Toplumlar kadını ve erkeği ile bir bütündür. Bugün dünyada da,
ülkemizde de nüfusun yarısı kadındır. Kadının toplum hayatına etkin
katılımını engellemek toplumun gücünü, enerjisini, düşüncesini yarı
yarıya azaltmak bir başka değimle toplumu atıl bırakmak demektir.
Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte kadına önemli haklar verilmiştir.1930 yılında belediye seçimlerine, 1934 yılında ise milletvekilliği seçimlerine katılma haklarını elde etmişlerdir. Ancak bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 550 Milletvekilinin sadece 50’si kadındır. Bu sayının bir önceki döneme göre daha fazla olduğu çeşitli vesilelerle dile getirilmekte ve kadınlara adeta”daha ne istiyor sunuz”denilmektedir.
Bakanlar kurulunda 25 bakanın sadece bir tanesi kadındır. Bürokrasinin üst kademelerinde de durum farklı değildir.
Kars Belediye meclisinde kadın yoktur. İl Genel Meclisinde ise sadece Sayın Çiğdem Perihan AKSOY ile temsil edilmektedirler. O da yaşadığı sıkıntıları “gözümü oydular”diyerek dile getiriyor. Bunun vebali ben de dahil olmak üzere hepimizindir. Fakat önemli olan kadının toplum içinde daha aktif rol almayı kendisinin istemesidir.
Kars’ta Kadın kamu yöneticisi, il müdürü bulunmamaktadır. Şehir Merkezinde yaklaşık elli okul vardır. Bunlardan sadece ikisinin müdürü kadındır.
Bizim çocukluğumuzda, yani 1970’li yıllarda Karslı kadınlar bugün olduğundan çok daha fazla sosyal hayatın içindeydiler. Gülçehre ASKERAN’ı hatırlayınız. Her türlü sosyal etkinliğin, yardımlaşmanın içinde o vardı. Belediye Başkan adayı olduğunda evlerde, mahallelerde yaptığı çalışmalarla ilgili anılar halen dillerde dolaşmaktadır.
Nereye gitti o Karslı kadınlar. Birkaç yıl önce Kars Kapalı spor salonunda bir siyasi partinin kongresinde Karslıların haremlik-selamlık oturdukları haberi yer aldığında “hayır Kars bu değildir”diyerek tepki göstermiştik. Fakat kendimizi kandırmayalım. Kars bu konuda da 30–40 yıl öncesinin, hani şu meşhur 50 milyara satılık şehir günlerinin çok gerisindedir.
Bu olumsuz gidişattan Karsımızı kurtarmak zor değil.29 Mart 2009 tarihinde yerel yönetim seçimleri yapılacaktır. Bugünden tezi yok, Karslı kadınlar yerel yönetim organlarında görev almak için hazırlıklara başlamalılar. Belediye Başkanlığı, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclis üyelikleri için diledikleri partilere başvurmalılar.
Elbette ki sadece başvurmakla kalmamalı, rakiplerini geride bırakacak şekilde hazırlıkta yapmalılar. Örneğin, seçildiklerinde başta kadınların sorunları olmak üzere ülkenin sorunlarına hangi çözümleri getireceklerinin çalışmasını yapmalılar. Hatta partilerinin seçim propagandalarını bizzat onlar yönetmeliler.
Kente kadın eli değmeli. Kars bunu hak ediyor. Bu kentin yönetiminden kadınların uzak tutulması Kars’a yapılacak çok büyük haksızlıktır. Kadınlar kent yönetimine katılarak zarafetlerinden, Nezaketlerinden, şefkatlerinden, ciddiyetlerinden ve parlak zekâlarından diğer yöneticilerin ders almalarını sağlamalıdırlar.
Eğer kadınlar yönetime katılırsa, ihtimal ki, Belediye Meclisinde kavgalarda azalır. Kimse kimsenin üzerine yürümez ve böylece Kentin işleri mecliste çözülür, adliyeyi de meşgul etmemiş oluruz.
Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte kadına önemli haklar verilmiştir.1930 yılında belediye seçimlerine, 1934 yılında ise milletvekilliği seçimlerine katılma haklarını elde etmişlerdir. Ancak bugüne kadar bir arpa boyu yol alınamamıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 550 Milletvekilinin sadece 50’si kadındır. Bu sayının bir önceki döneme göre daha fazla olduğu çeşitli vesilelerle dile getirilmekte ve kadınlara adeta”daha ne istiyor sunuz”denilmektedir.
Bakanlar kurulunda 25 bakanın sadece bir tanesi kadındır. Bürokrasinin üst kademelerinde de durum farklı değildir.
Kars Belediye meclisinde kadın yoktur. İl Genel Meclisinde ise sadece Sayın Çiğdem Perihan AKSOY ile temsil edilmektedirler. O da yaşadığı sıkıntıları “gözümü oydular”diyerek dile getiriyor. Bunun vebali ben de dahil olmak üzere hepimizindir. Fakat önemli olan kadının toplum içinde daha aktif rol almayı kendisinin istemesidir.
Kars’ta Kadın kamu yöneticisi, il müdürü bulunmamaktadır. Şehir Merkezinde yaklaşık elli okul vardır. Bunlardan sadece ikisinin müdürü kadındır.
Bizim çocukluğumuzda, yani 1970’li yıllarda Karslı kadınlar bugün olduğundan çok daha fazla sosyal hayatın içindeydiler. Gülçehre ASKERAN’ı hatırlayınız. Her türlü sosyal etkinliğin, yardımlaşmanın içinde o vardı. Belediye Başkan adayı olduğunda evlerde, mahallelerde yaptığı çalışmalarla ilgili anılar halen dillerde dolaşmaktadır.
Nereye gitti o Karslı kadınlar. Birkaç yıl önce Kars Kapalı spor salonunda bir siyasi partinin kongresinde Karslıların haremlik-selamlık oturdukları haberi yer aldığında “hayır Kars bu değildir”diyerek tepki göstermiştik. Fakat kendimizi kandırmayalım. Kars bu konuda da 30–40 yıl öncesinin, hani şu meşhur 50 milyara satılık şehir günlerinin çok gerisindedir.
Bu olumsuz gidişattan Karsımızı kurtarmak zor değil.29 Mart 2009 tarihinde yerel yönetim seçimleri yapılacaktır. Bugünden tezi yok, Karslı kadınlar yerel yönetim organlarında görev almak için hazırlıklara başlamalılar. Belediye Başkanlığı, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclis üyelikleri için diledikleri partilere başvurmalılar.
Elbette ki sadece başvurmakla kalmamalı, rakiplerini geride bırakacak şekilde hazırlıkta yapmalılar. Örneğin, seçildiklerinde başta kadınların sorunları olmak üzere ülkenin sorunlarına hangi çözümleri getireceklerinin çalışmasını yapmalılar. Hatta partilerinin seçim propagandalarını bizzat onlar yönetmeliler.
Kente kadın eli değmeli. Kars bunu hak ediyor. Bu kentin yönetiminden kadınların uzak tutulması Kars’a yapılacak çok büyük haksızlıktır. Kadınlar kent yönetimine katılarak zarafetlerinden, Nezaketlerinden, şefkatlerinden, ciddiyetlerinden ve parlak zekâlarından diğer yöneticilerin ders almalarını sağlamalıdırlar.
Eğer kadınlar yönetime katılırsa, ihtimal ki, Belediye Meclisinde kavgalarda azalır. Kimse kimsenin üzerine yürümez ve böylece Kentin işleri mecliste çözülür, adliyeyi de meşgul etmemiş oluruz.