GELENEKSEL GIDALARIMIZI TANITMALI VE KORUMALIYIZ
Ziraat Mühendisleri odası Iğdır İl Temsilcisi Mehmet Ali Bulut “Her toplum tarihinin derinliklerinden süzülerek zamanımıza ulaşan, yaşayış şeklini, şartlarını belirleyen, şekillendiren ve renklendiren önemli yapı taşları vardır.
Yayınlanma :
11.12.2009 09:37
Güncelleme :
29.07.2025 22:55


Aynı zamanda kökenlerimizin gelişimi hakkında bizlere önemli ip uçları sağlamaktadır. Bugün yerel kültürlerin var olan kalıntıları , içende doğulan coğrafya,ekonomik, sosyal ve tarihsel pek çok nedenlerle etkileşerek günümüze ulaşmaktadır. Geleneksel ürünlerimiz ve beslenme alışkanlıklarımız bu kültürel mirasın ana taşlarından sadece birisidir. Küreselleşme ve internet , dünyamızın birbirine uzak coğrafyalarının adeta iç içe geçmesini sağlamış ve sonuçta küçük bir köy haline gelmesine neden olmuştur. Bunun sonucu en büyük darbeyi geleneksel ürünlerimiz ile beslenme alışkanlıklarımız almış bulunmaktadır. En başta da uluslar arası fast food’cu gıda devleri evimize kadar girmiş bulunmaktadır. Tarihe bakarsak , insanın ilk ortaya çıktığı günden bugüne geçen 4,5 milyon yılın neredeyse %99’unda insanoğlu avcılık-toplayıcılık ile geçindi ve dolayısıyla sadece çiğ et , meyve, sebze gibi doğal besinlerle karnını doyurdu. Tarımın başlaması ve gelişmesi ile tahıl , bakliyat, et ve süt tüketimi arttı. Sanayi devriminden sonra ise rafine ve işlenmiş gıdaların (tuz,şeker,margarin)kullanımında artış oldu. Halbuki insanın biyolojisi ve metabolizması bu tür rafine gıdaları sindirmeye pek müsait değildir. Bunun sonucu çağın hastalıkları olan kalp ve damar hastalıkları ile obezitede önemli artışlar gözlenmektedir.
Geleneksel gıdalar ile beslenmede glisemik endeksi(gıdaların kan şekerini yükseltme hızını hızına glisemik endeks denir.) düşük ancak vitamin , mineral maddeler bakımından zengin gıdaların vücuda alındığı bir gerçektir. Doğal tarımsal yöntemlerle elde edilen meyve ve sebzeler, özgürce dolaşan hayvanlardan elde edilen , sakatat ağırlıklı, etin daha az tüketildiği bir beslenme şekli en elzem yemek rejimini oluşturması gerekirken, oysaki çağımızda biz modern insanlar , glisemik endeksi, yüksek , vitamin ve mineral maddeler yönünden fakir gıdaları tüketmek zorunda kalmaktayız. Buna ilaveten üretimde kimyasal gübrelerin , ilaçların, hormonların, katkı maddelerinin kullanıldığı yiyecekler tüketmekte , atalarımıza göre daha az sakatat az sakatat daha az et tüketmekteyiz. Atalarımız işlenmemiş süt, süt ürünleri ,rafine edilmemiş tuz kullanırken bizler ise katkılı koruyuculu süt , yoğurt , rafine tuz ve şeker ile yağ kullanmaktayız. Bunun sonucu biyolojimiz bu yeni sisteme uyum sağlamakta zorlanmakta olup , bu beslenme rejiminin değişikliği ile kanser, kalp ve damar hastalıkları , obezite gibi hastalıklar artmış bulunmaktadır. Geleneksel ürünlerimizin yok olamaması , geleneksel beslenme alışkanlıklarımızın sürdürülmesi için önemli olup , aynı zamanda sağlığımızla da doğrudan ilgilidir. Ulusal gıda kültürümüzün korunması, gıda çeşitliliğimizin artması için yerel tatlarımıza özel önem göstermemiz gerekmektedir. Bu amaçla ülkemizde ve ilimizde aktif olarak çalışmaya başlayan ve geleneksel gıdalar ile yerel üreticilerin korunması hedef olan oluşumlara katkı vermemiz, onları destekleyerek önlerini açmamız gerekmektedir. Ayrıca beslenmemizi yereli koruyarak şekilde düzenlememiz, alış veriş yaparken yereli ve geleneksel ürünlerimizi tercih etmemiz geleceğimiz açısından önemlidir. Hepsinden önemlisi de çocuklarımızı bu konuda eğitmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Çünkü beslenme alışkan lığı çocukluktan başlamaktadır.
Bölgemizde ve özellikle ilimizde üretilen yerel ve geleneksel ürünlerimizi öncelikle araştırıp ortaya çıkarmalıyız. Ardından da bu tatların kaybolmaması için yerel girişimcileri her yönden destekleyip , daha aktif hale getirmeliyiz. Gerekirse bu ürünleri üreten üreticileri tek çatı altında örgütleyip , kolektif çalışmalarını sağlamalıyız. Eğitimle , sergilerle , festival ve fuarlara katılarak medya desteği ile bu kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarmanın yollarını aramalıyız. Ayrıca bu ürünlerin taklitlerini önemek amacı ile markalaşmaya veya coğrafi işaretlemeye gidilmesi gerekmektedir. 5179 sayılı Gıda Kanununda bu ürünlerle ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamakta olup , yeni yapılacak gıda kanununda bu konuda düzenleme yapılması büyük önem arz etmektedir. Bu ürünlerin doğal yapısına zarar vermeden yurt içinde ve yurt dışında tanıtımın yapılaması Ülkemiz yararına olacaktır. Doğal dengenin bozulduğu dünyamızda Ülkemiz yinede diğer ülkelere göre şanslı durumda olduğundan bu durumu iyi değerlendirmek durumundayız.
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: