• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Genel Haber
  • Kültür & Sanat
  • Gündem
  • Siyaset
  • Sağlık
  • Spor
  • Eğitim
  • Resmi İlanlar
  • Duyurular Haberler
  • Ara
SON DAKİKA:
14:36
Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel'den Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar’a Ziyaret
11:50
Şampiyon Elanur Kılıç’tan Anlamlı Ziyaret
10:48
Gıda Denetimleri Iğdır’da Aralıksız Sürüyor
10:08
Iğdır’da Benzin sonrası motorine de zam geldi!
09:55
 Altın Güvenli Liman Olmaya Devam Ediyor: Iğdır’da Fiyatlar Yükselişte
09:28
YERLİ TOHUM ÜRETİCİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRDÜ
00:20
Iğdır'da Emeklilik Sonrası Yeni Bir Başarı Hikayesi: Leyla Aksu ve "Alaturka Domates" Mucizesi
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Arslantürk AKYILDIZ
  3. CUMHURİYETE GİDEN YOL..
Yayınlanma: 23 Ekim 2021 - 00:00

CUMHURİYETE GİDEN YOL..

23 Ekim 2021 - 00:00
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Arslantürk AKYILDIZ
Arslantürk AKYILDIZ

CUMHURİYETE GİDEN YOL..
 
Tanzimat Fermanı (1839 ) demokrasi tarihimiz açısından önemli bir dönüm noktası olarak bilinir kıymetli okuyanlarım.. Bu dönemle birlikte ilk defa halkın yönetime katılma talepleri dillendirilmeye başlamıştır. Ancak uzun yıllar bu istekler görmezden gelinmişse de, nihayet 1876 tarihinde Kanun-i Esasiye ilan edilmek zorunda kalınmıştır. İlk Anayasamız olarak kabul edilen Kanun-i Esasi serüveni fazla uzun ömürlü olmayacaktır.  1977-78 Osmanlı Rus Harbini ( 93 Harbi ) gerekçe gösteren Sultan  II. Abdülhamit tarafından ortadan kaldırılmışsa da, 1908 tarihinde yeniden ilan edilecektir. Bu süreç siyasi tarihimiz açısından çok sancılı geçmiştir. İsyanlar, ihtilaller, Bab-ı Ali baskını gibi olayların yaşandığı bu serüvenli dönem ebetteki bir süreçtir demokrasi açısından..
 
Bu serüvenin ardından istemeden de olsa girdiğimiz 1. Dünya Savaşı beklenen sonucu, yani Osmanlı Devletinin sonunu getirmiştir. O güne kadar devlet yönetiminde fazla görülmesine müsaade edilmeyen Türk Milleti kavramı, Kurtuluş savaşının başlaması ile kendini göstermiştir.
 
Osmanlı Devletinin yıkılmasını sonucunu doğuran Birinci Cihan Savaşı öncesinde ve savaş süresince, başta Ermeniler ve Rumlar olmak üzere azınlıklar, gerçek manası her türlü yöntemi kullanarak düşmanlıklarını ortaya koymuşlardı. Suikastlar, isyanlar, düşmanla işbirliği yapmalar, sabotajlar gibi çeşitli yöntemleri kullanarak, adeta  Osmanlı Devletini  bitirmenin peşine düşmüşlerdi. 
 
Bu durum, daha öncede zaman zaman düşük dozla da olsa yaşandığı için, özellikle İttihat ve Terakki Partisinin  , Bab-ı Ali baskınından sonra iktidara tam yerleştiği 1913 yılından sonra, mevcut duruma bir tepkiyi ortaya çıkarmıştır. Bu dönemle birlikte İttihatçıların Osmanlıcılık İdeolojisini bir kenara bırakarak,  “Türkçü”  bir çizgiye yönelmesi, büyük ölçüde azınlıkların yaptıkları yıkıcı ve bölücü faaliyetlerin  bir sonucu olarak doğmuştu. Zira yıllarca devletin bütün imkânlarını kullanan, adeta iktisadi hayatın tamamına hâkim olan azınlıklar, ihanet etmekten geri durmuyor, mensubu oldukları Osmanlı Devletini yıkmak ve kendi Milli Devletlerini kurmak için olanca güçleri ile çalışıyorlardı. 
 
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşmasının imzalanmasından hemen sonra, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanistan’ın saldırıları devem ederken, içimizdeki Rum ve Ermeni azınlığın saldırıları dayanılmaz bir hal alınca, bu millet adeta ayağa kalkmıştır. Çünkü canlarından çok sevdikleri vatanları ellerinden kayıp gitmektedir..
 
19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa ve kurmay heyetinin Samsuna çıkması ile bu mücadele daha bir farklı evreye girmiştir. Artık bağımsızlığımıza uzanan ellerin kırılması daha kolay hale gelmiştir. Düşmanın içten ve dıştan yaptığı saldırıları durduracak olan Türk Milleti, bu uğurda daha sık kenetlenmeye başlamıştır. 
 
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, sırasıyla gittikleri Havza, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’da ki milli uyanışı sağlayan çalışmalarda, bağımsızlığımızın ancak milletle birlikte kazanılabilineceği vurgulanmıştır. Bu uğurda yapılan bütün çalışmalarda, Milletin ön planda olduğunu görüyoruz. 
 
Gazi Mustafa Kemal Paşanın 21-22 Haziran gecesi yayınladığı Amasya genelgesinde ifadesini bulan “ Milletin Mukadderatını, Milletin Azmi ve Kararı Kurtaracaktır” parolası bütün vatana yayıldıktan sonra, Türk Milleti daha bir azimle ve şevkle vatan mücadelesine hız vermiştir. 
 
Doğuda Ermenilerin yaptıkları Türk katliamına karşı başlatılan Doğu haraketli neticesinde imzalanan Gümrü Anlaşması sonrasında, bütün gücü ile vatanımıza saldıran Yunan kuvvetleri üzerine yönelinmiştir. Burada Birinci ve ikinci İnönü, Sakarya ve nihayetinde Başkumandanlık Meydan muharebesi ve Büyük Taarruzla aziz vatan düşmanın kirli ayakları altından kurtarmıştır. Artık zafer kazanılmış, ne bu vatana ihanet eden yerli hainler, ne de  dış düşmanlar kalmıştır. 
 
Bu kadar vatanına ve bağımsızlığına düşkün olan Türk Milletinin kendini yönetesinden doğal ne olabilirdi. Nitekim Türk Kurtuluş Savaşının başladığı ilk günden itibaren, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu yüzden Milletine güvenmiştir. En kutsal emanet olan vatanın korunmasında hep ayakta olan , mücadele eden Türk milletinin,  kendi kendini yönetmesinden daha doğru ne olabilirdi ki..? 
 
Zaten Türk Kurtuluş savaşanın başladığı ilk günlerden itibaren, Saray ve Hilafet makamının devre dışı bırakılarak yapılan bütün mücadelede, odak noktası Türk Milleti değilmiydi .?  Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi , Son Osmanlı Mebussan Meclisinin toplanmasında ısrar edilmesi ve nihayetinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 23 Nisan 1920 tarihinde açılması , Millet iradesi ne giden yoldaki adımlar değilmiydi.? Görülüyor ki  Mücadelenin başından itibaren yapılan bütün çalışmalarda, adeta Cumhuriyete giden yolun taşları döşenmeye çalışılmıştır. 
 
İnsan Onuruna en fazla yakışan Cumhuriyet Rejimi, asırlardır bütün zorluklara, horlanmalara ve itilmelere rağmen vatanı için hiçbir fedakârlığı yapmaktan geri durmayan bu necip milletin en doğal hakkıdır. Böylece Vatanı, bayrağı ve bağımsızlığı için, büyük bir şevkle mücadele etmek ve bu uğurda çalışmak daha bir mana kazanacaktır. Böylece Muassır Medeniyetler seviyesine çıkarak, hak ettiğimiz yeri almamız daha kolar olacaktır. Çünkü vatan gibi kutsal bir emanet, onu canından çok seven, karşılık beklemeden her şeyini feda eden, gerçek sahiplerinin elinde olacaktır.
 
İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, Millete gerçek emaneti vermelerindeki amaç budur. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde yaşanan her sahadaki sıkıntılar, çürümüşlükler, saldırılar, ihanetler geride bırakılmalıydı. Çağdaş, modern, bilimi önceleyen , güçlü ve müreffeh Türkiye Cumhuriyeti , ancak Türk Milletini bizzat kendini yönettiği rejimle sağlanabilirdi. Bu da ,  Millet Hakimiyetinin adı olan ve 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Cumhuriyettir. 
 
Millet iradesi ile çağdaş bir devlet olmamızın yolunu açan, Cumhuriyet rejimini bu millete kazandıran, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah ve dava arkadaşlarını minnet ve şükranla anmak, onlara karşı en büyük vefa borcumuzdur.  

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • BAHARIN MÜJDECİSİ NEVRUZ - 17 Mart 2025
  • KÜLTÜR EREZYONU - 30 Aralık 2024
  • IĞDIR VAKFI - 02 Aralık 2024
  • İMAN EKSİKLİĞİ.. - 16 Eylül 2024
  • GERÇEKTEN HAZIRMIYIZ..? - 05 Eylül 2024
  • VARLIK İÇNDE YOKLUK. - 03 Ağustos 2024
  • TÜRKİYE – İRAN SINIRI VE KÜÇÜK AĞRI DAĞI - 13 Şubat 2024
  • 100.YIL.. - 21 Ekim 2023
  • İSLAM ALEMİNİN DİNMEYEN ACISI- KERBELA - 19 Temmuz 2023
  • SARIKAMIŞ FACİASI.. - 26 Aralık 2022
  • ZORUNLU BİR CEVAP - 20 Aralık 2022
  • KURTULUŞUMUZUN 102. YILI.. - 12 Kasım 2022
  • IĞDIR LİSESİ - 28 Eylül 2022
  • Ermenistan niçin saldırıyor.. - 16 Eylül 2022
  • BİR ÇALIŞTAYIN ARDINDAN.. - 23 Mayıs 2022
  • YİNE 24 NİSAN..! - 27 Nisan 2022
  • Zengezur koridoru ve Iğdır - 09 Kasım 2021
  • NİHAYET BEKLENEN OLDU.. - 26 Nisan 2021
  • İKİ YENİ KİTAP - 25 Şubat 2021
  • Şuşanın Dağları Dumanlı… - 09 Kasım 2020
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
Köşe Yazarları
Cabbar ŞIKTAŞ
Cabbar ŞIKTAŞ
İran İsrail'i Vurdu, Üzüldünüz mü?
Ziya Zakir ACAR
Ziya Zakir ACAR
Güneşin İlk Doğduğu Kent Iğdır'a Güneş Gibi Doğan Rektör
Dr. Cengiz Çelik
Dr. Cengiz Çelik
IĞDIR SINIRI ve NÜKLEER SANTRAL TEHDİDİ
Serdar ÜNSAL
Serdar ÜNSAL
NEVRUZ BAYRAMI GELENEĞİNİN EN GÜZEL UNSURU" BAYRAM PAYI"
Arslantürk AKYILDIZ
Arslantürk AKYILDIZ
BAHARIN MÜJDECİSİ NEVRUZ
Ekrem BAYDAR
Ekrem BAYDAR
  KÖPRÜLERİ YIKMAYALIM
Çok Okunan Haberler
Genç İş İnsanı Adem Güner Hayatını Kaybetti
Genç İş İnsanı Adem Güner Hayatını Kaybetti
Prof. Dr. Ekrem Gürel Kimdir? 
Prof. Dr. Ekrem Gürel Kimdir? 
Iğdır Üniversitesi Rektörlüğüne Iğdırlı Prof. Dr. Ekrem Gürel Atandı
Iğdır Üniversitesi Rektörlüğüne Iğdırlı Prof. Dr. Ekrem Gürel...
Ana Sayfa
Genel Haber
Kültür & Sanat
Gündem
Siyaset
Sağlık
Spor
Eğitim
Resmi İlanlar
Duyurular
Haberler
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Duyurular
  • Eğitim
  • Genel Haber
  • Gündem
  • Haberler
  • Kültür & Sanat
  • Resmi İlanlar
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.