Âlemleri yaratan Yüce Allah’ın kullarına bütün güzellikleriyle bahşettiği
tabiatıyla, havasıyla insanı büyüleyen vatan parçası.
Asya ile Avrupa’yı bağlayan boğazın iki yakasında yayılan coğrafyasıyla
övünülen güzellikler diyarı.
Memleketlerin beşiği, her türlü güzelliğin canlı sergisi.
Atalarımız Süleyman Şah komutasında sallarla Rumeli’ye geçtiği mekan.
Osmanlının ilk donanmasının kurulduğu dağların boğazla yarıldığı, görenlerin
gönülden vurulduğu tabiat harikası.
Doğuda Güvenalan ve Sinekçi ile başlayıp güneyde Küçükkuyu ile
Anadolu’nun batıdaki ucu.
Boğaz ve Saroz körfezi arasındaki en kritik ve en stratejik bölgesi.
Çanakkale:
Seni öyle yazıyla, sözle anlatmak kolay değil. Çok zor. Seni yazmak, okumak
sıradan olur. Seni yaşayarak, gezerek, havanı içlere sindirerek öğrenmek her Türk
vatandaşının görevi. Çünkü sende insanları büyüleyen manevi bir hava vardır.
Atam Fatih Sultan Mehmet devletin güvenliği için yaptırdığı kalp şeklindeki “kilit
bayır” yani denizin kilit kalesi ile Sultaniye kalesi karşılıklı olarak seni söylüyor.
Tarih boyunca hiçbir millete nasip olmayan ve yüce Türk milletinin kahraman
evlatlarınca yaratılan bir büyük mücadelenin, şairin ifadesiyle, Bedr’in aslanlarının
kükrediği ateşten bir imtihandır Çanakkale…
Kınalı kuzuların gül bahçesine girercesine şahadete atıldığı bir yerdir
Çanakkale… Çanakkale, öyle bir mücadeledir ki, asırlardır yorgun düşmüş bir
milletin, milli mücadelesinin önemli bir safhasının teşkil etmiş; Gelibolu’da yarattığı
Atatürk’ü milletin geleceğe ait vazgeçilmez önderi yapmıştır. “Ben, size taarruzu
değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka
kuvvetler, başka komutanlar geçebilir.” İşte Atatürk’ün bu sözü Çanakkale Zaferi’ni
yaratan inancın göstergesidir.
Bu inançtır ki esaret zincirini boynuna takmamış, bağımsızlığı namus ve şeref
addetmiş bir ulusun istiklal ve onurunu kurtarmıştır. Türk’ün ateşten gömlek giydiği bu
var olma mücadelesinde yüce Türk milleti topuyla, tüfeğiyle, kanıyla bayraklaştırmak
istediği bağımsızlığı, karşısındaki muazzam güce rağmen, yılmadan ve fedakârca
kazanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale Savaşlarını kazanan ruhu
açıklarken 57 nci Alayın Conkbayır’daki taarruzunu anlatır. 57 nci Alayın
kahramanlarının içinde bulundukları ortam ve sergilenen davranışı ancak “ruhlarında
mevcut felsefeyle” açıklamak mümkündür. “Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8
metre, yani ölüm kesin. Birinci siperdekiler hiç kurtulmamacasına hepsi düşüyor,
ikinci siperdekiler onların yerine giriyor. Fakat ne imrenilecek bir soğukkanlılık ve
tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakika sonra öleceğini biliyor, en ufak
bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok. Okuma bilenler Kuran-ı Kerim okuyor
ve cennete girmeye hazırlanıyor. Bilmeyenler ise Kelime-i şahadet getiriyor ve ezan
okuyarak yürüyor. Sıcak cehennem gibi kaynıyor. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini
gösteren, hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale
savaşını kazanan bu yüksek ruhtur.”
Asırlar ötesinden Yunus Emre, bu ruh halini ifade ederken, geçen zaman
içerisindeki değişen bir şey olmamıştır: “Ölmekten ne korkarsın, korkma ebedi
varsın.” İşte bu duygunun canlı timsalidir Mehmetçik. Ebedi yaşamak düşüncesidir
onu ayrıcalıklı kılan. Tabi bunun yanında Türk Milletinin en büyük vasfını da
unutmamak gerekir.
Alman düşünür Erich Rotharker, “Tarihi yaratan kavimler, kavimleri hareket
ettiren ise muayyen tarzda yaşama iradeleri, yani kültürleridir.” Der. Türklerin
tarihlerine bakıldığında bu düşüncenin Hunlardan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar
geçen süre içerisinde “kültürlerinin “ onları her zaman “hür” yaşamaktan
vazgeçmediği görülür.
İslamiyet ten önce, Orhun harfleriyle yazılı mezar taşlarında, ölenlerin “erlik
erdemi” sözünü, bugünkü dille “insanlık şerefi” diye çevirebiliriz. Çanakkale, asırlar
sonra “insanlık şerefi” için verilen mücadele ile Türk tarihinin altın sayfaları arasında
farklı bir konumunda yer almıştır.
Çanakkale Zaferi zor şartlar altında binlerce şehit verilerek kazanılmış
mukaddes bir zafer olarak tarihteki yerini alırken, kurtarıcı ve yüce kişiliği ile gelecek
yüzyılları aydınlatacak olan Mustafa Kemal gibi bir güneşi ortaya çıkarması açısından
da ayrı bir önem arz etmektedir. Bizlere böyle bir zaferin gururunu yaşatan binlerce şehit ve gazilerimizi şükranla anıyoruz. Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Genel Haber
Yayınlanma: 21 Mart 2016 - 00:00
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Ziya Zakir ACAR Yer Çanakkale Yıl 1918’in martı Tarihin dönüm noktasıydı zaman. Tarihin en çetin kavşağında kaderimiz Ölüm ıslığı çalarak İnsan biçiyordu makineli tüfekler Şaka değil İnsan biçiyordu makineli tüfekler Başlıyordu ölüm ülkesinde bahar Yürüyordu tek sıralı saflar halinde Hücum altında İnsanlar ki namlulara karşı Göz kırpmadan… Çanakkale:
Genel Haber
21 Mart 2016 - 00:00
İlginizi Çekebilir