Geçmiş yıllardan bugüne ırk temelli siyaset, arada dalgalanmalar yaşasa da genel çizgisinden çok uzaklaşmış sayılmaz. Önceki seçimlerde seçmen net biçimde iki kutba ayrılır, oylar da partiler tarafından adeta çantada keklik gibi kolaylıkla yönlendirilebilirdi. Yani bugünün DEM ve MHP’si, geçmişte milliyetçilik söylemleriyle seçmeni tek çatı altında toplayıp seçim kazanabiliyorlardı.
Ancak bugün bu dengeler kısmen değişmiş durumda. MHP’nin Cumhur İttifakı’na dahil olması, PKK ile yürütülen “çözüm süreci” ve tüm tabuları yıkan “Bahçeli’nin Önder Abdullah Öcalan” çıkışı, siyasi hesapları bir anda altüst etti.
Düne kadar PKK karşıtlığı üzerinden oy isteyen bir MHP’nin bugün seçmene neyi gerekçe göstererek destek isteyeceği, taban tarafından ciddi biçimde sorgulanıyor. “Biz bugüne kadar neyin bedelini ödedik?” sorusunun cevabı aranıyor.
Benzer şekilde DEM’in de işi kolay değil. Onların seçmeni de “Ne oldu, ne değişti? Düne kadar MHP ve AK Parti ile çatışılırken bir anda nasıl bu noktaya gelindi?” diyerek yüksek sesle sorguluyor.
DEM tabanından bu tepki yükselince, hatırlarsınız, PKK’nın Kuzey Irak’ta silah yaktığı ve kendini feshediyormuş gibi gösteren o görsel şov gündeme gelmişti. Kimsenin yüzünde tebessüm olmayan bu sahnenin inandırıcı bulunmadığını herkes gördü. Tepkiler büyüyünce bu kez “Türkiye’den çekildik” açıklaması yapıldı ve konu hızla unutturulmaya bırakıldı.
Oysa kendini feshettiği iddia edilen bir yapı, “Kuzey Irak’a çekiliyoruz” dediğinde gerçekten feshedilmiş mi olur? Elbette bu sürecin büyük ölçüde bir tiyatro olduğunu herkes biliyor. En azından bu tiyatronun parçası olmadığımızı bilsinler istedim.
DEM tabanının PKK’ya mesafe göstermesi üzerine yapılan bu açıklamalar da, örgütün gerçekten varlığını bitirmediğini açıkça ortaya koydu. Bu koşullar altında DEM’in eski oy potansiyelini koruması da pek mümkün görünmüyor.
Geçtiğimiz günlerde Iğdır Belediyesinden işten çıkarılan bir işçinin söyledikleri ise gelinen siyasi tabloyu özetliyor:
“Abi, bizim işten çıkarılma sürecimizi takip edip destek verdiniz, sağ olun. Mahkeme geri iade kararı verdi. Acaba bir yazı yazsanız da Devlet Bahçeli belediye başkanını arasa, bizi tekrar işe aldırsa olmaz mı?”
Bu cümle aslında MHP–DEM yakınlaşmasının halk nezdindeki algısını net bir şekilde ortaya koyuyor. Sokaktaki vatandaş artık MHP ve DEM’i ittifak partileri olarak görüyor.
Kaldı ki Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Biz artık koalisyonuz” açıklaması da bu algıyı pekiştiriyor.
Sonuç Olarak
Ülke siyaseti bugüne kadar Iğdır’ın dengelerine tam uymuyordu; bundan sonra artık hiç uymayacak. Hiç kimsenin oyu artık çantada keklik değil. Tüm partiler için şartlar ciddi biçimde değişmiş durumda. Sandığa nasıl yansıyacağını ise süreç içinde daha net göreceğiz.
AK Parti’nin 24 yıllık iktidarında bürokrasinin partiye en çok zarar verdiği dönemin yaşandığını söylemek yanlış olmaz. Atanan birçok bürokrat kendi derdinde; çoğunun AK Parti diye bir derdi yok. Bir yerlere gelenler kendi saltanatlarını kurup kendi geleceklerini düşünür hâle gelmiş durumda. Vatandaş ise kimsenin umurunda değil. Esnaf, işçi, tüccar, fakir fukara… Herkes her geçen gün daha fazla hırpalanıyor.
Bugün seçim olsa, favoriler çok başka partiler olabilir.
Bekleyip göreceğiz.