Bilge KağanTarihte insanlığa büyük hizmetleri olmuş insanlar
vardır. Sanatta, edebiyatta, bilim ve teknolojide önemli eserler veren
bu insanlar, eserleriyle, fikirleriyle, hayatlarıyla bütün dünyaya
örnek olmuşlardır. Bu insanları her zaman takdirle, saygıyla ve
rahmetle anarız.
Milletimizin tarihi de böylesi büyük insanlarla doludur. Avrupa’yı dize getiren Atilla, Oğuz Han, Aşiretten Osmanlı İmparatorluğunu kuran Osman Gazi, Anadolu’yu Türk Yurdu haline getiren Büyük Türk Alparslan, Büyük Cihangir, Devlet adamı Cengiz Han, 29 Mayıs’ta Orta Çağı kapatıp Yeni Çağı açan İstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet, Asya Fatihi Timurlenk, Dünyanın Muhteşem diye nitelendirdiği Kanuni Sultan Süleyman, Büyük Türk Bilgini İbni Sina, Piri Reis, Ali Kuşçu gibi bilim adamları, Itrî, Dede Efendi gibi musikişinaslarımız, Mimar Sinan gibi mimarlarımız, sevgi ve hoşgörüyle insanlığa yol gösteren Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaşi, nükteleriyle, fıkralarıyla Nasrettin Hoca, Mehmet Akif gibi şairlerimiz, hedefini: "Bütün TÜRKLER arasında DİLDE, FİKİRDE, İŞDE BİRLİK!.."Diye anlatan Gaspıralı İsmail Bey, çökmeye yüz tutmuş bir ülkenin, yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilmesine vesile olan çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Büyük ve Eşsiz Önder Mustafa Kemal ATATÜRK her zaman yalnızca bizlere değil bütün insanlığa da örnek olmuşlardır.
Dünyanın büyük komutanlarından biri olan Napolyon: “Türkler yenilmez bir kuvvettir”, Büyük devlet adamı Bismark: “Türkler dünyanın güneşidir.” Derken, elbette bir bildikleri vardır.
Tarihimize, kültürümüze, edebiyatımıza, devletimize, milletimize eserleriyle hizmet eden bu büyük insanları hiçbir zaman unutamayız. Onları, özellikle de doğum ve ölüm yıldönümlerinde saygıyla ve rahmetle anmalıyız. Eserlerini hatırlar/hatırlatırız. Onları tanıdıkça ve örnek aldıkça kendimizi daha bir güven duyarız. Tarihimizi sever, ondan güç ve kuvvet alırız. Geleceğimizi bu güçle ve zenginlikle şekillendiririz.
Yahya Kemal, “Kökü mazide olan atiyim”, yani kökü geçmişte olan bir geleceğim der. Geçmişini bilmeyen, ondan ders almayan bir millet, geleceğini elbette sağlıklı bir biçimde kuramaz. Sağlam temellere dayanmayan bir bina elbette yıkılır. Büyüklerimiz, onların düşünceleri ve eserleri milletimizin, kültürümüzün temellerini oluşturur. Bu nedenle onları ve eserlerini yakından tanımalıyız.
Geçmişimizi bilmeliyiz. Onlar neler yaptılar, nasıl yaşadılar? Hangi eserler ortaya koydular? Büyüklerimiz, yalnızca kendilerini değil, milletini, bütün insanlığı düşünerek eser verdiler. Büyük sıkıntıları, problemleri aştılar. Böylece yalnızca kendi milletini değil, bütün insanlığı da aydınlattılar. Unesco tarafından 2007 yılının Mevlâna yılı ilân edildiğini biliyoruz. Mevlâna 800 yıl önce yaşayan bir büyüğümüz. 800 yıldır insanlığa seslenen, ölmeyen, sönmeyen bir ışıktır.
Büyüklerimizi tanımak, onların hayatını örnek almak, onlara karşı aynı zamanda vefa borcumuzu ödemektir. Türk Büyüklerini Anma Günü bu anlamda büyüklerimizi anmak için bir fırsattır. Bu vesile ile Türk büyüklerini saygı ve şükranla yad ediyoruz.
Milletimizin tarihi de böylesi büyük insanlarla doludur. Avrupa’yı dize getiren Atilla, Oğuz Han, Aşiretten Osmanlı İmparatorluğunu kuran Osman Gazi, Anadolu’yu Türk Yurdu haline getiren Büyük Türk Alparslan, Büyük Cihangir, Devlet adamı Cengiz Han, 29 Mayıs’ta Orta Çağı kapatıp Yeni Çağı açan İstanbul Fatihi Fatih Sultan Mehmet, Asya Fatihi Timurlenk, Dünyanın Muhteşem diye nitelendirdiği Kanuni Sultan Süleyman, Büyük Türk Bilgini İbni Sina, Piri Reis, Ali Kuşçu gibi bilim adamları, Itrî, Dede Efendi gibi musikişinaslarımız, Mimar Sinan gibi mimarlarımız, sevgi ve hoşgörüyle insanlığa yol gösteren Mevlâna, Yunus Emre, Hacı Bektaşi, nükteleriyle, fıkralarıyla Nasrettin Hoca, Mehmet Akif gibi şairlerimiz, hedefini: "Bütün TÜRKLER arasında DİLDE, FİKİRDE, İŞDE BİRLİK!.."Diye anlatan Gaspıralı İsmail Bey, çökmeye yüz tutmuş bir ülkenin, yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilmesine vesile olan çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Büyük ve Eşsiz Önder Mustafa Kemal ATATÜRK her zaman yalnızca bizlere değil bütün insanlığa da örnek olmuşlardır.
Dünyanın büyük komutanlarından biri olan Napolyon: “Türkler yenilmez bir kuvvettir”, Büyük devlet adamı Bismark: “Türkler dünyanın güneşidir.” Derken, elbette bir bildikleri vardır.
Tarihimize, kültürümüze, edebiyatımıza, devletimize, milletimize eserleriyle hizmet eden bu büyük insanları hiçbir zaman unutamayız. Onları, özellikle de doğum ve ölüm yıldönümlerinde saygıyla ve rahmetle anmalıyız. Eserlerini hatırlar/hatırlatırız. Onları tanıdıkça ve örnek aldıkça kendimizi daha bir güven duyarız. Tarihimizi sever, ondan güç ve kuvvet alırız. Geleceğimizi bu güçle ve zenginlikle şekillendiririz.
Yahya Kemal, “Kökü mazide olan atiyim”, yani kökü geçmişte olan bir geleceğim der. Geçmişini bilmeyen, ondan ders almayan bir millet, geleceğini elbette sağlıklı bir biçimde kuramaz. Sağlam temellere dayanmayan bir bina elbette yıkılır. Büyüklerimiz, onların düşünceleri ve eserleri milletimizin, kültürümüzün temellerini oluşturur. Bu nedenle onları ve eserlerini yakından tanımalıyız.
Geçmişimizi bilmeliyiz. Onlar neler yaptılar, nasıl yaşadılar? Hangi eserler ortaya koydular? Büyüklerimiz, yalnızca kendilerini değil, milletini, bütün insanlığı düşünerek eser verdiler. Büyük sıkıntıları, problemleri aştılar. Böylece yalnızca kendi milletini değil, bütün insanlığı da aydınlattılar. Unesco tarafından 2007 yılının Mevlâna yılı ilân edildiğini biliyoruz. Mevlâna 800 yıl önce yaşayan bir büyüğümüz. 800 yıldır insanlığa seslenen, ölmeyen, sönmeyen bir ışıktır.
Büyüklerimizi tanımak, onların hayatını örnek almak, onlara karşı aynı zamanda vefa borcumuzu ödemektir. Türk Büyüklerini Anma Günü bu anlamda büyüklerimizi anmak için bir fırsattır. Bu vesile ile Türk büyüklerini saygı ve şükranla yad ediyoruz.