Çankırı Karatekin Üniversitesi, Polonya, Rzeszowski Üniversitesi, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Dernekler Meclisi, AMEA’nın Nahçıvan Bölümü ile Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı Toprak Bilimi ve Agrokimya Enstitüsü’nün de paydaş olduğu kongre, bölgenin en önemli doğal kaynaklarından biri olan Tuz Dağı’nın jeolojik, tıbbi, ekolojik ve turizm potansiyelini bilimsel açıdan ele aldı.
Kongrenin açılış programı, dünyaca ünlü Duzdağ Tedavi Merkezi’nde yapıldı. Ardından farklı disiplinlerdeki bilimsel oturumlar Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nde devam etti.
Kongrede uluslararası bilim insanları tarafından tuz madenlerinin sağlık turizmi, solunum yolları hastalıklarının tedavisindeki etkisi, alternatif tedavi yöntemleri ve bölgesel kalkınma açısından sunduğu olanaklar kapsamlı şekilde değerlendirildi.
Rektör Gürel: Bilimin Birleştirici Gücü, İki Kardeş Ülkenin Ortak Geleceğine Katkı Sağlayacak
Kongrenin açılış oturumunda konuşan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Tuz Dağı’nın coğrafyamızın doğal bir mirası olmasının yanı sıra jeolojik, ekolojik ve sağlık bilimleri açısından da çok yönlü bir araştırma alanı sunduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Gürel, Iğdır’ın da eşsiz doğal oluşumlarından birinin Tuzluca Tuz Dağları olduğunu anımsatarak bu oluşumların sağlık turizmi açısından da büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtti.
Iğdır Üniversitesinin bu doğal zenginliği bilimsel yöntemlerle incelemek, sürdürülebilir turizm ve çevre politikalarına katkı sunmak amacıyla çeşitli araştırma projeleri yürüttüğüne değinen Rektör Gürel, “Nahçıvan Devlet Üniversitesi ile bu konuda ortak çalışmalar yapmayı çok kıymetli buluyoruz.
Yakın bir zamanda Nahçıvan Devlet Üniversitesi ve Çankırı Karatekin Üniversitesi ile birlikte yürüttüğümüz görüşmeler sonucunda, “Uluslararası Tuz Araştırmaları Enstitüsü”nün kurulmasını kararlaştırmıştık. Bu enstitü, Tuzdağı ve benzeri doğal oluşumlar üzerine yapılacak bilimsel araştırmaları bir çatı altında toplayacak; akademik iş birliğini destekleyecektir. Bu girişim, sadece üniversitelerimiz için değil, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki bilimsel bağların güçlenmesi açısından da stratejik bir adımdır. Bilimin birleştirici gücüyle oluşturduğumuz bu köprü, iki kardeş ülkenin ortak geleceğine katkı sağlayacaktır.” dedi.
Azerbaycan, Türkiye, Polonya, Fransa, İran ve çeşitli ülkelerden çok sayıda bilim insanının katılımıyla bilimsel iş birliğini güçlendirmeyi hedefleyen kongre, bölgenin sağlık turizmi potansiyeline ilişkin yeni ortak çalışma fırsatları oluşturdu.