KERBELA İNSANLIĞIN SAHNESİ

             Kerbela ise, bütün bunların zirvede yaşandığı yer olarak tarihte yerini almıştır. Orada akıl acizdir. Madde ve maddi kavramlar iflas etmiş, Şeytan acziyetini kabullenmiştir. Kerbela, aşkın zirvesinin bütün ihtişamı ile arz-ı endam ettiği yerdir. Kerbela, Hakkın batılı yok ettiği, batılın sadece bir köpükten ibaret olduğunu belirten Kur’an ayetinin tezahür ettiği yerdir. Kerbela, insanın kavrama gücünü aciz bırakan muhteşem bir sahnedir.

             Kerbela’da ilgi çeken olaylardan birisi de, orada her yaş grubundan ve her kesimden, her mevkiden insanın birer rol üstlenmiş olmasıdır. Daha altı aylık bebeklerden, üç yaşında, 6-7 yaşlarında , 13 yaşında ki çocuklardan, 18’lik gençlerden, orta yaş grubu erkeklere, yaşlı ve çok yaşlı piri fanilere, kız çocuklarından her yaştaki kadınlara kadar her kesin bu hak batıl sahnesinde bir rolü vardı. Hz. Ali Asgar-ki babasının kucağında boğazından oklanarak şehid edildi- daha 6 aylık bir bebekti. Kanı, zulmün temellerini yıktı. Hz. Rugeyye, daha üç yaşında bir kız çocuğu idi, feryadı bütün duymayan kulaklara dahi ulaştı. Hz. Kasım, daha 13 yaşında idi ve şehadet aşkı, şehadeti ölümden bile tatlı olarak tarif etmesi, onu unutulmazlar arasında başköşeye yazdı. Hz. Ali Ekber gençlik çağında, Hz. Abbas orta yaşlardaydı. İmam Hüseyin’in kendi yaşı sadece 57 idi. İmam’ın yaranından Müslim b. Avsace’nin ve Habib. B. Mezahir’in yaşı ise 80’i aşmıştı. İmam’ın ashabından Cevn, siyahî bir köle idi. Hür, Yezid’in ordu komutanlarından birisiydi. Hz. Zeyneb Kerbela’nın dili oldu. Yani herkes, Kerbela’da, kendisi ile, eşi ve çocukları ile, gençleri ve yaşlıları ile kendinden bir parça görebilir, kendini oraya göre sınayabilir.

             Hakkı tanımak isteyen Kerbela’ya baksın. Batılı tanımak isteyen Kerbela’ya baksın. Hak ve Batıl arasında taraf olmak isteyen Kerbela’ya baksın. Kendisini tanımak isteyen de Kerbela’ya baksın. Çünkü Kerbela mihenk taşıdır. Çünkü Kerbela apaçık bir aynadır.İnsan amelleri ile, evet ve hayırları ile, duygu ve düşünceleri ile oradakilere, Hakka veya Batıla ne kadar benziyorsa o kadar Hak’tan ve o kadar da Batıl’dan yanadır.

               Resulullah buyurmuştur ya; “Hüseyin Hidayet meşalesi ve kurtuluş gemisidir.”

Hidayete, yani Hüseyin’e tabi olanlara selam olsun... Ali KIRAN