İran bu siyasi değişime 1979 devriminde başladı. Devrimi yapanlar
ülkeyi iki kutup’a ayırdılar devrim yanlısı olanlar. İkincisi ise
kendilerinden olmayanlar.
Orduda şah’ın ordusu olduğu için orduyu da ikiye böldüler. Eski ordunun birçok yetkilerini elinden aldılar, sadece hudutlardan sorumlu görevi verilmiş oldu. İkincisi ise tamamen kendilerine bağlı devrim muhafızları adı ile yeni bir ordu kurdular.
Buna iç ordu demek de olur. Bu iç orduyu çok büyük yetkilerle donattılar. Zaman zaman devrim muhafızları o kadar güçlendi ki artık iktidarı tehdit eder hale geldi. Bu gün İran’da uygulanan dış siyaset yöneticilerin istediği siyaset değildir, devrim muhafızlarının tamamen baskısı sonucudur.
Bunlara bir çeşit intihar komandoları da demek doğru olur çünkü kendileri bu orduyu öyle yetiştirdiler. Bu davranış İran’ı ve bölgeyi bir yerlere götürecek. İşte buraya yazıyorum belki ben hayatta olmam geç olabilir ama bir gün gelecek Gündüz Varol bu olanları falan tarihte yazmıştı konuşur olacaksınız.
79 devriminden sonra devrimciler İran’ın iç yapılanma derken seçim gündemlerine bir dış düşman yaratma siyaseti koydular ki o günden beri iktidara gelenler dış düşmanlarının sayesinde iktidarı ele aldılar.
İran’da eğer dışarıda büyük bir düşmanınız yoksa size kimse oy vermez. Her seçim dönemine geldiğinde şehir şehir dolaşarak bu dış düşmanlarını öcü gibi gösterirler hatta ara sıra o düşmanlara bir ikide laf atarlar, karşıdan gelen tepkileri seçim malzemesi olarak kullanırlar bu seçim meydanlarında halkın ağlayarak topyekûn şehit olmaya hazırız sesleri ile meydanlar inler. Onun içinde iktidara gelmeleri kolaylaşır. Bu yapı uzun müddet devam edeceğe benziyor. Bu dış düşmanları kimlerdir.
Bu düşmanlardan biri İsrail’dir. İkincisi ise onu kayıtsız şartsız destekleyen Amerika’dır. Ve bu iki başlı canavarla böyle bir oyun. Ama bu bilinmelidir ki İran’a karşı bir çifte standart uygulanıyor. Eğer bütün mesele İran uranyumu ise bu işle Dünyada hiç kimse uğraşmıyor mu acaba. İşte yanı başımız da İsrail herkes, bütün dünya iyi biliyor ki İsrail’de uranyumda nükleer silah da hatta Atomla da uğraştığı belli birçok fizikciler açık açık söylemek tedirler. İsrail devletine kimse ne yapıyorsun sormuyor, kimse onu kontrole tabii tutmuyor. Allah sonunu hayır ede. Bölgede herhangi bir savaş ister istemez Türkiye’yi de etkiler.
Amerika’nın Dış işleri bakanı bayan Clinton İran askeri diktatörlüğe gidiyor dedi. Bu söz insana Hitler Almanya’sını hatırlatıyor. Bakın işe, İran’ın bugün uyguladığı politikada 1933 yılları Almanya’sına benzemektedir. Hitler Alman halkına ve ordusuna öylesine güveniyordu ki ve gerçektende tahminlerin de çok üzerinde çok güçlü bakımlı çokta disiplinli bir ordu idi. Ama hesap edemedikleri bütün dünya bu orduya karşı birleşebilir, sonuç ikinci dünya savaşı çıktı, 52 milyon insanın ölümüne Almanya’nın parçalanmasına dünya düzeninin değişmesine yol açtı. Saygılarımla
Gündüz Varol
Almanya’da Azerbaycan Dernekleri Kurucularından Emekli
Iğdır’da İkamet Etmektedir
Orduda şah’ın ordusu olduğu için orduyu da ikiye böldüler. Eski ordunun birçok yetkilerini elinden aldılar, sadece hudutlardan sorumlu görevi verilmiş oldu. İkincisi ise tamamen kendilerine bağlı devrim muhafızları adı ile yeni bir ordu kurdular.
Buna iç ordu demek de olur. Bu iç orduyu çok büyük yetkilerle donattılar. Zaman zaman devrim muhafızları o kadar güçlendi ki artık iktidarı tehdit eder hale geldi. Bu gün İran’da uygulanan dış siyaset yöneticilerin istediği siyaset değildir, devrim muhafızlarının tamamen baskısı sonucudur.
Bunlara bir çeşit intihar komandoları da demek doğru olur çünkü kendileri bu orduyu öyle yetiştirdiler. Bu davranış İran’ı ve bölgeyi bir yerlere götürecek. İşte buraya yazıyorum belki ben hayatta olmam geç olabilir ama bir gün gelecek Gündüz Varol bu olanları falan tarihte yazmıştı konuşur olacaksınız.
79 devriminden sonra devrimciler İran’ın iç yapılanma derken seçim gündemlerine bir dış düşman yaratma siyaseti koydular ki o günden beri iktidara gelenler dış düşmanlarının sayesinde iktidarı ele aldılar.
İran’da eğer dışarıda büyük bir düşmanınız yoksa size kimse oy vermez. Her seçim dönemine geldiğinde şehir şehir dolaşarak bu dış düşmanlarını öcü gibi gösterirler hatta ara sıra o düşmanlara bir ikide laf atarlar, karşıdan gelen tepkileri seçim malzemesi olarak kullanırlar bu seçim meydanlarında halkın ağlayarak topyekûn şehit olmaya hazırız sesleri ile meydanlar inler. Onun içinde iktidara gelmeleri kolaylaşır. Bu yapı uzun müddet devam edeceğe benziyor. Bu dış düşmanları kimlerdir.
Bu düşmanlardan biri İsrail’dir. İkincisi ise onu kayıtsız şartsız destekleyen Amerika’dır. Ve bu iki başlı canavarla böyle bir oyun. Ama bu bilinmelidir ki İran’a karşı bir çifte standart uygulanıyor. Eğer bütün mesele İran uranyumu ise bu işle Dünyada hiç kimse uğraşmıyor mu acaba. İşte yanı başımız da İsrail herkes, bütün dünya iyi biliyor ki İsrail’de uranyumda nükleer silah da hatta Atomla da uğraştığı belli birçok fizikciler açık açık söylemek tedirler. İsrail devletine kimse ne yapıyorsun sormuyor, kimse onu kontrole tabii tutmuyor. Allah sonunu hayır ede. Bölgede herhangi bir savaş ister istemez Türkiye’yi de etkiler.
Amerika’nın Dış işleri bakanı bayan Clinton İran askeri diktatörlüğe gidiyor dedi. Bu söz insana Hitler Almanya’sını hatırlatıyor. Bakın işe, İran’ın bugün uyguladığı politikada 1933 yılları Almanya’sına benzemektedir. Hitler Alman halkına ve ordusuna öylesine güveniyordu ki ve gerçektende tahminlerin de çok üzerinde çok güçlü bakımlı çokta disiplinli bir ordu idi. Ama hesap edemedikleri bütün dünya bu orduya karşı birleşebilir, sonuç ikinci dünya savaşı çıktı, 52 milyon insanın ölümüne Almanya’nın parçalanmasına dünya düzeninin değişmesine yol açtı. Saygılarımla
Gündüz Varol
Almanya’da Azerbaycan Dernekleri Kurucularından Emekli
Iğdır’da İkamet Etmektedir