Bu söz Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed Mustafa’nındır s.a.v. O
Peygamber ki Allah O’nu korumaya almış, sözlerinde asla yanlış ve
yanılma olmadığı garantisi yüce Rabb-ül alemin kendisi tarafından
verilmiştir. Buna göre Peygamber efendimizin kızı Fatıma hakkında
buyurmuş olduğu söz Allah’ın desteği ile gerçek ve tüm Müslümanları
bağlayan bir sözdür. Şimdi gelelim Fatıma’ya! Allah son Peygamberinin
neslini O’nunla devam ettirmiş, Kevser’e benzetmiş bu da hayata
geçmiştir. Bu gün yeryüzünde elinde şeceresi olan yüz binden daha fazla
seyyit vardır. Ama Resulullah’ın s.a.v düşmanlarından hiçbir iz ve eser
yoktur.
Yine buyurmaktadır ki efendimiz hazretleri: “Aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum birisi Allah’ın gökten yere sarkmış olduğu ipi Kur’an-ı Kerim diğeri ise benim itretim ehl-i beytimdir. Fatıma Allah Resülünün emanetidir. Müslümanlar bu emaneti nasıl korudular?
Resulullah’tan sonra maalesef öyle şeyler gelişti ki gerçekten utanç vericidir. Ondan daha fazla utanç verici şey ise yanlışlıkları bilindiği halde korumaya alınmalarıdır.
Hicretin 10 ncu yılı Cemad-ül evvel ayının on üçüncü günü Fatıma Zehra’nın şehit olduğu gündür. Yani Hicri 10 ncu yılı 28 Sefer babasının vefatından sadece 75 gün geçmektedir. Fatıma ise 18 yaşındaydı, kendi eceliyle mi vefat etti. Bunu söylemek gerçekten O hazrete hakaret olur. Peki, nasıl şehit oldu? Kimler O’nu şehit etti? Müşrikler mi? Müslümanlar neden Peygamberlerinin Nur-u didesini korumadılar? Keşke müşrikler bu işi yapsaydılar. Maalesef babasına en yakın görünen insanlar, Allah’ın habibinin cenazesini yerde bırakıp alelacele makam kapmaya koyuldular. Makamı kaptıktan sonra ilk işleri Allah Resülünün ailesi ve ehl-i Beyti ile uğraşmak oldu. O hazretin evine baskın yapıp ateşe verdiler. Zorla kapıyı kırıp içeriye girdiler, kapı ile duvar arasında kalan Fatıma’ın kaburgaları kırıldı karnındaki çocuğu da şehit oldu.
Babasının sağlığında kendisine vermiş olduğu Fedek bağı gasp edildi. Babasından sonra sadece 75 gün yaşayan Fatıma’ya neler yapıldıysa dedi ki: Babacığım senden sonra bana gelen musibetler güneşe gelse artık gündüzler de gece olurdu. İşte koruma altına alınan sahabeler efendilerinin kendilerine bıraktığı emanete böyle davranarak İslam tarihinde siyah sahifeler açtılar. Nedense Ehli sünnet camiasında Fatıma’dan hiç bahsolunmuyor. Birkaç yıl önce Vahhabilerin baş müftüsü Resulullah’ın kızı Fatıma hakkında minberlerde konuşun O’nu övün demişti. Fakat O konuşulup övüldükçe birilerinin işlemiş oldukları cinayetler açığa çıkıyor bahanesiyle yasaklandı.
Gerçekten kendisine Müslüman diyen her fert kendi Peygamberinin bu emaneti hakkında iyi düşünmeli, iyi korumalı ve emanete karşı vazifesini yerine getirmelidir. Bizler bir ümmet olmanın gerektirdiklerini hakkıyla tanıyıp yapmalıyız. O hazretin şehit olduğu gün tüm Müslümanlar hüzünlü olmalı O hazreti şehit edenleri lanetlemelidirler. Ayrıca iki âlemin hanım efendisi O yüce zatın güzel ahlakını örnek alıp hayata geçirmeliyiz. Allah bizi O’nun ve babasının yolundan ve sünnetinden ayırmasın, bizleri O hazretin ezadarlarından etsin İnşallah.
Şeyh Arslan BAŞARAN
Yine buyurmaktadır ki efendimiz hazretleri: “Aranızda iki paha biçilmez emanet bırakıyorum birisi Allah’ın gökten yere sarkmış olduğu ipi Kur’an-ı Kerim diğeri ise benim itretim ehl-i beytimdir. Fatıma Allah Resülünün emanetidir. Müslümanlar bu emaneti nasıl korudular?
Resulullah’tan sonra maalesef öyle şeyler gelişti ki gerçekten utanç vericidir. Ondan daha fazla utanç verici şey ise yanlışlıkları bilindiği halde korumaya alınmalarıdır.
Hicretin 10 ncu yılı Cemad-ül evvel ayının on üçüncü günü Fatıma Zehra’nın şehit olduğu gündür. Yani Hicri 10 ncu yılı 28 Sefer babasının vefatından sadece 75 gün geçmektedir. Fatıma ise 18 yaşındaydı, kendi eceliyle mi vefat etti. Bunu söylemek gerçekten O hazrete hakaret olur. Peki, nasıl şehit oldu? Kimler O’nu şehit etti? Müşrikler mi? Müslümanlar neden Peygamberlerinin Nur-u didesini korumadılar? Keşke müşrikler bu işi yapsaydılar. Maalesef babasına en yakın görünen insanlar, Allah’ın habibinin cenazesini yerde bırakıp alelacele makam kapmaya koyuldular. Makamı kaptıktan sonra ilk işleri Allah Resülünün ailesi ve ehl-i Beyti ile uğraşmak oldu. O hazretin evine baskın yapıp ateşe verdiler. Zorla kapıyı kırıp içeriye girdiler, kapı ile duvar arasında kalan Fatıma’ın kaburgaları kırıldı karnındaki çocuğu da şehit oldu.
Babasının sağlığında kendisine vermiş olduğu Fedek bağı gasp edildi. Babasından sonra sadece 75 gün yaşayan Fatıma’ya neler yapıldıysa dedi ki: Babacığım senden sonra bana gelen musibetler güneşe gelse artık gündüzler de gece olurdu. İşte koruma altına alınan sahabeler efendilerinin kendilerine bıraktığı emanete böyle davranarak İslam tarihinde siyah sahifeler açtılar. Nedense Ehli sünnet camiasında Fatıma’dan hiç bahsolunmuyor. Birkaç yıl önce Vahhabilerin baş müftüsü Resulullah’ın kızı Fatıma hakkında minberlerde konuşun O’nu övün demişti. Fakat O konuşulup övüldükçe birilerinin işlemiş oldukları cinayetler açığa çıkıyor bahanesiyle yasaklandı.
Gerçekten kendisine Müslüman diyen her fert kendi Peygamberinin bu emaneti hakkında iyi düşünmeli, iyi korumalı ve emanete karşı vazifesini yerine getirmelidir. Bizler bir ümmet olmanın gerektirdiklerini hakkıyla tanıyıp yapmalıyız. O hazretin şehit olduğu gün tüm Müslümanlar hüzünlü olmalı O hazreti şehit edenleri lanetlemelidirler. Ayrıca iki âlemin hanım efendisi O yüce zatın güzel ahlakını örnek alıp hayata geçirmeliyiz. Allah bizi O’nun ve babasının yolundan ve sünnetinden ayırmasın, bizleri O hazretin ezadarlarından etsin İnşallah.
Şeyh Arslan BAŞARAN