Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) Karakoyunlu  ilçe başkanlığında olağan genel kurul toplantısı yapıldı.

 

         Karakoyunlu ilçe kongresi saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasının ardından divan teşekkülü yapıldı.  Kongreye mevcut başkan Hakan Şıktaş, yapılan genel kurul oylaması sonucu tekrar başkan seçilerek yeni yönetimini oluşturdu. Kongrede Divan Başkanlığını MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, başkan yardımcılığını ise İl Genel Meclis üyesi Cabbar Şıktaş yaptı.

           Kongreye tek başkan adayı olarak giren Hakan Şıktaş, “Karakoyunlu İlçesinde partimizin istenilen seviyeye ulaştığını ve önümüzdeki seçimlerde yeni yönetimimizle gayretli çalışmalarımızla kazanacağımıza inancımız sonsuzdur.” dedi.

           Daha sonra konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, Genel kurulda yaptığı konuşmasında hükümeti ve icraatlarını eleştirdi. Kongrede Divan Başkanlığı yapan MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, “Ülkemize yönelik tehditlerin olabildiğine arttığı bir dönemde, Cumhuriyetimizin temel dayanakları olan, milli devletimizin ve üniter yapının tasfiyesine, milletimizin kimliksizleştirilmesine, vatan topraklarımız üzerinde sunî azınlıklar oluşturulmasına ve bin yılda oluşan kardeşlik hukukumuzun parçalanmasına, vatan topraklarının haraç-mezat satılmasına yönelik vahim bir süreçte, kongremizi yapmamız çok anlamlıdır.

           Dolayısıyla bugün; ülkemizin müzakere’adıyla küresel dayatmalara maruz kaldığı, teslimiyetin başarı olarak takdim edildiği, toplumsal yapımızda oluşan çatışma ve kutuplaşma temayülü ile açlığın ve yoksulluğun neden olduğu bir bunalım ortamıyla da karşı karşıyayız.

             Herkesin çok yakından gözlemlediği gibi; AKP hükümeti ve işbirlikçi mahfillerinin taviz vermesi ve kışkırtması sayesinde; millet ve devlet hayatımızın maddi ve manevi bütün direniş kaleleriyle, güvenlik, hukuki, kültürel, ahlaki ve sosyolojik tüm yaşam alanları sarsılmaya başlamıştır.

            PKK tarafından dillendirilen, BDP tarafından Yüce Meclis’in çatısı altında dayatılan bölücü hayaller, “demokratikleşme” adı altında hayat bulmaya başlamıştır.

Siyasi çözüm adıyla sunulmaya çalışılan bir yol haritasıyla, terör örgütü PKK’nın siyasallaşması istenmekte, İmralı Canisi ile AKP zihniyetinin rekabet ettiği sözde “demokratik cumhuriyet”e ulaşabilmfenm kilometre taşları döşenmekte, PKK ile Barzani’nin niyetlerine çanak tutan bir siyasi İktidar adeta SEVR dönemini yeniden inşa ve icra etmektedir.

Değerli delegeler, Sayın Basın Mensupları

           Bilmeliyiz ki; Türkiye üzerinde sahnelenmek istenen bu oyunun nihai hedefi, tek millet ve tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyetinin milli birlik, bölünmez bütünlük ve milli egemenlik anlayışının yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli parçalı bir devlet yapısının kabul edilmesidir.

            İşte milli bekamızı ortadan kaldırmaya yönelik, siyasi ve ekonomik bağımlılığın arttığı, çok vahim gelişmelerin yaşanmaya başlandığı sonu meçhul ve karanlıklarla dolu, böylesine ciddi bir kaotik ortamda yaptığımız kongrelerimizin hangi anlam taşıdığını, biz Türk milliyetçilerinin omuzlarına hangi mesuliyetler yüklediğinin elbette ki; farkındasınız.

          Kısaca Ülkemizde bölücü ve etnik tahriklerin günbegün tırmandığı, iç huzur, kardeşlik ve dayanışma ruhunun ciddi yara aldığı, insanımızın ısınmak için bir torba kömüre, karnını doyurmak için bir lokma ekmeğe ve bir kap aşa muhtaç ettirildiği fevkalâde sancılı günler yaşamaktayız. Yanı başımızdaki ülkelerde yeni sınırlar ve yeni oluşumlar için kan ve gözyaşı sel olup akmaktadır. Hükümet işin ciddiyetinden uzak ülkemizi yolgeçen hanına döndürmüş vaziyettedir.

            Böyle bir ortamda yaptığımız Parti kongrelerimiz, aynı zaman da; kırmızıçizgilerimiz olan Türk Devletinin, Türk Milletinin ve Türk Vatanının bölünmezliği ve bütünlüğü uğrunda, Türk Milliyetçilerinin “kararlı ve taviz vermez” duruşu çok çok önemlidir.

            Dolayısıyla, milletimizin geleceğinin güvencesi, duygularının tercümanı olan biz Türk milliyetçileri, Yüce Milletimizin mahkûm edildiği bu çaresizlik ve ümitsizlik karşısında, tıpkı “19 Mayıs 1919”da, Mustafa Kemal Atatürk’ün haykırdığı gibi; “dur” diyecek bir ruhu yeniden şahlandırmak için, bugün yaptığımız kongrelerle düşmanlarımızın yüreğine korku indirirken, Türklüğü ve dostlarını da yüreklendirmekte ve sevindirmektedir.

           Sayın Basın Mensupları Çok Muhterem Dava Arkadaşlarım, Türkiye’nin içine sürüklendiği ve neredeyse “ateşten gömlek giydiğimiz” bu kötü şartlar karşısında milli bir seferberlik ruhuyla harekete geçmek, gelişmeleri dikkatle ve şuurla takip etmek biz Türk Milliyetçilerinin tarihi bir görev ve sorumluluğu dâhilindedir.

Milliyetçi Hareket’in Türkiye’nin milli birliğinin korunmasında gösterdiği hassasiyet ve hiçbir ayrım gözetmeden bütün vatandaşlarımızın aziz vatanda kardeşçe yaşamaları için sarf ettiği çabalar, kimsenin inkâr edemeyeceği gerçeklerdir.

           Bu bakımdan Türkiye’nin milli birliği ve kardeşliğinin devamı için sergilediğimiz sorumlu ve sağduyulu tutum ve uyarılarımın, Büyük Türk milletinin üzerine oynanan bütün oyunları bozacağına olan inancımız tamdır. Başkentimiz: Ankara, dilimiz: Türkçe, bayrağımız ay yıldızlı al bayrak, milli marşımız İstiklal Marşıdır diyen, Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü yüreğinde yaşayan ve bir bayrak gibi gönderlerde dalgalandıran Türk Milliyetçileri olarak tekrar ifade ediyoruz ki; “Ülke meseleleriyle ilgili çözümleri Erbil’de, Vashington’da, Brüksel’de ve Erivan’da değil, aziz Atatürk’ün bundan doksan yıl önce gösterdiği milli şuurun, kararlı ve ileri görüşün eseri olan Başkent Ankara merkezli milli ve üniter devletin yol haritasında aranmalıdır”. Bugün Türkiye’de; hayatın gerçeklerini kavrayamayan, her alanda yoğunlaşan sorunları anlayamayan, aziz milletimiz için hiçbir fedakârlık yapmayan ve nefislerine teslim olmuş AKP’li kadrolar alınlarında 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk damgasıyla gezmekte, hesap vermekten kaçmakta, adeta hukuka ve millete meydan okumaktadırlar, Bu nedenledir ki, ülkemizde siyaset değersizleşmeye yüz tutmuş, kültür yozlaşmaya başlamış, ahlaksızlık, hırsızlık, soygun ve rüşvet meşru görünmeye başlamıştır.

           Hele hele bugün fabrikadaki işçimizden memurumuza, esnafımızdan çiftçimize, emeklimizden, yetimlerimize kadar hiç kimsenin yaşamında bir iyileşme, rahatlama olmadığı, aile düzenini yıkan toplumsal çözülmeyi tetikleyen ve toplumu adeta cinnet geçiren bir yapıya dönüştüren ekonomik sorunların her geçen gün artmasına ve de işsizliğin bir çığ gibi büyümesine aldırış etmeyip, sadece cebini düşünen bir alçak zihniyetle, bir kirli İktidarla karşı karşıyayız.

            Ne kadar gülünçtür ki, İşsizlik konusundaki aczini gizleyebilmek için, işsizliğin başka ülkelerde de var olduğunu iddia edebilen AKP İktidar, dile getirdiği ülkelerde ki zenginliğin ise neden Türkiye’de görülmediğini bir türlü ağzına almamaktadır.

            Diğer taraftan her televizyon haberlerinde onlarca insanımızın çeşitli sebeplerle, her gün hunharca öldürüldüklerine şahit olmaktayız. İntihar olayları akıl almaz şekilde artmıştır.  Ahlaki hayattaki çözülmeye zemin hazırlayan bir yığın filmler, diziler, TV programları AKP Hükümetinin göz yumması ve yol vermesiyle aile hayatımızı tahrip etmiştir.

AKP İktidarının 12 yıllık iktidarında, artan ekonomik sorunlar karşısında çiftçimizin, memurumuzun, esnafımızın ve emeklimizin cebinde sadece son ödeme tarihi geçmiş faturalar, icra tebliğleri vardır. Özellikle de çiftçilerimizin perişan hali daha çok düşündürücü olup daha fazla endişe vericidir. İcraların nefes aldırmadığı, iflasların problemler çığ gibi büyürken, AKP hükümeti ise duyarsızlığını inatla sürdürmektedir.

Bu arada anlaşılamaz bir tarzda tarımın göz ardı edilmesi, daha da kötüsü akıllara dahi gelmemesi çiftçilerimizin kendi hallerine terk edilmesi asla hoş karşılanamaz.

Büyük fedakârlıklarla ve zorluklarla mücadele eden çiftçilerimizin sorunları, geldiğimiz bu aşamada sözle, vaatle geçiştirilemeyecek kadar büyümüştür.

Muhterem Arkadaşlarım,

3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden tam 12 uzun yıl geçmiştir.

AKP bu 12 sorunlu yılın tamamında iktidarda bulunmuştur. Bu süre zarfında 58, 59, 60, 61. Cumhuriyet Hükümetleri görev yapmıştır. Erdoğan sonrası kurulan # bağımlı 62. Hükümet ise halen işbaşındadır. Biliyor ve inanıyorum ki, önümüzdeki yıl dirilen, ayağa kalkan, küllerinden yeniden doğan Türkiye’nin müjdesi 63. Hükümet olacaktır.

Türk milleti, hurdaya dönen AKP’yi görevden alacak, milli ahlakın, milli vakarın gelişmenin, kazanmanın, büyümenin, zenginleşmenin adı olan Milliyetçi Hareket’e iktidar ehliyetini verecektir.

AKP’nin gitmesine az kalmıştır. Aldatmalın sonuna gelinmiş, yenilginin bitmesine sayılı günler kalmıştır.

Teslimiyetin sonu görünmüş, yıkımın akıbeti belli olmuştur. AKP artık olmayacak, millet bu karabasandan kurtulacaktır. Artık 12 yılı deviren bu hırsızlık, arsızlık ve hukuksuzluk dönemi tüm pisliğiyle çekipigitmeli ve MHP iktidar olmalıdır.

Sonuç olarak Milletimizin sahip olduğuBasırlârın emeği ve göz nuruyla olgunlaşmış olan bütün milli ve manevi değerlerimizin, ekonomik servetlerimizin tahrip edildiği, yozlaşma ve çürümenin Alabildiğine tırmandığı günümüzde yaptığımız kongrenin Milletimizin yegânej ümidi olan Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarının müjdecisi olmasını Yüce Rabb’ımızdan niyaz eder, hepinize sevgi ve saygılarımı sunarım.”şeklinde konuştu.

             MHP İl Başkanı Cahit Erol, “Birlik ve beraberlik içinde kongremizi gerçekleştiriyoruz. Kongrede partiye emek veren partililere ve katılımcılara teşekkür etti.

             Karakoyunlu İlçesinde yapılan Kongreye MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, MHP Iğdır İl Başkanı Cahit Erol, Başkan Yardımcısı Nevzat Sucu, MHP Merkez ilçe Başkanı Yaşar Çeçen, Tuzluca ilçe Başkanı Serdar Özcan, İl Genel Meclis üyeleri Cabbar Şıktaş, Abbas Akdan, Caner Aslan, Belediye Meclis üyeleri, Muharrem Çeçen, Kurban Göğcebulak, İş Adamı  Rahim Azeroğlu, Partililer ve vatandaşlar katıldı.

Tweet