Bazen insan susmak ister. Maslahat gereği, ortam gereği, zamanın ruhuna ayak uydurmak adına konuşmaktan geri durur. Ancak öyle olaylar yaşanır ki, susmak artık suça ortak olmak anlamına gelir. Bugün böyle bir noktadayız.
Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Trump’ın Orta Doğu ve Asya turu, bölgedeki çarpık ilişkilerin ve kirli hesapların açık göstergesi oldu. Kimlerle görüştüğüne, nasıl karşılandığına bakıldığında, İslam dünyasının içine düşürüldüğü acınası hal bir kez daha gözler önüne serildi.
Colani ile Samimiyet
Trump, Suriye’de El Kaide bağlantılı IŞİD unsurlarıyla bilinen lider Colani ile sıcak görüntüler verdi. Gazze’de kadınlar ve çocuklar bombalar altında katledilirken, ABD Başkanı’nın Colani ile pozlar vermesi, emperyalizmin bölge üzerindeki oyunlarını gözler önüne serdi. Bu durum karşısında “sözde” Müslüman ülkelerden ve sözde kanaat önderlerinden tek bir eleştiri gelmedi. Ama iş lafa gelince herkesin dilinde aynı ezber vardı: “Gazze.”
Birleşik Arap Emirlikleri’nde Rezalet Karşılama
Trump’ın Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretinde yaşananlar ise pes dedirtecek cinstendi. Genç kızların saç gösterisiyle yapılan karşılama, bırakın bir devlet adamını, insan onurunu hiçe sayan bir rezaletti. Ne gariptir ki, yine tek bir tepki gelmedi. Diller Gazze için oynarken, gözler ve vicdanlar Trump’a saçlarıyla selam duranlara kapalıydı.
Peki, Siz Ne Zaman Konuşacaksınız?
Her gün sosyal medyada boy gösteren, televizyon programlarında din anlatan, Arap coğrafyasını rehber belleyen bazı “din tüccarları” bu rezalet karşısında neden suskun?
“Allah böyle emrediyor” diyerek halka başını örtmeyi, kadını eve hapsetmeyi telkin edenler, Trump’ı saçlarıyla karşılayanları neden görmezden geliyor?
Samimiyetiniz nerede? Muhakemeniz, öz eleştiriniz, vicdanınız nerede?
Allah aşkına, bu nasıl bir din anlayışıdır? Allah Kur’an’da böyle mi emretti? Peygamberimiz böyle mi yaşadı? Bu nasıl bir çifte standarttır?
Numan Kurtulmuş’un Açıklamaları ve Alevi Toplumuna Mesaj
İçimizi yakan bu ikiyüzlülük yetmezmiş gibi, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Yavuz-İdris-i Bitlisi işbirliğini överek Şah İsmail’e karşı savaş açılmasını gündeme getirmesi, toplumda zaten kırılgan olan barış ortamına bir hançer gibi saplandı.
Tam da PKK ile barış görüşmeleri dillendirilirken, Alevilere yönelik bu söylem neye hizmet etmektedir? Şah İsmail, özellikle Azerbaycan Türklerinin kutsal bir değeri iken, bu açıklama açıkça Alevi toplumunu hedef göstermektedir. Böyle bir dönemde bu dili kullanmak, sadece içeride değil, bölgede de Alevi kardeşlerimizin can güvenliğini tehdit eden bir atmosfere katkı sunar.
Toplumu Bölmeyin, Barışı Katletmeyin
Toplumun birlik ve barışa ihtiyacı var. Dini, mezhebi, etnik kökeni ne olursa olsun herkesin eşit yurttaş olduğu bir Türkiye ideali, her siyasetçinin ve her kanaat önderinin taşıması gereken ortak sorumluluktur.
Suskun kalınan her gün, kurban edilen adaletin ve vicdanın günahına ortak olmaktır.
Bugün konuşmayacaksak, ne zaman konuşacağız?