Zaten yemyeşil, yassı ve geniş kayısı yaprakları içine kıvrık ve sapsarı bir hal alır.Yollar sapsarı yapraklarla dopdolu olur ve soğuk bile bir başka acı tadar bu ayda… O böyle bir ayda gitti işte!... Bir 10 kasım sabahı yanındaki yaveri Salih Bozok’a son sorusu şu oldu:
“-Saat kaç çocuk?..”
Bir daha da konuşmadı. Geride 17 milyonluk bir ulus… Dağlar, tepeler, denizler, ırmaklar ormanlar… Koca ve özgür bir vatan!
Dağlar ağladı!
Tepeler ağladı!
Denizler… Irmaklar ağladı
“Yüzbaşı , teğmen ağladı”
“Semerkantlar, Buharalar…Eşitti her yan ağladı”.
Tarih Ağustos 1915. Çanakkale’de Mehmetçik destan yazmada. Albaylığı yeni gelmiş Mustafa Kemal Bey 34 yaşında ve 19. Tümen kumandanı. Birinci Dünya Harbini Osmanlı Devleti adına Almanlar yürütüyor. Donanmanın başında alman amirali! Karadeniz’e çıkıp, güya Osmanlı Donanmasına katılan Goben ve Bresleau(Yavuz ve Midilli) adlı zırhlılarla Rus limanı Sivastopol’u bombalıyor. Çanakkale savaşını yürüten 1.nci Ordu’nun başında yine bir Alman generali var: Liman Van Sonders (Namı diğer Liman Paşa). 1.nci Ordu kurmay başkanı binbaşı Kazım Bey , yanında Liman Paşa olduğu halde Mustafa Kemal Bey’i arıyor ve durum hakkında bilgi istiyor. Mustafa Kemal bilgi veriyor:
“-19. Tümen bütün hatlarda sapasağlam duruyor. Conkbayırı ve Şahinsırtı’ndaki düşmanın geriden zarar vermesi devam ediyor. İngilizlerin biraz ilerlemesi Arıburnu’nu düşürebilir. Daha bir an var, bu anı da kaybedersek bir umumi felaket karşısında kalmaklığımız ihtimal dahilindedir”.
Kazım bey, Mustafa Kemal’in bu açıklamasını Liman Paşa’ya çevirdikten sonra sorar:
“-Peki, çare ne düşünüyorsunuz?”
“-İlk yapılacak iş, tüm cephedeki kuvvetler birleştirilerek tek bir ele verilmeli, bir kumanda altına alınmalı, başına da bu işi başaracak enerjik bir kumandan getirilmelidir”.
Kazım Bey, Mustafa Kemal’in görüşlerini Liman Paşa’ya çevirdikten sonra, aldığı emir üzerine tekrar sorar:
“-Bu kumandanlık size verilirse kabul edermisiniz?”
Yanıt kısa ve nettir:
“-Evet, ederim”
“-Liman Paşa Hazretleri, ‘bu kadar kuvvetin birden emrinize verilmesi fazla gelmez mi’ diye soruyorlar.
Yanıt yine kısa ve yine nettir.
“-Hayır az gelir”
…Ve tüm birlikler Albay Mustafa Kemal’in emrine verilir.
Albay Mustafa Kemal tüm tümen komutanlarını toplar. Umumi harekat hakkında son hazırlıkların tamamlanmasını emreder. Düşmana gece baskını yapılacaktır.Gündüz gözüyle, düşmanın onca uçak ve gemisine rağmen başarı şansı azdır. Hazırlıklar tamamlanır.
9 Ağustosu 10 Ağustos’a bağlayan gece saat 04.00 sularında tüm birlikler toplanır. Boğazın ılık sularında yer yer beliren yakamozlar, mehtabın davetkar nağmeleriyle uyum içinde dans etmektedirler. On binlerce süngü, ay ışığının altında metalik bir parlaklık yayarak alaca karanlığı aydınlatmaktadır. Mustafa Kemal bir tümseğe çıkmış, ordusunu karşısına alarak son emrini vermektedir:
“-Evlatlarım. Bu gün vatanımızı, Tanrı’nın da yardımıyla düşmandan kurtaracağız.Bu yolda öleniniz şehit, kalanınız gazilik mertebesine erişeceksiniz. Ben kırbacımı kaldırıp indirdiğim zaman, harekete geçecek ve sessizce düşman mevzilerine doğru ilerleyeceksiniz. Düşman mevzilerine kısa bir mesafe kalınca ‘Allah Allah’diye saldıracaksınız. Allah hepinizin yardımcısı olsun”.
10 ağustos sabah saat 10.00 sularında, düşman on binlerce ölü vererek sahilde bulunan koylara çekilir. Çanakkale muharebesi zaferle sonuçlanmış ve Türk Ulusu bu muharabeyle birlikte “ulus” olmuştur.
Yakın tarihçiler, Çanakkale Savaşı kazanılmasaydı, Kurtuluş savaşının da kazanılmasının zor olacağını söylemektedirler.
Mustafa Kemal işte bu idi… Mustafa Kemal vatandı, bağımsızlıktı, özgürlüktü… Mustafa Kemal onurdu, kişilikti…Mustafa Kemal uygarlıktı, insanlıktı, bilimdi...
…Ve Mustafa Kemal Türk’tü
Av.Cafer ZOR
Asılsız Ermeni İddialarıyla
Mücadele Derneği Kurucu Başkanı
Yorumlar
Kalan Karakter: