Yiğitler, Dağ dağ;
Zafer kolay, candan vazgeçince.
Şehadet yaşamaktan büyük,
İnanç dolu gövdelerde,
Bir yeni cihan herkese kaderince.
Bir şey var Dumlupınar’da
Yeni günle gökyüzünden seslenen
Mehmet’im, Sinan’ım, Ali’mle başlayan,
Besmelelerle genişleyen..
Her nefer bir âlem
Ne korku yüzünde, ne gönlünde elem,
Vuruşur, vuruşur ölmez de,
Kovalar, katmış önüne düşmanı
Kanlı bedeniyle..
Türk tarihi zaferlerle doludur. Ama 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar savaşı, Türk Milletinin yeniden dirilişidir. 30 Ağustos 1922 tarihi, Türk Milletini esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla, çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve milli benliğini kurtardığı Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
Dünya askerlik tarihinde Başkumandan Meydan Muharebesi kadar kesin sonuçlar doğuran bir meydan muharebesine ender rastlanır. Başkumandan Meydan Muharebesine bu özelliği kazandıran şey, onun sadece düşman ordusunun imha edilmesi ve kesin bir askeri zaferle sonuçlanmasından değil, fakat köklü ve ulu Türk Milletinin tarihinde yeni bir dönem açmasından, tarihte yeni bir Türk Devletinin kurulmasına imkân sağlamasından ileri gelmektedir.
Büyük zafer’in sağladığı sonuçlarda; İmparatorluğun çöküntü dönemi ve son savaşların yenilgisi yüzünden maneviyatı bozulan, bunlara ek olarak açlık, yoksulluk ve bitkinlik etkisi ile yıpranan milletin maneviyatı yükseldiği gibi, kendine güven ve yücelik duygusu yeniden doğmuştur. Bu zafer Yeni Türk Devletinin temeli, uygarlık yolunun en büyük köprüsü olmuştur. Öldüğü sanılan ve mirası paylaşılmaya kalkışılan milletimizin yaşamaya layık ve muktedir olduğu, dünya uygarlığı içinde önemli bir yeri bulunduğu bütün milletlerce kabul edilmiştir. Bu sayede milli misak gerçekleşmiş, Türk’ün yeni durum ve kuvveti karşısında eski düşmanlar, dostluk eli uzatmak ihtiyacını duymuşlardır.
Mustafa Kemal Atatürk zafer için, “zafer bir gaye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan bir amacı elde etmek için gerekir. En belli-başlı vasıtadır. Amaç fikirdir. Zafer, bir fikrin elde edilmesine hizmeti oranında değer ifade eder. Bu fikrin elde edilmesine dayanmayan bir zafer yaşayamaz. O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinde, en büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir dünya doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına zafer, boşa gitmiş bir gayret olur.” Demiştir. Ve Atatürk, zaferden daha büyük gayeyi Dumlupınar askeri zaferiyle elde etti: Türkiye’yi bağımsızlığa kavuşturdu, Batı uygarlığı düzeyine ulaşacak yolu açtı.
87. Yıl dönümünü kutladığımız bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunar, Milletimizin Zafer Bayramı kutlar, Ülkemize hayırlara vesile olmasını dilerim.
Ziya Zakir ACAR
Zafer kolay, candan vazgeçince.
Şehadet yaşamaktan büyük,
İnanç dolu gövdelerde,
Bir yeni cihan herkese kaderince.
Bir şey var Dumlupınar’da
Yeni günle gökyüzünden seslenen
Mehmet’im, Sinan’ım, Ali’mle başlayan,
Besmelelerle genişleyen..
Her nefer bir âlem
Ne korku yüzünde, ne gönlünde elem,
Vuruşur, vuruşur ölmez de,
Kovalar, katmış önüne düşmanı
Kanlı bedeniyle..
Türk tarihi zaferlerle doludur. Ama 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Dumlupınar savaşı, Türk Milletinin yeniden dirilişidir. 30 Ağustos 1922 tarihi, Türk Milletini esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı; kadınıyla, çocuğuyla, ordusuyla topyekûn verdiği bir savaşın ve milli benliğini kurtardığı Zafer Destanı’nın yazıldığı gündür.
Dünya askerlik tarihinde Başkumandan Meydan Muharebesi kadar kesin sonuçlar doğuran bir meydan muharebesine ender rastlanır. Başkumandan Meydan Muharebesine bu özelliği kazandıran şey, onun sadece düşman ordusunun imha edilmesi ve kesin bir askeri zaferle sonuçlanmasından değil, fakat köklü ve ulu Türk Milletinin tarihinde yeni bir dönem açmasından, tarihte yeni bir Türk Devletinin kurulmasına imkân sağlamasından ileri gelmektedir.
Büyük zafer’in sağladığı sonuçlarda; İmparatorluğun çöküntü dönemi ve son savaşların yenilgisi yüzünden maneviyatı bozulan, bunlara ek olarak açlık, yoksulluk ve bitkinlik etkisi ile yıpranan milletin maneviyatı yükseldiği gibi, kendine güven ve yücelik duygusu yeniden doğmuştur. Bu zafer Yeni Türk Devletinin temeli, uygarlık yolunun en büyük köprüsü olmuştur. Öldüğü sanılan ve mirası paylaşılmaya kalkışılan milletimizin yaşamaya layık ve muktedir olduğu, dünya uygarlığı içinde önemli bir yeri bulunduğu bütün milletlerce kabul edilmiştir. Bu sayede milli misak gerçekleşmiş, Türk’ün yeni durum ve kuvveti karşısında eski düşmanlar, dostluk eli uzatmak ihtiyacını duymuşlardır.
Mustafa Kemal Atatürk zafer için, “zafer bir gaye değildir. Zafer, ancak kendisinden daha büyük olan bir amacı elde etmek için gerekir. En belli-başlı vasıtadır. Amaç fikirdir. Zafer, bir fikrin elde edilmesine hizmeti oranında değer ifade eder. Bu fikrin elde edilmesine dayanmayan bir zafer yaşayamaz. O, boş bir gayrettir. Her büyük meydan muharebesinde, en büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir dünya doğmalıdır, doğar. Yoksa başlı başına zafer, boşa gitmiş bir gayret olur.” Demiştir. Ve Atatürk, zaferden daha büyük gayeyi Dumlupınar askeri zaferiyle elde etti: Türkiye’yi bağımsızlığa kavuşturdu, Batı uygarlığı düzeyine ulaşacak yolu açtı.
87. Yıl dönümünü kutladığımız bu mutlu günde, zaferi bize yaşatan Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile kahraman Türk Ordusu’na şükran ve minnetlerimizi sunar, Milletimizin Zafer Bayramı kutlar, Ülkemize hayırlara vesile olmasını dilerim.
Ziya Zakir ACAR