Genel Haber
Yayınlanma: 26 Ekim 2013 - 05:43
Herkes Ötekidir Caferiler Iğdır ve Gelecek Demokrasi Üzerine
22 Ekim 2013 tarihinde gazetelere şöyle bir haber yansıdı: “Iğdır Müftüsü Cüneyt Kulaz, Caferiler ile ilgili hazırladığı raporda ‘Caferilerin tehlikeli olduğunu ve izlenmesi gerektiğini’ ileri sürdü. Raporda ‘Iğdır’da başka illere hatta yurt dışına mezhep tutuculuğu ihracına başlandığı yeni açılan derneklerle kendini göstermektedir. Müftülüğümüzce verilen din hizmetlerinin tek taraflı kaldığını belirtmek yanlış olmayacaktır Çünkü Şia’ya bağlı vatandaşlarımız mollaların baskısından dolayı müftülüğe bağlı camilere gelmemektedirler. Gelecekte gençler arasında ideolojik ayrışımı hızlandıracak, Şia (Caferilik) adına özendirici söylem ve davranışlar toplumda devlet, millet ve bütünlüğümüz için olumsuz oluşumlara zemin hazırlayacak din adına ve dini alanlarda görülen çalışmaların dikkatle izlenmesi önemli görülmektedir.’ deniyor. xxx xxx xxx İki sayfalık ve İçişleri Bakanlığınca da imzalanmış bu rapordaki dil Iğdır’da ötekileştirilmiş, ayrıştırılmış hiçbir kesime yabancı değildir. Iğdırlılar bilmektedir ki Devletin, Türklük üzerinden kurucu kimlik politikaları ürettiği dönemlerde Kürtler “tehlikeli” sayılmışken, Sünni İslam üzerinden politika üretilirken tehlike ibresi Azerilere dönmüştür. Yukarıdaki alıntıdan da sezileceği üzere her ötekiyi ötekileştiren yerel bir koalisyon vardır. Kürtlerin etnik kimlikleri üzerinden ötekileştirilmeleri Iğdır’daki Türk unsurlara iktidar sahasının açılması anlamına geliyorken, Alevi-Şii din ve inanç gruplarının çevreye itildiği günümüz koşullarında ise Sünni-Müslüman Kürtler siyasal iktidarın güç merkezine yaklaşmışlardır. Yani ortada kontrolü devlette olan bir “ötekileştirme” mekanizması vardır ve bu mekanizma şöyle çalışır: Devlet asli kurucu kimlikler üzerinden önce herkesi biçimlendirir. Türk, Sünni-Müslüman gibi başat kimlikler üzerinden bir “garanti” hattı kurar. Zaman, mekân ve koşullar değiştikçe devlet bu kimlikler üzerinden manipülasyona başlar. Her kim kendini bu hattın içine dâhil edebilirse o iktidarın koruyucu şemsiyesinden yararlanır. Dışarda kalanlar ise her türlü baskı, ayrımcılık ve şiddet karşısında savunmasız kalırlar. Ayrıca bu garanti hattı mekanizması ötekileştirici ve ayrımcı dilin de güçlenmesini ve katmerlenmesini sağlar: Devlet, hattın dışındakileri hedef göstererek, aynı Iğdır müftüsünün Iğdırlı Caferi vatandaşlarımıza yaptığı gibi onları “tehlikeli” olarak yaftalayarak, onların dini pratiklerini ya da politik eylemlerini “devlet karşıtı” ya da “terörist” olarak etiketlendirerek “anormalleştirir”. Böylelikle kimlikler arasında kapanmayacak mesafeler doğar, halkların birbiriyle dayanışması, kollektivizm ve devletten hesap sorma ihtimali de kendiliğinden ortadan kalkar. Yine bu mekanizma insanları hayatta ve politik temsiliyette tek boyuta indirger: Devlet, tarihsel olarak emek-sermaye çelişkilerinden doğan sosyo-ekonomik eşitsizlikleri, yoksulluk ve sosyal sınıflar çerçevesinde gelişen kimlikleri unutturmak için etnik-dini kimliklerimizi ön plana çıkarır. Bu yüzden, örneğin, Kürt ve aynı zamanda işçi bir vatandaşın garanti hattının içinde kalıp kalmayacağına ancak Kürtlüğü üzerinden karar verilirken, zengin bir Azeri vatandaş da zenginliği (sermaye birikimi) üzerinden değil Azeriliği üzerinden konumlandırılır. Hâlbuki hiç birimizin tek bir kimliği, tek bir şapkası yoktur. Herkes aslında ötekidir ve biz insanları insan kılan da işte bu daimi ötekiliğimiz ve çoklu kimliklerimizdir. Tek kimlikli yaşamaya evet demek ve buna alışıyor olmak devletin ayrımcı, şiddet içeren politikasına zımnen evet demektir. Demokrat, insan haklarına saygılı, eşitlikçi ve özgürlükçü bir “gelecek Iğdır”ı için çoklu kimliklerimizi hatırlamamız ve onlara dört elle sahip çıkmamız gerekir. En son Caferi kardeşlerimizin karşılaştığı devlet kaynaklı bu nefret söylemi bize bu gerçeği tekrar hatırlatmalıdır. Hatırlatmalıdır ki Iğdır yeni kurbanlar vermesin, gelecek demokrasisi adına umut etmeye devam edebilelim. xxx xxx xxx Son söz niyetine: Dünyanın ilk hastanesi Bergama’daki Askylepion’un girişinde “Buraya ölüm giremez” yazar. Aynı onun gibi, nefretin, şiddetin ve ayrımcılığın içeriden giremeyeceği bir Iğdır için ötekilerimize ve ötekiliklerimize sahip çıkmaya! Atila Hun Kars Eski Milletvekili
Genel Haber
26 Ekim 2013 - 05:43