Aydınlar Ocağı 42 Büyük Şurası Iğdır 'Da Yapıldı

                Aydınlar Ocağı 42. Büyük Şurası Iğdır’da Iğdır Üniversitesi Karaağaç kampusu konferans salonunda yapıldı.            
         Iğdır Aydınlar Ocağı şube başkanı Av. Murat Sürmeli’nin ev sahipliğinde Aydınlar Ocağı 42.Büyük Şurası Türkiye’nin değişik illerindeki temsilciler ve üyelerinin katılımıyla düzenlendi.
                Açılış konuşmasını yapan Iğdır Aydınlar Ocağı şube başkanı Av. Murat Sürmeli,” Bu Şurada “Doğu Anadolu’da yaşanan Ermeni Sorunu ve Gerçekler” konusu tartışılarak değerlendirilecektir. Üç ülkeye sınır olan Iğdır’ımızda birbirinden değerli hocalarımızı, bilim adamlarını ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Şuramızın ağırlıklı konusu 100. Yılında sözde Ermeni yalanlarıdır. Ermeniler en çok soykırımı Doğu Anadolu bölgesinde yapmıştır. Bizler Ermeni zulmünü duya duya büyüdük. Dedelerimiz ninelerimiz yaşadıkları mezalimi anlatarak bizi büyüttü. Bizde Ermenilerin yaptıkları soykırımları mezalimi unutmayacağız. Unutturmayacağız. Ermeniler toprak, tanınma, tazminat isteklerinden vaz geçmiyorlar. Peki bizim dedelerimizin yaşadığı Erivan da ki topraklarında hala hakkımız var.Malesef  Dış İşleri Bakanlığımız hükümetimiz bu konuda girişimde bulunmuyor. Bugün Erivan da Hocalı da işgal edilmiş Azerbaycan topraklarında binlerce Türk insanının toprağı vardır. Bu konuda çalışma yapılmalıdır.”dedi.
      Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Mustafa Erkan  "   Ermeniler, Batı desteğinde yıllardır sürdürdüğü"Ermeni Soykırımı" iddiasını, 100. yılında bütün dünyada bir defa daha gündeme taşımışlardır. Başta Vatikan olmak üzere bazı devletler bu sözde soykırımı tanımışlardır. Batılılar, son yüz yılda tarihin en büyük toplu soykırımlarına muhatap olan Türk milleti için bir damla gözyaşı dökmedikleri gibi, "1915 Ermeni zorunlu İskanı"nı soykırım olarak niteleyip "Ermenilerden özür dilememiz gerektiğini" söylemişlerdir. Maalesef, bazı siyasilerimiz de bu süreçte, Ermenilerden taziye dilemişlerdir. Aslında yapılması gereken, devlet olarak Ermeni Soykırımı ile ilgili yalan ve iftiralara karşı gerekli tedbirleri almaktır. Bu iddialar hakkında önce vatandaşlarımız ve aydınlarımız bilgilendirilmeli, yurt dışında gerçekleri yansıtıcı etkinliklere hız verilmelidir. Tarih boyu Türk'e yapılan soykırımlar, belgelerle kitaplaştırılmalı ve bu kitaplar yabancı dillerde de yayımlanmalıdır.  Bu yalanları uluslararası alanda seslendiren Ermeni Diasporasına karşı, başta Azerbaycan olmak üzere, bütün Türk Dünyası ile Türk Diasporası oluşturularak ortak hareket edilmelidir.  Bu konuda ilk adım olarak, Ermenilerin yaptığı"Hocalı Soykırımı" TBMM'nce kabul edilmelidir. Şu anda Türkiye'de çoğu kaçak çalışan 80 bin Ermenistan vatandaşı ülkelerine gönderilmelidir.  Karabağ'daki Ermeni işgali sona ermeden, Azerbaycan toprakları üzerindeki işgal kalkmadan, Ermenistan Anayasası'nda da yer alan sözde soykırım dâhil, hayali iddialardan vazgeçilmeden, Ermenistan ile ilişkiler geliştirilmemeli; sınır açılmamalıdır. Karabağ'daki Ermeni işgalinin sona erdirilmesi için uluslararası platformlarda her türlü girişim yapılmalıdır. “
                    Prof. Dr. İbrahim Öztek’in “100. Yılında Ermeni Sorunu” isimli yeni kitabından bahsederek Ermeniler sözde soykırım yalanlarının 100. Yılında binlerce kitap yazmıştır. Satışları yüzbinleri bulmuştur. Maalesef biz ise bu kitaptan 10 bin adet ücretsiz olarak dağıtabildik. Lozan kongresinde Ermeniler adına hak arayan Ermeni asıllı Bogos Nubar, ‘150 bin kişilik ordumuz vardı. Bu ordumuz, Rus İngiliz ve Fransızlarla birlikte Türklerle savaştı. Bize denizden denize bir Vatan vaat edildi (Hazar-Karadeniz-Akdeniz). Biz de onu istiyoruz’ dedi. Halbuki Ruslar, İngilizler ve Fransızlar, Ermenileri kandırarak öne sürdü. Onların ölmelerini sağladılar. Yine Bogos Nubar, ‘Birinci Dünya savaşı günlerinde savaş, açlık ve hastalıktan hayatını kaybeden Ermeni sayısı 300 000’dir’ diyor. Fakat bu sayıyı Ermeni’ler her gün artırarak 1 milyon 500 bine çıkarttılar.
Türklerin kromozomlarında hiçbir şekilde katliam veya soykırım genleri yoktur. Türkler hiçbir zaman kadın, çocuk ve ihtiyarlara kılıç çekmemiştir. bugün Ermenistan devlet başkanı olan Serkisyan, Hocalı’da yaptıkları soykırım için “Azeriler bizim çocuk, kadın ve yaşlıları öldüreceğimize ihtimal vermiyorlardı. Biz bu düşüncelerini kırdık” diyor.
Ermeni Patriği Nanses Vajabedyan; 1876 yılında vatandaşlık meclis şurasına sunduğu mektubunda “Şayet günümüze kadar Ermeni milleti, millet olarak korunduysa ve inancını, kilisesini, dilini, tarih ve kültürel değerlerini kuruyorsa, tüm bunlar Türk devletinin Ermeni milletine gösterdiği koruma, yardım ve hayırseverlik sayesindedir. Kader Ermenileri Türklere bağlamıştır.” Yine aynı Patrik Ayastefanos ve Berlin antlaşmasında Rus’lardan ve batılılardan himaye istemiştir. Ermeni soykırım yalanlarının en önemlisi 2005 yılında Los Angelos Üniversitesindeki bir konferans afişinde Atatürk’ün ayakları altına ölmüş birisinin resmini monte etmeleri ve bu ölüyü Atatürk’ün çiğnediği Ermeni şeklinde yansıtmaya çalıştıkları sahtekarlıktır.
Türkler Ermenilere hiçbir zaman soykırım uygulamamıştır. 1905,1907, 1918 yıllarında bir defada Azerbaycan’da 40 bin ve Bakü’de 17 bin Türkü katletmişlerdir. Soykırım yapan Ermenilerdir. İşgal altındaki Erzurum’da her gün sebepsiz yere onlarca, yüzlerce insanımızı katletmişlerdir. Kötü amaçlarına alet için Akdamar adasına götürdükleri yüzlerce Türk ve Kürt kızı kendilerini göle atarak intihar etmişlerdir. 1919 ve 1920 yıllarında Fransız’larla birleşen Ermeniler, Şanlıurfa, Kahramanmaraş ve Gaziantep’te70 bin,Iğdır’ da 15 bin  Müslüman Türkü katletmişlerdir.İnsanları kuyular doldurmuşlar diri diri yakmışlardır.Daha dün 1992 yılında Hocalı’da yaptıkları soykırımda; çocukların derilerini diri diri yüzmüşler, İnsanları diri diri yakmışlardır. Hamile kadınların karınlarını yararak, doğmamış bebeleri süngülemişlerdir. Ermeniler ölülere bile işkence yapmışlardır.”şeklinde konuştu.
              Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Özcan Pehlivanoğlu’da “Türkiye’nin “Ermeni Meselesi”, aslında Ermenilerle olan bir mesele değildir. Perdenin gerisinde, bu konu türetildiği andan itibaren İngiltere, Fransa, ABD ve Rusya vardır. Elbetteki daha sonra buna, bu meseleyi Türklere karşı koz olarak kullanmak isteyen bir çok ülke daha taraf olarak eklemlenmiştir.Türkiye’nin “Ermeni Meselesi”, dün Osmanlıyı, bugünde Türkiye’yi zayıflatmak isteyenlerin meselesidir. Tarihi tartışmaktan kaçan Ermeniler ise sadece bu işin taşeronudur. Esas soykırıma uğrayan Türklerdir. Ermeniler soykırıma uğramamıştır. Türk topraklarının, batısında ve doğusunda meydana gelen ve insan ve toprak kaybı ile sonuçlanan olaylarda, bir illiyet bağı vardır. Yani aynı planın parçalarıdır. Ermenilerle istediklerini halledemeyen güçler, hedeflerini yeni versiyon pkk ile devam etmektedir. Türkler, bunları sezemedikleri ve içlerindeki hainleri baş tacı yaptıkları için, olayları dün olduğu gibi bugünde öngörememekte ve tedbir alamamaktadır.Milli şuurumuzu geliştirmeliyiz.”dedi.
                Azerbaycan’dan gelen Aydınlar ocağı başkanı Vugar Kadirov da Bizler gençlerimize  milli şuur, milli değerleri öğretmeliğiz.Ermeniler  büyük Ermenistan hayali içindedir.Bu hayalin içinde hazar denizi de vardır.Ağrı Dağı da.Bugün Fransa”Ermeni soykırımı yoktur diyenlere ceza veriyor. Türkiye de   Sözde Soykıırm yalanını tanıyan dile getirenleri Türkiye’ye sokmamalıdır. Bizler Erivan’a giden insanları Azerbaycan’a bırakmıyoruz.ABD  ve Rusya olduğu sürece bu bölgede kullanılan bir Ermenistan da olacaktır.Ermeni devleti yoktur olmamışta. 1918 yılında Türk yurdu Erivan Ruslar tarafından işgal edilerek Ermenilere verilmiştir. Bu kukla devlet Rusların desteği ile topraklarımız işgal etmiştir. Türkiye den toprak istiyor.ABD ve Rusya pek anlaşamazlar fakat Ermeni söz konusu olunca bir araya geliyorlar. Müslüman İran Ermenilere yardım ediyor. Ermeni yalanlarının karşısında durmak için Türk milleti güçlü olmalıdır. “dedi.
                        Azerbaycan İrevan devlet dram tiyatrosunun müdürü iftihar Piriyev’de yaptığı konuşmada şunalrı söyledi:” Bizler 100 yıldır konuşuyoruz fakat bir şey yapmıyoruz. Başka milletler az konuşup çok şeyler yapıyorlar.Bizler biribirimize gardaş diyoruz. Gardaşlar iktidar uğruna  biribirinin boğazını geçmişte kesmişlerdir. Bizler Candaş olmalıyız.Candaş olursak birlik olur yükseliriz güçlü oluruz.Osmanlıda yabancı Türk olmayan kadınlar vardı onlardan olan çocuklar iktidar uğruna birbirlerini öldürmüşlerdir.Bugün bütün Türk dünyası candaş olmalıdır.candaş olursak birlik oluruz Türk düşmanlarına gereken yumruğu vururuz.”            
   3 gün süren şura sonrasında ortaya çıkan sonuç bildirgesi raporlar halinde kitap oluşturularak basılacak.