Bu konunun birinci meselesi aynen şöyledir: “Peygamber’e (s.a.a) söven (Allah’a sığınırım) kimseyi, duyan şahsın -canına ve namusuna veya saygın bir müminin canına ve namusuna bir korku yoksa- öldürmesi farzdır. Eğer can ve namus gibi bir korku varsa caiz değildir. Malı için veya mümin kardeşinin malı için -önemsenecek derecede ise- tehlike varsa, öldürmeyi terk etmesi caizdir. Bu hükmü uygulamak için İmam’dan (a.s) veya naibinden izin almasına gerek yoktur. Bazı masum imamlara (a.s) sövenin de hükmü aynıdır. Hz. Fatıma (s.a) için de hüküm aynı mıdır? Bu konuda da aynı olması uzak ihtimal değildir. O’na (Fatıma’ya s.a) sövmesi peygambere dönerse şüphesiz öldürülür.”2
Bu hükmün delili, Cevahir kitabı yazarının iddiasına göre içinde şüphe olmayacak derecede alimlerin görüş birliği ve icmadır. Ayrıca Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadisler ve bizzat Peygamber’in (s.a.a) ve sahabenin uygulamalarıdır.
Bu hadislerden birisi şudur: Ali b.Cafer diyor ki; kardeşim İmam Musa b. Cafer’den (a.s) duydum ki şöyle diyordu: Medine Valisi Ziyad b. Ubeydullah el-Harisi’nin elçisi geldiğinde babamın yanında duruyordum. Babama dedi ki: Emir diyor ki bana gelsin. Babam hasta olduğu için gelemeyeceğini bildirdi. Elçi gitti hemen geri döndü. Dedi ki sizi en yakın yoldan götürürüm incinmezsiniz. Babam bana dayanarak en yakın kapıdan Vali’ye girdiğimizde, Medine fakihlerinin hepsini orada topladığını ve önünde bir yazı olduğunu gördük. Bu kâğıtta Kura Vadisi köylerinden bir şahsın Resulullah’a (s.a.a) hakaret edip sövdüğü sözler yer almıştı. Vali dedi ki: Ey Eba Abdullah şu kâğıdı inceler misin? Babam inceledikten sonra Fakihlere dönerek konu hakkındaki görüşlerini istedi. Dediler ki: Biz diyoruz ki; Edeplendirilir, tazir edilir ve hapsedilir. (İmam) Dedi ki: Aynı şey Resulullah’ın (s.a.a) sahabeleri hakkında olsaydı, nasıl bir hüküm verirdiniz. (Fakihler) Dediler: Aynı hükmü verirdik. Öyleyse Peygamber (s.a.a) ile sahabesinden olan bir kişi arasında fark yoktur? Vali söze karıştı dedi ki: Ey Ebu Abdullah bunları bırak, bunların görüşü bizi bağlasaydı sizi çağırmazdık. İmam Cafer Sadık (a.s) buyurdular:”Babam bana şöyle haber vermişti ki; Resulullah (s.a.a)şöyle buyurmuş:”Ben insanların tümü için örneğim, birisi bana sövüldüğünü duyduğunda, hâkime şikâyet etmesine gerek duymadan onu öldürmelidir. Sultana götürüldüğünde ise sultan onu öldürmelidir.” Ziyad b. Ubeydullah dedi ki; o adamı çıkarın İmam Cafer’in (a.s) hükmüne göre öldürün.3
Diğer peygamberlere (a.s) sövenlerin hükmü ile ilgili Fazl b. Hasan Taberisi Sahifei Rıza kitabında kendi senediyle İmam Rıza’nın (a.s) babaları (a.s) kanıyla Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: ”Peygambere söven öldürülür, onun sahabesine söven dövülür.”4
Peygamber’in (s.a.a) kendi zamanında Yahudilerden Ka’b b. Eşref, peygambere (s.a.a) sövüyordu. Resulullah (s.a.a) buyurdu ki.”Ka’b’ın şerrini kim kifayet edecek”. Muhammed b. Müslime dedi ki: ben bu işi temizlerim, Peygamber buyurdu eğer bunu yapabilirsen yap. Muhammed b. Müslime üç gün yemekten içmekten kaldı. Bu haberi Peygambere ulaştırdılar. Resulullah (s.a.a) sebebini sorunca dedi ki: Uhdesinden gelip gelemeyeceğim bir sözü sarf ettim. Bu iş için bazı sözler söylenebilir mi? Resulullah; Maslahat olursa evet, dedi. Beş kişi bu iş için anlaştılar. Bunlar; Muhammed b. Müslüme, Silkan b. Selame Ebu Naile, Ubbad b. Bişr, Haris b. Avs ve Ebu Abs b. Cibr idiler.
Ebu Naile Ka’b ile samimiyet kurdu, kendisinden yiyecek almak istediğini ve vesileyle kavminden ayırıp geceleyin boynunu vurdular.5
Bir diğer şahıs Ebu Rafi’dir. Onun adı Sellam b. Ebi’l-Hakik’tir. Hayber Yahudilerindendir. Şiirle peygamberimize hakaretlerde bulunup O hazrete söverdi. Sahabelerden bazıları onu öldürmek için Peygamberden izin aldılar, şu şahıslar bu iş için görev aldı: Abdullah b. Atik, Mes’ud b. Sinan, Abdullah b. Anis, Ebu Gatade ve Huzai b.Esved. Geceleyin Hayber’e girip Ebu Rafi’yi seslediler. Eşi kim olduklarını sordu: Arabız, yiyecek almak için geldik dediler. Ebu Rafi dışarı çıktığında yakalayıp kaleden uzaklaştırdılar, daha sonra onu öldürdüler.6
Diğer peygamberlere sövenlerin cezasının ölüm olduğuna delil Hz. Muhammed Peygamber’e (s.a.a) sövenlerin öldürülmesine delalet eden delillerin aynısıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim buyuruyor ki:”O’nun peygamberleri arasında fark koymayız.”7
Bu hükmün delili, Cevahir kitabı yazarının iddiasına göre içinde şüphe olmayacak derecede alimlerin görüş birliği ve icmadır. Ayrıca Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadisler ve bizzat Peygamber’in (s.a.a) ve sahabenin uygulamalarıdır.
Bu hadislerden birisi şudur: Ali b.Cafer diyor ki; kardeşim İmam Musa b. Cafer’den (a.s) duydum ki şöyle diyordu: Medine Valisi Ziyad b. Ubeydullah el-Harisi’nin elçisi geldiğinde babamın yanında duruyordum. Babama dedi ki: Emir diyor ki bana gelsin. Babam hasta olduğu için gelemeyeceğini bildirdi. Elçi gitti hemen geri döndü. Dedi ki sizi en yakın yoldan götürürüm incinmezsiniz. Babam bana dayanarak en yakın kapıdan Vali’ye girdiğimizde, Medine fakihlerinin hepsini orada topladığını ve önünde bir yazı olduğunu gördük. Bu kâğıtta Kura Vadisi köylerinden bir şahsın Resulullah’a (s.a.a) hakaret edip sövdüğü sözler yer almıştı. Vali dedi ki: Ey Eba Abdullah şu kâğıdı inceler misin? Babam inceledikten sonra Fakihlere dönerek konu hakkındaki görüşlerini istedi. Dediler ki: Biz diyoruz ki; Edeplendirilir, tazir edilir ve hapsedilir. (İmam) Dedi ki: Aynı şey Resulullah’ın (s.a.a) sahabeleri hakkında olsaydı, nasıl bir hüküm verirdiniz. (Fakihler) Dediler: Aynı hükmü verirdik. Öyleyse Peygamber (s.a.a) ile sahabesinden olan bir kişi arasında fark yoktur? Vali söze karıştı dedi ki: Ey Ebu Abdullah bunları bırak, bunların görüşü bizi bağlasaydı sizi çağırmazdık. İmam Cafer Sadık (a.s) buyurdular:”Babam bana şöyle haber vermişti ki; Resulullah (s.a.a)şöyle buyurmuş:”Ben insanların tümü için örneğim, birisi bana sövüldüğünü duyduğunda, hâkime şikâyet etmesine gerek duymadan onu öldürmelidir. Sultana götürüldüğünde ise sultan onu öldürmelidir.” Ziyad b. Ubeydullah dedi ki; o adamı çıkarın İmam Cafer’in (a.s) hükmüne göre öldürün.3
Diğer peygamberlere (a.s) sövenlerin hükmü ile ilgili Fazl b. Hasan Taberisi Sahifei Rıza kitabında kendi senediyle İmam Rıza’nın (a.s) babaları (a.s) kanıyla Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: ”Peygambere söven öldürülür, onun sahabesine söven dövülür.”4
Peygamber’in (s.a.a) kendi zamanında Yahudilerden Ka’b b. Eşref, peygambere (s.a.a) sövüyordu. Resulullah (s.a.a) buyurdu ki.”Ka’b’ın şerrini kim kifayet edecek”. Muhammed b. Müslime dedi ki: ben bu işi temizlerim, Peygamber buyurdu eğer bunu yapabilirsen yap. Muhammed b. Müslime üç gün yemekten içmekten kaldı. Bu haberi Peygambere ulaştırdılar. Resulullah (s.a.a) sebebini sorunca dedi ki: Uhdesinden gelip gelemeyeceğim bir sözü sarf ettim. Bu iş için bazı sözler söylenebilir mi? Resulullah; Maslahat olursa evet, dedi. Beş kişi bu iş için anlaştılar. Bunlar; Muhammed b. Müslüme, Silkan b. Selame Ebu Naile, Ubbad b. Bişr, Haris b. Avs ve Ebu Abs b. Cibr idiler.
Ebu Naile Ka’b ile samimiyet kurdu, kendisinden yiyecek almak istediğini ve vesileyle kavminden ayırıp geceleyin boynunu vurdular.5
Bir diğer şahıs Ebu Rafi’dir. Onun adı Sellam b. Ebi’l-Hakik’tir. Hayber Yahudilerindendir. Şiirle peygamberimize hakaretlerde bulunup O hazrete söverdi. Sahabelerden bazıları onu öldürmek için Peygamberden izin aldılar, şu şahıslar bu iş için görev aldı: Abdullah b. Atik, Mes’ud b. Sinan, Abdullah b. Anis, Ebu Gatade ve Huzai b.Esved. Geceleyin Hayber’e girip Ebu Rafi’yi seslediler. Eşi kim olduklarını sordu: Arabız, yiyecek almak için geldik dediler. Ebu Rafi dışarı çıktığında yakalayıp kaleden uzaklaştırdılar, daha sonra onu öldürdüler.6
Diğer peygamberlere sövenlerin cezasının ölüm olduğuna delil Hz. Muhammed Peygamber’e (s.a.a) sövenlerin öldürülmesine delalet eden delillerin aynısıdır. Çünkü Kur’an-ı Kerim buyuruyor ki:”O’nun peygamberleri arasında fark koymayız.”7