Genel Haber
Yayınlanma: 18 Ocak 2013 - 06:43
İnsanın Sorumluluğu
İnsan, güzel surette, mükerrem yaratılışta , başıboş bırakılmayan, işitme, görme ve kalbi duygularıyla sorumlu tutulan, Akıl ile desteklenen, peygamberin rehberliğine yönlendirilen, Kur'an-ı Kerim ile yol haritası çizilen sorumlu bir varlıktır. İnsan, inandığında yaratılmışların en iyisi olabilen, inanmadığında (kötülükleri yaşama ve yaygınlaştırma açısından) varlıkların en kötüsü durumuna düşebilendir. İnsanı yaratan Allah (c.c) İnsana ibadet (kulluk) yapma misyonunu kazandıran dır. İbadet hayatının kazandıracağı huzurun kaynağı Kur'an-ı Kerim insanlığa hidayet yolunu göstermek için gönderilmiştir. Hz Peygamberin hayatı ve ahlakı Kuran kaynaklı olduğundan huzur arayan insan için örnektir. İnsanoğlunun hayatında sorumlu tutulduğu hususlar Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatıyla belirlenmiştir. İnsan her şeyden evvel inanç ve amel açısından yaratıcısı olan Allah'a, örnek hayatını yaşadığı Peygamberimize, Dünyaya gelmesine vesile olan anne-babasına, hayatının devamını sağlamak için gerekli olan varlıklara, Ekolojik (çevreye) ve nesline karşı sorumludur. Sorumluluk duygusunu, geçmişiyle hesaplaşarak bırakmamalı, içinde yaşadığı hayatın enstrümanlarıyla ve geleceğinde kendisini anacak nesline, rahat etmeyi arzu ettiği Ahiret hayatına karşı güçlendirmelidir. Peygamberimiz (SAV): "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz.." buyurarak himaye ettiğimiz varlıklardan (Mal-Evlat-Aile) sorumluluğumuz hatırlatılmaktadır. Temiz bir hava, içilebilecek su ve yeşil bir çevre insanoğlunun hayatı için vazgeçilmezlerdir. Arzu edilen huzurlu yaşamın birer parçasıdır. Neslimiz ve vatanımız bu değerlerden bazılarıdır. Ecdadımızdan devraldığımız maddi ve manevi değerlerimizin devamını sağlamak önemlidir. Hayatımızın huzurla devamı için sağlıklı-inançlı, ahlaklı bir nesle ihtiyacımızın olduğu muhakkaktır. Hayatın huzuru sorumlu bir nesil ile güzelleşmektedir. Anne- Babanın belirli yaşlarda evlatlarına, Eğitimcilerin gelecek nesle karşı sorumlulukları vardır. Anne-Baba için dua eden Salih bir evladın sadaka-i cariye (sevabı eksilmeyen bir iyilik) olduğu bilinmektedir. Keza evladına hayrı (iyilikleri) öğretmeyen anne-baba, evlat-kardeş ve dosttan kıyamet günü karşılaşılan zorluklar nedeniyle birbirlerini bırakarak kaçışacaklarını Kur'an-ı Kerim haber vermektedir. "Bir harf öğretenin kölesi olurum" diyen Hz. Ali'nin (RA) sözünün eğitimciler açısından önemi iyi anlaşılmalıdır. Anne-Baba ve Eğitimcilerimizin toplum'da mevcut bazı sosyal sorunları iyi tahlil etmeleri gerekmektedir. Huzur arayanın, saygı bekleyenin, sokağa saldığı evlat veya öğrencisine ne kadar huzur ve güven duygusunun verilebildiği tartışılmalıdır. Bugün sokaklarda, Madde bağımlısı, gayri ahlaki davranışlar, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, hırsızlık, darp, adam öldürme, çevreyi kirletme, elektrik, su kaçak kullanımı, sorun olduğu açıkça ortadadır. Aile içi iletişimde karşılıklı şefkatle muhabbet ve sevgisizlik yada cehalet olduğundan, sorunlar çoğalmaktadır. Her anne-baba tarafından hayatının geleceği evlatlarına, inanç, ibadet ahlak konularında iyi nasihatlerde bulunulmalı, Peygamberimiz başta olmak üzere, İslam Alimlerini, önder şahsiyetleri örnek göstermelidir. İnanç kaynağımız Kur'an-ı Kerimin okunması ve anlaşılması tavsiye edilmelidir. Eğitimciler himayelerinde bulunan gençlerimize, öğrencilerine Milli ve manevi değerlerimiz, tarih şuuru, sevgi, kardeşlik ve beraber yaşamanın önemini vurgulamalıdır. Kur'an-ı Kerim meali, Safahat gibi kaynak eserlerimizden şuur kazandırmak ve değerlerimizi korumak için okutulmalıdır. Bireyden- topluma her kesin, her kurumun insana, hayata, ekolojik düzene karşı sorumluluğu vardır. Sorumlu gibi davranmak gerekmektedir. Sorumluluk duygusu her müminin kendisinden başlayarak şuurlu hale getirmesi gereken bir olgudur."Nefsini bilen, Rabbini bilir." Marifet yolu tefekkürle kazanılan bir sorumluluk idrakidir. Sorumluluğu başka insanlara veya kurumlara atfetmek kolaylıktır. Bilgi sahibi olunmadan başkasının sorumluluğunu yerine getirmediğini düşünmek cehalet telakki edilebilir. "Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme, çünkü kulak, göz ve kalp bunların hepsi ondan sorumludur."(isra 17/36) ayetiyle insanın sorumluluğu göz-kulak ve kalbi ile başlamaktadır. Bilgisizlik (cehalet) ise hatırlatılmaktadır. İnanç ve ahlaki değerler için sorumluluk idraki içinde yaşayanların, kalp-göz ve kulak ile bireysel yaşamın huzurunu yakalama fırsatı işaret edilmektedir. Kalbi ve akli duygularla müzeyyen hale getirilmiş bireylerin (gençlerin), çoğunlukta olduğu bir toplumda aile ve toplum hayatında arzu edilen huzurlu hayata kavuşma imkanı kendini gösterecektir. Sorumluluk anlayışıyla kaynaşan bir toplum için her zaman bilginin ve eğitimin ön plana çıkarılarak, cehaletin ortadan kaldırılması çalışmaları görev telakki edilmelidir. Bilgi ve eğitime de en çok insan ihtiyaç duymaktadır.Her varlık mesuliyetini idrak ettiği ölçüde görevini yerine getirmiş sayılmaktadır. İnsan, muhterem bir varlıktır, kainat düzeni içinde sürdürülebilir huzurlu bir hayat hakkına daima sahiptir. Sorumluluk anlayışı, ona dünya ve Ukba hayatında mükafatın en güzelini kazandıracağını, sorumsuzluk anlayışı içinde hayatını sürdürdüğü sürece de Allah katında cezanın en ağırına müstahak olabileceğini unutmamalıdır.Cüneyt KULAZ Iğdır Müftüsü
Genel Haber
18 Ocak 2013 - 06:43