Gerçekleştirilen bu sempozyumun adli bilimlerin tarafı olan kurumların
arasındaki koordinasyon, işbirliği ve hizmet üretim kalitesine verdiği
fayda tartışmasız çok büyüktür.
Bu organizasyonunun gelenekselleştirilmesi ve daha dar kapsamlı uzmanlık konularına odaklanması, konu başlıklarının teferruatlarıyla tartışmaya açılmasında ülkemiz ve uluslar arası adli ilişkilerimizde çok önemli anlamlar katabilecektir. Farklı kültürlerin birbirlerini anlamalarını sağlayıp ulu Önder Atatürk’ün işaret ettiği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibine katkı sağlayan organizasyonda emeği geçenleri kutlarız..
Sempozyumda aşağıdaki kararlar alınarak sonuç bildirgesi olarak açıklanmıştır.
1-Türkiye’de “Adli Diş Hekimliği Eğitimi” geliştirilmelidir. Tüm Diş Hekimliği fakültelerinde “Adli Tıp” dersinin adı “Adli Tıp ve Adli Diş Hekimliği” olmalıdır ve “Adli Diş Hekimliği” kısmı Diş Hekimliğinde uzmanlığı olan bir öğretim üyesi tarafından vermelidir.
“Adli Diş Hekimliği” lisans ve lisansüstü eğitime alınmalıdır, bu konuda doktora programları ve kariyer alanları açılmalıdır.
2-Diş Hekimleri Odaları, diş hekimlerine; hastalarının dental kayıtlarını, radyograf ve fotoğraflar gibi büyük önem taşıyan belgelerini, gerektiğinde detaylı bir karşılaştırma yapabilmeleri için, arşivlerinde düzgün bir şekilde tutma ve saklama zorunluluğu getirmelidir.
3-Türkiye’de “Spor Diş Hekimliği” alanı “Spor Diş Hekimliği Akademisi” adı altında kurulmalıdır.
4-Son yıllarda artarak devam eden kitle ölümlerden geri kalan iskelet kalıntıları önümüzdeki yıllarda yoğun olarak ortaya çıkmaya devam edecektir. Bu gün bile gün geçmiyor ki bir toplu gömü ile karşılaşmayalım. Dünyaya katliam konulularındaki iddialara cevap verebilmenin ve haklılığımızı kanıtlayabilmenin en doğru yolu toplu gömüler sorununun çözülmesidir.
5-Nedeni ne olursa olsun kitle ölümlerden arta kalan iskelet kalıntılarının tanımlanabilmesi ve kimliklendirilmesi için Adli Bilimler alanında ve DVI/F2k (Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi) ekiplerindeki adli antropologların sayıca arttırılması gerekmektedir.
6-İskelet kalıntılarının analizlerini yapmak için Adli antropologların hızla yetiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için en az lisansüstü düzeyde eğitim öğretim faaliyetlerinin başlatılması doğru olacaktır.
7-Adli Tıp Anabilim Dallarında kurulacak olan Adli Antropoloji laboratuarlarının da teknik donanım açısından açıdan iyileştirilmesi zorunludur.
8- Adli Tıp kurumu ile polis ve jandarma kriminal labratuvarlarında da adli antropoloji uzman sayısının arttırılması gerekmektedir.
9-Son yıllarda gerek doğal felaketler, gerekse terör saldırıları gibi sebeplerle oluşan toplu ölümlerdeki artış ülkeler arası işbirliğinin önemini arttırmıştır. Ancak maalesef ülkemizde bu konuda kurumlar arası işbirliğinde ciddi sorunlar gözlenmektedir. Multi disipline bir çalışma olan Felaket Kurbanları Kimliklendirmesinin amacına ulaşma, camiasındaki kolluk kuvvetlerinden, Üniversitelere, Adli Tıp Kurumundan, gönüllü sivil toplum kuruluşlarına kadar çok geniş bir yelpazedeki tüm uzmanların profesyonel bir yaklaşımla çok sıkı bir işbirliği ile çalışmalarına bağlıdır.
10-Sağlık hizmetlerinin her alanında olduğu gibi, Adli Bilimler de ekip çalışması gerektirir. Adli Hemşirelik ise Adli Bilimlerin çalışma alanlarından biridir. Hemşirelerin adli olaylarla karşılaşmaları yeni olmamakla beraber adli tıp konularında yeterli bilgi ve birikime sahip olmamaları nedeniyle gerekli yaklaşımlarda bulunamamaktadırlar. Özellikle suç ve şiddet olaylarının arttığı günümüzde gerek mağdurun gerekse failin ilk karşılaştığı sağlık personeli hemşirelerdir. Bu nedenle adli tıp konularında özel eğitim almış hemşirelerin bu ekibe sağlayacağı katkı tartışılmaz bir gerçektir. Uluslararası Adli Hemşireler Birliği Adli Hemşirelik; hemşirelerin almış oldukları temel eğitimlerini, şiddet, travma ve diğer suç olgularının failleri ile travma ve/ya da ölüm olaylarındaki kurbanların muayenesi ve bilimsel olarak araştırılmasında adli alanda kullanmaları olarak tanımlamıştır. Amerikan Hemşireler Birliği hemşirelerin temel eğitimlerinin dışında ek bir eğitim alarak farklı alanlarda uzmanlaşmalarının gerekliliğini benimsemiş ve adli hemşireliği bir uzmanlık alanı olarak kabul etmiştir. Adli hemşireliğin tüm çalışma alanları kendi içinde farklı bilgi ve deneyim gerektiren alanlardır..Bu nedenle hemşirelik okullarının müfredat programlarının içinde Adli Hemşirelik dersinin yer alması sağlanmalıdır.Hemşirelerin, adli hemşirelik alanında gerekli eğitimleri alması ve uygulamada uzmanlaşması sağlanmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ülkemizde de hemşireliğin diğer alanları gibi adli hemşirelik uygulamalarını işlevselleştirmek gerekmektedir.
11- 5271 Sayılı CMK nın 135 v.d. maddelerinde düzenlenen telekomünikasyon yolu ile iletişimin denetlenmesi tedbiri, önceki yasalara göre düzenlemeler açısından, özellikle katolok suçların belirlenmesi, tesadüfen elde edilen delillere sınırlamalar getirilmesi, tanıklıktan çekinme hakkı olanların iletişimlerinin kaydedilememesi, sınırlıda olsa elde edilen verilen yok edilmesi usuller olumlu yönde olmuştur. Ancak A.İ.H.S. 8. maddesi açısından değerlendirildiğinde özellikle “amaç” orantılılık ilkeleri açısından PVSK ek.7. madde JTGYK ve 2937 sayılı yasalardaki istihbarat “önleme” denetimin kötüye kullanılmasının önlenmesi yönünde ayrıntılı düzenlemeye ihtiyaç vardır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı özerk ve bağımsız bir yapılanmaya gitmelidir
12-Spor müsabakalarında şiddet olaylarının önlenmesinde tek taraflı çözümlerin fayda sağlamadığı bir gerçekliktir. Sporun sevdirilmesi, toplumlar ve uluslar arası ilişkilerdeki pozitif etkisinden azami derecede faydalanılması açısından kalıcı – etkili çözüm yollarında ortak tavır alınması gerekmektedir. Sporun sevdirilebilmesi için görsel metodların yanı sıra her bireyin spor yapar hale getirilmesi, aileden başlanarak okul öncesi, sırası ve sonrasında spor eğitiminin devam ettirilmesi sporda şiddete son vermede en etkili çözümlerden biri olacağı gibi medya ve sporla ilgili tarafların üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi halinde şiddetin sahalarımızdan uzaklaşacağı bir gerçekliktir
13-1000 kişiden daha kalabalık sayıda kişinin bir araya geldiği durumlar özel bir hazırlık sağlık organizasyonu gerektirir. Güvenlik, sağlık ve idari ekipler bu planlamaları yapmalı ve tatbikatlarla sınamalıdır. Afet durumları da bu tür hazırlıklarla daha iyi yönetilebilir.
14-Yaşlı, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet, töre cinsel suçlar; victimoloji bilimi, ulusal politikalar çerçevesinde, adli tıp ve kolluk kuvvetlerinin profesyonel iş tanımı içinde tanımlanmalı, eğitim sürecinde yer almalı, bir taraf olarak kurbanın tarafında konumunu yapılandırmalıdır.
15-Adli Tıp çalışmalarında değişen teknolojik olanaklara göre yasa koyucu, adli tıp ve diğer tüm birimlerin yaklaşımlarını yenileyecek revizyona ihtiyaç vardır. İlgili birimler aynı masa etrafında yer alıp, hızla gereken değişiklikleri yapabilecek alt yapıyı oluşturmalıdır.
16-Moleküler Genetik İnceleme kararı hakim kararına tabidir ancak Savcılıklar bu konuda mahkeme kararı olmadan analiz taleplerinde bulunmaktadırlar buda zaman kaybına ve numunelerin bozulmasına yol açmaktadır. Bu konu Adalet Bakanlığınca yayınlanacak genelgeler ve hizmet içi eğitimlerle çözülmelidir.
17-Moleküler Genetik İnceleme taleplerinde kanunda belirtilen kod sistemi uygulanmamaktadır buda delillerin hukukiliği tartışmasına yol açabilir. Bu sorun Adalet Bakanlığınca çözülmedidir.
18-Beden Muayenesinde kişinin rızası olmadığı durumlarda zor kullanılıp kullanılmayacağı zor kullanma söz konusu olduğunda bu işlemin kim tarafından yerine getirileceği ve kişinin sağlığına zarar verme riskinin ortadan nasıl kaldırılacağı yönetmelikte açıkça belirtilmelidir.
19-Moleküler Genetik İnceleme Sonuçlarının imhası zaman içinde o dava ile ilgili olarak ulaşılabilecek kanıtlarla karşılaştırma yapılma ihtiyacı ortaya çıktığında sıkıntılara yol açacak bir konudur. Yönetmeliğin bu konu ile ilgili maddelerinde yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı vardır.
20-Kriminal laboratuarlara gönderilen ve analizler sonucunda sonuçların imhası ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılıklarınca yeni dönüşler olmamaktadır. Bu durumda Kriminal laboratuarların davanın sonuçlanıp, sonuçlanmadığını bilmeleri mümkün değildir. Sonuçta yargılama sonucu imha edilmeleri gereken verilerin imhası ile ilgili yönetmelik hükümleri uygulanamamaktadır. Bu konuda Cumhuriyet Başsavcılıklarının gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.
21-Suç ve Suçlunun belirlenmesinde, madde bağımlılığının kullanımında caydırıcılık özelliği bulunan Kriminal laboratuarların doğru ve hassas sonuçlar verebilmesi, olay yerinden uygun materyal alımı, uygun saklama şartları ve uygun laboratuarlara gönderilebilmesi için; Olay Yeri İnceleme Ekipleri adli toksikoloklar ve kolluk kuvvetlerinin koordineli olarak birlikte çalışmalı doğru olacaktır.
22-Gerek Danıştay’ın almış olduğu solunum havası alkol değişimi hakkındaki karar ve
gerekse kriminal laboratuar çalışmaları doğrultusunda solunum havasındaki tespit edilen alkol konsantrasyonunun mutlaka kanda tespit edilmesi gerekmektedir. (zamana bağlı olarak)
23-Kriminal Polis Labratuvarlarının görev alanındaki bilimsel araştırma ve eğitim faaliyetlerinde süregelen akademik seviyedeki bilimsel kuruluşlarla sağlanan işbirliğinin artırılarak devam etmesi, yapılan bilimsel araştırmaların ve sonuçlarını zaman geçirilmeden eğitim faaliyeti olarak geniş bir yelpazede ülke çapında görev yapan tüm kolluk görevlileri ve uzmanlarına aktarılması sağlanmalıdır .
24-Adli Biyoloji hizmeti veren labarotuar sayısı artırılarak yaygınlaştırılmalıdır.
Adli Biyoloji hizmeti verecek teknik personel sayısının ve yetkilerinin arttırılması yanında akademik programların hazırlanması ve yaygınlaştırılması gereklidir.
25-Ülkemiz için ilk çalışmalar olan barkod uygulaması ve 17025 akreditayon çalışmalarında elde edilen tecrübelerin paylaşılarak süreçlerin hızlandırılması gerekmektedir
26-Milli DNA Veri Bankası kanunun tamamlanarak suç ve suçlunun tespitinde hızlı ve güvenilir çözümlerin adaletin hizmetine sunulması sağlanmalıdır.
27-Adli Bilimciler arasındaki ulusal ve uluslararası bilimsel iletişim ve bilgi paylaşımı arttırılmalıdır.
Bu organizasyonunun gelenekselleştirilmesi ve daha dar kapsamlı uzmanlık konularına odaklanması, konu başlıklarının teferruatlarıyla tartışmaya açılmasında ülkemiz ve uluslar arası adli ilişkilerimizde çok önemli anlamlar katabilecektir. Farklı kültürlerin birbirlerini anlamalarını sağlayıp ulu Önder Atatürk’ün işaret ettiği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibine katkı sağlayan organizasyonda emeği geçenleri kutlarız..
Sempozyumda aşağıdaki kararlar alınarak sonuç bildirgesi olarak açıklanmıştır.
1-Türkiye’de “Adli Diş Hekimliği Eğitimi” geliştirilmelidir. Tüm Diş Hekimliği fakültelerinde “Adli Tıp” dersinin adı “Adli Tıp ve Adli Diş Hekimliği” olmalıdır ve “Adli Diş Hekimliği” kısmı Diş Hekimliğinde uzmanlığı olan bir öğretim üyesi tarafından vermelidir.
“Adli Diş Hekimliği” lisans ve lisansüstü eğitime alınmalıdır, bu konuda doktora programları ve kariyer alanları açılmalıdır.
2-Diş Hekimleri Odaları, diş hekimlerine; hastalarının dental kayıtlarını, radyograf ve fotoğraflar gibi büyük önem taşıyan belgelerini, gerektiğinde detaylı bir karşılaştırma yapabilmeleri için, arşivlerinde düzgün bir şekilde tutma ve saklama zorunluluğu getirmelidir.
3-Türkiye’de “Spor Diş Hekimliği” alanı “Spor Diş Hekimliği Akademisi” adı altında kurulmalıdır.
4-Son yıllarda artarak devam eden kitle ölümlerden geri kalan iskelet kalıntıları önümüzdeki yıllarda yoğun olarak ortaya çıkmaya devam edecektir. Bu gün bile gün geçmiyor ki bir toplu gömü ile karşılaşmayalım. Dünyaya katliam konulularındaki iddialara cevap verebilmenin ve haklılığımızı kanıtlayabilmenin en doğru yolu toplu gömüler sorununun çözülmesidir.
5-Nedeni ne olursa olsun kitle ölümlerden arta kalan iskelet kalıntılarının tanımlanabilmesi ve kimliklendirilmesi için Adli Bilimler alanında ve DVI/F2k (Felaket Kurbanlarının Kimliklendirilmesi) ekiplerindeki adli antropologların sayıca arttırılması gerekmektedir.
6-İskelet kalıntılarının analizlerini yapmak için Adli antropologların hızla yetiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için en az lisansüstü düzeyde eğitim öğretim faaliyetlerinin başlatılması doğru olacaktır.
7-Adli Tıp Anabilim Dallarında kurulacak olan Adli Antropoloji laboratuarlarının da teknik donanım açısından açıdan iyileştirilmesi zorunludur.
8- Adli Tıp kurumu ile polis ve jandarma kriminal labratuvarlarında da adli antropoloji uzman sayısının arttırılması gerekmektedir.
9-Son yıllarda gerek doğal felaketler, gerekse terör saldırıları gibi sebeplerle oluşan toplu ölümlerdeki artış ülkeler arası işbirliğinin önemini arttırmıştır. Ancak maalesef ülkemizde bu konuda kurumlar arası işbirliğinde ciddi sorunlar gözlenmektedir. Multi disipline bir çalışma olan Felaket Kurbanları Kimliklendirmesinin amacına ulaşma, camiasındaki kolluk kuvvetlerinden, Üniversitelere, Adli Tıp Kurumundan, gönüllü sivil toplum kuruluşlarına kadar çok geniş bir yelpazedeki tüm uzmanların profesyonel bir yaklaşımla çok sıkı bir işbirliği ile çalışmalarına bağlıdır.
10-Sağlık hizmetlerinin her alanında olduğu gibi, Adli Bilimler de ekip çalışması gerektirir. Adli Hemşirelik ise Adli Bilimlerin çalışma alanlarından biridir. Hemşirelerin adli olaylarla karşılaşmaları yeni olmamakla beraber adli tıp konularında yeterli bilgi ve birikime sahip olmamaları nedeniyle gerekli yaklaşımlarda bulunamamaktadırlar. Özellikle suç ve şiddet olaylarının arttığı günümüzde gerek mağdurun gerekse failin ilk karşılaştığı sağlık personeli hemşirelerdir. Bu nedenle adli tıp konularında özel eğitim almış hemşirelerin bu ekibe sağlayacağı katkı tartışılmaz bir gerçektir. Uluslararası Adli Hemşireler Birliği Adli Hemşirelik; hemşirelerin almış oldukları temel eğitimlerini, şiddet, travma ve diğer suç olgularının failleri ile travma ve/ya da ölüm olaylarındaki kurbanların muayenesi ve bilimsel olarak araştırılmasında adli alanda kullanmaları olarak tanımlamıştır. Amerikan Hemşireler Birliği hemşirelerin temel eğitimlerinin dışında ek bir eğitim alarak farklı alanlarda uzmanlaşmalarının gerekliliğini benimsemiş ve adli hemşireliği bir uzmanlık alanı olarak kabul etmiştir. Adli hemşireliğin tüm çalışma alanları kendi içinde farklı bilgi ve deneyim gerektiren alanlardır..Bu nedenle hemşirelik okullarının müfredat programlarının içinde Adli Hemşirelik dersinin yer alması sağlanmalıdır.Hemşirelerin, adli hemşirelik alanında gerekli eğitimleri alması ve uygulamada uzmanlaşması sağlanmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Ülkemizde de hemşireliğin diğer alanları gibi adli hemşirelik uygulamalarını işlevselleştirmek gerekmektedir.
11- 5271 Sayılı CMK nın 135 v.d. maddelerinde düzenlenen telekomünikasyon yolu ile iletişimin denetlenmesi tedbiri, önceki yasalara göre düzenlemeler açısından, özellikle katolok suçların belirlenmesi, tesadüfen elde edilen delillere sınırlamalar getirilmesi, tanıklıktan çekinme hakkı olanların iletişimlerinin kaydedilememesi, sınırlıda olsa elde edilen verilen yok edilmesi usuller olumlu yönde olmuştur. Ancak A.İ.H.S. 8. maddesi açısından değerlendirildiğinde özellikle “amaç” orantılılık ilkeleri açısından PVSK ek.7. madde JTGYK ve 2937 sayılı yasalardaki istihbarat “önleme” denetimin kötüye kullanılmasının önlenmesi yönünde ayrıntılı düzenlemeye ihtiyaç vardır. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı özerk ve bağımsız bir yapılanmaya gitmelidir
12-Spor müsabakalarında şiddet olaylarının önlenmesinde tek taraflı çözümlerin fayda sağlamadığı bir gerçekliktir. Sporun sevdirilmesi, toplumlar ve uluslar arası ilişkilerdeki pozitif etkisinden azami derecede faydalanılması açısından kalıcı – etkili çözüm yollarında ortak tavır alınması gerekmektedir. Sporun sevdirilebilmesi için görsel metodların yanı sıra her bireyin spor yapar hale getirilmesi, aileden başlanarak okul öncesi, sırası ve sonrasında spor eğitiminin devam ettirilmesi sporda şiddete son vermede en etkili çözümlerden biri olacağı gibi medya ve sporla ilgili tarafların üzerine düşen vazifeyi yerine getirmesi halinde şiddetin sahalarımızdan uzaklaşacağı bir gerçekliktir
13-1000 kişiden daha kalabalık sayıda kişinin bir araya geldiği durumlar özel bir hazırlık sağlık organizasyonu gerektirir. Güvenlik, sağlık ve idari ekipler bu planlamaları yapmalı ve tatbikatlarla sınamalıdır. Afet durumları da bu tür hazırlıklarla daha iyi yönetilebilir.
14-Yaşlı, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet, töre cinsel suçlar; victimoloji bilimi, ulusal politikalar çerçevesinde, adli tıp ve kolluk kuvvetlerinin profesyonel iş tanımı içinde tanımlanmalı, eğitim sürecinde yer almalı, bir taraf olarak kurbanın tarafında konumunu yapılandırmalıdır.
15-Adli Tıp çalışmalarında değişen teknolojik olanaklara göre yasa koyucu, adli tıp ve diğer tüm birimlerin yaklaşımlarını yenileyecek revizyona ihtiyaç vardır. İlgili birimler aynı masa etrafında yer alıp, hızla gereken değişiklikleri yapabilecek alt yapıyı oluşturmalıdır.
16-Moleküler Genetik İnceleme kararı hakim kararına tabidir ancak Savcılıklar bu konuda mahkeme kararı olmadan analiz taleplerinde bulunmaktadırlar buda zaman kaybına ve numunelerin bozulmasına yol açmaktadır. Bu konu Adalet Bakanlığınca yayınlanacak genelgeler ve hizmet içi eğitimlerle çözülmelidir.
17-Moleküler Genetik İnceleme taleplerinde kanunda belirtilen kod sistemi uygulanmamaktadır buda delillerin hukukiliği tartışmasına yol açabilir. Bu sorun Adalet Bakanlığınca çözülmedidir.
18-Beden Muayenesinde kişinin rızası olmadığı durumlarda zor kullanılıp kullanılmayacağı zor kullanma söz konusu olduğunda bu işlemin kim tarafından yerine getirileceği ve kişinin sağlığına zarar verme riskinin ortadan nasıl kaldırılacağı yönetmelikte açıkça belirtilmelidir.
19-Moleküler Genetik İnceleme Sonuçlarının imhası zaman içinde o dava ile ilgili olarak ulaşılabilecek kanıtlarla karşılaştırma yapılma ihtiyacı ortaya çıktığında sıkıntılara yol açacak bir konudur. Yönetmeliğin bu konu ile ilgili maddelerinde yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı vardır.
20-Kriminal laboratuarlara gönderilen ve analizler sonucunda sonuçların imhası ile ilgili olarak Cumhuriyet Savcılıklarınca yeni dönüşler olmamaktadır. Bu durumda Kriminal laboratuarların davanın sonuçlanıp, sonuçlanmadığını bilmeleri mümkün değildir. Sonuçta yargılama sonucu imha edilmeleri gereken verilerin imhası ile ilgili yönetmelik hükümleri uygulanamamaktadır. Bu konuda Cumhuriyet Başsavcılıklarının gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.
21-Suç ve Suçlunun belirlenmesinde, madde bağımlılığının kullanımında caydırıcılık özelliği bulunan Kriminal laboratuarların doğru ve hassas sonuçlar verebilmesi, olay yerinden uygun materyal alımı, uygun saklama şartları ve uygun laboratuarlara gönderilebilmesi için; Olay Yeri İnceleme Ekipleri adli toksikoloklar ve kolluk kuvvetlerinin koordineli olarak birlikte çalışmalı doğru olacaktır.
22-Gerek Danıştay’ın almış olduğu solunum havası alkol değişimi hakkındaki karar ve
gerekse kriminal laboratuar çalışmaları doğrultusunda solunum havasındaki tespit edilen alkol konsantrasyonunun mutlaka kanda tespit edilmesi gerekmektedir. (zamana bağlı olarak)
23-Kriminal Polis Labratuvarlarının görev alanındaki bilimsel araştırma ve eğitim faaliyetlerinde süregelen akademik seviyedeki bilimsel kuruluşlarla sağlanan işbirliğinin artırılarak devam etmesi, yapılan bilimsel araştırmaların ve sonuçlarını zaman geçirilmeden eğitim faaliyeti olarak geniş bir yelpazede ülke çapında görev yapan tüm kolluk görevlileri ve uzmanlarına aktarılması sağlanmalıdır .
24-Adli Biyoloji hizmeti veren labarotuar sayısı artırılarak yaygınlaştırılmalıdır.
Adli Biyoloji hizmeti verecek teknik personel sayısının ve yetkilerinin arttırılması yanında akademik programların hazırlanması ve yaygınlaştırılması gereklidir.
25-Ülkemiz için ilk çalışmalar olan barkod uygulaması ve 17025 akreditayon çalışmalarında elde edilen tecrübelerin paylaşılarak süreçlerin hızlandırılması gerekmektedir
26-Milli DNA Veri Bankası kanunun tamamlanarak suç ve suçlunun tespitinde hızlı ve güvenilir çözümlerin adaletin hizmetine sunulması sağlanmalıdır.
27-Adli Bilimciler arasındaki ulusal ve uluslararası bilimsel iletişim ve bilgi paylaşımı arttırılmalıdır.