Gündem
Yayınlanma: 23 Mayıs 2013 - 05:27
Doğu Anadolu Akil İnsanlar Heyeti Iğdır'da
Hükümetin terör sorununun çözümü için başlattığı süreçte oluşturulan Akil Adamlar da Doğu Anadolu bölgesi gurubu Akil İnsanlar Heyeti İstanbul'dan hava yolu ile Iğdır'a geldi. Akil Adamlar toplantısına Doğu Anadolu gurubu Başkanı Can Paker(TSEV Başkanı), Başkan Vekili Sibel Eraslan (Yazar), Sekreter Ayhan Ogan (Sivil Dayanışma Platformu Başkanı), Abdurrahman Dilipak (Yazar), Abdurrahman Kurt, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan, Hak-iş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Yeni Anayasa platformu kurucusu Mehmet Uçum ve Zübeyde Toker katıldı. Akil İnsanlar Doğu Anadolu Bölgesi Heyeti, havaalanında Iğdır'daki sivil toplum örgütleri tarafından çiçeklerle karşılandı. Burada bir açıklama yapan heyet Başkanı Can Paker, doğu heyeti olarak şimdiye kadar 8 ili ziyaret ettiklerini, her hafta 2 ili gezdiklerini belirtti. Paker, bu programlarından Iğdır, Kars ve Ardahan olmak üzere 3 ili gezeceklerini, son olarak Ağrı ve Erzurum'a gidildikten sonra Doğu Anadolu'daki bütün şehirleri bitireceklerini söyledi. Heyet daha sonra kalacakları İmparator Otele yerleştikten sonra Iğdır Ticaret odası konferans salonunda toplantı düzenledi. Toplantıya Iğdır'da bulunan sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve bazı vatandaşlar katıldı. Akil Adamlar toplantısının açılış konuşmasını yapan gurup başkanı Can Peker, Doğu Anadolu Bölgesi Akil Adamlar gurubunda yer alan arkadaşların her birisinin kendi ayrı görüşlerinin bulunduğunu belirtti. Kurulda bulunan herkesin ortak görüşünün bu sürecin barış içerisinde geçmesi olduğunu ifade eden Paker, silahların konuşmadığı sürece çözümün çok daha kolay olacağı ve bu çözümün herkes için mutluluk getireceğini düşünen insanlar olduğunu söyledi. Paker, bu toplantıların kendileri için çok önemli olduğunu belirterek sivil toplumun görüşlerinden alınan görüş ve değerlendirmeleri raporlaştırıp Ankara'ya sunacaklarını kaydetti. Toplantıya katılan kuruluş temsilcileri ve vatandaşlar, kiminle Barış olacağını, Iğdır'da yaşayan Azeri ve Kürtler olarak zaten Barış içerisinde olduklarını belirttiler. Kamusen Iğdır İl Başkanı Bülent Kaçak, “Barış süreci başlatıldı Barışın kiminle yapıldığı önemli, benim annem Kürt, sizin sayenizde annemle evde ayrışma yaşıyorum, biz Kürtlerle hiçbir sorun yaşamıyoruz siz kimi barıştırmaya geldiniz, ben çok merak ediyorum. Türkiye genelinde aldığınız tepkileri hiçbir siyasi partiye bağlı değilseniz bu tepkileri kime izah edeceksiniz, izah ettiğiniz tepkilere olumlu cevap alamadığınızda sizin bu tepkiniz ne olacak onuda merak ediyorum, sizin asıl amacınız psikolojik hareketmi, toplum mühendisliğimi, gözyaşı edebiyatımı, göz boyamamı, Milli hassasiyetleri kırmak toplumu ayrıştırmak ve yıkım sürecine destek vermekmidir amacınız” dedi. Emekli Öğretmen Celal Tümay “Başbakanın Yaşadığımız Çoğrafyada Arap Baharı adı altında Mısır, Libya, Irak, Tunus'ta yapılan katliamlara sessiz kalmasımıdır Barış süreci, İsrailin Irağı ve gazzeyi bombaladığı gibi, Sayın Başbakan Esad bile demiyor Eset diyor onun adı esetmidir biz diyoruzki Barış Olsun Atatürkün dediği gibi önce Yurtta Barış sonra dünyada Barış. AKP İktidara geldiği gün bizim bir tek komşumuzla bile sorunumuz yoktu şimdi düşman olmadığımız komşumuz kalmadı. İsraile hoş gelsin diye Malatya Küreciğe füze kalkanları koydu.Ülkemizde bu Barışı gerçekleştirme şansı sıfırdır” dedi. Iğdır Ehlibey Alimleri Derneğine Bağlı Molla Kurban Ulusöz ise “bu Barışı Dağlar Taşlar Kuşlar istiyor ama Siyasetçilerimiz istemiyor, kimse istemez bir annenin gözü ağlasın ama bunlar bir makam için ağlatıyorlar dedilerki Kürtlerin hakkını vereceğiz demekki sen bunların hakkını gasp etmiştinki şimdi binlerce insanın kanı döküldükten sonra veriyorsun. Biz artık Devlete güvenmiyoruz. Bizim tek düşmanımız dinimize düşman olandır” dedi. Grup Başkanı Can Paker, Başkanvekili Sibel Eraslan ve Sekreter Ayhan Ongan ile üyeler Mahmut Arslan, Abdurrahman Kurt, Zübeyde Toker ve Mehmet Uçum, Iğdır, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşların çözüm sürecine ilişkin beklenti ve önerilerini dinledikten sonra konuşmalarına başladı. Başkan Paker, yaptığı konuşmada, Doğu Anadolu Bölgesinde 8 kenti gezdiklerini, halkın sürece ilişkin görüş ve önerilerini aldıklarını söyledi. Hiçbir siyasi parti ve hükümetin temsilcisi olmadıklarını vurgulayan Paker, şöyle devam etti: "Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bir süre sonra siyasi kararları ve askerler ve bürokratlar verdi. 1950'de her ne kadar siyasi partileri seçtiysek de bu partiler, hiçbir siyasi karar vermedi sadece ekonomiyle uğraştılar. Askerlerin ve bürokratların yönettiği devlet iki tehlike üzerine varlığını kurdu. Biri bölücülük, diğeri irtica yani biri Kürtler, öbürü Müslümanlar. Bu süreç 85 yıl sürdü. Askerlerin ve bürokratların yönettiği Türkiye, kendine mahsus bir topluluk yaratmaya çalıştı. Bunlara sosyoloji lisanında beyaz Türkler diyoruz. Belki ben de bunlardan birine dahilim. Bunlar Avrupa'ya gidecek gelecek, lisan öğrenecek falan... Ancak Türkiye'deki esas halklar hep bastırıldı ve bu yapay zümre hep beslendi, devletin imkanlarıyla beslendi." dedi. Turgut Özal döneminde gümrüklerin kalktığını, dış dünyayla ilişkilerin arttığını vurgulayan Paker, şunları kaydetti: "Anadolu'daki insanlar bambaşka bir dünyaya geçti. Yani Anadolu'daki insanlar üretici oldu. O güne kadar köylülük yapanlar üretim yapmaya başladı. Bu yapı ve topluma o asker ve bürokratların yönettiği devlet dar geldi, dar cekette. Bu dar ceket 2002'den başlayarak günümüze kadar yavaş yavaş askerlerin ve bürokratların hakim olduğu devlet gücünü kaybetti. Bunun yerine seçilmişlerin yönettiği devlet güç kazandı. Bugün bu barışa başlanmamasının nedeni seçilmişlerin yönettiği devletin güç kazanmasıdır. Her ne kadar eski devlet de hala orada ise... Hala binlerce yasa ve yönetmelikle varlığını sürdürüyorsa da toplum olarak eski devlet iktidarı kaybetmiştir. Henüz daha yasalarla kendini koruyabilmektedir. Bu nedenle bugün barış süreci başladı. Artık Türkiye'de bölücülük bir mesele değil irtica bir mesele değil. Ne bölücük var ne irtica var. Bazı arkadaşlarım 'bunun sonunda bölünecek miyiz, üniter devlet ne olacak-' diye sordu. Ben cevap vermeyeyim, Abdullah Öcalan'ın 21 Mart'taki Nevruz mesajını okusunlar. Bölünmeyle ilgili hiçbir şey yok. Söylenen tek şey bundan sonra demokratikleşme hız kazanacak."
Gündem
23 Mayıs 2013 - 05:27