Ali Ekber TUFAN (Ramazan) anıtı: ığdır merkeze bağlı melekli beldesindnde bulunan bu anıt 1918 yılında sürmeli çukurunda kurulan ARAS TÜRK HÜKÜMET’inde  milletvekili olarak görev alan Ali Ekber TUFAN adına yapılmıştır. Anıt ığdır merkezden 3 km uzaklıkta olup görmeye değer bir yerdir ayrıca anıtın bulunduğu mezarlık arkasında yaklaşık 1500 yıllık eski Melekli Kabristanını da koçbaşlı mezar taşları ve diğer eski kalıntıları da görmeniz mümkündür.
KÜLTEPE (URARTU TEPELERİ) merkeze bağlı melekli kasabası sınırları içerisinde bulunan bu tarihi mekanda  1913 yılında yapılan kazılarda  bir urartu mezarlığı ortaya çıkarılmış ayrıca bir çok süs eşyaları, silehlar ve mühürler bulunmuştur.
   Halk  arasında kara kireler yada Ağrının etekleri olarakta   adlandırılan bu tepeler aynı zamanda  temiz bir hava solumanın güzel bir manzara seyretmek isteyenlerin arabayla 10 dakikada gidebileceği bir yerdir.tepeden ağrı dağı istikametine doğru ilerledikçe dağ lalesi , kekikotu, papatya, nane , kaplunbağa, tavşan, keklik, kurt, yılan, bukalemun, kirpi,ve diğer yabani hayvanların yanı sıra  bir çok eski  tarihi  mezarlarada rastlayabilirsiniz.
   TARİHİ BABEK MAĞARASI: Mağara ığdır il merkezine 10 km uzaklıkta Karakoyunlu ilçe sınırlarındadır. mağara iki odalı olup turizim açısından oldukça önemli ve görmeğe değer bir yerdir. bilindiği  Odlar Yurdu olarak bilinen  (Tebriz Bakü Tiflis Erivan Kars) coğrafyada ilkez bir kültür savaşı başlatan  BABEK  832 ci yıllarda  islam dini adı altında arap kültürünü Türklere empoze etmeye çalışanlara karşı  bir savaş başlatmıştır, ve bu savaş 22 yıl defalarca zaferle sonuçlanmıştır daha sonra abbasilere yenik düşen  babek bir müdet aras nehrini geçerek ağrıdağının kıyısında düz bir ovanın yamacında bulunan bir mağarada yaşamını sürdürmüştür ve daha sonra  afşin tarafından pusuya düşürülerek yakalanıp  samara şehrine halife mutasım huzurunda kolları bacakları kesildikten sonra 3 kez iğdam edilmiştir.
   ERHACI AÇIK HAVA MÜZESİ: Aşağı Erhacı köyünde bulunan bu tarihi alan Iğdır’ın en önemli tarihi mekanlarından sayılmakta olup  köy ortasında adeta bir höyük tepeyi andırmaktadır, bu tepenin ortasında ilginç bir tarihi mağara ve dört bir etrafında eski yazılarla işlenmiş kaya mezarlar, koçbaşlı mezar taşları, ve bir çok ilginç motiflerle süslenmiş  kaya parçaları mevcuttur, Nuh tepesi olarak adlandırılan  bu tepe aynı zamanda yöre halkı tarafından ziyaretgah olarakta kabul edilmektedir,  yöre halkından alınan bilgilere  göre Hz. Nuh’un gemisinin karaya oturduktan sonra ilk kurbanı burada kestiğine inanılmakta ve hala günümüze kadar burada kurbanlar kesilip adaklar yapılmaktadır. Burada arkeolojik bir çalışma yapıldığı taktirde bölge tarihine çok şey kazandıracağı kesindir. Yapıt ve etrafındaki tarihi  kalıntılarda çevre düzenlemesi yapılarak burası ığdırın en önemli açık hava müzesi haline getirilebilir
   BALAHANA: Iğdır  yöresine ait bu yöresel evler halk tarafından Balahana olarak adlandırılmaktadır, bu ev türlerine ayrıca Tebriz Nahçivan maku İrevan Kars Ardahan bölgelerindede rastlamanız mümkündür. Günümüz türkçesinde dubleks anlamına gelen bu evler babanın oğul evlendirmesiyle mevcut evin üst katına bir kat daha eklenmesiyle oluşmaktadır.
   BULAKBAŞI: Karakoyunlu ilçesi bulakbaşı köyünde bulunan bu gölet  Ağrı dağının 4000 m yüksekliğinde bulunan Ahura buzulundan eriyip gelen kar sularından oluşmaktadır, bu nedenle yöre halkı tarafından Ahura (Tanrının bahşetiği kutsal su) suyu olarak bilinmekte ve  ığdırın en önemli cazibe merkezlerinden biridir, Bu suyun  çevresi zengin kuş çeşidi  ve tatlı su balıklarının  yanısıra  çok güzel doğa manzarasıda sunar insana, şuana kadar sadece Güney Amerikada rastlanan Su Maymunu (Koypu), ve su Samuru,  su Kaplunbağaları ile sizleri adeta büyüler.
   GÖKÇELİ ŞEHİT AĞACI: Karakoyunlu ilçesi Gökçeli köyünde bulunan bu tarihi ağaç bir Türk subayı için kendini feda eden ELDENİZ adlı bir Azerbaycan vatandaşının  anısına Türk subayı tarafından diktirilmiştir, ağaç yöre halkı tarafından kutsal olarak benimsendiği için kesinlikle bir dal dahi koparılmaz,  etrafında kötü söz konuşulm ayrıca ilk bahar aylarında ağacın gövdesinden yöre halkı tarafından şehit kanı olarak adlandırılan kırmızı sular akmaktadır.
   HALIKIŞLAK  :  Iğdır ili Tuzluca ilçesine yaklaşık 15 km uzaklıkta olan bu köy  ermenistan sınırına oldukça yakın olmakla birlikte eskiden prinç üretiminin en yoğun olduğu yer olarak  bilinmektedir piknik ve mesire yeri olarak gidebileceğiniz en güzel yerlerden biridir.
   TUZLUCA MESİRE YERLERİ: Doğu Karadeniz  yaylalarını andıran bu ilçemizde doğal güzelliklere , tabi su kaynaklarına, zengin çiçek çeşitlerine balık ,yabani hayvan türleri, işlenmiş taş parçaları ve tarihi kalıntılara rastlamanız  mümkündür. bunları Hamurkesen Kelekli, Çiçekli, Üçkaya(Ekerek) Gaziler Demirsıkan, Tuzluca tuz mağaraları, Tekaltı dağı, Karataş, köroğlu mağarası ve setterhan tepesi olarak sıralayabiliriz..
   DÜNYA DİNLERİNİN ANASI IĞDIR AĞRI DAĞI : Müslüman , Hiristiyan, Katolik, Zerdüşt, Ateşperest gibi bir çok dinin ve medeniyetlerin merkezi olarak bilinen  Ağrı Dağı, çeşitli geleneklerde farklı şekilde adlandırılmıştır. Yakut dilinde “Ağr”, Selçuklu Türkleri’nde “Eğri Dağ”, bazen de “Ağır Dağ”, İranlı’larda “Kûh-ı Nûh”, Araplar’da Büyük Ağrı’ya “Cebelü’l-hâris”, Küçük Ağrı’ya ise “Cebelü’l-huveyris” isimleri verilmiştir. Ermeniler bu dağa “Massis” veya “Masik” derken, bu dağın dört bir etrafında asırlardan beri yaşayan (Tebriz Maku Nahçivan Erivan, Kars, Iğdır) gibi eski Azerbaycan Türkleri bu dağ çift olduğu için karı kocaya benzeterek büyüğüne ER (koca) küçüğüne ise AVRAT (arvat)  ERARVAT yani karıkoca  ismini vermişlerdir,  Batı coğrafyacıları  bu dağa “Ararat”demektedirler. MÖ Ortadoğu tarihinin en geleneksel kaynağı olarak kabul edilen ve Musa tarafından yazıldığı ileri sürülen Eski Ahid’in (Tevrat) beş kitabından ilki olan Tekvin’de Ararat ilk kez şöyle geçmektedir: “Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu” (8. Bap 4. Ayet). Ağrı Dağı’na Ararat denmesi de, Tevrat’ta geçen Ararat Dağları’nın Ağrı Dağı ile aynı sayılmasından kaynaklanmıştır.
   ARAS NEHRİ: Yörede bu nehirle ilgili çeşitli efsaneler anlatılmaktadır. kimi yazarlar asırlar boyu tek dili konuşan bu coğrafyayı  tek vucuda benzeterek Aras nehrini ise bu vucudun kan damarlarına benzetmiştir, kimi şairler onu ayrılıkçı vaist olmakla suçlamış, kimileride arası birbirinden ayrı düşen halkların göz yaşlarının oluşturduğu kutsal bir nehir olarak nitelendirmişlerdir. bölge halkı özelikle culfa  nahçivan bölgesinde yaşayan halk her yıl Nevruz bayramında bu nehrin etrafında toplanarak bayramlaşıp hasret giderirler,  bu geleneğin geçmişten yakın  günümüze kadar  hala Dize köyü il Erivanın halçalı köyü arasında Aras nehri sed üzerindede yaşatıldığı söylenmektedir.
   ZERDÜŞ TAPINAĞI: Ağrı dağı korhan yaylası mevki Ahura buzulu aşağısında   bu tarihi yapıtlara sıkça rastlamanız mümkündür, yapıtlar hakkında resmi kaynaklarda herhangi bir bilgi belgeye rastlanılmamakta olup,  yöre halkı tarafından eski ateşperest Türklerden kalma zerdüşt tapınma merkezleri olarak adlandırılmaktadır,
   ZERDÜŞTLÜK: Dinler arasında, tek tanrı inanışına yer vermesi bakımından, en dikkat çekicisi Zerdüştilik 'tir. Bu din, adını kurucusundan alır. Bu dine, dayandığı tek tanrı Ahura Mazdah 'a nispeten “Mazdeizm” de denir,  zerdüştlük dinini kısaca 3 kelimeyle özetlemek mümkündür İyi düşün, İyi konuş, İyi işler yap. Zerdüştlerin sayısı Bugün 40.000 'ni İran 100.000 'i Hindistan 'da olmak üzere yaklaşık 200.000 kadar olup geriye kalan büyük bölümü İngiltere, ABD, Pakistan, Kanada’da yaşamaktadır. Zerdüşt 'ün doğumu, M.Ö. 570 olarak tahmin edilmektedir. Zerdüşt, İran dinleri üzerinde önemli bir etki bırakmıştır. Tektanrılı bir inanç telkin ettiği için onu bir peygamber olarak kabul edenler bulunduğu gibi, ona bir hakim veya şaman olarak bakanlar da vardır. Gatha 'lar diye adlandırılan kutsal metinler ona dayandırılır.
Zerdüşt, Yüce Tanrı olarak telkin ettiği Ahura Mazdah ile yakın irtibatı bulunduğunu ilan etti. Ona göre alemlerde mücadele eden, İyilik ve Kötülük diye adlandırılan iki asli ruh (ilkine “Spenta Mainyu”, ikincisine “Angra Mainyu” denilir) var idi. Ahura Mazdah 'ın bu iki ruhla alakasını bugün pek iyi bilemesek de O, iyilikle beraberdir. İnsanoğlu, bu iki ruh arasından birini seçmeye mecburdur ve seçimi onun kaderini etkileyecektir.
   KOÇBAŞLI MEZAR TAŞLARI: Hemen hemen Iğdır Ovası''ndaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar, Karakoyunlu-lar döneminden kalmadır. Bu mezar taşları yiğit ve kahraman kişiler ile genç yaşta ölen delikanlıların mezarlarına dikilirdi. ığdır mezarlıklarında gördüğümüz bu tarihi mezar taşları ayrıca karakoyunlu melekli taşburun dize cennetabat yaycı küllük hakmehmet kuzeyden kasımcan oba alikamerli amarat necefali kadıkışlak Akyumak gibi küylerimizin yanısıra nahçivan ve tebriz bölgelerinde rastlamak mümkündür.
   KORHAN METEOR ÇUKURLARI : ığdır il merkezinden yaklaşık 35 km uzaklıkta Karakoyunlu Korhan yaylası sınırları içerisinde yer alan bu 3 çukur göktaşının düşmesiyle meydana gelmiş önemli bir cazibe merkezidir. Çukurların  etrafında bir çok işlenmiş taşlar ve ateşperest Türklerden kalma bir çok zerdüş tapınma merkezine rastlamanız mümkündür, zengin doğa manzarasıyla ve dünyanın hiçbir yerinde rastlayamayacağınız çiçek florasıyla bir renk cümbüşü olan bu yer aynı anda üç devleti görme (iran,nahçivan,ermenistan gibi) imkanıda sunuyor sizlere fotoğraf düşkünleri ve yürüyüşü sevenler içinde ideal bir yerdir
   AHURA ÖREN YERİ : Dünya dinlerinin anası olarakta adlandırılan  Ağrı Dağı, eteklerinde bulunan Ahura (Yenidoğan), günümüzden 2200 yıl önce Artaksiyaslılaf tarafından bir dini ibadet merkezi olarak kurulmuştur. Ancak; 1840''ta meydana gelen deprem nedeniyle, dağdan yuvarlanan büyük kayalar ve çamur, köyü örterek yok etmiştir. Burada, halen eski değirmen taşları su ve sandık tağlarla birlikte eski bir köy yerleşim mezarlığı bulunmaktadır.
   IĞDIR ANIT VE MÜZESİ : 01 AĞUSTOS - 1997 tarihinde yapımına başlanmış ve 05 EKİM 1999 tarihinde açılışı yapılmıştır. 1.3 Hektar alan üzerine oturtulmuştur. Yerden yüksekliği 43.50 metredir. Halen Türkiye’nin en yüksek Anıtıdır. Alt kısmı 350 m alanı ile Müze üst kısımı 5 kılıçtan oluşan Anıttan ibarettir.Anıtın kılıçlarının granitleri Çin’den, diğer mermer, granit, taş, seramik gibi malzemeler Türkiye’nin diğer bölgelerinden getirilmiştir.Çanakkaledeki Şehitlik Anıtı ile, paralellik arz eder. En eski Türk Devletinden Cumhuriyetimize kadar geçen evre kılıçların kabzalarında tunç döküm rölyeflerle anlatılmaya çalışılmıştır.Arkasındaki Ağrı Dağı ile bir tablo oluşturur. Müzede; 1915-1918 tarihleri arasında Bölgede yaşayan Ermeni vahşetinden geriye kalan ve toplu mezarlardan çıkarılan belgeler, fotoğraflar ve diğer metaryeller sergilenmektedir.
    IĞDIR KORGANI (KALESİ) Kale, Büyük Ağrı Dağı'nın eteklerindebulunmaktadır. Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervan ticaret yolununen iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alan Iğdır Korganı,XI. yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur. Dağ yamaçlarında "KızKalesi" ve onun 200 m. kadar aşağısında "Oğlan Kalesi" adı verileniki kale kalıntısı bulunmaktadır. Sürmeliden Büyük Ağrı Dağı'na doğru gidenilk çağın kervan yolu, bu iki kale arasından geçer ve Ahura yönünde uzanarakKüçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki Serdarbulak Geçidi'nden Beyazıt'a(Doğubeyazıt) doğru giderdi. Iğdır Korga-nı'nda, o devirlerden kalma bir değirmenharabesi de bulunmaktadır.

DEVAMI VAR...

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.

Kerbela

Kerbela Sayfası