Iğdır Barosu Başkanlığı Basın Bildirisi

              Ülkemiz değişik din ve mezhep mensuplarının bir arada yaşadığı,laik ve demokratik bir yapıya sahiptir. Bu yapı içerisinde din ve mezhepler barış ve hoşgörü içerisinde yaşamaktadır. Son aylarda komşu ülkelerde meydana gelen mezhepsel ve dini taassup eksenli üzücü olayların, ülkemizde yaşayan mezhep mensupları arasında da meydana getirilmeye çalışıldığı Esenyurt’ta Şii vatandaşlarımıza ait caminin yakılması olayıyla gün yüzüne çıkmıştır. Yine bazı illegal örgüt mensuplarınca, Ankara ilimizde Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı Mamak ilçesinde, Alevi vatandaşlarımız aleyhine bildiri dağıtılması ve menfi propaganda yapılması ülkemizde mezhep çatışması çıkarılmaya çalışıldığını bir kez daha göstermiştir.

              Ülkemiz, laik sistem içerisinde, din ve mezhep mensuplarına, eşit mesafede duran bir devlet anlayışı içerisinde yıllardan beri hoş görü ve saygı içerisinde yaklaşmaktadır.Bu hoş görü ve saygı hem halk arasında hem de devlet nazarında mevcutken,son zamanlarda bazı siyesetçiler ve dini cemaatlerin sorumsuz ve bilimsellikten uzak açıklamaları ve tavırları nedeniyle örselenmiştir.Hukuk sistemimizde din ve ibadet hürriyeti anayasal olarak korunan bir haktır. Bu hak gereği din ve vicdan hürriyeti ve ibadet hürriyet,idevlet,gruplar ve kişilerce kısıtlanamayan ve özüne dokunulamayan ve Aanyasal güvenceye dayanan temel hak ve hürriyetlerdendir. Dolayısıyla bir mezhebe ait ibadethanelerin kundaklanması ve ibadetlerinin engellenmesi, hem anayasal hak olan ibadet hürriyetinin ortadan kaldırılmaya çalışılması, hem de ceza kanununda düzenlenen ibadethanelerin korunması maddesinin ihlalidir. Yüce islam dini de, Müslümanların diğer mezheplere mensup Müslümanlara kardeşlik ve sevgi bilinciyle yaklaşmasını hatta Müslüman olmayan diğer din ve mezhep mensuplarına dahi saygı göstermesini, onların mebetlerine saldırmamalarını, ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için her türlü rahatlığın sağlanılmasını emretmiştir. Yüce islam dini Allah’ın yarattığı canı mukaddes saymış ve kasten cana kıymayı bütün insanlığın canına kıymak gibi büyük günahlardan saymıştır.

              O kadar ki,Yüce islam dini her türlü aşırılığı reddetmiş ve insanların birbirini sevmesini ve canlarını aziz bilmesini, birbirlerine merhametle yaklaşmasını emretmiştir. Bu hasletleri de, Hz.Peygamber S.A.A’nın yüce şahsiyetinde örnek olmak üzere bütün insanlığa göstermiştir. Rahmet ve şevkat Peygamberi Hz.Muhammed S.A.A bütün ümmetini çok sevmiş ve ümmetinden herhangi birisinin eziyete maruz kalmasını,canına kıyılmasını men etmiştir. Bu hususta Allah, Kur’an’ı Kerim’de ‘’ Biz size içinizden öyle bir Peygamber gönderdik ki, o sizlere çok düşkün ve sizlere karşı çok sevecendir,sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir’’ Tevbe Suresi 128. Böyle güzel bir din ve onun Peygamberi’ninbu öğütlerine rağmen, bazı taassupçu ve iç barışı bozmaya niyetli kişi yada gruplarca,İslam dininin takipçisi ve ümmetin bir parçası olan Şii mezhebine mensup vatandaşlarımıza ait caminin yakılmasını ve Ankara ilinde, bu ümmetin bir parçası olan Alevi vatandaşlarımız aleyhine bildiri dağıtılmasını nefretle kınıyoruz. Ülkemiz önceden olduğu gibi şimdi de ve ebediyete kadar değişik din ve mezhep mensuplarının barış, kardeşlik ve saygı içinde bir arada yaşadığı bir ülke olmaya devam edecektir. İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünü, Şii ve Alevi mezhebine mensup vatandaşlarımızın ibadetlerini güven içinde yerine getirebilmeleri için gerekli emniyet tedbirlerini sağlamalarını talep ediyoruz.16.07.2014