SEMPOZYUMUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
13/ARALIK/2011 tarihinde Salı günü Iğdır’ımızda 2. Uluslararası Aras havzası sempozyumu yapıldı. O sempozyuma ben de naçizane “Taşburun’da yaşayan Revan Azeri Türkleri” isimli bildiriyle katıldım. İyi ki katılmışım. Çünkü orada Azerbaycan’dan sempozyuma katılan Vagif Memmedov başta olmak üzere Nahcıvan üniversitesinin en genç bilim adamı olan Elbruz İsayev, Prof. Dr. Alovset Guliyev, Prof. Dr. Hacı Kadir Kadirzade, Doç. Dr. Fergane Kazımova gibi çok değerli bilim adamlarını görmek ve tanımak bana nasip oldu. İsimlerini burada zikredemediğim daha birçok bilim adamıyla aynı karede bulunmak beni hakikaten çok mutlu etti. Bu değerli bilim adamlarının bazılarını gıyaben tanıyordum. Ancak o gün bu güzel insanları fiziken tanımak da hayatımın en güzel anlarından birisi oldu diye düşünüyorum. Sempozyumda bulunduğumuz üç gün içerisinde bu bilim insanlarıyla dolu dolu sohbet ederken dünyanın en mutlu insanı olduğumu itiraf etmeliyim. Hele bu mümtaz insanların içerisinde şair ve yazar Vagif Memmedov gibi bir zat-ı muhterem vardı ki onun sohbetine doyamadım gerçekten... Menim yolum boransa da garsa da Ezabına döze döze gelirem Hamar yollar asan yollar varsa da Yaşadacak bu yol beni bilirem Mısralarını satırlarında billurlaştıran Vagıf Memmedov, 28Eylül 1948 de Azerbaycan’ın Nahcıvan vilayetinde doğdu. 1992 de Azerbaycan gazeteciler birliğine 1995 de Azerbaycan yazarlar birliğinin 2005 de Türkiye’deki İLESAM’ın 2010 da Türkiye’deki Avrasya Yazarlar Birliğinin üyesi olmuş ve 1995-2000 yılları arasında Nahçıvan milletvekilliği yapmıştır. Güzel dostum Vagıf Memmedov’un şiirleri Türkiye, İran, Irak, Rusya, Özbekistan, Ukrayna, Belarus, Yunanistan, Almanya, Bulgaristan, Pakistan ve Amerika gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yayınlanarak okuyucusuyla buluşmuştur. Vagıf Memmedov’u sadece şiirde değil, sanatın başka dallarında da görüyoruz o (1983) bir başka Türk diyarı olan Özbekistan’da yapılan (Taşkent Tersanesi) türkü, şarkı yarışmasında birincilikle ödüllendirilmiştir. Onu Bağdat’ta yapılan “Fuzulî” günlerinde Türkiye’nin Bayburt ilinde yapılan uluslararası Dede korkut kültür sanat şöleninde, Ankara’da yapılan “Ermeni iddiaları Azerbaycan gerçeği” isimli konferansta İran’da yapılan İran ve dünya şairleri kongresinde Hollanda’da yapılan Hocalı sempozyumun da Pakistan’daki sofizm panelinde,ve daha dünyada yapılan birçok kültür sanat organizasyonlarında da, bulunduğunu görmek onun daha birçok keşfedemediğiz yönünün göstergesidir. Vagıf Memmedov’un kendisi normal olarak Azerbaycan’da yaşasa da o, Türk dünyasıyla Azerbaycan arasında bir gönül köprüsü kurmanın çabasını görmekteyiz. Gayalar sesime ses verer dinsem Mahnı tek daşlara hoparam yine Eğer bu zirvede gartala dönsem Uçup insanları taparam yine diye yazan şair,aslında dünyanın neresine giderse gitsin öz yurdunun hasretini çekmektedir. Dünyanın en güzel yerleri şair için bir altından kafes olsa da bir bülbül misali vatan vatan diye feryat eder. Ancak kendi köyüne geldiği zaman feryadı keser ve mutlu olur.Meni gınamayın gelbim kövrelir Dumanda gelmişem çende gelmişem Nane gohusuna yarpız etrine Ana gaygısına kende gelmişemVagıf bey doğduğu yeri o kadar seviyor ki kendi köyünü terk edenlere veya köyden göçüp başka diyarlara gidenlere de gönül koymaktadır. Öyle ki Vagıf bey doğduğu yerden kimsenin göç etmemesini istemektedir. Bu durum düşünce süzgecinden geçerek mısralarda şöyle hayat bulmaktadır:Ne havaydı geldi senin başına? Dönük çıktın toprağına taşına Yaraşmırdı bu göç senin yaşına Bu toprağın ahı seni tutacak.Iğdır’ın kültür adamı merhum İbrahim Bozyel ile de iyi dost olan Vagıf bey 2005 yılında yayınladığı “Ömür Yolu” isimli kitabını benim için imzalarken, doğrusu böyle kapsamlı bir ilim adamının elinden kitabı alırken, gerçekten dünyanın en bahtiyar insanı olarak addettim kendimi. Kitabı incelediğimde gördüm ki merhum İbrahim Bozyelle zamanında çektirdiği fotoğrafı görünce de kitabın daha da önem kazandığına şahit oldum. Geçmişte rahmetli İbrahim Bozyelle beraber Azerbaycan için mitingler ve diğer faaliyetler bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. 20.11.1991 tarihinde Nahcıvan için yazdığım şiiri hatırlarken, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
NAHCIVAN Milletler hürlüğe doğru yol alır Çok süründün ayağa kalk Nahcıvan Seni esir görmek yürek yandırır Çok süründün ayağa kalk NahcıvanGün olaydı gelip seni soraydım Hürriyetin müjdesini vereydim Ve böylece muradıma ereydim Çok süründün ayağa kalk NahcıvanYetmiş yıldır çekiyorum hasreti Büktü belim dalkavuğun töhmedi Bin altına değişilmez söhbeti Çok süründün ayağa kalk NahcıvanAzeroğlu yaz gerçeği her zaman Ölüm hakkın emri ayrılık yaman Bileklerde kuvvet kalplerde iman Çok süründün ayağa kalk NahcıvanAdım Azeroğlu Iğdır evimiz Ayrı yaşasak da birdir dilimiz Senden ötrü hazan oldu gülümüz Çok süründün ayağa kalk nahcıvanBu şiiri her Azerbaycanlı dostlarımı gördükçe hatırlar ve okurum. Vagıf bey de bu Azerbaycanlı dostlarımdan birisidir. Gerçi bu şiiri kendisine okumadım çünkü kendileriyle konuşup paylaşacağımız o kadar konu vardı ki, inanın bu şiire zaman kalmadı. Sempozyum bitti Azerbaycanlı dostların gitme zamanı gelmişti. Vagıfbey,Alovset bey,Elbruz bey ve Iğdır Yüksekokul eski müdürü Turgut Öcal ve ben misafirleri yolcu ederken, son resimleri çektirdik ve onları yolcu ederken ben de şöyle seslendim.Sizi anarken gönülden Sordum bahçemdeki gülden Şu an bulunduğum elden Selam dostlara dostlaraAzeroğlu yazdı böyle Samimiyet geldi dile Gitsin gönül yolu ile Selam dostlara dostlara
13/ARALIK/2011 tarihinde Salı günü Iğdır’ımızda 2. Uluslararası Aras havzası sempozyumu yapıldı. O sempozyuma ben de naçizane “Taşburun’da yaşayan Revan Azeri Türkleri” isimli bildiriyle katıldım. İyi ki katılmışım. Çünkü orada Azerbaycan’dan sempozyuma katılan Vagif Memmedov başta olmak üzere Nahcıvan üniversitesinin en genç bilim adamı olan Elbruz İsayev, Prof. Dr. Alovset Guliyev, Prof. Dr. Hacı Kadir Kadirzade, Doç. Dr. Fergane Kazımova gibi çok değerli bilim adamlarını görmek ve tanımak bana nasip oldu. İsimlerini burada zikredemediğim daha birçok bilim adamıyla aynı karede bulunmak beni hakikaten çok mutlu etti. Bu değerli bilim adamlarının bazılarını gıyaben tanıyordum. Ancak o gün bu güzel insanları fiziken tanımak da hayatımın en güzel anlarından birisi oldu diye düşünüyorum. Sempozyumda bulunduğumuz üç gün içerisinde bu bilim insanlarıyla dolu dolu sohbet ederken dünyanın en mutlu insanı olduğumu itiraf etmeliyim. Hele bu mümtaz insanların içerisinde şair ve yazar Vagif Memmedov gibi bir zat-ı muhterem vardı ki onun sohbetine doyamadım gerçekten... Menim yolum boransa da garsa da Ezabına döze döze gelirem Hamar yollar asan yollar varsa da Yaşadacak bu yol beni bilirem Mısralarını satırlarında billurlaştıran Vagıf Memmedov, 28Eylül 1948 de Azerbaycan’ın Nahcıvan vilayetinde doğdu. 1992 de Azerbaycan gazeteciler birliğine 1995 de Azerbaycan yazarlar birliğinin 2005 de Türkiye’deki İLESAM’ın 2010 da Türkiye’deki Avrasya Yazarlar Birliğinin üyesi olmuş ve 1995-2000 yılları arasında Nahçıvan milletvekilliği yapmıştır. Güzel dostum Vagıf Memmedov’un şiirleri Türkiye, İran, Irak, Rusya, Özbekistan, Ukrayna, Belarus, Yunanistan, Almanya, Bulgaristan, Pakistan ve Amerika gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde yayınlanarak okuyucusuyla buluşmuştur. Vagıf Memmedov’u sadece şiirde değil, sanatın başka dallarında da görüyoruz o (1983) bir başka Türk diyarı olan Özbekistan’da yapılan (Taşkent Tersanesi) türkü, şarkı yarışmasında birincilikle ödüllendirilmiştir. Onu Bağdat’ta yapılan “Fuzulî” günlerinde Türkiye’nin Bayburt ilinde yapılan uluslararası Dede korkut kültür sanat şöleninde, Ankara’da yapılan “Ermeni iddiaları Azerbaycan gerçeği” isimli konferansta İran’da yapılan İran ve dünya şairleri kongresinde Hollanda’da yapılan Hocalı sempozyumun da Pakistan’daki sofizm panelinde,ve daha dünyada yapılan birçok kültür sanat organizasyonlarında da, bulunduğunu görmek onun daha birçok keşfedemediğiz yönünün göstergesidir. Vagıf Memmedov’un kendisi normal olarak Azerbaycan’da yaşasa da o, Türk dünyasıyla Azerbaycan arasında bir gönül köprüsü kurmanın çabasını görmekteyiz. Gayalar sesime ses verer dinsem Mahnı tek daşlara hoparam yine Eğer bu zirvede gartala dönsem Uçup insanları taparam yine diye yazan şair,aslında dünyanın neresine giderse gitsin öz yurdunun hasretini çekmektedir. Dünyanın en güzel yerleri şair için bir altından kafes olsa da bir bülbül misali vatan vatan diye feryat eder. Ancak kendi köyüne geldiği zaman feryadı keser ve mutlu olur.Meni gınamayın gelbim kövrelir Dumanda gelmişem çende gelmişem Nane gohusuna yarpız etrine Ana gaygısına kende gelmişemVagıf bey doğduğu yeri o kadar seviyor ki kendi köyünü terk edenlere veya köyden göçüp başka diyarlara gidenlere de gönül koymaktadır. Öyle ki Vagıf bey doğduğu yerden kimsenin göç etmemesini istemektedir. Bu durum düşünce süzgecinden geçerek mısralarda şöyle hayat bulmaktadır:Ne havaydı geldi senin başına? Dönük çıktın toprağına taşına Yaraşmırdı bu göç senin yaşına Bu toprağın ahı seni tutacak.Iğdır’ın kültür adamı merhum İbrahim Bozyel ile de iyi dost olan Vagıf bey 2005 yılında yayınladığı “Ömür Yolu” isimli kitabını benim için imzalarken, doğrusu böyle kapsamlı bir ilim adamının elinden kitabı alırken, gerçekten dünyanın en bahtiyar insanı olarak addettim kendimi. Kitabı incelediğimde gördüm ki merhum İbrahim Bozyelle zamanında çektirdiği fotoğrafı görünce de kitabın daha da önem kazandığına şahit oldum. Geçmişte rahmetli İbrahim Bozyelle beraber Azerbaycan için mitingler ve diğer faaliyetler bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. 20.11.1991 tarihinde Nahcıvan için yazdığım şiiri hatırlarken, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.
NAHCIVAN Milletler hürlüğe doğru yol alır Çok süründün ayağa kalk Nahcıvan Seni esir görmek yürek yandırır Çok süründün ayağa kalk NahcıvanGün olaydı gelip seni soraydım Hürriyetin müjdesini vereydim Ve böylece muradıma ereydim Çok süründün ayağa kalk NahcıvanYetmiş yıldır çekiyorum hasreti Büktü belim dalkavuğun töhmedi Bin altına değişilmez söhbeti Çok süründün ayağa kalk NahcıvanAzeroğlu yaz gerçeği her zaman Ölüm hakkın emri ayrılık yaman Bileklerde kuvvet kalplerde iman Çok süründün ayağa kalk NahcıvanAdım Azeroğlu Iğdır evimiz Ayrı yaşasak da birdir dilimiz Senden ötrü hazan oldu gülümüz Çok süründün ayağa kalk nahcıvanBu şiiri her Azerbaycanlı dostlarımı gördükçe hatırlar ve okurum. Vagıf bey de bu Azerbaycanlı dostlarımdan birisidir. Gerçi bu şiiri kendisine okumadım çünkü kendileriyle konuşup paylaşacağımız o kadar konu vardı ki, inanın bu şiire zaman kalmadı. Sempozyum bitti Azerbaycanlı dostların gitme zamanı gelmişti. Vagıfbey,Alovset bey,Elbruz bey ve Iğdır Yüksekokul eski müdürü Turgut Öcal ve ben misafirleri yolcu ederken, son resimleri çektirdik ve onları yolcu ederken ben de şöyle seslendim.Sizi anarken gönülden Sordum bahçemdeki gülden Şu an bulunduğum elden Selam dostlara dostlaraAzeroğlu yazdı böyle Samimiyet geldi dile Gitsin gönül yolu ile Selam dostlara dostlara