Antalya’da Kepez’deyim. Orman içinde bir sağlıklı yaşam merkezidir burası.
Günlerim yoğun bir şekilde spor yapmakla geçiyor. Boş zamanlarımda bilgisayar başında.
20 Mayıs günüydü, otelden içeri giren bu işletmenin kurucularından; Dr.Aynur DOĞAN yanındaki hanımefendiye beni: “İslam hocam, öğretim görevlisi-yazar, çok iyi anlaşıyoruz, yürüyüş sohbetlerimiz çok güzel” diye tanıştırıverdi.
Tanıştırdığı hanımefendinin adını söylemedi. Söylemesine de gerek yoktu zaten.
Çünkü; bu zarif, sportmen hanımefendinin Devlet Bakanı “Selma Aliye KAVAF” olduğunu bilmekteydim.
Bu iki centilmen hanımefendinin “buyurun birlikte bir çay içelim, konuşuruz da” teklifini hiç düşünmeden kabul edivermiştim. Pencere önü aydınlık bir masa etrafında buluşuvemiştik. Masamızda üç fincan ada çayı vardı. Fincandaki sıcak suyun rengi git gide sarıya dönüşürken, koyu bir sohbet de çoktan başlamıştı…
Anlattıklarına göre “üç gündür birliktelermiş, çok güzel bir dağ ve doğa yürüyüşü gerçekleştirmişler. Sohbetimiz de doğa sevgisi üzerine başlayıvermişti kendiliğinden.
Konuşmalardan “Selma Aliye KAVAF’ın doğayı, sporu, yaşamı seven, onca yoğun programlarına rağmen, kendine zaman ayırabilen, yaşamı güzelleştirme gayreti içinde olan, hayata olumlu, aydınlık bir pencereden bakan biri olduğu” izlenimi edindim.
Sayın Bakan’ın bu özelliklerini fırsat sayıp, sohbeti Iğdır, Ağrı Dağı ve bölge sorunları üzerine kaydırmayı denemek vardı kafamda. Nitekim düşündüğümü gerçekleştirdim.
Sohbeti Iğdır, Ağrı Dağı üzerine kaydırmayı bakın ki nasıl başardım…
İ.ÇANKAYA- Efendim, sporu, doğayı, gezmeyi, kısacası yaşamı çok sevdiğiniz o kadar açık ve net ki. Bu her halinizden belli oluyor… Peki hiç yolunuz doğuya düştü mü “Bizim oraları, Iğdır’ı, Ağrı Dağı’nı gezip görme fırsatı bulabildiniz mi? Oralar da kendilerine özgü bir güzellik saklarlar.
S.A.KAVAF - Gezmez, görmez olur muyum hiç? Doğubeyazıt’ı, İshak Paşa Sarayı’nı, Ağrı Dağı’nı ve Iğdır’ı gezdim, gördüm. Bölge- ye hayran kaldım. Zaten her coğrafyanın bir diğerine benzemeyen kendine özgü bir özelliği, güzelliği var. Ama ne yazık ki programımın yoğunluğu nedeniyle çok fazla zaman ayıramadım.
İ.ÇANKAYA- Doğru diyorsunuz sayın bakanım. Her coğrafyanın kendine özgü bir güzelliği var. Peki, yürüyüşü, doğayı, gezmeyi seven biri olarak Ağrı Dağı nasıl ilginizi çekti? Sizin de bildiğiniz gibi, bu eşi ve benzeri olmayan Dağ’ımızı henüz turizme açılabilmiş değiliz...
S.A.KAVAF - Bildiğim kadarıyla Ağrı Dağı ile ilgili bir yasak söz konusu değil. Dağ’a tırmanışlar serbestçe yapılabiliyor. Güvenlik sorunu ile birlikte turistik yatırımların da yapılmasıyla Dağ’a olan ilginin artacağı kanaatindeyim. Ağrı Dağı dünyanın her yerinde bilinen görmek istenen bir Dağ, bu yanı ile de turizme açılmasında büyük yarar var. İlgi çeken bir Dağ’ımızdır. Ağrı Dağı’na Iğdır tarafından ve biraz da uzaktan bakınca görüntü daha bir muhteşem oluyor. (Bu ara Aynur Hanıma dönüp “siz Ağrı Dağı’nı gördünüz mü” diye soruyor…
Evet cevabını alınca rahatlıyor. Sonra tekrar sözü ben alıyorum.
İ.ÇANKAYA- Sn. Bakanım. Ağrı Dağı’nın özellikle komşu ve kardeş ülkemiz olan “Nahçivan’dan”
bir görüntüsü var ki tadına doyum olmuyor. Özellikle Nahçivan’da sohbet ettiğim bir çok kişinin bana “Bizim atalarımız, dedelerimiz bu dağlara bakarak, dağlara hasretle öldüler” deyişlerini bir türlü unutamıyorum. Siz Iğdır’a kadar gelmişken Nahçivan’a geçtiniz mi?
S.A.KAVAF- Maalesef hocam, Iğdır’a kadar geldim ancak, Nahçivan’a geçemedim. Iğdır Doğu’nun vahası. kaysısını, meyvesini, sebzesini bilirim. Bu ürünleriyle doğuyu ve komşu ülkeleri beslediği de bir gerçek. Iğdır ülkemiz için çok önemli bir merkez. Tekrar vurgulamak istiyorum Iğdır Doğunun vahası. Bu bölge önem verilmeyi kesinlikle hak ediyor. Iğdır’ın geleceğinin çok iyi olacağını umuyorum.
İ.ÇANKAYA- Efendim ben şahsınızda Hükümete şunun için bir teşekkür etmek istiyorum;
Iğdır büyük kent merkezlerimize yaklaşık 1.600 km. uzaklıkta. Bu İl’imizle büyük kent merkezlerimiz arasındaki karayolu ulaşımı tam anlamıyla bir çileye dönüşmüştür. Iğdır Havaalanı’nın hükümetiniz döneminde tamamlanarak hizmete açılması bölgemiz için çok yararlı olacaktır. Havaalanının bölgenin ekonomik açıdan büyüyüp gelişmesinde büyük bir katkısı olacağı da kesin.
S.A.KAVAF- Evet, evet çok haklısınız, tamamen katılıyorum. Kaldı ki, Iğdır Havaalanı’nın yapılmasıyla “Azerbeycan’la” da doğrudan ilişki kurulabileceğiz. Bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkiler daha da canlanacak, gelişecektir. Bunlar kaçınılmazdır. Duruma göre ileride Ermenistan bile bu havaalanını kullanabilecektir.
İ.ÇANKAYA- Efendim, bölgemizin bir isteği, bir beklentisi daha var. O da üç ülkeyle komşu olan Iğdır’da Serbest bölge kurulması, ürünlerin değerlemesi, bölgeye teknoloji ve yatarım akması açısından çok önemlidir. Asıl bu konuda katkı ve desteklerinizi beklemekteyiz.
S.A.KAVAF - Evet bu da çok doğru. O bölgede böyle bir oluşuma ihtiyaç var. Havaalanının da yapılmasıyla bu ihtiyaç kendini iyice hissettirecek. Böyle bir oluşumu Iğdır hak ediyor. Tekrar vurguluyorum Iğdır Doğunun vahasıdır.
Sonra, otel kurucusu Aynur hanım araya giriyor. “Hocam şu “Iğdır Neler İstiyor” kitabınızdan Bakan’ımızı da bir armağan etme ister misiniz?”
“Memnuniyetle” diyor, çay ve sohbet için teşekkür ediyor, izin isteyerek masadan ayrılıyorum.. Bir şiir kitabımla birlikte IĞDIR NELER İSTİYOR kitabını imzalayarak bir süre sonra kendilerine iletiyorum.
Uçakla Ankara’ya gitmek üzere hazırlanan Kavaf’a “Sayın Bakanım Iğdır Havaalanı tamamlandığında sizi de uçakla Iğdır’a bekleriz” diyorum…“İnşallah” diyor.
Ve tüm hemşerilerim duysun diye bu sohbeti yazmaya karar verirken sayın Kavaf’ın da iznini almak istedim. “Sayın Bakanım bu sohbetimizi Iğdır’lılarla paylaşmak isterim, bir sakıncası var mı?” diye sordum. “Hayır, hayır ne sakıncası olabilir, bilakis memnun olurum” dediler….
Tatilde olmama rağmen Iğdır’la ilgili yararlı bir iş yapmanın mutluluğu sarmıştı içimi… İslam ÇANKAYA
Günlerim yoğun bir şekilde spor yapmakla geçiyor. Boş zamanlarımda bilgisayar başında.
20 Mayıs günüydü, otelden içeri giren bu işletmenin kurucularından; Dr.Aynur DOĞAN yanındaki hanımefendiye beni: “İslam hocam, öğretim görevlisi-yazar, çok iyi anlaşıyoruz, yürüyüş sohbetlerimiz çok güzel” diye tanıştırıverdi.
Tanıştırdığı hanımefendinin adını söylemedi. Söylemesine de gerek yoktu zaten.
Çünkü; bu zarif, sportmen hanımefendinin Devlet Bakanı “Selma Aliye KAVAF” olduğunu bilmekteydim.
Bu iki centilmen hanımefendinin “buyurun birlikte bir çay içelim, konuşuruz da” teklifini hiç düşünmeden kabul edivermiştim. Pencere önü aydınlık bir masa etrafında buluşuvemiştik. Masamızda üç fincan ada çayı vardı. Fincandaki sıcak suyun rengi git gide sarıya dönüşürken, koyu bir sohbet de çoktan başlamıştı…
Anlattıklarına göre “üç gündür birliktelermiş, çok güzel bir dağ ve doğa yürüyüşü gerçekleştirmişler. Sohbetimiz de doğa sevgisi üzerine başlayıvermişti kendiliğinden.
Konuşmalardan “Selma Aliye KAVAF’ın doğayı, sporu, yaşamı seven, onca yoğun programlarına rağmen, kendine zaman ayırabilen, yaşamı güzelleştirme gayreti içinde olan, hayata olumlu, aydınlık bir pencereden bakan biri olduğu” izlenimi edindim.
Sayın Bakan’ın bu özelliklerini fırsat sayıp, sohbeti Iğdır, Ağrı Dağı ve bölge sorunları üzerine kaydırmayı denemek vardı kafamda. Nitekim düşündüğümü gerçekleştirdim.
Sohbeti Iğdır, Ağrı Dağı üzerine kaydırmayı bakın ki nasıl başardım…
İ.ÇANKAYA- Efendim, sporu, doğayı, gezmeyi, kısacası yaşamı çok sevdiğiniz o kadar açık ve net ki. Bu her halinizden belli oluyor… Peki hiç yolunuz doğuya düştü mü “Bizim oraları, Iğdır’ı, Ağrı Dağı’nı gezip görme fırsatı bulabildiniz mi? Oralar da kendilerine özgü bir güzellik saklarlar.
S.A.KAVAF - Gezmez, görmez olur muyum hiç? Doğubeyazıt’ı, İshak Paşa Sarayı’nı, Ağrı Dağı’nı ve Iğdır’ı gezdim, gördüm. Bölge- ye hayran kaldım. Zaten her coğrafyanın bir diğerine benzemeyen kendine özgü bir özelliği, güzelliği var. Ama ne yazık ki programımın yoğunluğu nedeniyle çok fazla zaman ayıramadım.
İ.ÇANKAYA- Doğru diyorsunuz sayın bakanım. Her coğrafyanın kendine özgü bir güzelliği var. Peki, yürüyüşü, doğayı, gezmeyi seven biri olarak Ağrı Dağı nasıl ilginizi çekti? Sizin de bildiğiniz gibi, bu eşi ve benzeri olmayan Dağ’ımızı henüz turizme açılabilmiş değiliz...
S.A.KAVAF - Bildiğim kadarıyla Ağrı Dağı ile ilgili bir yasak söz konusu değil. Dağ’a tırmanışlar serbestçe yapılabiliyor. Güvenlik sorunu ile birlikte turistik yatırımların da yapılmasıyla Dağ’a olan ilginin artacağı kanaatindeyim. Ağrı Dağı dünyanın her yerinde bilinen görmek istenen bir Dağ, bu yanı ile de turizme açılmasında büyük yarar var. İlgi çeken bir Dağ’ımızdır. Ağrı Dağı’na Iğdır tarafından ve biraz da uzaktan bakınca görüntü daha bir muhteşem oluyor. (Bu ara Aynur Hanıma dönüp “siz Ağrı Dağı’nı gördünüz mü” diye soruyor…
Evet cevabını alınca rahatlıyor. Sonra tekrar sözü ben alıyorum.
İ.ÇANKAYA- Sn. Bakanım. Ağrı Dağı’nın özellikle komşu ve kardeş ülkemiz olan “Nahçivan’dan”
bir görüntüsü var ki tadına doyum olmuyor. Özellikle Nahçivan’da sohbet ettiğim bir çok kişinin bana “Bizim atalarımız, dedelerimiz bu dağlara bakarak, dağlara hasretle öldüler” deyişlerini bir türlü unutamıyorum. Siz Iğdır’a kadar gelmişken Nahçivan’a geçtiniz mi?
S.A.KAVAF- Maalesef hocam, Iğdır’a kadar geldim ancak, Nahçivan’a geçemedim. Iğdır Doğu’nun vahası. kaysısını, meyvesini, sebzesini bilirim. Bu ürünleriyle doğuyu ve komşu ülkeleri beslediği de bir gerçek. Iğdır ülkemiz için çok önemli bir merkez. Tekrar vurgulamak istiyorum Iğdır Doğunun vahası. Bu bölge önem verilmeyi kesinlikle hak ediyor. Iğdır’ın geleceğinin çok iyi olacağını umuyorum.
İ.ÇANKAYA- Efendim ben şahsınızda Hükümete şunun için bir teşekkür etmek istiyorum;
Iğdır büyük kent merkezlerimize yaklaşık 1.600 km. uzaklıkta. Bu İl’imizle büyük kent merkezlerimiz arasındaki karayolu ulaşımı tam anlamıyla bir çileye dönüşmüştür. Iğdır Havaalanı’nın hükümetiniz döneminde tamamlanarak hizmete açılması bölgemiz için çok yararlı olacaktır. Havaalanının bölgenin ekonomik açıdan büyüyüp gelişmesinde büyük bir katkısı olacağı da kesin.
S.A.KAVAF- Evet, evet çok haklısınız, tamamen katılıyorum. Kaldı ki, Iğdır Havaalanı’nın yapılmasıyla “Azerbeycan’la” da doğrudan ilişki kurulabileceğiz. Bölge ülkeleriyle ekonomik ilişkiler daha da canlanacak, gelişecektir. Bunlar kaçınılmazdır. Duruma göre ileride Ermenistan bile bu havaalanını kullanabilecektir.
İ.ÇANKAYA- Efendim, bölgemizin bir isteği, bir beklentisi daha var. O da üç ülkeyle komşu olan Iğdır’da Serbest bölge kurulması, ürünlerin değerlemesi, bölgeye teknoloji ve yatarım akması açısından çok önemlidir. Asıl bu konuda katkı ve desteklerinizi beklemekteyiz.
S.A.KAVAF - Evet bu da çok doğru. O bölgede böyle bir oluşuma ihtiyaç var. Havaalanının da yapılmasıyla bu ihtiyaç kendini iyice hissettirecek. Böyle bir oluşumu Iğdır hak ediyor. Tekrar vurguluyorum Iğdır Doğunun vahasıdır.
Sonra, otel kurucusu Aynur hanım araya giriyor. “Hocam şu “Iğdır Neler İstiyor” kitabınızdan Bakan’ımızı da bir armağan etme ister misiniz?”
“Memnuniyetle” diyor, çay ve sohbet için teşekkür ediyor, izin isteyerek masadan ayrılıyorum.. Bir şiir kitabımla birlikte IĞDIR NELER İSTİYOR kitabını imzalayarak bir süre sonra kendilerine iletiyorum.
Uçakla Ankara’ya gitmek üzere hazırlanan Kavaf’a “Sayın Bakanım Iğdır Havaalanı tamamlandığında sizi de uçakla Iğdır’a bekleriz” diyorum…“İnşallah” diyor.
Ve tüm hemşerilerim duysun diye bu sohbeti yazmaya karar verirken sayın Kavaf’ın da iznini almak istedim. “Sayın Bakanım bu sohbetimizi Iğdır’lılarla paylaşmak isterim, bir sakıncası var mı?” diye sordum. “Hayır, hayır ne sakıncası olabilir, bilakis memnun olurum” dediler….
Tatilde olmama rağmen Iğdır’la ilgili yararlı bir iş yapmanın mutluluğu sarmıştı içimi… İslam ÇANKAYA