Sözer AKYILDIRIM
Iğdır Üniversitesi, Iğdır Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Sözer AKYILDIRIM, Eğitime, Sanata ve kültürel mirasımıza adanmış bir ömrün sahibi olan Ziya Zakir Acarın yaşamını, eserlerini ve topluma kattığı değerleri konu alan bir araştırma incelemeyi kaleme aldı. Iğdır’ın yetiştirdiği bir kültürel hazine olan Z. Zakir Acar hakkında ayrıca Sözer AKYILDIRIM, Azerbaycan Evinde, bir sunum yaptı.
TÜRK DÜNYASININ BİLGE İNSANI
Ziya Zakir Acar, hayatını Türk dünyasının bağımsızlığına, Azerbaycan’a, Karabağ’a adayan bir ülkü bir insanıdır. Türk dünyasının bir ulu bir atası, Dede Korkut’udur.
O bir Çınar ağacıdır… Çınar Ağacı gibi bilgedir. Kolları Çınar Ağacının dalları gibidir, gölgesi yeter…Memleket sevdalısıdır. Yürekli bir yiğit insandır.
Onun ailesi yüzyıl önce garbi Azerbaycan topraklarında yaşamaktaydı. Köyleri Canfeda Ermeniler tarafından basıldı. Birinci dünya savaşının ardında yeni bir dünya düzeni kurulur. Wilson ilkelerine ve Mondros Mütarekesi hükümlerine göre Bağımsız bir Ermenistan kurulmalıdır. Emperyalist güçlerden destek alan Taşnak, Hınçak ve benzeri örgüt üyeleri çeteler halinde Türk yurtlarını basarlar katliam yaparlar. Tarihe kaça kaç olarak geçen” yıllarda Z.Zakir Acarın ailesi ve köylüleri, akrabaları Canfeda köyünde katliama uğrarlar, Sağ kalanlar yollarda birbirlerini kaybederler. Büyük babası Fettullah Ermenilerle çatışmaya girer ve sırtından ve ayaklarından vurulur. Fettullah’ı öldü diye bırakırlar o da sürünerek köydeki bir su kuyusuna saklanır. Bu esnada kuyuya köylülerinden hacı Fetalinin cesedini atarlar. Ceset üzerine düşünce Büyükbaba Fettullah tekrar baygınlık geçirir. Kuyudan zorlukla çıkar . Arazın kıyısına aç, susuz, naçar, yaralı bir şekilde varır. Öldürmeyeni Allah öldürmez !..derler ya o misal. Bünyesi güçlüdür. İri yarı koca yürekli bu cesur adam Arazı geçer Ağaver köyüne ulaşır… Kaçkınların birçoğu, Arazın derin sularında kaybolurlar.
Geride acılar ve bir yığın hüzün kalır. Savaş sonrası Sovyetler kurulur. Hasretlik, ayrılık kaldığı yerden devam eder. Köyleri Ağaver sınırın sıfır noktasındadır. İğdeli Canfeda yana yanadır. Sınırlarda 35 metre yükseklikteki Sovyet kuleleri ve projeksiyonları geceleri gündüze çevirir.
Ziya Zakir Acar bir köylü çocuğu. Çok çocuklu kerpiç bir evde gözlerini açar. Evlerinde ve köylerinde, o zor yıllarda yaşananlar anlatılır. Ermeni mezalimi … Zaten köyleri Ağaverin insanları da kaça kaç döneminde Canfeda’dan gelenlerdir… Ziya Zakir Acar, Anasıyla ilgi hatıralarında şunları anlatır: Anam tarlaya çapaya gittiğinde Arazın karşı tarafına derin bir ah çekerek bakardı; akşamları Bakü radyosu çalardı ve o ağlardı!..
Türkiye’deki okuyucular onu, Görenlerin Gözüyle Iğdır’da Ermeni Katliamı, Her Yönüyle Iğdır, Ayazlı Bir Gece ve İçimizdeki Sızı isimli, hikayesiyle tanıdı. Bugüne kadar 24 esere imza atan Z. Zakir Acar’ın, yüreğinde, bitip tükenmek bilmeyen Türk Dünyası, sevdası vardır. Türkiye ve Azerbaycan sevdalısıdır. Onun gözlerinde Ağrı dağını, Hazar Denizini, Tanrı Dağlarını görürsünüz. O Vatan ve millet sevdasıyla yoluna heyecanla devam etmektedir.
Z. Zakir Acarın Azerbaycan sevgisi, sıradan bir kültürel ilgi veya nostaljik bir bağdan ibaret değildir. O bir millet iki devlet anlayışını yüreğinde hisseden bir bilinçle hareket eden ve Türk Dünyasının birliğini kendisine ideal edinmiş bir şahsiyettir. Z. Zakir Acar’ın Azerbaycan sevgisi, aidiyeti, vefa ve kardeşliğin en güzel örneklerinden biridir. O her koşulda Azerbaycan’ın ve Türk dünyasının yanında durmuş bir Vatanseverdir. Onun yürüttüğü mücadele, Türk dünyası için bir meşale niteliğindedir.
GARBİ AZERBAYCAN
Ermenistan’ın bugünkü toprakları, Selçuklular devrinde Türkleştirilmiş, Anadolu gibi bir Türk ülkesi haline getirilmişti. Sonradan burası Türkiye ile İran arasında uzun çarpışmalara sahne oldu. Yavuz, Kanuni, IV. Murat, bizzat bu topraklara gelmişlerdir. Bir süre Osmanlıların yönettiği Ülke, daha çok İran’a bağlı kaldı. Son zamanlarda, gene İran’a bağlı özerk bir Türk hanlığı iken, Rusya’ya geçti. XIX. yüzyılın son yarısında, o zamana kadar Osmanlıya en bağlı millet olan, Babıali, tarafından “milleti Sadıka” diye anılan Ermeniler, Rusların, birazda İngilizlerin teşvikiyle, Türkiye’ye başkaldırdılar. Anadolu’nun doğusunda, azınlık oldukları yerlerde isyana, eşkıyalığa, fırsat buldukça katılımlara başladılar. Geniş dış yardımlarla desteklenen Ermeni çeteleri ve derneklerinin bu eylemleri Ermeni halkına da çok zarar vermiştir.
1878 Berlin Antlaşmasına göre, Ruslar Türkiye’yi Doğu Anadolu’da Ermeniler lehine ıslahat yapmaya zorunlu kılan bir madde koydular. Bu maddeyi antlaşmayı imzalayan büyük Avrupa devletleri desteklediler. Ancak ,II. Abdülhamit, bütün dış baskılara rağmen, saltanı boyunca bu tehlikeli Islahata yanaşmadı. Kurtuluş Savaşında Kazım Karabekir komutasındaki kuvvetler, bir ara Erzurum, Van gibi vilayet (eyalet) merkezlerine bile hakim olan Ermenileri bozguna uğratarak bugünkü sınırımızı çizdiler.
Ermeni Çetecilerinin Kars ve Iğdır çevresinde Müslüman Ahaliye yönelik katliam hareketleri 1915 ve 1920 yılları boyunca sürmüştür.1917 Sovyet İhtilalinin patlak vermesi, Rus ordularında çözülme meydana getirmiş, Doğu Anadolu’da cephede etkinlik, Ermeni ve Gürcülere geçmiştir. Söz konusu dönemde, Anadolu’nun birçok yerinde Ermenilerin Türk halkına yönelik katliam hareketleri başlamıştır. Rus işgali altındaki bölgede faaliyete geçen Ermeniler, sütten kesilmemiş çocukları öldürmüş (1992 yılı, 26 Şubat’ında, Hocalıda aynı katliamları yapmışlardır) hamile kadınların karnını yarmış, Müslümanları diri diri yakmış, kız çocuklarına, kadınlara her türlü, tecavüzlerde bulunmuşlardır.
Garbi Azerbaycan; geçmiş yüzyıllarda Revan hanlığı olarak bilinen kadim Türk toprakları. Osmanlılar ve İranlılar arasında el değiştirmiş. 70 yıl boyunca Sovyetler Birliğine dahil olmuştur. Revan (Erivan) bugünkü Ermenistan’ın başkenti. Türk sınırına 20 km mesafede (Iğdır, Alican Köprüsü). Şehrin Işıkları Iğdır’dan rahatlıkla görülmektedir. Denizden 984 m yüksekliktedir. Erivan, Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur. Büyük ve küçük Ağrı dağı şehirden rahatlıkla görülmektedir. Erivan eski bir Türk şehridir.1897 de şehirdeki Türk nüfus %52 sini teşkil etmektedydi.1932’de bu sayı %6.3 düşürülmüştür.
Sovyet Ermenistan’ı izlediği asimilasyon politikasıyla bölgedeki Türkleri vatanlarından sürmüştür. Türkler ve Ermeniler aynı köyde birlikte yaşamaya mahkûm edilmişlerdir. Türk köylerine Ermenililer yerleştirilmişti. Genç Ermeni ve Müslüman Türklerin evlenmeleri başlamıştı. Dini vecibeler yerine getirilemiyordu. İnsanların mal varlıklarına el konulmuştu.
Türkler kolhoz sitemine alışık olmadıkları için çok sıkıntı çekiyorlardı. Bazıları her şeyi göze alarak Türkiye’ye kaçmak istedi. Hükümet sınır güvenliğini daha da sıkıya aldı.
Hatta ailelerin içinde ispiyoncular tutarak kaçma teşebbüslerini önceden öğreniyor ve tedbir alıyorlardı. Türkiye geçmek isteyen bazı kesimler ya iç kesimlere ya da Sibirya’ya sürgün ediliyordu.
Riskleri göze alarak sınırı geçip (1932), hürriyetine kavuşmak isteyen ailelerle, Rus -Ermeni güvenlik güçleri ve ispiyoncular arasında sıkı sık çıkan çatışmalarda ölümler olmaktaydı.
IĞDIR : Doğu Anadolu Bölgesinin Erzurum-Kars bölümünde, Kars’a 135 km uzaklıkta bir şehir. Doğusunda Aralık ilçesi vardır. Sınır komşuları, Ermenistan, Nahçıvan (Azerbaycan), ve İran’dır. Türkiye ve Ermenistan sınırını ise Aras nehri belirler. Güneyinde Ağrının Doğubayazıt, batısında ise Tuzluca ilçesi vardır. Iğdır ilçesinin büyük bir kısmını Aras nehri çevresinde uzanan Iğdır Ovası kaplar.Bu ovanın tabanında yükselti 800m’nin de altına düşer. Sınırlarımız dışındaki kesimiyle birlikte yanı başında yükselen iki eski yanardağın görünüşü pek muhteşemdir. Bunlardan kuzeydeki Alagöz Dağı (4.094) m sınırlarımız dışındadır. Ovanın güneyinde yükselen Ağrı dağı (5.137 metre ile) Türkiye’nin en yüksek noktasıdır. Iğdır 1.Dünya savaşı sonrası ciddi biçimde Ermeni zulmüne uğramıştır. Yapılan kazılarda toplu mezarlar çıkarılmış ve dünya kamuoyunun dikkatine sunulmuştur. Yüzyıllarca beraber yaşadıkları Türk komşularına saldıran bu insanlar Iğdır, Kars, Erzurum Muş, Van, Bitlis gibi yerlerde komşularını öldürmüşlerdir. Silahlanan Ermeniler kurdukları komitelerin “Kurtulmak istiyorsan, önce komşunun öldür” talimatını yerine getirmişler bu bölgedeki binlerce insan kıyıma uğramıştır. Ziya Zakir Acar işte bu yaşanan acıları kaleme alarak; “Görenlerin Gözüyle Iğdır’da Ermeni katliamını” anlatmış ve genç kuşakların milli bir bilinçle yetişmesi için emek sarfetmiş ve tarihi bir sorumluluğu yerine getirmiştir.
Görenlerin Gözüyle Iğdır’da Ermeni Katliamı kitabında, Ziya Zakir ACAR konuyla ilgili olarak şunları yazmıştır: Ermeniler 1915 yılından 1920 yılı sonlarına kadar, Şahtahtı, Zengezur, Nahçıvan,Iğdır, Serdarabat ve havalisindeki yüzlerce köyde, binlerce Müslümanı, kadın, çocuk ayırmaksızın çeşitli işkencelerle katlederek cesetlerin uzuvlarını parçalamışlardır. Antranik ve Bapun çetelerinin yakıp yıktıkları, aylarca mezalim altında bıraktıkları bu köylerin mallarını yağmaladıkları, binlerce hayvanını gasp ettikleri, mezalimden kurtulabilenlerin de göçe mecbur bırakıldığı arşiv belgelerinde görülmektedir. 11 Mart 1920’de Ermeni çetecileri, Ağbaba, Zarduşat, Şüregel ve Çıldır kazalarına baskınlar düzenlemiş ve buralarda yaşayan Müslüman ahaliyi türlü işkencelerle katletmişlerdir Ermeniler, bölgede sadece Zarduşad da kadın ve çocuklar olmak üzere iki bin kişiyi katletmişler yirmi sekiz köyü tamamen dağıtmışlar ve topladıkları Müslüman kızlarının bir kısmını Gümrü’ye bir kısmını ise Kars’a getirerek Ermeni evlerine dağıtmışlardır. Müslüman kadın çamaşırların ise pazarlarda teşhir etmişlerdir.
Iğdır’da Koç Kıran, Taşburun, Bulak başı, Kadı kışlak, Hak Mehmet, Oba, Yaycı, Küllük, Bayrak tutan, Gedikli v.b köylerinde toplu katliamlar yapılmıştır. B u yerleşim yerlerinden Oba kötüyü (1-23 Mart 1986), Hak Mehmet köyü (5-6 Ekim 1999), Gedikli-Tuzluca (27 Mayıs 2003) uluslararası medya ve ilim adamları huzurunda canlı tanıkların ifadeleri doğrultusunda kazı yapılarak toplu mezarlar açılmış ve doğruluğu tescil edilmiştir.
İÇİMİZDEKİ SIZI : BİR AYRILIK HİKAYESİ” O TAYDAN BU TAYA”
İçimdeki Sızı, Ermenilerin yaptıkları zulüm ve katliamına uğramış Mehmet Erivanlının gerçek hikâyesini anlatmaktadır. On, on iki yaşlarında bir çocuğun ailesinin Ermeniler tarafından nasıl öldürüldüğünü, Ermeni bir aile tarafında nasıl köle olarak çalıştırıldığını, kimsesizliğini, yalnızlığını, çaresizliğini gözlerimizin önüne serer. Öylesine bir fırtınadır ki Mehmet Erivanlıyı Arasın bu tarafına savurmuş, yurdundan yuvasından baba ocağından, ana kucağından koparıp almıştır. ..Mehmet Erivanlı Ziya Zakir Acarın Amcasıdır. Babası Musa’nın Amcası oğludur. Mehmet Erivanlı 34 yıl sonra amcası oğlu Musa’yla buluşur. Bir gazete ilanı ve ardından mektuplaşmalar sonucu iki can buluşurlar. Dokundukları her şey hasretlik kokar… Musa’da tıpkı Mehmet gibi yetim büyümüştür. Babasını 7 aylıkken kaybetmiştir. Hayat şartları yetim büyüyen Musa’yı kaya gibi sert ve sağlam yapmıştır. Mehmet Erivanlı 34 yıl sonra geldiği Iğdır’da amca oğluyla birlikte geçmişin izlerini sürer. Arasın Nehrinin kıyısına gittik. Karşı taraf İğdeli, Canfeda köylerine, doğup büyüdüğüm yerlere büyük bir hasretle baktım. Anam Gülistan ile kardeşim Eminden son ayrıldığım yere gittim. Onlardan nasıl ayrıldım, onlara neler oldu? Düşünceler içinde gözlerimden yaşlar süzülüyordu…Arasın kıyısında hafif bir rüzgâr esiyordu. Rüzgâr toz tanelerini öfkeyle yüzüme savuruyordu. Uzaklarda bir köpeğin ağlamaklı uluması göz yaşlarıma karışıyordu…
Bu hikâye Aras nehrinin iki yakasında geçen bir fırtınanın destansı hikayesidir. Mehmet Erivanlının İçindeki sızısı acısı, ölümüne kadar devam etti. Amasya’nın Suluova ilçesinde yurduna yuvasına hasretlik çekerek 1979 yılında bu dünyadan çekip gitti. Z.Zakir Acar İçimizdeki Sızı ve diğer kitaplarıyla tarihe ışık tutmuştur.
ZİYA ZAKİR ACARIN BİYOGRAFİSİ:
Şair, yazar, Resim ve Fotoğraf sanatçısı. Dağ sporları tutkunu. Aras ve Ağrı Dağına aşık bir insan.
Ziya Zakir Acar, Iğdır doğumlu olup ilk ve orta öğrenimin Iğdır’da tamamladı. Ankara Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Daha sonra Anadolu Üniversitesi Türkçe bölümünü bitirdi. Yüksek Lisansını Kafkas Üniversitesi Eğitim Bilimleri Program geliştirme ve uygulama alanında yaptı. Kahraman Maraş, Sivas ve Iğdır’da sınıf öğretmenliği yaptı. Yıllar çerisinde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Kültür ve Turizm müdürlüğü gibi görevlerde bulundu. Z. Zakir Acar I.Dağlık Karabağ savaşında Türkiye’den gönderilen ilaç, gıda gibi malzemeleri Karabağ’a ulaştıran insandır. Şoför mahaline oturmuş hiçbir kimsenin cesaret edemeyeceği cesareti göstermiş ve yardımları Karabağ’a götürmüştür. Türkiye ve Azerbaycan arasında kültürel çalışmalar yapmaya devam etmektedir. Azerbaycan Evi Derneğinin uzun yıllardır Başkanlığında yapmaktadır. Meslek yaşamında 170 takdir, teşekkür ve başarı belgesi alan, Z. Zakir Acar’a, Azerbaycan Devleti de onu yaptığı kültürel çalışmalardan dolayı takdirnameler ve madalyalar ile ödüllendirmiştir. O Azerbaycan Devletinin Iğdır’da adeta Fahri konsolosluk görevini de yerine getirmektedir. Iğdır’da çalışan Azerbaycanlı vatandaşların her türlü sıkıntıları konusunda içtenlikle çalışmaktadır.
Ziya Zakir Acarın yayınlanmış 24 kitabı bulunmaktadır. Iğdır sevdalısı olan yazar Iğdır’ın tanıtıma katkıda bulunmak amacıyla “Elimiz Obamız Iğdır”, “Fotoğraflarla Iğdır,” “Iğdır’ın Göğe Uzanan Eli Ağrı Dağı” gibi çalışmalar yaptı.2006 yılında Iğdır Kültür Envanterini ve Gelişim Planını hazırladı. Ziya Zakir Acar, Türkiye Yazarlar Birliği Üyesi, Türkiye ilim ve Meslek Birliği üyesidir. Araştırmacı yazarZ. Zakir Acar çeşitli sempozyum ve kongrelerde bildiriler sunmuştur. Yeşil Iğdır Gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Z. Zakir Acar evli ve iki çocuk babasıdır.
AZERBAYCAN YÜREĞİMDE BİR ŞAHDAMARDIR
Kuşluk vaktine kadar geceler boyu
Savrularak okuduğum yine Şehriyar.
Ala ceylanlara benzer hep Azerbaycan türküleri
Dinlediğim tar.,
Ayrılmaz başımdan, bırakmaz beni artık
Selamsız bir efkâr
Ve yüreğim bin yıllık destanlarla tutuşur
Büyür Azerbaycan kadar!
Azerbaycan Dedem Korkut şafağı
Mübarek dilimi süt gibi sağar.
Bazen rüzgâr olur iliklerimde
Bazen yağmur gibi üstüme yağar.
Götür beni Aras, al beni Hazar
Türkü Türk’ten başka şimdi kim anlar.
Yaram derin, merhemim yok, vaktim dar
Bir destan yazar gibi yaz beni Anar
Duy beni Bahtiyar. Duy beni Şahmar !
Geçen zaman üstüne, dökülen kan üstüne
Kılıç kalkan üstüne
Benim bir yeminim var.,
Azerbaycan yüreğimde bir şahdamarıdır
Ben Yakup gibiyim uzun yıllardır.
Onda Yusuf’umun kokusu vardır. Ve hasreti gönlümde büyük
Türkistan kadardır.
Ayettir kitabımda bayrağımda rüzgardır
Azerbaycan yüreğimde bir şahdamarıdır.
Şimdi Azerbaycan’da mevsim bahardır
Ama türküleri yine baştan başa efkardır
Düşlerimde yağan kardır.
Kafkaslarda parlayan bir diyardır…
Yardır
Azerbaycan yüreğimde bir şahdamarıdır.
Y.B.B.
Yorumlar
Kalan Karakter: