Dr Sinan Oğan Iğdırdaki Dolu Felaketi ile İlgili Mecliste Basın Toplantısı Düzenledi

    Milliyetçi Hareket Partisi Iğdır Milletvekili Dr. Sinan OĞAN, 14 Mayıs Salı günü 14.45’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Iğdır’da meydana gelen dolu felaketi ile ilgili bir basın toplantısı düzenleyerek konuyu meclis gündemine taşıdı.    OĞAN, konuşmasının başında Hatay Reyhanlı’daki hain saldırıyı kınadı, ayrıca 14 Mayıs’ın Dünya Çiftçiler Günü ve Dünya Eczacılar Günü olduğuna dikkat çekti. Konuşmasının sonunda OĞAN, tablet bilgisayardan Iğdır’a yağan dolunun görüntülerini basın mensuplarına izletti. Gazeteciler, videoyu hayretle izlediler. OĞAN’ın basın toplantısına gazeteciler yanı sıra, meclisteki ziyaretçileri de katıldı. Basın toplantısından sonra OĞAN, Kanal B’de katıldığı Güncel programında da Iğdırlı çiftçilerin mağduriyeti üzerinde duruldu.    OĞAN’ın basın toplantısındaki konuşması şu şekilde; Bugün 14 Mayıs Çiftçiler Günü, çiftçimizin ne halde olduğu ortada. Bu sabahki grup toplantımızda Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ’nin belirttiği gibi komik faiz düşüşleri oldu denerek rakamlarla çiftçimiz kandırılmakta; ancak sandığın görünce AKP’nin aklına çiftçinin sorunları gelmektedir. Bu arada, bugün aynı zamanda Eczacılık Günü’dür. En zor zamanlarımızda bizlere deva olan tüm eczacılarımızın, 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü’nü kutluyorum.    Iğdır’da insanlarımız, her yıl düzenli olarak bu mevsimlerde dolu felaketine maruz kalmaktadır. Iğdırlı çiftçilerimiz zaten dert doluydu; bir de üzerine bu dolu afetinin gelmesiyle daha da büyük sıkıntıya düşmüşlerdir.    Iğdır’da Çalpala, Bayraktutan, Küllük, Iğdır Merkez, Hakveyis Mahallesi, Kışla Mahallesi Halfeli Beldesi’nin bir kısmına, Hoşhaber, Akyumak, Evci, Tacirli ve Melekli Beldesi’nin bir kısmına dolu yüzde 80 oranında zarar vermiştir.    Iğdırlı vatandaşlarımızın isteği; ilin afet bölgesi ilan edilmesi ve böylece afet bölgesi kapsamına alınmasıdır. Çiftçilerimizin bütün umudu suya düşmüştür. En azından Iğdır’da su borçlarının, faiz borçlarının, kredi ödemelerinin ertelenmesi gerekmektedir. Zarar gören köylerde arsaların çoğu hissedarlar üzerinedir, bazılarına yerel tek bir kişi üzerine tapu bulunmamaktadır. Bundan dolayı sigorta da yapılamamış ve zararları tahsil edilememektedir.        Iğdırlı vatandaşlarımızın isteği mütevazı isteklerdir. Benim Iğdırlı vatandaşım, yandaş firmalar gibi milyarlık ihaleler istemektedir, elindeki avucundakini korumak istemektedir. Iğdırlı vatandaşın isteği; ilin afet bölgesi ilan edilmesi ve böylece afet bölgesi kapsamına alınmasıdır.    Bunun yanı sıra, Tuzluca Barajı yapılırsa, Iğdır’da iklimi yumuşatacak ve dolu tehlikesi Iğdır Ovası’nda daha az görülür bir doğal felakete dönüşecektir. Dolayısıyla buradan bir kez daha yetkilileri göreve çağırmak isterim. Bu da Ünlendi Barajı yıllar süremesin, olmayan baraj 4 bekçi emekli etmesin.    Çiftçilerimiz, sulama kanallarının beton olmaması ve yapılan HES’ler nedeniyle azalan su nedeniyle tarlalarını bile sulayamaz hale gelmiştir. Ders kitaplarında pamuk üretildiği söylenen Iğdır’da şimdi pamuğun p’sine rastlanamamakta, şeker pancarı üretimi günden güne düşmektedir. Tüm bunlar yetmemiş gibi bütün zorluklarla mücadele eden çiftçilerimiz Iğdır’da yağan şiddetli dolu yağışı ile perişan olmuşlardır. Dolu mağduru çiftçilerimiz devletten yardım beklemektedir. Allah’tan gelene bir itirazım yoktur; ama artık devlet babanın çiftçi evlatlarına sahip çıkma zamanı gelmiş de geçmektedir.    AKP’nin dış politikada sapla samanı artık iyice birbirine karıştırdığı görülmektedir. Şaşkınlık bununla sınırlı değildir.  Tarım politikaları da dibe vurmuştur. Türkiye, saman ithal eden bir konuma gelmiştir. Çiftçilerimizin dertleri saymakla bitmemektedir. Geçmişte de soru önergelerimizle Karakoyunlu’da ve Melekli’de olan dolu felaketleriyle ilgili meclis gündemine taşıdık; ama kimse oralı olmadı. Sanki sadece Diyarbakır’ın sorunları Tarım Bakanı Mehdi EKER’in sorunları; ama Iğdır’ın sorunları değil.    Iğdır’dan oy alamadınız diye, Iğdır’da milletvekili çıkartamadınız diye Iğdır’ı dışlamayın. Yerel seçimler yaklaşıyor, aynı şeyi yine yaşayacaksınız. Gelin, birlikte bu sorunu çözelim.”