Tutulan oruçların karı sadece aç kalmaktı verilmeyen zekatlar
yağmacıların ceplerinde depolanıyordu.İyilik emredileceği yerde ondan
uzaklaşılıp kötülükle arkadaş olanlar vardı.Allah dostlarına düşmanlık
eli, düşmanlarına ise dostluk eli uzatılıyordu. Hacc ibadetini ticarete
dönüştürüp ,cihad’ı rafa kaldıranlar vardı. Bu gidişe dur diyecek bir
mücahid olmalıydı.Böyle bir zamanda, büyük harflerle,kızıl kan ile
yazılan bir imza atıldı tarihe;
“KERBELA”!!!
“İşte Hüseyni kıyam ve Kerbela’sı
Hakka ulaşan LEBBEYK sedası”
Allah’a teslim olan İmam Hüseyin(a.s),tevhid ağacını yeniden yeşertmek için harakete geçiyordu. Zulmün boy gösterdiği bir zamanda HÜSEYNİ KIYAM başlıyordu.Yer Kerbela günlerden ise Aşuraydı.Öyle bir kıyamdı ki İmam(a.s) etrafında küçük büyük 72 leşkerli bir vefa ordusu vardı.
İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamının asıl sebebi; Hz.Muhammed(s.a.a)’in İslam gemisini zulüm denizinden kurtarıp gerçek rotasından çıkarmak isteyenlerin boynunu vurmak ve Furu-u din’i yeniden hayata döndürmekti.
Biliyoruz ki,namazı gerçek anlamıyla kılıp,Allah’ı anmak ibadetlerin en üstünüdür.Çünkü namaz,tevhid kelesinin en sağlam sütunudur.Rabbine kavuşmak isteyen İmam Hüseyin(a.s)şehid olacağı günde bile ok yağmuru altında yine namazını kılmıştı.İmam(a.s) Kerbela’daki kıldığı son namazıyla,son tekbir sesiyle,insanlığın kirli nefsini yıkamıştı.Secdeye yöneldiğinde toprağa değen alnının çizgilerinde, ölümün varlığını bizlere işaret etmişti. Adem’e secde etmeyen şeytanı dualarıyla zincire bağlamıştı.Hz. Hüseyin(a.s)’ın babası rukü halinde zekat veren ve namaz kılarken Rabbine kavuşan Ali(a.s)değil miydi?
Kerbela’da bir tarafta namazın lezzetini tatmayıp,ahiretlerini dünya malına satan yezid ve satın aldığı köleleri vardı.Diğer tarafta ise aşk ile secdeye giden Hüseyin sevdalıları..
“İşte Hüseyin(a.s)’ın oklar arsında kıldığı son namazı Allahu Ekber ile yeniden dirilmenin zamanı” Oruç deyince aklımıza gelen bazı kavramlar vardır.Susuzluk,açlık,sahur ve iftar vs..ama bu kavramların hepsi sınırlıydı.Susuz dudaklar iftarla birlikte suya kavuşurlar. Kerbela’da ise farklı bir oruç tutulmuştu.Bir bardak suyun yanında hiç kaldığı,gürül gürül akan Fırat nehrinin ağladığını görüyoruz.Ağlıyordu çünkü Resul’un güllerine suyundan içirememişti.Kerbela’da oruç tutmanın yaşı yoktu,yedisinden yetmişine,altı aylık süt emen bebeğe kadar herkes oruçluydu. Susuz dudaklar şehadet şerbetiyle iftarlarını bir bir açmışlardı.Yaz mevsiminin orucuna doyamayan Hz.Ali(a.s)’ın oğlu susuz bir şekilde şehid edilmişti.
“Canlar feda olsun, oruçlu susuz dudaklara
Selam olsun,iftarlığını Rablerinden alanlara “
“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah’da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli mükafatı da vardır.”
HADİD/11
Bazı insanlar,zekat vermeyerek mallarının çoğalacağını zannederler ama yanılıyorlar.Çünkü verilmeyen zekat fakirliğe sebep olur. Bizler malımızdan,mal vermeğe kıyamazken, Hz.Hüseyin(a.s)Kerbela’da canından canlar veriyor Allah yoluna.Kerbela’da verilen zekatın yanında bizim vermemiz gereken zekat tüy kadar hafif kalır.
Hacca gidenler her şeyini bırakarak teslim olurlar Alemlerin Rabbine.
Kabe’nin etrafındaki her tavafta ilahi aşkı bulmak isterler.Sanki İbrahim(a.s)’ı görürler,genç fidanı İsmail’e rüyasını anlatırken.”Baba Rabbinin emrettiğine uy” sedası kulaklarına şifa verir.Mina’da kurbanlar kesilir ve şeytanın çirkefliği taşlanır.Kerbela’ya baktığımızda; Ali Ekber’ini,Ali Asger’ini kurban veren İmam(a.s)’ın kalbinde İbrahim’in imtihanı başlamıştı.Hz.Hüseyin(a.s)Kerbela’nın hem İbrahim’i hem de İsmail’i olmuştu.Kurbanlarıyla beraber kurban olmuştu Allah yoluna.Kerbela’da İbrahim(a.s)’ın gözyaşlarının sırrı açığa çıkmıştı.
İmam(a.s)kesilen parmaklarıyla “LEBBEYK ALLAHUMME LEBBEYK!!!”sözünü yazmıştı tarihe..
“Ve iyice bilin ki ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin mutlaka beşte biri Allah’ın ve Peygamberin ve yakınların ve yetimlerin ve yoksulların ve yolda kalmışlarındır.Allah’a inanmışsanız ve hak ile batılın ayrıldığı,yani iki ordunun birbirleriyle buluştuğu gün kulumuza indirdiğimize iman etmişseniz ve Allah’ın her şeye gücü yeter.”
ENFAL/41
Evet,beşte bir derken, abanın altındaki beş nurlu yüzün ismini zikrediyorum .Kerbela’da beş tanenin biri, ceddinin dini için kıyam etmişti.. Hz.Hüseyin(a.s)Allah’ın, peygamberin,yakınların ve müslümanların hakkı için şehadeti seçmişti.Canını ve yakınlarının canını hediye etmişti dedesinin dinine Zeyneb’in gözyaşlarıyla bağışta bulunmuştu aç olan insanlığa… “Hem bir fitne kalmayıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar çarpışın,vazgeçerlerse düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.”
BAKARA/193
İmam Hüseyin(a.s) Kerbela’daki cihadıyla özgürlüğü savunmuş,kabuğuna çekilmiş insanları cesaretiyle gaflet uykusundan uyandırmıştı.Hüseyni kıyam ile örümcek ağının sardığı küflenmiş beyinler İmam tarafından kılıçtan geçirilmişti.
“İçinizde öyle kişiler bulunmalı ki onlar sizi hayra çağırsın,size iyiliği emretsin,sizi kötülükten vazgeçirmeye çalışsın ve onlardır kurtulanlar,muratlarına erenler”
AL-İ İMRAN/104
Hz.Ali(a.s)buyuruyor ki;”Kim marufu emrederse,müminlerin bellerini güçlendirmiş olur,kimde münkerden nehyederse,münafıkların burnunu yere sürmüş olur.”
Hz.Hüseyin(a.s) Kerbela’ya varana kadar uğradığı her yerde iyiliği emrederek,insanları kötülükten alıkoymaya çalışmıştır.Ashabını savaşa göndermeye zorlamamıştır.Etrafındaki yarenlerine en büyük iyiliği, sabretmeyi tavsiye etmişti.yezidin askerlerine bile iyiliği emrederek “dönün bu yoldan, elinize ne geçecek beni öldürdüğünüzde “demişti.
Kerbela’da hak ve batıl karşı karşıyaydı.Allah’ın dostlarını ve Allah’ın dostlarına düşman olanları gürüyoruz.İmam(a.s)’ın yarenleri şeytana kulluk eden Allah’ın düşmanlarını bir bir cehenneme gönderiyorlardı.Allah’ın sevdiklerine dost olanlar kalplerine parolasız hiçbir kimseyi sokmazlar.O parola muhakkak La ilahe illellah ve Muhammed’un Resulullah olmalıdır.Çünkü mümin ya sever yada nefret eder,bir bedende iki baş olmayacağı gibi Allah’ın haremi olan kalbimizde bu iki duyguya bir arada yer yoktur.
Hüseyni kıyamdan Allah’a teslimiyeti öğreniyoruz.Kuru bir çölde bile susuz dudaklarıyla Rablerini zikreden Hüseyin aşıklarını görüyoruz. Hz.Hüseyin(a.s) Kıyamıyla;üşüten her rüzgarda,kavurucu güneş ışığında,ağacın yaprağının kımıldamasında,her yerde her vakitte Allah’ı zikretmemiz gerektiğini bizlere öğretmiştir.Hüseyin(a.s)’ın kıyamını ve Kerbela’sını tanımak;zilletten uzaklaşıp izzete kavuşmakla olur.Kerbela ile doğup Kerbela ile ölmek en büyük marifettir.
Gözlerimize yalvarmalıyız ki annesi KEVSER,babası SIDDIK-I EKBER olana ağlasın
Acaba Kerbela’yı dosya altı edenler yarın RESULULLAH’a ne diyecekler.Kalın mercekli gözlüklerinin buğulanmış camlarıyla Hüseyni kıyamın gerçeklerini göremeyenlere Allah yardım etsin.
“Kerbela’daki kıyamıyla Muhammed(s.a.a)’in kurtuluş gemisini gerçek rotasına çevirene,şehadetiyle İslam ümmetinin kaderini değiştirene
FURU-U DİN’İ YENİDEN HAYATA DÖNDÜRENE
SONSUZ SELAMLAR OLSUN…
HASRET RIZAOĞLU
“KERBELA”!!!
“İşte Hüseyni kıyam ve Kerbela’sı
Hakka ulaşan LEBBEYK sedası”
Allah’a teslim olan İmam Hüseyin(a.s),tevhid ağacını yeniden yeşertmek için harakete geçiyordu. Zulmün boy gösterdiği bir zamanda HÜSEYNİ KIYAM başlıyordu.Yer Kerbela günlerden ise Aşuraydı.Öyle bir kıyamdı ki İmam(a.s) etrafında küçük büyük 72 leşkerli bir vefa ordusu vardı.
İmam Hüseyin (a.s)’ın kıyamının asıl sebebi; Hz.Muhammed(s.a.a)’in İslam gemisini zulüm denizinden kurtarıp gerçek rotasından çıkarmak isteyenlerin boynunu vurmak ve Furu-u din’i yeniden hayata döndürmekti.
Biliyoruz ki,namazı gerçek anlamıyla kılıp,Allah’ı anmak ibadetlerin en üstünüdür.Çünkü namaz,tevhid kelesinin en sağlam sütunudur.Rabbine kavuşmak isteyen İmam Hüseyin(a.s)şehid olacağı günde bile ok yağmuru altında yine namazını kılmıştı.İmam(a.s) Kerbela’daki kıldığı son namazıyla,son tekbir sesiyle,insanlığın kirli nefsini yıkamıştı.Secdeye yöneldiğinde toprağa değen alnının çizgilerinde, ölümün varlığını bizlere işaret etmişti. Adem’e secde etmeyen şeytanı dualarıyla zincire bağlamıştı.Hz. Hüseyin(a.s)’ın babası rukü halinde zekat veren ve namaz kılarken Rabbine kavuşan Ali(a.s)değil miydi?
Kerbela’da bir tarafta namazın lezzetini tatmayıp,ahiretlerini dünya malına satan yezid ve satın aldığı köleleri vardı.Diğer tarafta ise aşk ile secdeye giden Hüseyin sevdalıları..
“İşte Hüseyin(a.s)’ın oklar arsında kıldığı son namazı Allahu Ekber ile yeniden dirilmenin zamanı” Oruç deyince aklımıza gelen bazı kavramlar vardır.Susuzluk,açlık,sahur ve iftar vs..ama bu kavramların hepsi sınırlıydı.Susuz dudaklar iftarla birlikte suya kavuşurlar. Kerbela’da ise farklı bir oruç tutulmuştu.Bir bardak suyun yanında hiç kaldığı,gürül gürül akan Fırat nehrinin ağladığını görüyoruz.Ağlıyordu çünkü Resul’un güllerine suyundan içirememişti.Kerbela’da oruç tutmanın yaşı yoktu,yedisinden yetmişine,altı aylık süt emen bebeğe kadar herkes oruçluydu. Susuz dudaklar şehadet şerbetiyle iftarlarını bir bir açmışlardı.Yaz mevsiminin orucuna doyamayan Hz.Ali(a.s)’ın oğlu susuz bir şekilde şehid edilmişti.
“Canlar feda olsun, oruçlu susuz dudaklara
Selam olsun,iftarlığını Rablerinden alanlara “
“Kim Allah’a güzel bir ödünç verecek olursa, Allah’da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli mükafatı da vardır.”
HADİD/11
Bazı insanlar,zekat vermeyerek mallarının çoğalacağını zannederler ama yanılıyorlar.Çünkü verilmeyen zekat fakirliğe sebep olur. Bizler malımızdan,mal vermeğe kıyamazken, Hz.Hüseyin(a.s)Kerbela’da canından canlar veriyor Allah yoluna.Kerbela’da verilen zekatın yanında bizim vermemiz gereken zekat tüy kadar hafif kalır.
Hacca gidenler her şeyini bırakarak teslim olurlar Alemlerin Rabbine.
Kabe’nin etrafındaki her tavafta ilahi aşkı bulmak isterler.Sanki İbrahim(a.s)’ı görürler,genç fidanı İsmail’e rüyasını anlatırken.”Baba Rabbinin emrettiğine uy” sedası kulaklarına şifa verir.Mina’da kurbanlar kesilir ve şeytanın çirkefliği taşlanır.Kerbela’ya baktığımızda; Ali Ekber’ini,Ali Asger’ini kurban veren İmam(a.s)’ın kalbinde İbrahim’in imtihanı başlamıştı.Hz.Hüseyin(a.s)Kerbela’nın hem İbrahim’i hem de İsmail’i olmuştu.Kurbanlarıyla beraber kurban olmuştu Allah yoluna.Kerbela’da İbrahim(a.s)’ın gözyaşlarının sırrı açığa çıkmıştı.
İmam(a.s)kesilen parmaklarıyla “LEBBEYK ALLAHUMME LEBBEYK!!!”sözünü yazmıştı tarihe..
“Ve iyice bilin ki ganimet olarak elde ettiğiniz şeyin mutlaka beşte biri Allah’ın ve Peygamberin ve yakınların ve yetimlerin ve yoksulların ve yolda kalmışlarındır.Allah’a inanmışsanız ve hak ile batılın ayrıldığı,yani iki ordunun birbirleriyle buluştuğu gün kulumuza indirdiğimize iman etmişseniz ve Allah’ın her şeye gücü yeter.”
ENFAL/41
Evet,beşte bir derken, abanın altındaki beş nurlu yüzün ismini zikrediyorum .Kerbela’da beş tanenin biri, ceddinin dini için kıyam etmişti.. Hz.Hüseyin(a.s)Allah’ın, peygamberin,yakınların ve müslümanların hakkı için şehadeti seçmişti.Canını ve yakınlarının canını hediye etmişti dedesinin dinine Zeyneb’in gözyaşlarıyla bağışta bulunmuştu aç olan insanlığa… “Hem bir fitne kalmayıp din yalnız Allah’ın oluncaya kadar çarpışın,vazgeçerlerse düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.”
BAKARA/193
İmam Hüseyin(a.s) Kerbela’daki cihadıyla özgürlüğü savunmuş,kabuğuna çekilmiş insanları cesaretiyle gaflet uykusundan uyandırmıştı.Hüseyni kıyam ile örümcek ağının sardığı küflenmiş beyinler İmam tarafından kılıçtan geçirilmişti.
“İçinizde öyle kişiler bulunmalı ki onlar sizi hayra çağırsın,size iyiliği emretsin,sizi kötülükten vazgeçirmeye çalışsın ve onlardır kurtulanlar,muratlarına erenler”
AL-İ İMRAN/104
Hz.Ali(a.s)buyuruyor ki;”Kim marufu emrederse,müminlerin bellerini güçlendirmiş olur,kimde münkerden nehyederse,münafıkların burnunu yere sürmüş olur.”
Hz.Hüseyin(a.s) Kerbela’ya varana kadar uğradığı her yerde iyiliği emrederek,insanları kötülükten alıkoymaya çalışmıştır.Ashabını savaşa göndermeye zorlamamıştır.Etrafındaki yarenlerine en büyük iyiliği, sabretmeyi tavsiye etmişti.yezidin askerlerine bile iyiliği emrederek “dönün bu yoldan, elinize ne geçecek beni öldürdüğünüzde “demişti.
Kerbela’da hak ve batıl karşı karşıyaydı.Allah’ın dostlarını ve Allah’ın dostlarına düşman olanları gürüyoruz.İmam(a.s)’ın yarenleri şeytana kulluk eden Allah’ın düşmanlarını bir bir cehenneme gönderiyorlardı.Allah’ın sevdiklerine dost olanlar kalplerine parolasız hiçbir kimseyi sokmazlar.O parola muhakkak La ilahe illellah ve Muhammed’un Resulullah olmalıdır.Çünkü mümin ya sever yada nefret eder,bir bedende iki baş olmayacağı gibi Allah’ın haremi olan kalbimizde bu iki duyguya bir arada yer yoktur.
Hüseyni kıyamdan Allah’a teslimiyeti öğreniyoruz.Kuru bir çölde bile susuz dudaklarıyla Rablerini zikreden Hüseyin aşıklarını görüyoruz. Hz.Hüseyin(a.s) Kıyamıyla;üşüten her rüzgarda,kavurucu güneş ışığında,ağacın yaprağının kımıldamasında,her yerde her vakitte Allah’ı zikretmemiz gerektiğini bizlere öğretmiştir.Hüseyin(a.s)’ın kıyamını ve Kerbela’sını tanımak;zilletten uzaklaşıp izzete kavuşmakla olur.Kerbela ile doğup Kerbela ile ölmek en büyük marifettir.
Gözlerimize yalvarmalıyız ki annesi KEVSER,babası SIDDIK-I EKBER olana ağlasın
Acaba Kerbela’yı dosya altı edenler yarın RESULULLAH’a ne diyecekler.Kalın mercekli gözlüklerinin buğulanmış camlarıyla Hüseyni kıyamın gerçeklerini göremeyenlere Allah yardım etsin.
“Kerbela’daki kıyamıyla Muhammed(s.a.a)’in kurtuluş gemisini gerçek rotasına çevirene,şehadetiyle İslam ümmetinin kaderini değiştirene
FURU-U DİN’İ YENİDEN HAYATA DÖNDÜRENE
SONSUZ SELAMLAR OLSUN…
HASRET RIZAOĞLU