24 Yıl Önceki Katliamı Unutmadık Unutmayacağız

     Abbas BOZYEL ;         Azerbaycan Türklüğünün haşmetli ve kadim yurdu Azerbaycan’ın başkenti Bakü, bundan tam yirmi dört yıl önce, Rus Kızıl ordusu tarafından bir gece yarısı hunharca ve alçakça işgal edildi. Daha Çarlık Rusya’sı döneminden başlayarak, Rusların esareti ve buyruğu altında 170 yıldan fazla, yaşayan Azerbaycan Türklerinin;”artık yeter” deyip, Azerbaycan Halk Cephesi önderliğinde, 1989 yılından itibaren başlattığı,“azatlık ve bağımsızlık” hareketi, Rus yöneticilerini ziyadesiyle korkutmuş ve uykularını kaçırmıştı.     Aslına bakılacak olunursa, bu haklı ve meşru hareketlerin aynı zamanda diğer cumhuriyetleri de  uyandıracağından korkan SSCB yönetimi, hemen Bakü’de yaşayan Rusların ve Ermenilerin can güvenliğini bahane ederek, 1990 yılının 19 Ocak’ı 20 Ocak’a bağlayan gece, 35 bin kişilik bir orduyla üç ayrı noktadan Bakü’ye girdi.     Ve Rus tankları eşliğindeki Rus ordusu, tıpkı; 1956′da Budapeşte’yi, 1964’de Prag’ı, 1979’da Afganistan’ı işgal ederken izlemiş olduğu zulüm ve vahşetin daha fazlasını; Bakü’yü istila ederken de işlemekten çekinmedi. Evet, tarih 1990, 19 Ocak… Gece yarısı… Tüm dünyanın gözleri önünde işlenen bu insanlık dışı vahşetin yaşandığı baskında, yüzlerce Türk şehit olmuş ve yaralanmıştır.     Hele hele Hazar denizine yaralı vaziyette atılanlar, Tank paletlerinin altında kalanlar… Penceresinden bakarken öldürülen masumlar… Arabasıyla yoldan geçerken kurşunlananlar… tavuk boğazlanır gibi katledilen çocuklar, gençler ve yaşlılar…     Rus vahşetini sergilemesi bakımından bir utanç ve yüz karası olarak asla hafızalardan silinmeyecek bir kra leke olarak tarihin sahifeleri arasında yer aldı… Vicdan sahibi insanların yüreğini kanattı..    Tabii ki işlenen bu hunhar cinayetler Türklüğe karşı hep kin besleyen Rus zihniyetinin de, asla değişmeyen gerçek yüzü ve karakteriydi.Bu gelişmeler karşısında o tarihte Azerbaycan’da başta bulunan Cumhurbaşkanı Vezirov görevden alınmış yerine Ayaz Muttalibov geçmiştir.Ancak o da Rus güçleriyle ortak hareket ederek sıkıyönetim ilan etmiş ve peşinden Halk Cephesi  mensubu bir yığın bağımsızlık ve hürriyet yanlısı vatanseverleri tutuklatmıştır.  Gelişen olaylar, artık Azerbaycan’da bağımsızlık fikrinden ödün verilmeyeceğinin de göstergesi olmuştu.     Zira Azerbaycan Halk Cephesi, halka 40 günlük greve gitme çağrısında bulunmuş ve Azerbaycan’ın bütün fabrikalarında ve petrol tesislerinde çalışanlar; bu katliamın failleri bulununcaya kadar grev yapma kararı almışlardı.     30 Ocak’ta AHC lideri Elçibey tarafından Azerbaycan halkına, BM Genel Sekreterliği’ne, AGİT Başkanlığı’na hitaben kaleme alınmış beyanatı, başta Azatlık Radyosu olmak üzere, dünyanın büyük radyo kuruluşları tarafından yayınlanmış ve tüm dünya bu insanlık suçu katliamdan, Rus vahşetinden haberdar olmuştur.      Münhasıran Azerbaycan Türklerinin azatlık arzusunu bastırmak isteyen işgalci Rus askerleri Azerbaycan yönetimindeki işbirlikçileriyle, bağımsızlık harekâtının karargâhı Halk Cephesi binalarını kapatmış ve ele geçirebildiği tüm AHC yönetici ve mensuplarını tutuklamışlardır.     Tüm bu baskı, toplu katliam, tutuklama, şiddet ve yıldırmalara rağmen, bağımsızlık mücadelesinden yılmayan ve korkmayan Türklüğün iftiharı Elçibey ve arkadaşları, 26 Ocak 1990 günü, üç renkli Azerbaycan bayrağını, Rus askerlerinin gözü önünde El Yazmaları Enstitüsü’nün çatısına dikerek, Rus emperyalizmini dize getirdiklerini tüm dünyaya ilan ettiler.Sonuçta Büyük bir imparatorluk (SSCB), Azerbaycan Halk Cephesi önünde diz çöktü.      Azerbaycan Halk Cephesinin Azerbaycan’daki bu bağımsızlık zaferi, diğer bütün cumhuriyetlerin de yolunu aydınlattı. Onların da kurtuluş ilhamı oldu.      Rus Kızıl ordusunun yirmi dört yıl önce Bakü’de döktüğü yüzlerce Azerbaycan Türkünün kanları  üzerinde yeşeren istiklâl ağacı, imparatorluğun tüm uçlarını sardı.     Çoğu cumhuriyetler bağımsızlığına kavuştu. Bu arada unutmadan belirtmek gerekir ki; kendini hür dünyanın ve demokrasinin hamisi olarak görenler, Türklüğe olan düşmanlıklarını sergilemekten yine geri kalmadılar ve 1990 yılındaki bu kanlı baskının emrini veren katil Gorbaçov’a “Nobel Barış Ödülü’nü vermişlerdir.      Dolayısıyla bu soykırım nitelikli elim ve kanlı hadisenin müsebbiplerini bugünde lanetle anarken, Azerbaycan Halk Cephesinin lideri, bağımsızlık mücadelesinin unutulmaz kahramanı, büyük Türk milliyetçisi, Cumhurbaşkanı merhum Elçibey’i ve azatlığa/ istiklale giden yolu kanlarıyla açan tüm şehitlerimizi tekrar rahmet ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad, mekânları Cennet olsun… Karanfil şehit kanıAğla karanfil ağla Ağlat inlet meydanıAğla karanfil ağla Cavanlara kıydılar Tanklar alta koydular Kanım içip doydular Ağla karanfil ağla Her şehide bir düzüm Abşeron kan denizim Sen menim ağlar gözüm Ağla karanfil ağla Uzak menzil, acı yol Yoldu yol, elacı yolŞehitlere bacı ol Ağla karanfil ağlaAğla yürek boşalsın Sesin göğe baş alsın Ağla dağlar yumşalsın Ağla karanfil ağla Bu günahsız kanlara Bu didilmiş canlara Bu cansız cavanlara Ağla karanfil ağla (Azerbaycanlı şair Mehmet Aslan)