• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Genel Haber
  • Kültür & Sanat
  • Gündem
  • Siyaset
  • Sağlık
  • Spor
  • Eğitim
  • Resmi İlanlar
  • Duyurular Haberler
  • Ara
SON DAKİKA:
14:27
Türk Traktör NewHolland Plaza'dan Görkemli Açılış
13:19
Iğdır Valisi Ercan Turan Azerbaycan’da Resmî Temaslarda Bulundu
09:54
Iğdır’da Sağlıkta Şiddete Tepki: “Şiddet Değil Saygı İstiyoruz”
09:46
Iğdır’da “Teknoloji ve Aile İlişkileri” Temalı Münazara Finali Büyük İlgi Gördü
08:10
Kemalettin Bayat, Bloomberg HT’de Tarımsal Bankacılığı Anlatacak
08:07
Vali Turan, Iğdır Heyeti ile Bakü’ye Gitti
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Ziya Zakir ACAR
  3. ÇANAKKALE RUHU
Yayınlanma: 18 Mart 2025 - 09:03

ÇANAKKALE RUHU

18 Mart 2025 - 09:03
Yorumlar
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Ziya Zakir ACAR
Ziya Zakir ACAR
ÇANAKKALE RUHU

ÇANAKKALE RUHU

Ayağa kalk ve dik dur, kahraman Çanakkale!

Toplanmış her yana İngiliz, Yunan, frengi…

 Görmedi koca cihan, böylesi büyük cengi.

 Tarihi bir destandır, Elli Yedinci Alay.

Ayağa kalktı vatan, iman dolu gayretle.

Kutlu olsun bu yolda, mübarek şehadetin.

 Hiç korkmadan yürüyor, ölümü bile bile.

Çanakkale Muharebeleri, dünya tarihînde ender rastlanan deniz ve kara savaşlarından biridir.

Siyasî açıdan, birçok emelin, ihtirasın, idealin düğümlendiği; askerî açıdan, insan gücünün, azminin, inancının yanı sıra, âlet, edevat ve teçhizatının yeterince denge kuramadığı;

 Vatanını savunanlarla istilâya gelenlerin birbirlerini boğazlamak, yok etmek üzere yarım milyonun üzerinde insanın hayatlarını kaybettiği veya sakat kaldığı ve sonuçlan itibariyle de, geçmişte olduğu gibi, birçok yanlış hesabın suya düştüğü bir savaştır.

1071’de Alparslan’la Anadolu’da simgeleşen ve on yıl sonra, 1081’de Çaka Bey’le Adalar Denizi adalarına ulaşan Türk hâkimiyetinin Anadolu’da sona erdirilmek istenmesinin en yeni ve en önemli denemesi de Çanakkale Savaşılanda olmuştur.

 Bu teşebbüsün yaklaşık 200 yıllık bir mazisi vardır. Ve en az 100 defa bu senaryo sahneye konmuş veya konulmak istenmiştir. Bir Fransız tarihçisiyle, bir Rus liderinin ifade ettikleri gibi Türklerin Anadolu’ya ayak bastıkları, hele hele Avrupa yakasına geçtikleri andan itibaren onları buralardan uzaklaştırmak için siyasî, askerî, İktisadî birçok manevraya girişilmiştir.

Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başladığı andan itibaren de onun mirasına konma faaliyetleri yoğunlaşmıştır. Ama hemen her seferinde konu İstanbul ve Boğazlara geldiğinde, paylaşma şeklî üzerinde anlaşmaya varılamamıştır.

Nasıl Rusya 200 yıldan beri İstanbul’a ve Boğazlara sahip olmak için hemen hemen her 15-20 yılda bir Osmanlı Devleti’yle savaşa girmişse; nasıl İngiltere yaklaşık 100 yıldan beri Çanakkale Boğazı’m aşarak İstan bul’a ulaşmak istemiş ve bu amaçla da 1807 yılında Amiral Duckvvorth komutasında bir filoyla İstanbul yakınlarına kadar gelip, birçok kayıpla geri dönmek zorunda kalmışsa, İmparator Napoleon da Avrupa ve Asya Bir diğer yanlış hesap da, sadece denizden mi, yoksa hem denizden, hem de karadan müştereken mi Boğazlara saldırılacağı meselesi olmuştur.

Trablusgarp ve Balkan Muharebelerindeki gibi Boğazlarda da fazla bir direnişle karşılaşmayacağını düşünen İngiltere ve Fransa, sadece deniz gücüyle taarruz etmekte yanıldıklarını çok geç olarak 18 Mart 1915’teki yenilgileriyle anlamışlardır. Daha sonra bu, hem deniz hem de kara gücü taarruzlarıyla telâfi edilmeye çalışılmışsa da, İngiliz ve Fransız gemilerin den ve askerlerinden önemli bir kısmı helâk olduğundan ve Türk tarafı sevkiyat için gerekli zamanı kazandığından başarılı olamamıştır.

Bütün bunların ötesinde ve 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders’in de dediği gibi, “Türklerin harp malzemesi bulabilmek için İngilizlerin ganimetlerinden faydalanmaya çalışmalarına, az olan kum torbaları yapmak için gönderilen çuvallarla yırtık elbiselerini yamamaya çalışmalarına rağmen, onların kararlılıkları, ya şehit ya gazi olmak inancı ve güveniyle ölümü hiçe saymaları, birkaç dakika sonra öleceklerini bile bile ölüme koşarcasına gitmeleri, icap ettiği veya emredildiği anda, eri ve subayıyla en zor işe atılmaktan geri kalmamaları, savaşta bile dürüst, vefalı olabilmeleri, öldürmek için var güçleriyle üstlerine gittikleri düşmana mütareke sırasında müşfik davranabilmeleri de savaşın kaderini değiştiren en önemli unsurlardandır.

İşte o iman ve azimle müstahkem mevki mayın komutanı Nazmi Bey’den aldığı emirle Nusret mayın gemisi süvarisi Yüzbaşı Tophaneli Kaptan Hakkı Bey, düşman gemilerinin arasından süzülerek Akyarlar’daki stratejik yerlere, gece karanlığında, mayınları sıralamış ve çağın en modem düşman savaş gemilerinden bazılarının 18 Mart’ta Boğaz sularında batmasını sağlamıştır.

 İşte, “Türk mevzileri yedi saatlik donanma ateşi altında imha edildi” veya “siperdekilerin tamamı tüfek atışlarıyla yok edildi” denildiği zaman ve yaralı da olsa, cephanesi kalmasa bile Mehmetçiğin doğrulup süngü savaşına kalkması.

İşte, nesli tükenmek üzere olan gazilerin anlattığı, bazı kaynakların teyit ettiği ve bize bir hayal mahsulü gibi görünen olay: Ruh, beyin ve bedenî gücün birleşmesi, konsantre olması sonunda süngüsünü tam teçhizatlı düşmanının karnına saplayıp, başının üstünden arkaya aşıran ve böylece savaşa devam eden Mehmetçiğin halet-i ruhiyesi.

İşte, atına yüklediği su bidonlarıyla karşılaştığı ve susuzluktan ölmek üzere olan iki yaralı İngiliz erine, savaş hattında bile belki ölürler düzencesiyle yavaş yavaş su içiren, fakat vazifesini de ihmal etmeyerek onları esir alıp suyu birliğine ulaştıran saka erinin tutumu.

İşte, düşmanın stratejik bir tepeyi Conkbayırı’nı ele geçirmesi üzerine 10 Ağustos gecesi bir süngü taarruzuyla düşmanı püskürten Yarbay Mustafa Kemal’in savaş otoritelerini hayretler içinde bırakan dehası.

İşte yine onun kumanda ettiği Türk askerinin kendi ifadesiyle erişilmez halet-i ruhiyesi: “Biz, kişilerin kahramanlık sahneleriyle ilgilenmiyoruz. Yalnız size Bomba sırtı hadisesini anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, yani ölüm muhakkak... Birinci siperdekiler, hiç biri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor. İkinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir korku ve endişe bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur’ân-ı Kerim, Cennet’e girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar.

 Bu Türk askerindeki ruh kudretini gösteren hayrete değer ve tebrike yaraşır bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesi’ni kazanan bu yüksek ruhtur.” İşte, Balkanlar’da olduğu gibi birbirlerine fikir, moral ve asker veren iki değerli kardeşin, Esat ve Vehib Paşaların kahramanlık destanları. İşte, 18 Mart’ta düşman gemilerinin Rumeli Mecidiyesi yakınlarında bir sığınaktaki cephaneliği havaya uçurduğu zaman numara erleri Seyid ve Ali’nin inanılmaz iradeleri. 215 okka (276 kg) lık gres yağına bulanmış üç mermiyi Seyid’in sırtlayıp top namlusuna sürmeleri ve etrafı kana bulayan Ocean isimli gemiyi batırma efsaneleri ve daha yüzlercesi!..

Burada son olarak şunu da belirtmek gerekir ki, İtilâf Devletleri tarafından kendilerine muhtariyet veya istiklâl vaat edilen Balkanlar’daki halklarla birlikte, Araplar, Rumlar, Ermenilerden bazıları, siyasî açıdan, birçok mücadeleden ve birçok sene sonra bağımsızlığa kavuşmuşlarsa da, İtilâf Devletlerinin İktisadî, ticarî, kültürel emperyalizminden kurtulamamışlar ve aradan yaklaşık üççeyrek asır geçmiş olmasına rağmen hemen hemen hepsi hâlâ kendilerini toparlayamamışlardır.

Tarih boyunca birçok zafer kazanılmış, ancak bazıları sadece bir milletin kahramanlığı ve azmi ile öne çıkar. 18 Mart Çanakkale Zaferi de bunlardan biridir. Türk milletinin, tarih sahnesinde destanlaşan kahramanlıkları ve azmi, destan yazdığı bir dönemeç olan Çanakkale Savaşı’nda görkemli bir şekilde ortaya çıkmıştır.

Bu büyük zaferin anlamını ve önemini daima hatırlayarak, gelecek nesillere bu kahramanlık destanını en güzel şekilde aktarmak bizlerin görevidir. Bugün, geçmişimizin şanlı mirasını yaşatmak ve geleceğe taşımak için bir araya gelerek, Çanakkale Zaferi’nin ruhunu yaşatmaya devam edelim. Herkesin 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni en içten duygularla kutluyoruz.

  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Güneşin İlk Doğduğu Kent Iğdır'a Güneş Gibi Doğan Rektör - 04 Haziran 2025
  • ERMENİLERİN TÜRKLERE UYGULADIKLARI SOYKIIRMLAR - 24 Nisan 2025
  • Sabır ve Bedel Ödemek - 02 Nisan 2025
  • Türklük Sevdasıyla Tutuşan Şah İsmail - 07 Şubat 2025
  • 20 OCAK KATLİAMININ 35. YIL DÖNÜMÜ ANMA PROGRAMI ARDINDAN - 23 Ocak 2025
  • 31 ARALIK DÜNYA AZERBAYCANLILARININ DAYANIŞMA GÜNÜ VE TÜRK DÜNYASI - 01 Ocak 2025
  • BÜYÜK ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ARDINDAN - 09 Kasım 2024
  • MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE CUMHURİYET - 29 Ekim 2024
  • KISKANÇLIK VE HASETLİK ÜZERİNE - 25 Ekim 2024
  • BİR FESTİVALİN ARDINDAN (TUZLUCA KİTAP-KÜLTÜR VE ÇOCUK FEATİVALİ) - 04 Ekim 2024
  • ​​​​​​​Dik durmayı, birlikteliği, mücadeleyi sembolize eden Anıt: Dilucu Şehitleri Anıtı - 13 Eylül 2024
  • "MİLLETİMİZİN YÜKSELİŞİNİN TAÇLANDIRILDIĞI 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI" - 26 Ağustos 2024
  • Uluslararası Başarıda Bir Değerimiz: Prof. Dr. Ekrem GÜREL - 12 Ağustos 2024
  • Liyakat ve Dik Duruş örneği: Iğdır İl Emniyet Müdürü  - 26 Temmuz 2024
  •  "İnsanın doğup büyüdüğü, babasının doğup büyüdüğü yerlere sahip çıkması, aslında bir medeniyettir!"  - 13 Temmuz 2024
  • TÜRK DÜNYASININ BİRLİĞİ; TÜRK MİLLETİ VE İNSANLIĞIN GELECEĞİDİR. - 06 Mayıs 2024
  • Bir Şehrin Ruh Güzelliğine Ulaşamamak - 03 Nisan 2024
  • Ali Kemal AYAZ ve Iğdır’a Gelen Yatırımlar - 13 Mart 2024
  • Zor Zamanlarda Milli Ruh ve Birlik-Beraberlik - 04 Mart 2024
  • “Bu şehirde artık birlik ve beraberlik zamanı” - 22 Ocak 2024
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Köşe Yazarları
Cabbar ŞIKTAŞ
Cabbar ŞIKTAŞ
SORUN BİZDE
Ziya Zakir ACAR
Ziya Zakir ACAR
Güneşin İlk Doğduğu Kent Iğdır'a Güneş Gibi Doğan Rektör
Dr. Cengiz Çelik
Dr. Cengiz Çelik
IĞDIR SINIRI ve NÜKLEER SANTRAL TEHDİDİ
Serdar ÜNSAL
Serdar ÜNSAL
NEVRUZ BAYRAMI GELENEĞİNİN EN GÜZEL UNSURU" BAYRAM PAYI"
Arslantürk AKYILDIZ
Arslantürk AKYILDIZ
BAHARIN MÜJDECİSİ NEVRUZ
Ekrem BAYDAR
Ekrem BAYDAR
  KÖPRÜLERİ YIKMAYALIM
Çok Okunan Haberler
Genç İş İnsanı Adem Güner Hayatını Kaybetti
Genç İş İnsanı Adem Güner Hayatını Kaybetti
Prof. Dr. Ekrem Gürel Kimdir? 
Prof. Dr. Ekrem Gürel Kimdir? 
Cantürk Alagöz’den Iğdır FK Futbolcularına Veda
Cantürk Alagöz’den Iğdır FK Futbolcularına Veda
Ana Sayfa
Genel Haber
Kültür & Sanat
Gündem
Siyaset
Sağlık
Spor
Eğitim
Resmi İlanlar
Duyurular
Haberler
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Duyurular
  • Eğitim
  • Genel Haber
  • Gündem
  • Haberler
  • Kültür & Sanat
  • Resmi İlanlar
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.