Bu yıl 20 ncisi kutlanacak olan geleneksel “Vergi Haftası” 23
Şubat ile 1 Mart 2009 tarihleri arasında icra edilecektir.
Bilindiği üzere, Devletin zorunlu olduğu görevleri yerine getirebilmesi, yani kamusal ihtiyaçları karşılayabilmesi için kamu otoritesine dayanarak fertlerden mali güçleri oranında kanunla ve zorla aldığı paraya vergi diyoruz.
Vergi Anayasal bir görevdir.
Vatandaşlarımızın vergi ödeme bilinç ve alışkanlıklarının geliştirilmesine yardımcı olmak, idaremiz ile mükelleflerimiz arasındaki ilişkileri daha sağlıklı ve düzenli hale getirebilmek için Türkiye çapında “Vergi Hafta”ları düzenleniyor ve kutlanıyor.
Bizler vergi ödevimizi, vatandaşlık görevlerimizi tam olarak yerine getirirsek Devlet dediğimiz tüzel kişilik olur.
Amaç;
Adil bir vergi sistemidir. Kazanan kişiden kazandığı oranda almaktır. Prensibimiz az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almaktır.
Her şey, “Vatandaş en iyisine layıktır.” felsefesinden hareketle düzenlenmiştir.
Tüm dünya ülkelerinde de böyledir. Amaç, toplumsal refahtır. Biz idare olarak vatandaştan Devlete karşı ödevlerini yerine getirmesini beklerken, vatandaşında “Ülkeme karşı ödevlerimi yerine getiriyor muyum.?” diye düşünmesi lazımdır. İşte o zaman Devletten bir şeyler isteme hakkına sahip olabiliriz.
Artan hizmet talebi, kamunun finansman açıklarını artırmakta, kamu açıkları ekonomik istikrar ve rasyonel kaynak kullanımı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. İşte, ekonomik dengelerin korunabilmesi ve genel fiyat seviyesinin yükselmesi olan ENFLASYON’ un etkilerinin azalmasında en önemli araçlardan birisi ve belki de en önemlisi “Vergi’’dir.
Vergi gelirlerinin genel bütçe gelirleri içerisindeki payı % 80’lerdedir. Buda gösteriyor ki kamu harcamalarının karşılanabilmesi için vergi en sağlam kaynak olarak kendini göstermektedir.
Tüm bunların yanı sıra, halen ne yazık ki kayıt dışı ekonomi önemini korumaktadır.
Nedenleri ne olursa olsun; vergi kaçakçılığı bir ülkede, mali, iktisadi ve psikolojik yönden ağır sonuçlar doğurur. Kaçakçılık her şeyden önce ekonomik ahlakı bozduğu gibi kamu gelirlerini de azaltır. Bu durum kamu giderlerinin karşılanabilmesi için “yeni vergilerin” konulmasını veya mevcut oranlarda artışlar yapılmasını mecburi kılar.
Değerli basın mensupları, demek ki vatandaş olarak ödeyeceğimiz vergi oranlarının artırılmasını istemiyorsak bireyler olarak kayıt dışı ekonominin en büyük takipçisi olmamız gerektiğini düşünmekteyim.
Vergileri bir havuza toplamak ve toplanan vergileri gerekli olan alanlara kanalize etmek her ne kadar Anayasa ve diğer yasalarla Maliye Bakanlığına verilmiş bir yasal yükümlülük olsa da vergi bilincini oluşturabilmek için vergi bilincinin küçük yaşlarda çocuklarımıza verilmeye başlanılması, vergi kayıp ve kaçağının büyük bir ölçüde azaltılmasını ve vergi bilincinin her kademedeki bireylere yayılmasını sağlayacaktır.
Alınan bazı önlemlere ve tedbirlere ilave olarak ve aşamalı uygulanması önem arz eden bazı kanun değişikliklerine ve teknolojik yeniliklere de ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrıca, vergi oranları düşürülmeli, buna karşılık verginin ve tabana yayılması sağlanmalıdır.
Vergi Gelirlerinin devleti ayakta tutan en önemli kaynak olduğunu hepimizin gayet iyi bildiğini zannediyorum. Yakalarımıza taktığımız mavi-beyaz kurdelenin neyi sembolize ettiğine gelince, beyaz mükelleflerimizin vergi ödevini yerine getirmelerini, mavi ise en iyi şekilde hizmete hazır olduğumuzu ifade etmektedir.
Verginin bize dönük bir hizmet olduğunu, bu ödevin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesinin daha iyi yol, havaalanı ve liman; daha iyi okul, daha iyi ulaşım, daha iyi hastane ve daha iyi nice hizmetler olduğuna inanmamız gerekmektedir.
Nitekim gelişmiş ülke vatandaşlarının vergi bilinci, vergi ahlakı ve vergi ödeme alışkanlığı gelişmekte olan ülkelere göre çok daha fazladır.
O zaman burada işin içine vergi bilinci ve kültürü girmektedir. İnsanlarımızın ödedikleri vergilerinin hizmet olarak geriye döndüğüne inanmaları gerekmektedir. Bunun içinde İlkokul eğitiminden itibaren verginin bir ödev olduğu, vatandaşlık görevi olduğu çocuklarımıza anlatılmalı diye düşünüyorum. Verginin ders olarak ilkokuldan itibaren Milli Eğitim tarafından müfredata konulması gerekmektedir.
Küçük bir ilkokul öğrencisinin tasarrufu bilmesinde, devlet malına zarar verirken esasen kendi malına, kendi parası ile yapılan sıraya, tahtasına, tebeşirine zarar verdiğini, yurttaşlık bilincinin vergi ödevi ile paralel olduğuna inanması gerekiyor.
Kısaca bireylerin, kalkınmış ve çağdaş bir ülke için vergisini tam ve zamanında ödemeyi alışkanlık haline getirmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı sadece devlet gelirlerinin toplanması ile ilgili görevleri yapmaz. Aynı zamanda gider bütçesinin de yapımını ve kontrolünü elinde bulundurur. Görevleri arasında Devlet bütçesinin yapılarak harcamaların yerinde kullanılmasını takip etmek de vardır. Bu sebeplerle çok zor şartlarda topladığımız devlet gelirlerinin harcamasında da israftan kaçınmalıyız. Bütün Kamu Kurum ve Kuruluşlarının yönetici, amir, memur ve tüm çalışanlarına Vergi Haftası nedeniyle sesleniyorum. Devlet bütçesinden yaptığımız harcamalarda lüksten ve israftan uzak duralım. Devletin tek kuruşunu dahi harcarken gerçek ve zaruri masraflar olup olmadığına dikkat edelim ve mevcut gelir kaynaklarımızı çarçur etmeyelim. Bu hususları Vergi Haftası nedeniyle bir kez daha hatırlatmayı bir borç ve görev biliyoruz.
Vergi Haftasının hepinize ve hepimize daha bilinçli bir vatandaş mükellef ve kamu görevlisi olma ve vergi bilinci aşılaması temennisiyle Vergi Haftamız kutlu olsun.
Sevgiler ve Saygılar sunarım.
Yaşar KISA
Defterdar
Bilindiği üzere, Devletin zorunlu olduğu görevleri yerine getirebilmesi, yani kamusal ihtiyaçları karşılayabilmesi için kamu otoritesine dayanarak fertlerden mali güçleri oranında kanunla ve zorla aldığı paraya vergi diyoruz.
Vergi Anayasal bir görevdir.
Vatandaşlarımızın vergi ödeme bilinç ve alışkanlıklarının geliştirilmesine yardımcı olmak, idaremiz ile mükelleflerimiz arasındaki ilişkileri daha sağlıklı ve düzenli hale getirebilmek için Türkiye çapında “Vergi Hafta”ları düzenleniyor ve kutlanıyor.
Bizler vergi ödevimizi, vatandaşlık görevlerimizi tam olarak yerine getirirsek Devlet dediğimiz tüzel kişilik olur.
Amaç;
Adil bir vergi sistemidir. Kazanan kişiden kazandığı oranda almaktır. Prensibimiz az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almaktır.
Her şey, “Vatandaş en iyisine layıktır.” felsefesinden hareketle düzenlenmiştir.
Tüm dünya ülkelerinde de böyledir. Amaç, toplumsal refahtır. Biz idare olarak vatandaştan Devlete karşı ödevlerini yerine getirmesini beklerken, vatandaşında “Ülkeme karşı ödevlerimi yerine getiriyor muyum.?” diye düşünmesi lazımdır. İşte o zaman Devletten bir şeyler isteme hakkına sahip olabiliriz.
Artan hizmet talebi, kamunun finansman açıklarını artırmakta, kamu açıkları ekonomik istikrar ve rasyonel kaynak kullanımı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. İşte, ekonomik dengelerin korunabilmesi ve genel fiyat seviyesinin yükselmesi olan ENFLASYON’ un etkilerinin azalmasında en önemli araçlardan birisi ve belki de en önemlisi “Vergi’’dir.
Vergi gelirlerinin genel bütçe gelirleri içerisindeki payı % 80’lerdedir. Buda gösteriyor ki kamu harcamalarının karşılanabilmesi için vergi en sağlam kaynak olarak kendini göstermektedir.
Tüm bunların yanı sıra, halen ne yazık ki kayıt dışı ekonomi önemini korumaktadır.
Nedenleri ne olursa olsun; vergi kaçakçılığı bir ülkede, mali, iktisadi ve psikolojik yönden ağır sonuçlar doğurur. Kaçakçılık her şeyden önce ekonomik ahlakı bozduğu gibi kamu gelirlerini de azaltır. Bu durum kamu giderlerinin karşılanabilmesi için “yeni vergilerin” konulmasını veya mevcut oranlarda artışlar yapılmasını mecburi kılar.
Değerli basın mensupları, demek ki vatandaş olarak ödeyeceğimiz vergi oranlarının artırılmasını istemiyorsak bireyler olarak kayıt dışı ekonominin en büyük takipçisi olmamız gerektiğini düşünmekteyim.
Vergileri bir havuza toplamak ve toplanan vergileri gerekli olan alanlara kanalize etmek her ne kadar Anayasa ve diğer yasalarla Maliye Bakanlığına verilmiş bir yasal yükümlülük olsa da vergi bilincini oluşturabilmek için vergi bilincinin küçük yaşlarda çocuklarımıza verilmeye başlanılması, vergi kayıp ve kaçağının büyük bir ölçüde azaltılmasını ve vergi bilincinin her kademedeki bireylere yayılmasını sağlayacaktır.
Alınan bazı önlemlere ve tedbirlere ilave olarak ve aşamalı uygulanması önem arz eden bazı kanun değişikliklerine ve teknolojik yeniliklere de ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrıca, vergi oranları düşürülmeli, buna karşılık verginin ve tabana yayılması sağlanmalıdır.
Vergi Gelirlerinin devleti ayakta tutan en önemli kaynak olduğunu hepimizin gayet iyi bildiğini zannediyorum. Yakalarımıza taktığımız mavi-beyaz kurdelenin neyi sembolize ettiğine gelince, beyaz mükelleflerimizin vergi ödevini yerine getirmelerini, mavi ise en iyi şekilde hizmete hazır olduğumuzu ifade etmektedir.
Verginin bize dönük bir hizmet olduğunu, bu ödevin zamanında ve tam olarak yerine getirilmesinin daha iyi yol, havaalanı ve liman; daha iyi okul, daha iyi ulaşım, daha iyi hastane ve daha iyi nice hizmetler olduğuna inanmamız gerekmektedir.
Nitekim gelişmiş ülke vatandaşlarının vergi bilinci, vergi ahlakı ve vergi ödeme alışkanlığı gelişmekte olan ülkelere göre çok daha fazladır.
O zaman burada işin içine vergi bilinci ve kültürü girmektedir. İnsanlarımızın ödedikleri vergilerinin hizmet olarak geriye döndüğüne inanmaları gerekmektedir. Bunun içinde İlkokul eğitiminden itibaren verginin bir ödev olduğu, vatandaşlık görevi olduğu çocuklarımıza anlatılmalı diye düşünüyorum. Verginin ders olarak ilkokuldan itibaren Milli Eğitim tarafından müfredata konulması gerekmektedir.
Küçük bir ilkokul öğrencisinin tasarrufu bilmesinde, devlet malına zarar verirken esasen kendi malına, kendi parası ile yapılan sıraya, tahtasına, tebeşirine zarar verdiğini, yurttaşlık bilincinin vergi ödevi ile paralel olduğuna inanması gerekiyor.
Kısaca bireylerin, kalkınmış ve çağdaş bir ülke için vergisini tam ve zamanında ödemeyi alışkanlık haline getirmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı sadece devlet gelirlerinin toplanması ile ilgili görevleri yapmaz. Aynı zamanda gider bütçesinin de yapımını ve kontrolünü elinde bulundurur. Görevleri arasında Devlet bütçesinin yapılarak harcamaların yerinde kullanılmasını takip etmek de vardır. Bu sebeplerle çok zor şartlarda topladığımız devlet gelirlerinin harcamasında da israftan kaçınmalıyız. Bütün Kamu Kurum ve Kuruluşlarının yönetici, amir, memur ve tüm çalışanlarına Vergi Haftası nedeniyle sesleniyorum. Devlet bütçesinden yaptığımız harcamalarda lüksten ve israftan uzak duralım. Devletin tek kuruşunu dahi harcarken gerçek ve zaruri masraflar olup olmadığına dikkat edelim ve mevcut gelir kaynaklarımızı çarçur etmeyelim. Bu hususları Vergi Haftası nedeniyle bir kez daha hatırlatmayı bir borç ve görev biliyoruz.
Vergi Haftasının hepinize ve hepimize daha bilinçli bir vatandaş mükellef ve kamu görevlisi olma ve vergi bilinci aşılaması temennisiyle Vergi Haftamız kutlu olsun.
Sevgiler ve Saygılar sunarım.
Yaşar KISA
Defterdar