Mehmet Büyükçelik’in Şiirinde, İnsan, Doğa Aşk İzlekleri

Tarih : 2015-01-14 / Kategori : Kültür & Sanat

Mehmet Büyükçelik’in Şiirinde, İnsan, Doğa Aşk İzlekleri

Fatma Aras

       Mehmet Büyükçelik(d.1949) öğrencilik yıllarından başlayan bir şiir tutkusuyla duvar gazeteleri düzenledi. Çeşitli sanat ve kültür etkinliklerinin yanı sıra dergi temsilciliği ve tiyatro çalışmaları yaptı.

 

         Bir süre Karşıyaka Belediyesi’nin ‘Şiiristan’ dergisini hazırladı. Hâlen ‘Silgi’ dergisinin sahipliğini ve yönetmenliğini sürdürmektedir. Ayrıca Anadolu Basın Yayın Birliği Derneğinin İzmir Yönetimi’nde yer almaktadır. ‘Yürekte Kalan’ Büyükçelik’in ilk kitabı. Yetmiş iki sayfadan oluşan kitapta elli üç şiir yer alıyor. Şair, yaşamı boyunca gözlemlediği dünyada olup bitenlerin acısını, önem ve yükümlülük sorunlarını ‘Yürekte Kalan’ların izini üç bölümde okura sunmuş. Kitaba girişinde “Bütün renkleri çalıyorlar işte dünyadan, sahiplenen yok geriye kalanı”(s.9) dizeleriyle başlayan bölüm, bilindiği gibi baltalara sap olan acımasız ellerin vurduğu yerde, beyazın yerine karayı görenlerin olanaksızlığını içine alıyor…

“Zehiri Zehirle Yazmak” başlıklı şiir, ölümü koklayan çocukların büyüyen gözbebeklerini hissettiriyor; “Doğrulttu namlusunu şu coni / yalınayak çocukların üstüne / tam orada gazeteciyim ben de. / Başkan saraydaydı o saatler / elindeydi ipin ucu / dağılırken çocukların bedeni / başkanın viskisi tazelendi.” (s.14) Şiirinde duyumsattığı gibi dünya çobanlığına soyunan Amerikan emperyalizmi, yaşadığımız zamanın en büyük kaygısıdır! Kokuşmuşluğa yüz tutan bir çağın tedirginliği korkutucu boyutta… Hayata müdahil olan şair olumsuzluklara ve kirli gerçeğe dikkat çekerken, kendisi de bir gazeteci kimliğinde bu duruma sadece seyirci kalanların acısını vurguluyor.

Yine ‘Senaryo’ şiirinde “(…) Yaşamın tozlu bir çizgi çocuk parkında / masaldan çıkıp, köşede kırılan / beklediğin dev bir türlü çıkmaz işeden / umudun kasırgaya apılan uçurtma.” (s.17) dizelerine bakıldığında, dini, dili, ırkı ne olursa olsun “gözyaşının rengi yoktur.” Evrensel bir boyutta, yalın bir dille işlenen bu şiir, tüm insanlığın çektiklerinin duygu ağırlığını taşıyor.

           “Gülüşünü ölçmeğe şiir yok!” girişiyle kurulan ikinci bölüm, aşk ve sevgi şiirlerinden oluşuyor.

             ‘Bir avuç Aşk’ şiirinde "(…) Sırtını örtemeyince insan / bülbülü düşürürmüş tabağına / sonrası ağlayan gül, yaslı gülistan”(s.38) dizelerine bakıldığında, gülle bülbülün arasında başlayan solgunluk mevsimi gibi kangren bir yalnızlığın acısına bir yol başlatıyor. Zamanla insan yalnızlığa alışıyor; bir ezgi gelip yerleşiyor düşlerine. Ne akıp giden olaylar, ne acılar, ne insanın içini hoplatan heyecanlar, olmuyor artık hayatında. 

            Şair akıcı bir dille, biten bir aşkın umutsuzluğunu imliyor. Kitabın, ”Ayağıma dokunuyor sessizce, ’biz ikimiz aslında biriz’ diyen toprak.” giriş sözleriyle başlayan bölümünde zorlama dizelere yer vermeden, doğa ve insan üzerine genel konularla şiirlerini kurmuş şair. Dünlerin acısını alıp yine bugüne ekliyor.‘Sinop’ şiirinde, Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Che Guavera safında duyarlı dizeler kurmuş. ”(…) Sabahattin Ali’ im takılmış ağlara”(.…) "Genç birisi bilet keser müzenin kapısında / Elinde Nâzım Hikmet kitabı, boynunda kolye / kolyede; Che Guavera!"(s.65) dizelerinde, bizim sol tarihimizin kanayan yaralarını evrenselle buluşturuyor. “Dönüp baksam uzaktaki çocukluğuma / sabahın gözyaşında düşer bayram” on dört dize içeren ‘Eski Çocuk’ şiiri, bana kendi şiirimin şu dizesini hatırlattı: “Masal olur yerinden kalkan kaya.” Herkesin acısıyla, tatlısıyla masallaşan bir geçmişi vardır. Şair hızla giden bir zaman içinde arka camdan bakar gibi gerilerde kalan çocukluğunun yurduna gidiyor. "(…) Hem dargın hem peşimde masumluğum / batan günün suskunluğu yüzümde”(s.59) dizeleriyle devam eden şiir, insandaki derin duyguların, özlemlerin burukluğunu ve içinde uzayan boşluğu imliyor. Bu bağlamda bakıldığında şiirin “insanın çocukluk yurduna” sığınma ihtiyacına nasıl cevap verdiğini de göz önüne seriyor.Sonuç olarak, Mehmet Büyükçelik dünün, bugünün acılarını göz ardı etmeden içi boş olmayan bir imge anlayışıyla kendi şiirlerini kuruyor. Dünya sorunlarıyla derdi olan şairin şiirleri didaktik ağırlıklı. Kitapta “dünya”, “kuşlar”, “bahar”, “çocuk” sözcüklerini  sık sık kullanmış ama farklı imgeler, bağdaştırmalar, şairin aydınlık yarınlara umut ışığı gibi… Şair Türkçe’ye önem veriyor. Şiirlerinde sözcük ekonomisine önem veren şairin, yazdıkları hayatı kapsıyor.

İyi ki tanıdım diyebileceğim bir yüreğe sahip olan Mehmet Büyükçelik’in şiir yolu açık olsun. - Mehmet Büyükçelik, ‘Yürekte Kalan’, Babıali Kitaplığı, İstanbul-2013

"Aydınlık Gazetesi Kitap Eki(19 Aralık 2014)"

Facebook Beğenenler

Yorum yapılmadı!

Yorum yapmak için aşağıdaki formu kullanabilirsiniz.

Yorum Yaz!

E-Posta adresiniz yayınlanmayacaktır.
* İşareti olan alanlar gereklidir.