Ehl-i Beyt Alimleri Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da Gadir-i Hum ile ilgili bir salon programı hazırlayacak. Dernek başkanı Sayın Veli Beder hocamızla, gadir-i Hum günü, bu güne verilen önem ve yapacakları programın mahiyeti ile ilgili bir söyleşi yaptık. Gadir-i Hum’un, bir “barış” günü olduğunun altını çizmesi ve bu günün en önem verilen uygulamalarından birisinin “kardeşlik ahdi” okutulması hususları, bu günlerde oldukça ihtiyaç duyduğumuz toplumsal birliktelik açısından oldukça anlamlıydı. Bu tür toplumu kucaklayan ve toplumsal hayata pozitif anlamlar katan gün ve değerlerin canlı tutulmasının önemine binaen, sizleri sayın Hocamızla yaptığımız söyleşiyle baş başa bırakıyoruz.
Sayın Hocam, öncelikle Gadir-i Hum nedir, neden bu kadar önem verilmektedir. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?
Gadir-i Hum, Hz. Peygamber efendimizin (s.a.a.), veda haccından dönerken, Gadir-i Hum denilen yerde Hz. Ali’nin velayetini ilan etmesi ve kendisin veli edinen müminlerden Hz. Ali’yi de veli edinmeleri gerektiği noktasında söz almasıdır. Öyle ki, bu velayet ilanından sonra, Kur’an’ın son ayeti olan “Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (Maide/3) ayeti inmiştir. Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Hz. Ali’nin velayeti ile kâfirler, İslam’ı yok etmekten ümitlerini kesmişlerdir ve Allah böylece bizlere nimetini tamalamıştır. Yani İslam dini tamamen kâmil hale gelmiştir.
Bu günün toplumsal açıdan canlı tutulmasının önemi nedir?
Gadir-i Hum’un hem bireysel ve hem de toplumsal açıdan bizlere kazandırdığı oldukça dinamik unsurlar vardır.
Bunları biraz açabilir misiniz?
Bireysel olarak bu günün en önemli amellerinden birisi “kardeşlik ahdi” okutmaktır. Yani, bir kimse, kendisine yakın gördüğü bir arkadaşı ile “kardeş” olmak ve onun varlığını “öz kardeşi” gibi kabul ederek ilişkilerini bu doğrultuda oluşturmak için sözleşmesidir. “Kardeşlik ahdi” okutan bireylerin birbirleri üzerinde manevi hakları oluşur. Onlar artık birbirleri ile muamelelerini, “bir kardeş” olduklarını asla unutmadan gerçekleştirmek zorundadırlar.
Yani artık birbirleri ile aralarında “kardeşlik” hukuku mu oluşur?
Elbette bu “miras” gibi maddi konularda değildir. Daha çok manevi olarak birbirlerinin hukukunu gözetmek üzere Allah indinde birbirleri ile sözleşmiş olurlar. Bunun toplumumuzda oluşturacağı yankı elbette ki olumlu olacaktır. Artık birbirlerine karşı daha hoş görülü ve daha fedakârane davranma durumundadırlar.
Bu çok güzel bir uygulama… Toplum açısından da güzel…
Tabi… İşte toplumsal anlamda da bu “kardeşlik ahdi”nin yansıması olumlu olacaktır. Ayrıca bu gün İslam’ın günüdür, Müslümanların günüdür. Bu gün Müslümanlar, birbirleri ile “kardeşlik ahdi” okuturken, aslında yine Kur’an’ın buyurduğu “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin” emrine de uymuş olurlar. Yani bu gün Müslümanlar açısından “barış ve esenlik” günüdür.
Yani Gadir-i Hum, aslında toplumsal vahdetin de öneminin bir daha vurgulandığı bir gündür diyebilir miyiz?
Kesinlikle öyledir. Gadir-i Hum’un en önemli vurgusu budur diyebiliriz. Çünkü Hz. Resulullah, Gadir-i Hum’da bütün Müslümanlara şöyle sesleniyor: “Sizlere iki emanet bırakıyorum. Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’im. Bu ikisine sarılırsanız asla sapmazsınız.” Burada birliğin, beraberliğin ve farklı yollara sapmadan beraber yürümenin de formülünü veriyor. Kur’an ve Ehl-i Beyt, bütün Müslümanların ortak değeridir. O halde bu değerlere “beraberce” sarılıp, ayrılığa düşmemek”, bu günün bize hatırlattığı en önemli vurgudur. Yani bu gün, bir nevi birlik ve beraberlik günüdür. Peygamberimizin bize sunduğu ilahi nimet olan İslam etrafında kenetlenme ve “bir olma” günüdür.
Sizin programınızla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Biz de, özellikle halkımızı birbirine düşürmek isteyen, birliğimizi bozmak isteyen şer güçlere karşı, bu mübarek günün mesajını halka ulaştırmak istiyoruz. Bunun için bütün halkımızı yapacağımız programa, birbirleri ile “kardeşlik ahdi” okutmaya, en azından kardeşçe el ele tutuşarak toplumsal vahdeti güçlü bir vurgu ile ilan etmeye davet ediyoruz.
Ne gibi etkinlikler yapacaksınız?
Programımızın bu yıl ki konuğu, İran İslam Cumhuriyeti Erdebil Cuma imamı Hüccet'ül İslam vel Müslimin Seyyid Hasan Amuli olacaktır. Kendisi halka kendi anadili de olan Türkçe seslenecektir. Böylece dinleyiciler ile daha sıcak bir münasebet kuracağını umuyoruz. Ayrıca bu mutlu ve mübarek günü sürudları ile şenlendirecek Ehl-i beyt Meddahı İftihari de programımızın bir diğer misafiri olacaktır.
Programınız ne zaman ve nerede gerçekleşecek? Kimleri davet ettiniz?
Programımız 3 Kasım Cumartesi günü Saat 12.30’da, Salon İnci’de yapılacaktır. Programımız herkese açıktır. Ancak, başta sayın Valimiz olmak üzere mülki erkânı, Müftümüzü, Üniversitemizin başta rektörü olmak üzere çok değerli öğretim üyelerini programımızda görmekten memnuniyet duyacağımızı özellikle belirtiyorum. Kendilerini bizzat da davet edeceğiz zaten…
-Çok teşekkürler sayın hocam. Başarılar dileriz.
-Ben teşekkür ederim…
Sayın Hocam, öncelikle Gadir-i Hum nedir, neden bu kadar önem verilmektedir. Bu konuda bizi aydınlatır mısınız?
Gadir-i Hum, Hz. Peygamber efendimizin (s.a.a.), veda haccından dönerken, Gadir-i Hum denilen yerde Hz. Ali’nin velayetini ilan etmesi ve kendisin veli edinen müminlerden Hz. Ali’yi de veli edinmeleri gerektiği noktasında söz almasıdır. Öyle ki, bu velayet ilanından sonra, Kur’an’ın son ayeti olan “Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yok etmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (Maide/3) ayeti inmiştir. Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Hz. Ali’nin velayeti ile kâfirler, İslam’ı yok etmekten ümitlerini kesmişlerdir ve Allah böylece bizlere nimetini tamalamıştır. Yani İslam dini tamamen kâmil hale gelmiştir.
Bu günün toplumsal açıdan canlı tutulmasının önemi nedir?
Gadir-i Hum’un hem bireysel ve hem de toplumsal açıdan bizlere kazandırdığı oldukça dinamik unsurlar vardır.
Bunları biraz açabilir misiniz?
Bireysel olarak bu günün en önemli amellerinden birisi “kardeşlik ahdi” okutmaktır. Yani, bir kimse, kendisine yakın gördüğü bir arkadaşı ile “kardeş” olmak ve onun varlığını “öz kardeşi” gibi kabul ederek ilişkilerini bu doğrultuda oluşturmak için sözleşmesidir. “Kardeşlik ahdi” okutan bireylerin birbirleri üzerinde manevi hakları oluşur. Onlar artık birbirleri ile muamelelerini, “bir kardeş” olduklarını asla unutmadan gerçekleştirmek zorundadırlar.
Yani artık birbirleri ile aralarında “kardeşlik” hukuku mu oluşur?
Elbette bu “miras” gibi maddi konularda değildir. Daha çok manevi olarak birbirlerinin hukukunu gözetmek üzere Allah indinde birbirleri ile sözleşmiş olurlar. Bunun toplumumuzda oluşturacağı yankı elbette ki olumlu olacaktır. Artık birbirlerine karşı daha hoş görülü ve daha fedakârane davranma durumundadırlar.
Bu çok güzel bir uygulama… Toplum açısından da güzel…
Tabi… İşte toplumsal anlamda da bu “kardeşlik ahdi”nin yansıması olumlu olacaktır. Ayrıca bu gün İslam’ın günüdür, Müslümanların günüdür. Bu gün Müslümanlar, birbirleri ile “kardeşlik ahdi” okuturken, aslında yine Kur’an’ın buyurduğu “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin” emrine de uymuş olurlar. Yani bu gün Müslümanlar açısından “barış ve esenlik” günüdür.
Yani Gadir-i Hum, aslında toplumsal vahdetin de öneminin bir daha vurgulandığı bir gündür diyebilir miyiz?
Kesinlikle öyledir. Gadir-i Hum’un en önemli vurgusu budur diyebiliriz. Çünkü Hz. Resulullah, Gadir-i Hum’da bütün Müslümanlara şöyle sesleniyor: “Sizlere iki emanet bırakıyorum. Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’im. Bu ikisine sarılırsanız asla sapmazsınız.” Burada birliğin, beraberliğin ve farklı yollara sapmadan beraber yürümenin de formülünü veriyor. Kur’an ve Ehl-i Beyt, bütün Müslümanların ortak değeridir. O halde bu değerlere “beraberce” sarılıp, ayrılığa düşmemek”, bu günün bize hatırlattığı en önemli vurgudur. Yani bu gün, bir nevi birlik ve beraberlik günüdür. Peygamberimizin bize sunduğu ilahi nimet olan İslam etrafında kenetlenme ve “bir olma” günüdür.
Sizin programınızla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Biz de, özellikle halkımızı birbirine düşürmek isteyen, birliğimizi bozmak isteyen şer güçlere karşı, bu mübarek günün mesajını halka ulaştırmak istiyoruz. Bunun için bütün halkımızı yapacağımız programa, birbirleri ile “kardeşlik ahdi” okutmaya, en azından kardeşçe el ele tutuşarak toplumsal vahdeti güçlü bir vurgu ile ilan etmeye davet ediyoruz.
Ne gibi etkinlikler yapacaksınız?
Programımızın bu yıl ki konuğu, İran İslam Cumhuriyeti Erdebil Cuma imamı Hüccet'ül İslam vel Müslimin Seyyid Hasan Amuli olacaktır. Kendisi halka kendi anadili de olan Türkçe seslenecektir. Böylece dinleyiciler ile daha sıcak bir münasebet kuracağını umuyoruz. Ayrıca bu mutlu ve mübarek günü sürudları ile şenlendirecek Ehl-i beyt Meddahı İftihari de programımızın bir diğer misafiri olacaktır.
Programınız ne zaman ve nerede gerçekleşecek? Kimleri davet ettiniz?
Programımız 3 Kasım Cumartesi günü Saat 12.30’da, Salon İnci’de yapılacaktır. Programımız herkese açıktır. Ancak, başta sayın Valimiz olmak üzere mülki erkânı, Müftümüzü, Üniversitemizin başta rektörü olmak üzere çok değerli öğretim üyelerini programımızda görmekten memnuniyet duyacağımızı özellikle belirtiyorum. Kendilerini bizzat da davet edeceğiz zaten…
-Çok teşekkürler sayın hocam. Başarılar dileriz.
-Ben teşekkür ederim…
