Iğdır’ımızda Kaça Kaçın Öyküsü…
Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIM
Iğdır Üniversitesi
30 Ekim 1918 tarihinde Limni adasının, Mondros limanında, Mondros Mütarekesi imzalanır. Bu anlaşma ile Osmanlı imparatorluğu ömrünü tamamlar.
Emperyalist güçler tarafından ülkemiz paylaştırılır… 11-26 Kasım 1918 tarihlerinde Türk ordusu Ahıska, Batum, Ardahan ve Kars’ı tahliye eder. Yurdumuzun dört bir yanı işgal altındadır.
Doğu vilayetlerimiz Ruslar çekildikten sonra, Ermeniterör örgütlerinin terör eylemlerine maruz kalır.
İnsanlarımız naçar kalmıştır. Erzurum’da Antranik , Kars, Iğdır havalisinde Dro ve adamlarının zulmü başlar.
İşte bu aşamada Kaça kaçın öyküsü başlar… Kaç, nereye kaçarsan kaç! Yeter ki canını, ırzını kurtar…
Iğdır’da yaşayan Azeri Türkleri de, baş açık, ayak yalın, aç, biçare kaçarlar; kimisi atlı, kimisi piyade…
Sürmeli’den, Melekli’den, Pernavut’tan, tüm köylerden kaçış başlar. Aras’ı geçen Ermeni çeteleri, savunmasız köyleri basarlar. Evler yakılır, insanlar öldürülür, hayvanlar gasp edilir…
Hatta kız çocukları, genç kızlar, gelinler, erkek çocukları da ganimet olarak götürülür…
Aylarca dağları aşarlar. Gündüz uyurlar, geceleri yola koyulurlar.
Tuzluca tarafından Diyadin’e, oradan İran Hoy, Tebriz, Maku gibi yerlere sığınırlar…
Dağlar tekin değildir; arkalarında Ermeniler, önlerinde ise eşkıyalar vardır. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak misali.
Resim 1 - Kılıçlar; Ermeni terör örgütleri tarafından katledilen hemşerilerimiz anısına dikilen anıt.
Dağdaki Çeteler Müslüman oldukları için ahalinin canına kıymazlar, fakat genç ve güzel kadınları, silah zoru ile kaçırırlar. Hanımların parmaklarındaki yüzükler, kulaklarındaki küpeleri alınır. Kaçkınların yanlarında götürdükleri hayvanlarına da el koyarlar…
Kaçış anında kimisi anasını, babasını, çocuğunu, kardeşini kaybeder, kimileri yollarda ölür…
İran’a vardıklarında karşılarına açlık ve sefalet çıkar.
Açlıktan ölenlerin, hasta olanların sayısı artar. Akrabalarını bulanlar onlara sığınır. Yörenin varlıklı insanları onları himaye ederler, hizmetçi olarak boğaz tokluğuna çalıştırırlar.
Hasat edilen tarlalarda buğday başakları, yenebilecek otlar toplanır, hatta atların gübrelerindeki arpalar bile ayıklanır…
Muhacirlik 1920’de Kazım Karabekir Paşa’nın, Doğu Anadolu’yu Ermeni güçlerinden temizlemesi ile
son bulur… Tabii ki geride boynu bükük yetimler, kocasız kalan kalan kadınlar, parçalanmış yok olmuş aileler ve yaşanmamış hayatın acı izleri kalır Öğr. Görv. Sözer AKYILDIRIM, IĞDIR,7 AĞUSTOS 2017
Eşkıya Tohit’in HikâyesiHürriyet Gazetesinin 27 Haziran 1968 tarihli haberi Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIMIğdır Üniversitesi 27 Haziran 1968 tarihli Hürriyet gazetesinde bir haber…‘’4 Saat devam eden çatışmadan sonra, keyif için adam vuran GADDAR ŞAKİ TOHİT öldürüldüVe ihbarı yapan On bin liralık ikramiyeyi aldı.(HA)’’ Böyle çıkmıştı haber yalan yanlış bilgilerle Haberi yapan,manşeti atanlar ne kadar tanıyordu onu ?Tohit (Tevfik Erdem), Garip bir ırgattı, tarlada tapanda çalışırdı. Ta ki amcası Orhan vuruluncaya kadar… Mirze oğlu Orhan vurulur. Hacı Cafer tarafından Ardından evleri kurşunlanır, koyunları çalınır.Anası ona bakar, yengesi ona bakar…Çıkar Hacı Cafer’in karşısınaSinek kovar gibi bakar Hacı Cafer, “Tohit’e’’ Ve 25 yaşındaki TOHİT sürdü mermileri namluya ve bastı tetiğeHacı Cafer bir yana, Oltu taşı ağızlığı bir yana düştüler... Abbas Göldeki dayılarının yanına gider,Altına Arap atı çekerler ,mavzerle kuşanır Dağlara çıkar…*Sinekler köyünde Göğüş bibisinin yanına gider elini öper, helallik alır ‘’Kimselerin namusuna leke sürme, garibana darda kalanlara yardım et, oğlum’’Hayır duasını alır bibisinin,Düşer yollara yollara…Arasın boylarında, Ağrının eteğinde doğan her bir erkek çocuğun ismi Tohit konur, Yoksullar, arkasızlar için candan bir dost, vurguncular için yaman bir düşmandı.1968’lere kadar Iğdır-Tuzluca köylüklerinde halkın yarattığı bir kahramandı.Ama Hacı Cafer’in adamları, kolluk kuvvetleri düşerler peşine, 500 altın lira ödül koyarlar başına.*Dağlarayken, filintasını başının altına koyup, o esmer göçmen kızını düşünürdü, hayallerinde hep ovardı, gençliğine doyamadıGünlerden bir gün Katırlı’da…Eşkıya Esko tarafından pusuya düşürülür ve öldürülür. Al kanlara boyanır. Atının üstünde Amarat’a gelir ölüsü, işte o günden bu güne, dağda ovada dilden dile dolaşır Tohit’inöyküsü… Not: Bu yaşanmış öyküyü kaleme alan Ahmet Özaydın’a rahmet diliyor, Ve Bu yazının ortaya çıkmasında yardımcı olan huysuz arkadaşım Sefer Özaydın’a da teşekkür ediyorum.Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIM, IĞDIR, 10 AĞUSTOS 2017 Iğdır Semalarında Düşürülen Uçağımız Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIMIğdır ÜniversitesiYıl 1976 günlerden 24 Ağustos,Resim 1 - Düşürülen uçağımızın modeli, RF-5A.Iğdır semalarında şiddetli bir patlama meydana gelir.Bir jet uçağı alevler içinde yere çakılmakta.İnsanlar korku ve endişe ile gök yüzüne bakakalırlar.Uçak pilotu fırlatma koltuğunu kullanarak, paraşütle atlar…Uçak enkazı Alikamerli köyüne, pilot ise Zor köyünde bir Ahırın üstüne düşer.Şokun etkisini atlatan pilot ben neredeyim diye sorar.Burası Türkiye denilince huzur içinde ayağa kalkar, köylüler pilota yarımcı olurlar.Ardından görevliler pilotu alıp giderler…Bu unutulmuş öyküyü bugünkü genç kuşaklar bilsin dedim. Iğdır semalarında keşif uçuşu yapan iki RF-5A Uçakları, Diyarbakır 184. filoya bağlıdırlar.Bu uçakların burnunda kameralar vardı ve keşif esnasında kullanılmaktaydılarLider uçakta üsteğmen Sahir Beceren, ikinci uçakta üsteğmen Hikmet Boğatır vardı.Uçaklarımız o günkü SSCB Hava sahasını bir ile bir buçuk kilometre ihlal etmiş Yerden atılan dört adet füzeden biri isabet etmiş üç füze isabet almadan düşmüştürÜsteğmen Hikmet Boğatır, isabet aldığını anlayınca, fırlatma koltuğunu kullanır ve paraşütle, atlar,hayatta kalır…SSCB soğuk savaş yıllarının süper gücü bir devlet.Sınırları şimdiki Ermenistan, Nahcivan’a kadar uzanmış, tüm dünyaya meydan okuyor…Türkiye’den her hangi bir diplomatik açıklama gelmezOlay basınımıza yeterince de yansıtılmaz, manşetlerden SSCB posta koyulmaz..Arada bir geçmişimizi hatırlamakta yarar olsa gerek…Öğr. Gör.Sözer AKYILDIRIM, IĞDIR, 7 AĞUSTOS 2017Iğdır’da Vefa ve Sevgi ile Anılan Bir Büyük Komutan: Kazım Karabekir Paşa Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIMIğdır Üniversitesi O milli mücadelemizin, İstiklal savaşımızın kahraman askerlerinden birisidir. Hayatı cepheden cepheyekoşmakla geçmiş… Bulgar, Sırp, Rum çeteleriyle yapılan çatışmalara katılmıştır.31 Mart 1909 ayaklanmasını bastırmak için gelen hareket ordusunun 2.Tümeninde kurmay başkanıolarak görev yapar. Arnavutluk’taki ayaklanmanın bastırılmasında görev alır. İsyan bastırılır. RütbesiBinbaşılığa yükseltilir. Edirne’nin savunmasında Bulgarlara esir düşer. 1915 yılında Çanakkale’yegönderilir. Fransızlara karşı Kereviz derede, üç buçuk ay buyunca başarılır bir savunma verir. 1918 Brest-Litovsk barışıyla savaştan çekilen Çarlık ordularının yerine el koyan Ermeni askeribirliklerinin elinden Erzurum ve Erzincan’ı alır. Aynı yıl Sarıkamış, Kars, Gümrü ve Karaköse’nin elegeçirilmesindeki başarısından dolayı Generalliğe yükseltilir (Mirliva). Komutasındaki ordu ile Ermenistan ve İran Azerbaycan’ına girer ve İngilizleri buradan çıkarır. Mondros Anlaşması (30 Ekim1918) sırasında teklif edilen Genelkurmay Başkanlığını kabul etmeyerek Anadolu’da görev alır.Erzurum’da XV. Kolordu komutanlığına atanır (Nisan 1919). Erzurum Kongresinin (23 Temmuz-17Ağustos 1919) toplanmasında önemli rol oynar. Kurtuluş Savaşı sırasında Edirne mebusluğu ve Doğu Cephesi komutanlığı yapar. Ermenilerin Türkordularının çekilmesinden sonra bir kez daha ele geçirdiği Sarıkamış, Kars ve Gümrü kalelerini alarakErmeni ordusunu kesin yenilgiye uğratır. “ŞARK FATİHİ” diye ünlenir. Doğu Cephesi komutanı olarak,Ankara hükümeti adına, Ermeni hükümeti ile barış görüşmeleri yürütüp Gümrü Anlaşmasını imzalar(1920)… Doğu Anadolu 40 yıl Rusların işgali altında kalır ve ardında da Ermeni güçlerinin katliamlarını yaşar.Kazım Karabekir Paşa ve onun kahraman ordusunun zaferi ile Erzurum, Kars, Iğdır yeniden anavatantopraklarına kavuşur.Ermeniler 12 Kasım 1920’de Iğdır’ı boşaltırlar. Aras’ın kuzeyine çekilirler. Kazım Karabekir Paşaordumuza 14 Kasım sabahı taarruz emri verir. Ermeni birlikleri 582 ölü vererek doğuya doğru çekilirler. Türk ordusu 7 şehit, 50 yaralı verir. 17 Kasım 1920’de bir taarruz daha yapılır. Ermenibirlikleri bir daha püskürtülür. 17-18 Kasım 1920 tarihlerinde Ermeniler mütareke şartlarımızı kabulederler… Esaret sona erer. Iğdırlı Ağrı dağının eteklerinde, Aras’ın kıyısında, kahraman ordumuzun varlığı vebayrağımızın altında hep mutlu yaşar, Karabekir Paşa’sına, şehit ve gazilerimize minnet veşükranlarını da hiçbir zaman unutamaz…Öğr.Görv.Sözer AKYILDIRIM,IĞDIR,1 AĞUSTOS 2017Türkiye’de İlk Uçak Kaçırma Eylemi Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIMIğdır Üniversitesi Türkiye’de ilk uçak kaçırma eylemini yapanlardan birisininIğdırlı olduğunu biliyor muydunuz? 3 Mayıs 1972 Tarihinde, Ankara, İstanbulseferini yapan Boğaziçi uçağı dört havakorsanı tarafından Bulgaristan’ın başkentiSofya’ya kaçırılır.Olay duyulur duyulmaz, hava korsanlarındanbirisinin Iğdırlı olduğu öğrenilir. Hem Türkiyehem Iğdır şaşkındır.O güne değin Türkiye’de böyle bir eylem hiçgerçeklememişti. O yıllarda bu tür eylemleri, Filistinliler gerçekleştir, uçaklar ya Beyrut’a ya da Kahire’ye kaçırılırdı.Sefer Şimşekte iki bomba, iki silah, iki silahta diğer arkadaşlarında vardı. Uçak Yalova üzerindeykenkaptan kabinine girilir, rota Sofya’ya çevrilir. Tabii ki o yıllarda X-ray cihazları da olmadığı için, Havalimanlarında şimdi ki gibi güvenlikte yoktu. Hava korsanlarından birisi 1950 Iğdır- Karakoyunludoğumlu Sefer Şimşek’ti. İlkokulu köyünde, ortaeğitimini Iğdır’da, liseyi Kars’ta okumuştu. AnkaraEmek Ticari ilimler akademisinde öğrenciyken, yasadışısol bir örgüte girer… Anarşist gençler şu isimlerdenoluşuyordu. Sefer ŞİMŞEK, Aynullah AKÇA, MehmetYILMAZ, Yaşar AYDIN…36 Saatlik bir pazarlık süreci başlatıldı. Korsanlar bu eylem ile Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamedilmelerinin önlenmesini istiyorlardı. Görüşmeler sonuç vermeyince dört arkadaş Bulgar görevlilereteslim olurlar… 6 Mayıs 1972de Deniz Gezmiş ve arkadaşları idam edilirler.Sefer ve arkadaşları Sofya’da bir Villada gözetim altında tutuklu kalırlar. Bulgar hava sahasını ihlaletmek ve uçak kaçırma suçlarından 1,5 yıla mahkûm edilirler. Gözetim altındaydılar. Ceza evindekalmadılar 1974 te serbest bırakıldılar. Bulgaristan’da kaldıkları süreçte önlerine iki seçenek konur, yaokumak ya da çalışmak. Sefer okumayı seçer ve gazetecilik okur. Bulgaristan’da tamı tamına 14,5 yılkalır. 1981 yılında Türk asıllı bir kadınla evlenir, iki çocuğu olur. Bulgar yetkililer onun öğretim üyesiolarak üniversitede kalmasını tavsiye ederler. Bulgaristan’da siyasi iklim değişir; Jivkov yönetimiTürklerin ve diğer azınlıkların isimlerini değiştirmeye zorlar. Almanya’ya akrabalarının yanına gider.Karısı ve çocukları Bulgaristan’da kalır. Yaşadıklarını “Zorla Gönüllü İvan’’ isimli kitapta anlatır. Tümolumsuzluklara rağmen Bulgaristan’da güzel yıllar yaşadığını da itiraf eder…Hikâyemiz burada sona erer. Iğdırlı bu asi çocuk ‘’Bugün olsa yine aynı eylemi yaparım’’ diyerekpişman olmadığını söyler…Öğr. Gör. Sözer AKYILDIRIM, IĞDIR, 9 AĞUSTOS 2017