Geçtiğimiz hafta yoğun bir program geçirdim.
KGK, yani Küresel Gazeteciler Konseyi, Azerbaycan Matbuat (Gazeteciler) Şurası’nın 150. yıl dönümü münasebetiyle bir Azerbaycan gezisi tertip etti.
Program şöyle ilerledi:
Tüm katılımcılar İstanbul’dan Azerbaycan’ın tarihi şehri Gence’ye hareket etti.
Gence gezimiz bir gün sürdü ve Kafkas İslam Ordusu Komutanı Nuri Paşa’nın Gence’de kaldığı evi görmek her şeye değerdi.
Şah İsmail Hatai’nin Azerbaycan’ın her yerinde bulunan heykellerini görmek de oldukça güzeldi.
Kafile, Gence’den 30 yıl esaret altında kalan Karabağ’a doğru yola çıktı.
Yaz mevsiminin başlamasıyla her köşesi çiçeklerle süslenmiş dağların arasından geçerek, yıllardır içimizin yandığı Hocalı’ya vardık.
Hüzün ve sevinci aynı anda yaşadığımız Hocalı’da, baharın mis kokusu içinde şehitlerin cennet kokusu da vardı.
Dile kolay, 30 yıl öz topraklarımıza duyduğumuz hasret, 27 Eylül 2020’de başlayan 2. Karabağ Savaşı ile son buldu ve topraklarımız özgürlüğüne kavuştu.
Başkomutan İlham Aliyev’in kararlı duruşu, zafer yumruğunun düşmanın başına inmesiyle anlam kazandı.
Karabağ’ın başkenti konumundaki Hankendi, Hocalı’dan sonra hemen önümüzdeydi.
2022 yılında Şuşa’da Diaspora tarafından düzenlenen Zafer Kurultayı’nda Cıdır Düzü’nden hasretle bakmıştık Hankendi’ne… 2024’te ise içindeydik artık.
Son durağımız, Kültür Başkenti Şuşa oldu.
Tarihi İsa Bulağı’nda konakladık, muhteşem havasını ciğerlerimize çektik, serin suyunu yudumladık.
Ardından Bakü programına katılmak üzere yola koyulduk. Sabahın ilk ışıklarıyla Matbuat Şurası’nın toplantısına iştirak ettik.
Normalde karşılıklı gazeteciler buluşması olmalıydı ama Azerbaycan basınından fazla katılım olmadı.
Bizler sadece Matbuat Şurası’nın Sediri ve birkaç görevliyle birlikte, Prof. Dr. Levent Eraslan’ın “Yapay Zekâ” üzerine yaptığı sunumu ilgiyle dinledik.
Toplantının hemen ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın Dışişleri Danışmanı Hikmet Hacıyev salona gelerek Türkiye’den gelen gazetecilerle tek tek görüştü ve konuşmasına başladı.
Azerbaycan’ın mevcut durumunu özetleyen konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
Hacıyev, Karabağ’dan 1992 yılında 1 milyon insanın zorla göç ettirildiğini belirtti.
Ermeniler ele geçirdikleri topraklarda taş üstünde taş bırakmamış, her şeyi yakıp yıkmıştı.
Şu anda tüm şehirlerde ciddi bir inşa süreci devam ediyor. Yollar, tüneller yapılıyor ve tamamlanan konutlara vatandaşlar yerleştiriliyor.
Zengezur Koridoru’nun, Ermenistan’ın direniş göstermeksizin onaylaması gereken bir mesele olduğunu ve bu koridorun Ermenistan halkının dünyaya açılmasını sağlayacağını vurguladı.
Şu ana kadar 45 bin kişi Karabağ’a daimi olarak yerleştirildi ve yapılan yatırımların tamamı Azerbaycan’ın öz kaynaklarıyla finanse edilmiştir. Bu yatırımlar sürmektedir.
Evet, gerçekten de Şuşa, Hocalı, Hankendi, Fuzuli, Laçın, Kelbecer, Ağdam… Kısaca tüm Karabağ’da iş makineleri harıl harıl çalışıyor.
Türk müteahhitler şu ana kadar yaklaşık 10 milyar dolarlık iş almış durumda.
Ancak bu yatırımların tamamlanması en az 30 yıl sürecektir. Bu 30 yıl içinde Karabağ, dünyanın akın ettiği bir bölge olacaktır.
Azerbaycan Milli Meclisi’ni ziyaret eden gazeteciler, bakan ve milletvekillerinin oturduğu sıralarda hatıra fotoğrafları çektirdi.
Bazıları meclis kürsüsüne çıkarak “Ne oldu Paşinyan?” diyerek göndermede bulundu.
Daha sonra Şehitler Hiyabanı, şehir turu, İçeri Şehir, Targovi, Zafer Anıtı, Haydar Aliyev Kültür Merkezi gibi önemli yerleri ziyaret ettik.
KGK Başkanı Mehmet Ali Dim’in öncülüğünde, Meryem Uğur’un koordinatörlüğünde ve KGK Azerbaycan Temsilcisi Elşad Eyvazlı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen bu Azerbaycan gezisi son derece verimli geçti. Kendilerine teşekkür ederiz.
Not: Tüm katılımcılar masraflarını kendi karşılamıştır.
Program Sonrası
Küresel Gazeteciler Konseyi programı sona erince eş-dost ziyaretlerine başladım.
Yıllardır Azerbaycan’da gece gündüz demeden çalışan, bulundukları konumda büyük saygınlık kazanan ve “İki Devlet, Tek Millet” şiarını ruhlarında hissederek Türkiye ile Azerbaycan arasında ticaret köprüsü kuran kıymetli iş insanlarıyla çeşitli ortamlarda bir araya geldim.
Ali Hebipbeğli, Necmettin Taşbağ, Emin Uçar, Alper Yaycılı, Oğuz Iğdır, Nizamettin Taşbağ, Mehmet Sürkit ve Elnur Eltürk ile hasbihal ettim, hasret giderdim.
İnsanın her yerde bir dostunun, arkadaşının, tanıdığının olması gerçekten büyük bir mutluluktur.
Hani deriz ya: “Gönül ne kahve ister, ne kahvehane; gönül sohbet ister, kahve bahane.”
Değerli vakitlerini ayıran dostlara bin selam olsun.
Bizlere zafer yolunu açan, Karabağ’ı azat eden şehitlerimize ve gazilerimize bin selam olsun.
Her yerde Azerbaycan ve Türk bayraklarının birlikte dalgalanmasını sağlayanlara bin selam olsun.
Azerbaycan’ı yeniden imar eden, Karabağ’ı güzelleştiren, muhteşem eserlerle içimizi ferahlatan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e bin selam olsun.
Azerbaycan’ı her daim diri tutan; milletin öz benliğinden ayrılmaması için mücadele eden şairlere, yazarlara, düşünürlere selam olsun.
Ve dostum Oğuz Iğdır’ın tabiriyle:
“Allah’a and olsun, Azerbaycan çok kısa sürede dünyada söz sahibi bir ülke olacaktır.”