Her işin bir başlangıcı olduğu gibi ilerlemesi kemale ermesi de vardır. Özellikle toplumsal hareketlerde bu, insanlar arasında böyledir. Her millet zafer gününü yani hedeflerine ulaştıkları günü kutlar ve onu tarihin bir dönüş noktası kabul eder.
Kutsal yüce İslam dini, kendisinden önceki tüm dinleri ve inanç sistemlerini geçersiz sayarak kendi varlığını ispatlamıştır. Dinin kemale erdiği gün ayette de bildirilmektedir. Her kesin aklına çok kolay gelen bir soru vardır. Nerede? Nasıl? Biz Ehli Beyt mensupları Hz. Ali’nin (a.s) Şiileri ayetin delaletine göre ve tarihi gerçeklere göre diyoruz ki, Gadir-i Hum’da ve Allah elçisinin ilanı ile yapıldı. Bunu kabul etmeyenler söylesinler bakalım! Din Nerede ve nasıl? Kemale erdi. Bu konuyla ilgili hiçbir kitaplarında ve hiçbir âlim tarafından ortaya atılmış hiçbir görüş ve yorum da yoktur.
Kutsal İslam dininin kâmil olup nimetin tamamlandığı gün -ki, nimetten maksat İslam nimetidir- ne zaman gerçekleşti? Müslümanlar neden bu günü kutsamıyorlar? Eğer varsa cevapları buyursunlar ki yoktur. Olsaydı öncekiler bunu yaparlardı. Ama derseniz hiçbir Müslüman bunu bilmiyor ve kutsamıyor mu? Deriz ki hayır! Engin ilim deryasına bağlı olan Şiiler Ehli beyt öğretisinde bu günü Allah Resulü’nün (s.a.a) ağzından aldıklarından bu yana dinin kemal gününü tanıyıp bilmiş ve kutsamıştır. Her nerde fırsat bulmuşsa açık, net ve doyurucu deliller sunarak ispat ettikleri gibi etkinlikler düzenlemekten de geri kalmamışlardır.
Tüm dinlerin tamamlayıcısı, kıyamete kadar hükümleri devam edecek, tüm asır ve çağlarda parlayıp, her türlü beşeri fikir ve sistemleri aşağılayacak, insanları dünya ve ahiret saadetine erdirecek olan yüce bir dinin kemale erdiği gün en büyük gün olsa gerek. Hem Allah nezdinde, hem Resulullah (s.a.a) nezdinde hem de inanan hakikatleri kavrayan her Müslüman nezdinde. Onun için insanlığın özeti büyük ve yüce şahsiyet her Müslüman’ın kanına sevgisi karışan Resuli zi-şan buyuruyor ki:”ümmetimin en üstün bayramı Gadir günüdür.” Neden olmasın ki artık kâfirlerin ümidi kırıldı Ali’nin (a.s) velayeti ile din tamamlandı.
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni (halka) ilet. Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını iletmemiş olursun (elçilik görevini yerine getirmemiş olursun). Allah seni insanlardan korur. Kuşkusuz, Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” Maide, 67.
Ayetin her harfi her kelimesi ve her cümlesi özel bir mesajı bildirmektedir.
1-Ayetin başında orijinalinde Resül/Elçi sözcüğü vardır. Hâlbuki Kur’an’ın birçok yerinde bu kelimeyi kullanmaz, direkt olarak “de” “bunu yap” gibi kelimeler kullanılır. Buradaki nükte işi bir elçi olarak yap sen görevini tamamla demek istiyor.
2-“Rabbinden sana indirileni” Rabbinden inen nedir? Dinin bir usulü bir de fürusu vardır. Peygamber veda haccından dönmektedir. Hangi usul veya hangi füru kalmış bildirilmemiş. Usulü din: Tevhit, Nübüvvet ve Mead. Peygamberliğini açıkladığı ilk gün bunları bildirmiş açıklamıştır. Füruu din: Namaz, Oruç, Humus, Zekat, Hacc, Cihat, Emri bil-Maruf, Nehy-i Ani’l-Münker, Tevella ve Teberra’dan ibarettir ki bunların hepsi açıklanmadan öte hepsi uygulanmış ve hayata geçmiştir. Onun için şimdiye kadar kesinlikle açıklanmamış bir şeyin açıklanmasını istemektedir.
3- “Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını iletmemiş olursun (elçilik görevini yerine getirmemiş olursun).” Açıklanması ve insanlara bildirilmesi gereken şey çok önemli bir konudur. Çünkü Peygamberin (s.a.a) 23 yıllık Peygamberliğine denktir.
4- “Allah seni insanlardan korur.” Bu açıklanacak şey her ne ise, insanlar bunu kabul etmede zorlanacak, kimileri bazı oyunlara başvuracaktır. Peygamber geldiği günden Müslümanlara Allah’tan gelen her neyi açıkladıysa baş göz üstüne kabul ettiler. Şimdi ne meseledir ki tehlike oluşturmaktadırlar.
Belli ki dinin inanç ve amel boyutu değildir. Çünkü inanç ve amel boyutunda hiç kimse ihtilaf etmemiş Allah ve Peygamber’in (s.a.a) hükmü karşısında görüş belirtmemiştir. Bu iş fiili ve makamla ilgili bir iştir. Peygamber’in (s.a.a) vefatından önce ve sonra sahabeler O hazretin yerine geçme ve halife olma konusunda ihtilaf etmiş, birbirlerinin canına düşmüşlerdir. Ayeti tam bir dikkat ve incelikle ele aldığımızda konu çok açıktır. Ama zihnimizi ön yargılarla doldurup, ayetin neyi ifade ettiğine bakmadan, kendi usul ve esaslarımızı dikkate alarak ve onlara uyarlayarak açıklayacak olursak ayeti doğru tefsir etmemiş ve Allah’ın hükmü yerine kendimiz hüküm vermiş oluruz.
Allah’a hamd ediyoruz ki bizleri Peygamber’den (s.a.a) sonra İmam Ali (a.s) ve 11 evladının velayetine sarılmayı nasip etmiştir. Dinin kemal gününü bilmeyi ve kutlamayı bize nasip etmiştir. Allah insanların basiret gözünü açsın ve hakkı görmeyi nasip etsin. Peygamberimizin buyurmuş olduğu bayramların en üstünü olan “Gadir” bayramı tüm ümmete özellikle de velayet ehline kutlu olsun.
Arslan BAŞARAN [email protected]
Kutsal yüce İslam dini, kendisinden önceki tüm dinleri ve inanç sistemlerini geçersiz sayarak kendi varlığını ispatlamıştır. Dinin kemale erdiği gün ayette de bildirilmektedir. Her kesin aklına çok kolay gelen bir soru vardır. Nerede? Nasıl? Biz Ehli Beyt mensupları Hz. Ali’nin (a.s) Şiileri ayetin delaletine göre ve tarihi gerçeklere göre diyoruz ki, Gadir-i Hum’da ve Allah elçisinin ilanı ile yapıldı. Bunu kabul etmeyenler söylesinler bakalım! Din Nerede ve nasıl? Kemale erdi. Bu konuyla ilgili hiçbir kitaplarında ve hiçbir âlim tarafından ortaya atılmış hiçbir görüş ve yorum da yoktur.
Kutsal İslam dininin kâmil olup nimetin tamamlandığı gün -ki, nimetten maksat İslam nimetidir- ne zaman gerçekleşti? Müslümanlar neden bu günü kutsamıyorlar? Eğer varsa cevapları buyursunlar ki yoktur. Olsaydı öncekiler bunu yaparlardı. Ama derseniz hiçbir Müslüman bunu bilmiyor ve kutsamıyor mu? Deriz ki hayır! Engin ilim deryasına bağlı olan Şiiler Ehli beyt öğretisinde bu günü Allah Resulü’nün (s.a.a) ağzından aldıklarından bu yana dinin kemal gününü tanıyıp bilmiş ve kutsamıştır. Her nerde fırsat bulmuşsa açık, net ve doyurucu deliller sunarak ispat ettikleri gibi etkinlikler düzenlemekten de geri kalmamışlardır.
Tüm dinlerin tamamlayıcısı, kıyamete kadar hükümleri devam edecek, tüm asır ve çağlarda parlayıp, her türlü beşeri fikir ve sistemleri aşağılayacak, insanları dünya ve ahiret saadetine erdirecek olan yüce bir dinin kemale erdiği gün en büyük gün olsa gerek. Hem Allah nezdinde, hem Resulullah (s.a.a) nezdinde hem de inanan hakikatleri kavrayan her Müslüman nezdinde. Onun için insanlığın özeti büyük ve yüce şahsiyet her Müslüman’ın kanına sevgisi karışan Resuli zi-şan buyuruyor ki:”ümmetimin en üstün bayramı Gadir günüdür.” Neden olmasın ki artık kâfirlerin ümidi kırıldı Ali’nin (a.s) velayeti ile din tamamlandı.
“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni (halka) ilet. Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını iletmemiş olursun (elçilik görevini yerine getirmemiş olursun). Allah seni insanlardan korur. Kuşkusuz, Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” Maide, 67.
Ayetin her harfi her kelimesi ve her cümlesi özel bir mesajı bildirmektedir.
1-Ayetin başında orijinalinde Resül/Elçi sözcüğü vardır. Hâlbuki Kur’an’ın birçok yerinde bu kelimeyi kullanmaz, direkt olarak “de” “bunu yap” gibi kelimeler kullanılır. Buradaki nükte işi bir elçi olarak yap sen görevini tamamla demek istiyor.
2-“Rabbinden sana indirileni” Rabbinden inen nedir? Dinin bir usulü bir de fürusu vardır. Peygamber veda haccından dönmektedir. Hangi usul veya hangi füru kalmış bildirilmemiş. Usulü din: Tevhit, Nübüvvet ve Mead. Peygamberliğini açıkladığı ilk gün bunları bildirmiş açıklamıştır. Füruu din: Namaz, Oruç, Humus, Zekat, Hacc, Cihat, Emri bil-Maruf, Nehy-i Ani’l-Münker, Tevella ve Teberra’dan ibarettir ki bunların hepsi açıklanmadan öte hepsi uygulanmış ve hayata geçmiştir. Onun için şimdiye kadar kesinlikle açıklanmamış bir şeyin açıklanmasını istemektedir.
3- “Eğer bunu yapmazsan, onun mesajını iletmemiş olursun (elçilik görevini yerine getirmemiş olursun).” Açıklanması ve insanlara bildirilmesi gereken şey çok önemli bir konudur. Çünkü Peygamberin (s.a.a) 23 yıllık Peygamberliğine denktir.
4- “Allah seni insanlardan korur.” Bu açıklanacak şey her ne ise, insanlar bunu kabul etmede zorlanacak, kimileri bazı oyunlara başvuracaktır. Peygamber geldiği günden Müslümanlara Allah’tan gelen her neyi açıkladıysa baş göz üstüne kabul ettiler. Şimdi ne meseledir ki tehlike oluşturmaktadırlar.
Belli ki dinin inanç ve amel boyutu değildir. Çünkü inanç ve amel boyutunda hiç kimse ihtilaf etmemiş Allah ve Peygamber’in (s.a.a) hükmü karşısında görüş belirtmemiştir. Bu iş fiili ve makamla ilgili bir iştir. Peygamber’in (s.a.a) vefatından önce ve sonra sahabeler O hazretin yerine geçme ve halife olma konusunda ihtilaf etmiş, birbirlerinin canına düşmüşlerdir. Ayeti tam bir dikkat ve incelikle ele aldığımızda konu çok açıktır. Ama zihnimizi ön yargılarla doldurup, ayetin neyi ifade ettiğine bakmadan, kendi usul ve esaslarımızı dikkate alarak ve onlara uyarlayarak açıklayacak olursak ayeti doğru tefsir etmemiş ve Allah’ın hükmü yerine kendimiz hüküm vermiş oluruz.
Allah’a hamd ediyoruz ki bizleri Peygamber’den (s.a.a) sonra İmam Ali (a.s) ve 11 evladının velayetine sarılmayı nasip etmiştir. Dinin kemal gününü bilmeyi ve kutlamayı bize nasip etmiştir. Allah insanların basiret gözünü açsın ve hakkı görmeyi nasip etsin. Peygamberimizin buyurmuş olduğu bayramların en üstünü olan “Gadir” bayramı tüm ümmete özellikle de velayet ehline kutlu olsun.
Arslan BAŞARAN [email protected]