Konuşmacılar Halkın katılımı ile yeni bir anayasanın şart olduğunu
söylediler. Kültür sarayında yapılan Sempozyumun açılış konuşmasını
yapan Iğdır Barosu Başkanı ve AK Parti İl Başkanı Mustafa Buluş Yeni
Anayasa vurgusu yaptı.
Avukat Mustafa Buluş: "Bu sempozyum Türkiye'de Demokratik Hukuk Devleti ilkelerinin yerleşmesi ve Sivil bir anayasanın acilen çıkarılmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Yeni çıkarılacak anayasa da düşünce ve ifade özgürlükleri uluslararası standartların üzerine çıkartılmalı. İnsanların Düşüncelerini özgürce açıklayabilme imkânlarını sağlayan, farklılıkları zenginlik olarak gören bir Anayasa modeli oluşturmalıdır.
Bugün Türkiye'mizde birçok tabu ard arda yıkılmaktadır. Bu gün hukuk herkese dokunmaktadır. Müdahalelerle, Muhtıralarla, Post moderne darbelerle yara alsak da yine de ayakta duran bir Demokrasiye sahibiz." dedi. İki oturumdan oluşan Sempozyumun ilk oturumunu Anayasa Mahkemesi Üyesi Recep Kömürcü Yönetti. 1.Oturumda Konuşan Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr.Sacit Adalı ‘Anayasa ve Sibernetik' konularından bir konuşma yaparak şunları söyledi. Sacit Adalı: "Toplumun kuralları Anayasa ile belirlenmiştir.
Öyle bir Anayasa yapılmalıdır ki Tırnak Kalpten Ayrı olmasın. Nasıl ki bir insanın vücudu uyum içerisinde çalışıyorsa, Anayasada da her birim uyum içerisinde olmalıdır. Ben Bir Parti Kuracak olsaydım adını Vatandaşın Hayatını Kolaylaştırma Partisi koyardım. Çünkü Türkiye'de herkes birbirine engeller çıkartarak vatandaşın hayatını zorlaştırıyor. Halbuki Peygamberimizin dediği gibi. Her şeyi zorlaştırmayıp kolaylaştırmalıyız. Anayasamızda Temizlikçisinden Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanından Başbakana kadar herkes eşittir.
Sadece birilerinin mevki ve konumu farklıdır. Bu Ülkenin birliğe ihtiyacı vardır. İç barışı kurmalıyız. Birbirimize güzel ve sevgiyle bakmalıyız." dedi. İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Koçak Anayasa ve Hak Arama Özgürlüğü konusunda yaptığı konuşmasında Türkiye'de durmadan Anayasa değişikliği yapıldığını 1982'den bugüne kadar 15 defa Anayasa değişikliğine gidildiğine vurgu yaparak şöyle devam etti. "Çünkü 1982 Anayasası halka sorulmadan hazırlanmıştır. Mevcut anayasa ihtiyaca cevap vermemektedir. Halkın tüm kesimlerinin katılımıyla görüşüyle bir anayasa oluşturulmalıdır." dedi
Bugün Türk yargısının sıkıntı içerisinde olduğunu belirten Mustafa Koçak Türkiye'de gelişen olaylardan dolayı Hâkim ve savcılar adına Medya Kuruluşlarının karar vererek Suçsuz insanları mahkûm ettiğini belirtti.
Hâkim Bağımsız, Yargı Tarafsız olmazsa o zaman sıkıntı başlar diyen Mustafa Koçak: "Bugün Hiçbir delil ve sonuca ulaşmadan Medya Hâkim adına karar veriyor. Hüküm veriyor. Serbest kalması gereken bir kişiyi tutuklanacak şeklinde yayınlarla Hakim'i baskı altına alıyorlar. Böyle bir ortamda nasıl sağlıklı karar verilecek. Yargıç Devlete karşıda vatandaşının yanında olmalıdır. Adaleti gözü kapalı dağıtmalıdır. Fakat Anayasa Mahkemesinin önündeki Adalet Tanrıçasının gözü açıktır. Bu gün Bazı savcılar çıkıyor konuşma yapıyor. Bunu tasvip etmiyorum. Savcılar iddianameleriyle Hâkimler ise kararlarıyla konuşur" dedi.
Kürt Sorunuyla ilgili bir soruya cevap veren Koçak, "Bütün sorunların Demokratik ortamda konuşularak çözüleceğine inananlardanım. Asırladır bir arada yaşamışız bundan sonra da yaşayacağız." dedi.
Anayasa Mahkemesi Emekli üyesi Ali Güzel yönettiği ikinci Bölümde ise ilk olarak Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Levent Köker ‘Demokratik Anayasa ve Özgürlükler' konusunu işledi.
Ülkemizde Tam demokrasi yoktur fakat Hukuk devleti vardır diyen Levent Köker: "Demokrasi geliştikçe Hukuk da gelişiyor. Vatandaşlar yeni haklara kavuşuyor. Toplumumuza Demokratik devlet anlayışını yerleştirmemiz lazım. Bu da siyasi irade ve vatandaşlarla olur." şeklinde konuştu.
Milletvekili ve Cumhurbaşkanının yemininde yer alan ‘Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı kalacağım' sözünü 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin bıraktığını söyleyen Levent Köker: "Türkiye'nin 3 tane önemli sorunu var, Bunların başında Kürt Meselesi gelmektedir. Acil olarak çözülmelidir. Bir başka sorun ise Din ve Vicdan Hürriyeti meselesidir. Alevi ve laiklik anlayışı Din ve Vicdan hürriyeti çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır. 3. sorun ise Devlet bakanı Ali Babacan’ın dediği gibi bu ülkede Müslümanlarında Din ve Vicdan Hürriyeti problemi vardır. Bu çerçevede Lozan antlaşmasını doğru uygulamak gerekir.
Yeni Bir Anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Levent Köker: "Halkın kendisini ifade edebileceği bir anayasa olmalıdır. Maalesef bugün Anayasanın Bekçiliğini Anayasa Mahkemesi Yapmaktadır." şeklinde konuştu.
Sempozyumda son olarak konuşan Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç Dr Osman Can ‘Anayasa ve Siyasi Katılım' konusunu işledi. 1921 Anayasasına sıklıkla vurgu yapan Osman Can : " Bu anayasa halkın temsil edildiği bir Anayasa idi daha sonra kaldırıldı. O günden bu güne halkın iradesinin yansıdığı bir anayasa yapamadık. 1961 ve 1982 Anayasaları bu millete layık mı? Tartışılır." dedi.
Halkın iradesinin Devlete Hâkim olabilmesi lazım diyen Osman Can: "Bir Meclis vardır. Halk istediğini o Meclise gönderemiyor. Çünkü seçim barajı vardır. Herkesim belli ölçüde siyaset yapmak zorundadır. Siyasetin olduğu toplum akan suya benzer. Siyaset devlet ile toplum arasında iletişimi sağlar. İletişimin olmadığı yerde kavga vardır. 1930 yılından bu zaman kadar 60 siyasi parti kapatılmıştır. Bunlar Muhtıralar veya Darbeler sonucu kapatılmıştır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin büyük bir değişim yaşadığını belirten Doç. Dr. Osman Can : "En ücra köydeki bir çoban ile bir Profesörün oyu eşit hale gelmiştir. Artık çobanda siyaset konuşabiliyor. Görüşünü dile getirip tartışabiliyor." dedi.
Sempozyumun soru-cevap bölümünde Askerlerin Sivil Mahkemelerde Yargılanmaları konusunda bir soruya cevap veren Prof. Dr. Levent Köker: "Askerlerin Sivil Mahkemelerde Yargılanmaları konusundaki düzenlemeyi destekliyorum.
Bu yasada eksiklikler var. Vatandaşı Askerlikten soğutma gibi suçlar da Askeri Mahkemelerden alınıp sivil mahkemelere verilmeliydi." şeklinde cevap verdi. Bir soruya cevap veren Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can: "1961 ve 1982 Anayasası halkın yaptığı bir anayasa değildir. Bu nedenle halkın iradesini yansıtmıyor. Yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle yeni bir anayasa yapılıp halkın katılımı sağlanmalı" dedi.
Seçim barajına da değinen Osman Can “Seçim Barajı Toplumsal siyasetin engellenmesidir. Bu nedenle konulmuştur. Barajlar Türkiye'de Çok ciddi yıkımlara ve acılara yol açtı. Seçim barajı hiç olmamalıdır. Eğer olacaksa en fazla % 2-3 oranında olabilir. Toplumsal barış için baraj kalkmalıdır." dedi.
Kürt Meselesine de değinen Osman Can, bu meselenin Demokrasi içerisinde çözüleceğini, Demokratik siyasi iradenin karar verdiği anda Hukuk kurallarının değişip bu meselenin çözülebileceğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Sacit Adalı bir soru üzerine Demokratik Toplum Partisinin (DTP) Kapatılma davasının örtbas edilmediğini çok kısa bir zaman içerisinde belkide Temmuz ayı içerisinde davanın sonuçlanabileceğini söyledi.
Bu arada Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, konuşmacıların kendisinin adını söylemediklerini kendisinin halkın iradesi olduğunu söylüyerek salonu terk etti. Konuşmacılar ise bunda bir kasıt olmadığını kendisini tanımadıklarını, 2 gündür Iğdır'da olduklarını, kendisinin de gelip kendisini tanıtmadığını, bunun için isimini zikretmediklerini, yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını söylediler.
Sempozyuma Vali Vekili Tuba İnan, Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, Başsavcı Vekili Ali Deniz, Iğdır Üniversitesi Rektörü İ. Hakkı Yılmaz, Emniyet Müdürü Mustafa Aydın ve komşu illerin baro başkanları katıldılar.
Avukat Mustafa Buluş: "Bu sempozyum Türkiye'de Demokratik Hukuk Devleti ilkelerinin yerleşmesi ve Sivil bir anayasanın acilen çıkarılmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Yeni çıkarılacak anayasa da düşünce ve ifade özgürlükleri uluslararası standartların üzerine çıkartılmalı. İnsanların Düşüncelerini özgürce açıklayabilme imkânlarını sağlayan, farklılıkları zenginlik olarak gören bir Anayasa modeli oluşturmalıdır.
Bugün Türkiye'mizde birçok tabu ard arda yıkılmaktadır. Bu gün hukuk herkese dokunmaktadır. Müdahalelerle, Muhtıralarla, Post moderne darbelerle yara alsak da yine de ayakta duran bir Demokrasiye sahibiz." dedi. İki oturumdan oluşan Sempozyumun ilk oturumunu Anayasa Mahkemesi Üyesi Recep Kömürcü Yönetti. 1.Oturumda Konuşan Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr.Sacit Adalı ‘Anayasa ve Sibernetik' konularından bir konuşma yaparak şunları söyledi. Sacit Adalı: "Toplumun kuralları Anayasa ile belirlenmiştir.
Öyle bir Anayasa yapılmalıdır ki Tırnak Kalpten Ayrı olmasın. Nasıl ki bir insanın vücudu uyum içerisinde çalışıyorsa, Anayasada da her birim uyum içerisinde olmalıdır. Ben Bir Parti Kuracak olsaydım adını Vatandaşın Hayatını Kolaylaştırma Partisi koyardım. Çünkü Türkiye'de herkes birbirine engeller çıkartarak vatandaşın hayatını zorlaştırıyor. Halbuki Peygamberimizin dediği gibi. Her şeyi zorlaştırmayıp kolaylaştırmalıyız. Anayasamızda Temizlikçisinden Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanından Başbakana kadar herkes eşittir.
Sadece birilerinin mevki ve konumu farklıdır. Bu Ülkenin birliğe ihtiyacı vardır. İç barışı kurmalıyız. Birbirimize güzel ve sevgiyle bakmalıyız." dedi. İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Koçak Anayasa ve Hak Arama Özgürlüğü konusunda yaptığı konuşmasında Türkiye'de durmadan Anayasa değişikliği yapıldığını 1982'den bugüne kadar 15 defa Anayasa değişikliğine gidildiğine vurgu yaparak şöyle devam etti. "Çünkü 1982 Anayasası halka sorulmadan hazırlanmıştır. Mevcut anayasa ihtiyaca cevap vermemektedir. Halkın tüm kesimlerinin katılımıyla görüşüyle bir anayasa oluşturulmalıdır." dedi
Bugün Türk yargısının sıkıntı içerisinde olduğunu belirten Mustafa Koçak Türkiye'de gelişen olaylardan dolayı Hâkim ve savcılar adına Medya Kuruluşlarının karar vererek Suçsuz insanları mahkûm ettiğini belirtti.
Hâkim Bağımsız, Yargı Tarafsız olmazsa o zaman sıkıntı başlar diyen Mustafa Koçak: "Bugün Hiçbir delil ve sonuca ulaşmadan Medya Hâkim adına karar veriyor. Hüküm veriyor. Serbest kalması gereken bir kişiyi tutuklanacak şeklinde yayınlarla Hakim'i baskı altına alıyorlar. Böyle bir ortamda nasıl sağlıklı karar verilecek. Yargıç Devlete karşıda vatandaşının yanında olmalıdır. Adaleti gözü kapalı dağıtmalıdır. Fakat Anayasa Mahkemesinin önündeki Adalet Tanrıçasının gözü açıktır. Bu gün Bazı savcılar çıkıyor konuşma yapıyor. Bunu tasvip etmiyorum. Savcılar iddianameleriyle Hâkimler ise kararlarıyla konuşur" dedi.
Kürt Sorunuyla ilgili bir soruya cevap veren Koçak, "Bütün sorunların Demokratik ortamda konuşularak çözüleceğine inananlardanım. Asırladır bir arada yaşamışız bundan sonra da yaşayacağız." dedi.
Anayasa Mahkemesi Emekli üyesi Ali Güzel yönettiği ikinci Bölümde ise ilk olarak Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Levent Köker ‘Demokratik Anayasa ve Özgürlükler' konusunu işledi.
Ülkemizde Tam demokrasi yoktur fakat Hukuk devleti vardır diyen Levent Köker: "Demokrasi geliştikçe Hukuk da gelişiyor. Vatandaşlar yeni haklara kavuşuyor. Toplumumuza Demokratik devlet anlayışını yerleştirmemiz lazım. Bu da siyasi irade ve vatandaşlarla olur." şeklinde konuştu.
Milletvekili ve Cumhurbaşkanının yemininde yer alan ‘Atatürk İlke ve İnkılâplarına bağlı kalacağım' sözünü 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin bıraktığını söyleyen Levent Köker: "Türkiye'nin 3 tane önemli sorunu var, Bunların başında Kürt Meselesi gelmektedir. Acil olarak çözülmelidir. Bir başka sorun ise Din ve Vicdan Hürriyeti meselesidir. Alevi ve laiklik anlayışı Din ve Vicdan hürriyeti çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıdır. 3. sorun ise Devlet bakanı Ali Babacan’ın dediği gibi bu ülkede Müslümanlarında Din ve Vicdan Hürriyeti problemi vardır. Bu çerçevede Lozan antlaşmasını doğru uygulamak gerekir.
Yeni Bir Anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Levent Köker: "Halkın kendisini ifade edebileceği bir anayasa olmalıdır. Maalesef bugün Anayasanın Bekçiliğini Anayasa Mahkemesi Yapmaktadır." şeklinde konuştu.
Sempozyumda son olarak konuşan Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç Dr Osman Can ‘Anayasa ve Siyasi Katılım' konusunu işledi. 1921 Anayasasına sıklıkla vurgu yapan Osman Can : " Bu anayasa halkın temsil edildiği bir Anayasa idi daha sonra kaldırıldı. O günden bu güne halkın iradesinin yansıdığı bir anayasa yapamadık. 1961 ve 1982 Anayasaları bu millete layık mı? Tartışılır." dedi.
Halkın iradesinin Devlete Hâkim olabilmesi lazım diyen Osman Can: "Bir Meclis vardır. Halk istediğini o Meclise gönderemiyor. Çünkü seçim barajı vardır. Herkesim belli ölçüde siyaset yapmak zorundadır. Siyasetin olduğu toplum akan suya benzer. Siyaset devlet ile toplum arasında iletişimi sağlar. İletişimin olmadığı yerde kavga vardır. 1930 yılından bu zaman kadar 60 siyasi parti kapatılmıştır. Bunlar Muhtıralar veya Darbeler sonucu kapatılmıştır." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin büyük bir değişim yaşadığını belirten Doç. Dr. Osman Can : "En ücra köydeki bir çoban ile bir Profesörün oyu eşit hale gelmiştir. Artık çobanda siyaset konuşabiliyor. Görüşünü dile getirip tartışabiliyor." dedi.
Sempozyumun soru-cevap bölümünde Askerlerin Sivil Mahkemelerde Yargılanmaları konusunda bir soruya cevap veren Prof. Dr. Levent Köker: "Askerlerin Sivil Mahkemelerde Yargılanmaları konusundaki düzenlemeyi destekliyorum.
Bu yasada eksiklikler var. Vatandaşı Askerlikten soğutma gibi suçlar da Askeri Mahkemelerden alınıp sivil mahkemelere verilmeliydi." şeklinde cevap verdi. Bir soruya cevap veren Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can: "1961 ve 1982 Anayasası halkın yaptığı bir anayasa değildir. Bu nedenle halkın iradesini yansıtmıyor. Yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Bu nedenle yeni bir anayasa yapılıp halkın katılımı sağlanmalı" dedi.
Seçim barajına da değinen Osman Can “Seçim Barajı Toplumsal siyasetin engellenmesidir. Bu nedenle konulmuştur. Barajlar Türkiye'de Çok ciddi yıkımlara ve acılara yol açtı. Seçim barajı hiç olmamalıdır. Eğer olacaksa en fazla % 2-3 oranında olabilir. Toplumsal barış için baraj kalkmalıdır." dedi.
Kürt Meselesine de değinen Osman Can, bu meselenin Demokrasi içerisinde çözüleceğini, Demokratik siyasi iradenin karar verdiği anda Hukuk kurallarının değişip bu meselenin çözülebileceğini söyledi.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Sacit Adalı bir soru üzerine Demokratik Toplum Partisinin (DTP) Kapatılma davasının örtbas edilmediğini çok kısa bir zaman içerisinde belkide Temmuz ayı içerisinde davanın sonuçlanabileceğini söyledi.
Bu arada Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, konuşmacıların kendisinin adını söylemediklerini kendisinin halkın iradesi olduğunu söylüyerek salonu terk etti. Konuşmacılar ise bunda bir kasıt olmadığını kendisini tanımadıklarını, 2 gündür Iğdır'da olduklarını, kendisinin de gelip kendisini tanıtmadığını, bunun için isimini zikretmediklerini, yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını söylediler.
Sempozyuma Vali Vekili Tuba İnan, Belediye Başkanı Mehmet Nuri Güneş, Başsavcı Vekili Ali Deniz, Iğdır Üniversitesi Rektörü İ. Hakkı Yılmaz, Emniyet Müdürü Mustafa Aydın ve komşu illerin baro başkanları katıldılar.