Toplantıda konuşan Güneş şöyle dedi: "Bu gün toplanmamızın sebebi
yerel seçimler ve seçimi etkileyebilecek bazı yazıların politikalarla
yönlendirme yapmasıdır…
Bizim bu seçimle politikamız çok farklı yönden bakılmaktadır. Bizim amacımız demokratik ve özel belediyecilik anlayışıdır.
Halkı söz sahibi yapan toplumun olmazsa olmazı olan halkla bütünleşen halka karşı açıklık ve halka yaklaşırken insan merkezli politikayla bu planlamaları hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Halkı karar ve yetki sahibi yaparken bunu örgütleme metodu dediğimiz yani belediyecilik anlayışıyla alacağımız kararları fizibilitesinden en ince ayrıntısına kadar halka açık olacak. Özellikle bizim en büyük hedefimiz Iğdır’da musluğundan akan suyu içilebilecek, sokaklarında çamur olmadan yürünebilecek, temizlik hizmetlerinin elden geldiğince önem verilmesi başta kanalizasyon sisteminin çözüme kavuşturulması dolayısıyla bir kentin kent olma özelliğini taşıması gerekmektedir…
Bunu yaparken bir taraftan iller bankasından yararlanma ve diğer yönden Avrupa iskan kaynaklarından yararlanmak, kardeş belediyecilik çerçevesinde oluşturacağımız örgütlenme ile buna hayat vereceğiz.
Bildiğimiz üzere Iğdır’da bu güne kadar bilimsel anlamda Avrupa Hibe Kaynaklarından bütün belediyeler almışken ne yazık ki belediyemiz sadece çöp arıtma tesisi çerçevesinde kredi almıştır.
Bunun en büyük nedeni de çağdaş bir belediyecilik anlayışından uzak olunmasıdır. Tamamen seçime yönelik parti politikaları ile yönetil- mektedir. Demokratik çoğulculuk esastır, bu açıdan baktığımızda ne yazık ki belediyemiz tek taraflı ırkçı bir damga vurmuştur…
Tek amacımız bunu kaldırmak olacak, onun için diyoruz ki Iğdır’da bir sözcüğün altını ısrarla çiziyorum iki cümleyi ortadan kaldıracağız. Birincisi ecem: Kürt geldi, Kürt: kıro ecem çu? Anlayışını kaldırmayı planlıyoruz, bizim anlayışımız ilkokul birinci sınıfa giden öğrencinin anlına cinsiyeti mezhebi yazılı değil siz ona insanca yaklaşmak zorundasınız.
Ama ne yazık ki bugüne kadar direk olarak ırkçılık yaparak politika yapılmakta şimdi olduğu gibi. Şimdiki her iki adayımız da kuzu postuna bürünmüş. Dini yaklaşımlarla farklı yer- lerde yer almışken bugün karşımıza MHP’li olarak çıkıyor ve bizi seçim politikası yaparak halkı göçe sebep edeceğimizi tanıtım broşüründe yayınlamış. Bir diğer AKP adayına gelince düne kadar MHP’li geçinen bugün tam tersi ne başbakanın kişiliğine denk düşen bir politika sergilemekte aniden mevzi değiştirdi.
Biz bunu tek cümleyle açıklıyoruz kuzu postuna bürünmüş kurt gerçekliği. Iğdır halkını yanlış yöne saptırarak seçim amaçlı politikalar yürütülmekte, seçimden sonra biz siyasetçilerin olmazsa olmazı çağdaş ilkelerin dışına çıkarak insanlar üzerinden siyaset yapılıyor.
Benim mitingde yaptığım konuşma saptırılmakta benim konuşmamda Iğdır halkının üzerine güneş doğacaktır dedim. Gazetelerde ise güneş Azeri ve Kürtler için farklı doğacaktır diye geçti. Bu benim kullandığım cümle değil. Bu farklı yönlere çekilmiş bir sözdür. Ben Nurettin Aras’ın babasının cenaze sine gittim çayını içerim ama makamını meşru görmediğim için icap etmişliğim yoktur.
Ali Güner ile akrabalık dereceme geldiğimde 1991 yılından beri görüşmüşlüğüm yoktur, akrabalık derecem de yoktur, sadece teyzemin kızını almıştır. Tek bir sözcük bile sarf etmiş değiliz o korucu başıdır.” dedi.
DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’da yaptığı açıklamada: “Davos’ta Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres ile tartışıp paneli terk etmesinin sebebi sadece yerel seçime verdiği önemi gösteriyor, bunu seçim yatırımı olarak kullanıyor. Başbakan İsrail ile tüm ilişkileri kesmeli halkın yanında olmalı, işte o zaman başbakan ciddidir deriz ama tekrar yineliyorum seçim yatırımı olarak değerlendiriyoruz.” dedi…
Bizim bu seçimle politikamız çok farklı yönden bakılmaktadır. Bizim amacımız demokratik ve özel belediyecilik anlayışıdır.
Halkı söz sahibi yapan toplumun olmazsa olmazı olan halkla bütünleşen halka karşı açıklık ve halka yaklaşırken insan merkezli politikayla bu planlamaları hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Halkı karar ve yetki sahibi yaparken bunu örgütleme metodu dediğimiz yani belediyecilik anlayışıyla alacağımız kararları fizibilitesinden en ince ayrıntısına kadar halka açık olacak. Özellikle bizim en büyük hedefimiz Iğdır’da musluğundan akan suyu içilebilecek, sokaklarında çamur olmadan yürünebilecek, temizlik hizmetlerinin elden geldiğince önem verilmesi başta kanalizasyon sisteminin çözüme kavuşturulması dolayısıyla bir kentin kent olma özelliğini taşıması gerekmektedir…
Bunu yaparken bir taraftan iller bankasından yararlanma ve diğer yönden Avrupa iskan kaynaklarından yararlanmak, kardeş belediyecilik çerçevesinde oluşturacağımız örgütlenme ile buna hayat vereceğiz.
Bildiğimiz üzere Iğdır’da bu güne kadar bilimsel anlamda Avrupa Hibe Kaynaklarından bütün belediyeler almışken ne yazık ki belediyemiz sadece çöp arıtma tesisi çerçevesinde kredi almıştır.
Bunun en büyük nedeni de çağdaş bir belediyecilik anlayışından uzak olunmasıdır. Tamamen seçime yönelik parti politikaları ile yönetil- mektedir. Demokratik çoğulculuk esastır, bu açıdan baktığımızda ne yazık ki belediyemiz tek taraflı ırkçı bir damga vurmuştur…
Tek amacımız bunu kaldırmak olacak, onun için diyoruz ki Iğdır’da bir sözcüğün altını ısrarla çiziyorum iki cümleyi ortadan kaldıracağız. Birincisi ecem: Kürt geldi, Kürt: kıro ecem çu? Anlayışını kaldırmayı planlıyoruz, bizim anlayışımız ilkokul birinci sınıfa giden öğrencinin anlına cinsiyeti mezhebi yazılı değil siz ona insanca yaklaşmak zorundasınız.
Ama ne yazık ki bugüne kadar direk olarak ırkçılık yaparak politika yapılmakta şimdi olduğu gibi. Şimdiki her iki adayımız da kuzu postuna bürünmüş. Dini yaklaşımlarla farklı yer- lerde yer almışken bugün karşımıza MHP’li olarak çıkıyor ve bizi seçim politikası yaparak halkı göçe sebep edeceğimizi tanıtım broşüründe yayınlamış. Bir diğer AKP adayına gelince düne kadar MHP’li geçinen bugün tam tersi ne başbakanın kişiliğine denk düşen bir politika sergilemekte aniden mevzi değiştirdi.
Biz bunu tek cümleyle açıklıyoruz kuzu postuna bürünmüş kurt gerçekliği. Iğdır halkını yanlış yöne saptırarak seçim amaçlı politikalar yürütülmekte, seçimden sonra biz siyasetçilerin olmazsa olmazı çağdaş ilkelerin dışına çıkarak insanlar üzerinden siyaset yapılıyor.
Benim mitingde yaptığım konuşma saptırılmakta benim konuşmamda Iğdır halkının üzerine güneş doğacaktır dedim. Gazetelerde ise güneş Azeri ve Kürtler için farklı doğacaktır diye geçti. Bu benim kullandığım cümle değil. Bu farklı yönlere çekilmiş bir sözdür. Ben Nurettin Aras’ın babasının cenaze sine gittim çayını içerim ama makamını meşru görmediğim için icap etmişliğim yoktur.
Ali Güner ile akrabalık dereceme geldiğimde 1991 yılından beri görüşmüşlüğüm yoktur, akrabalık derecem de yoktur, sadece teyzemin kızını almıştır. Tek bir sözcük bile sarf etmiş değiliz o korucu başıdır.” dedi.
DTP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’da yaptığı açıklamada: “Davos’ta Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres ile tartışıp paneli terk etmesinin sebebi sadece yerel seçime verdiği önemi gösteriyor, bunu seçim yatırımı olarak kullanıyor. Başbakan İsrail ile tüm ilişkileri kesmeli halkın yanında olmalı, işte o zaman başbakan ciddidir deriz ama tekrar yineliyorum seçim yatırımı olarak değerlendiriyoruz.” dedi…