Şehit Bülent Yurtseven Kampüsü 8 Eylül Şehitleri Konferans Salonu’nda düzenlenen törene Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, akademik ve idari personeller, yerel basın üyeleri ve davetliler katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, ilk olarak Iğdır Üniversitesinin tanıdım videosu yayımlandı.Ardından veda konuşmasını yapan Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, 8 yıllık görev süresi boyunca yapılan çalışmalar hakkında bilgiler paylaştı. Üniversitenin akademik, fiziki ve uluslararası alanda kaydettiği ilerlemelere değinen Alma, tüm çalışma arkadaşlarına emekleri ve katkıları için teşekkür etti. Görevi devrederken duyduğu gururu ve Iğdır Üniversitesi ailesine hizmet etmiş olmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma’nın konuşmasının ardından kürsüye çıkan yeni Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Iğdır Üniversitesi Rektörlüğü görevini devralmanın onurunu yaşadığını ve bu görevin sadece bir makam değişimi değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluk ve hizmet anlayışı olduğunu vurgulayarak başladı.
Rektör Gürel sözlerinin devamında ise kendisini göreve layık gören başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar olmak üzere kendisini destekleyen tüm kişi ve kurumlara teşekkür etti.
“Iğdır Üniversitesi Uluslararası Bir Üniversite Olmalıdır”Daha Sonra konuşan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Bugün burada, büyük bir onurla üniversitemizin rektörlük görevini devralırken sizlerle birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu ifade ederek başlamak istiyorum. Bu kürsüde konuşmak, sadece bir görev değişiminin ifadesi değil; aynı zamanda bir sorumluluğun, bir vizyonun ve bir anlayışın paylaşımıdır. Bu görevi üstlenmek, aynı zamanda büyük bir vefa ve hizmet borcunun da başlangıcıdır benim için.Öncelikle, bu onurlu görevi şahsıma layık gördükleri için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a ve ayrıca süreç boyunca desteklerini ve dualarını benden esirgemeyen tüm kişi ve makamlara en kalbi şükranlarımı arz ediyorum.
Iğdır, tarih boyunca ülkemizin en önemli ve stratejik bölgelerinden birisi olmuştur. Bunun temel nedeni, bu coğrafyadaki birçok kadim medeniyetin kesişme noktasında yer alması ve böylece her daim bir geçiş bölgesi özelliğini korumasıdır. Nitekim günümüzde de Iğdır 3 farklı ülkeyle (Ermenistan, Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve İran) arasında karasal sınırı olan istisnai bir ilimizdir.
Bu anlamda, her yönüyle gelişmiş bir Iğdır Üniversitesi, büyük bir öneme sahip olacaktır. Çünkü güçlü ve etkin bir Iğdır Üniversitesi, bölgedeki tüm dost ve kardeş ülkelerin üniversiteleri ile ikili veya çoklu iş birliği programları (örneğin ortak diploma) geliştirerek, hem Iğdır iline sosyal ve ekonomik yararlar sağlayacaktır, hem de çok kültürlü bir uluslararası ortam oluşmasına öncülük ederek, bölgesel barışa çok önemli bir katkı sağlayacaktır. Böylece Iğdır Üniversitesi, etkin bir ULUSLARARASI ÜNİVERSİTE niteliğine kavuşacaktır.
Benzer şekilde, Iğdır Üniversitesi, Türk Dünyasıyla yakın ilişkiler kurarak, Türk Devletleri ile ortak projeler, akademik iş birliği ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacaktır. Diğer taraftan, Iğdır Üniversitesi bünyesinde, Türk Dünyası Çalışmaları Enstitüsü ve/veya ilgili Araştırma Merkezleri kurulması önemli olacaktır. Iğdır Üniversitesi, yakın zamanda hayata geçen Türkiye Azerbaycan Üniversitesi’nin vizyon ve misyonu ile uyumlu şekilde yoluna devam ederek, bölgesel avantajı itibariyle bu sürece en çok katkı sağlayan bölge üniversitesi olacaktır.
Diğer yandan, Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Dünyası vizyonu doğrultusunda yürütülen politikalar göz önünde bulundurulduğunda, Iğdır Üniversitesi özelindeki bu durumun; ilk adı “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” olan ve bugün “Türk Devletleri Teşkilatı” ismiyle faaliyetlerini sürdüren, bölgemiz ve bahse konu Türk Dünyası için çok önemli amaçları olan organizasyonların hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlayacağı açıktır. Ayrıca, Türk Devletleri Teşkilatı’nın temellerinin 2009 yılında Nahçıvan’da, yani Iğdır’ın hemen yanı başında atılmış olması da bizim için ayrı bir anlam taşımaktadır.Iğdır’ın önemi, 2020 yılındaki 2. Karabağ Savaşı sonrası ateşkes anlaşmasında yer almış olan Zengezur Koridoru’nun açılması olasılığı ile daha da artmıştır. Bu koridor, doğrudan Türkiye ile Azerbaycan arasında kara bağlantısını mümkün kılacak ve ayrıca Hazar Geçişli Orta Koridor (Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergahı) için kritik bir role sahip olacaktır. Benzer şekilde, Çin’in uzun yıllardır üzerinde önemle durduğu ve modern İpek Yolu olarak adlandırılan Bir Kuşak Bir Yol projesinin karasal güzergahı da Iğdır’dan geçmektedir. Dolayısıyla başta Iğdır Üniversitesi olmak üzere, tüm paydaşların bu konuda vizyoner olması, bölgesel ve yerel ölçekte çok farklı projelere öncülük etmesi milli sorumluluğun bir gereği olacaktır.
Diğer taraftan, Iğdır’ın ekonomik açıdan gelişmesine öncülük edecek en büyük güç, tarım ve hayvancılık alanındaki potansiyelinin hayata geçirilmesidir. Yapımı ve ihale süreçleri devam eden barajların faaliyete geçmesiyle Iğdır’daki sulanabilir alan ikiye katlanacaktır. Ayrıca Iğdır’da neredeyse toplam tarım alanının yarısına yakınını teşkil eden çorak alanların yeni nesil projelerle tarıma kazandırılması ile Iğdır’ın tarımsal üretim potansiyeli 2 ila 3 kat artabilecektir. Bu çalışmaların hayata geçirilmesinde Iğdır’daki bütün yerel dinamiklerin uyum içerisinde çalışmasına ihtiyaç vardır ve bu süreçlerin tamamında Iğdır Üniversitesi, misyonu gereği tüm yerel ve merkezi kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlamak ve böylesi büyük bir projeye öncülük etmek durumundadır.
Coğrafi konumu gereği işlenmiş ya da taze tarımsal ürünlerin bölge ülkelerine ve Türk dünyasına ulaştırılması daha ekonomik olacaktır. Zengezur Koridorunun hayata geçmesiyle Iğdır’ın tarımsal potansiyelindeki ivme gittikçe hızlanacaktır ve tüm bu süreçlerde Iğdır Üniversitesi her zaman diğer kuruluşlara öncülük etme ve koordine etme sorumluluğunu yerine getirecektir. Bu bağlamda Iğdır Üniversitesi’nin daha kurulduğu ilk yıllardan beri bir “tarım ihtisas üniversitesi” olarak faaliyete geçmesi çok daha uygun olurdu. Nitekim mevcut YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’ın göreve geldiği Temmuz 2021 tarihinden birkaç ay sonra, Sayın Rektörümüzün de yoğun emek ve katkılarıyla, Kasım 2021’de, Iğdır Üniversitesi “Katma Değeri Yüksek Tarımsal Ürünler” temalı bir ihtisas üniversitesi kimliğine kavuşmuştur. YÖK Başkanımızın vizyon ve direktifleriyle Iğdır Üniversitesi için tanımlanan bu yeni misyonu, güçlendirilerek ve hedefleri yükseltilerek devam ettirilecektir. Birçok açıdan stratejik öneme sahip ve 3 ülkeyle sınırı olan Iğdır ilinde, böylesi etkin ve güçlü bir Tarım İhtisas Üniversitesinin yer alması, ülkemiz ve tüm bölge ülkeleri için çok önemli yararlar sağlayacaktır. Yukarıda anılan gelişmeler doğrultusunda, bu bölgede kurulacak bir serbest ticaret bölgesinin potansiyeli, ihtisas üniversitesi ve onun ürün ve hizmet üretecek paydaşları sayesinde çok daha üst düzeylere erişecektir. Bilinmelidir ki, yukarıda bahsedilen tüm hususların başarı ile gerçekleştirilmesinde, kararlı ve güçlü bir üniversite yönetiminin varlığı şüphesiz kritik bir öneme haiz olacaktır.
Kıymetli Hazirun,
Rektörlük görevini üstlenirken üç temel değere sıkı sıkıya bağlı kalmayı, üniversitemizin yönünü bu değerler doğrultusunda belirlemeyi bir ilke olarak benimseyecegim; adalet, liyakat ve nezaket.Her şeyden önce adalet, sadece hukuk sisteminin değil, tüm kurumların temel taşıdır. Bilimin ışığında yürüyen bir üniversite, kararlarında şeffaf, uygulamalarında hakkaniyetli olmak zorundadır. Adalet, kayırmadan, ayrım yapmadan, düşünceye saygı duyarak ilerlemeyi gerektirir. Çünkü ancak adaletin hüküm sürdüğü yerde güven yeşerir, bilim serpilir. Adaletin olmadığı bir yerde güven tesis edilemez; güvenin olmadığı bir yerde de ne bilim filizlenebilir ne de kurumlar kök salabilir. Rektörlük görevini devralırken, tüm kararlarımızda, uygulamalarımızda ve ilişkilerimizde adaleti pusula edinmeyi en büyük sorumluluğum olarak görüyorum. “Adalet mülkün temelidir” ya da “Devletin dini adalettir” gibi esaslı sözleri hepimiz biliriz. Nitekim, Yüce Rabbimiz Maide suresinin 42. ayetinde buyuruyor ki: “(İnsanlar) Sana gelirlerse aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Şüphesiz Allah âdil olanları sever.” İkinci temel değerimiz liyakat olacaktır. Üniversiteler, bilgiyi merkeze alan kurumlardır ve bilgiye erişmek ise sadakat, ehliyet ve yetkinlik ile mümkün olur. Görevlendirmelerden projelere, yönetimden akademik süreçlere kadar her alanda liyakati esas almak, hem bireylerin emeğine hem de kurumun geleceğine saygıdır. Liyakate dayanmayan hiçbir yapı kalıcı olamaz. Nitekim Yüce Peygamberimizin “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” diye buyurması boşuna değildir.
Üçüncü ve belki de çoğu zaman ihmal edilen değer ise nezakettir. Nezaket, sadece bir hitap biçimi değil; düşünceye, emeğe, farklılığa duyulan saygının dışa yansımasıdır. Akademik ortamlar, farklı bakış açılarıyla zenginleşir. Bu zenginliği korumanın yolu ise nezaketi rehber edinmektir. Nezaketle yapılan her eleştiri, gelişime katkıdır. Nezaketle kurulan her diyalog, iş birliğinin teminatıdır.
Yeni dönemde; adaletin teminat, liyakatin ilke, nezaketin ise dil olduğu bir yönetim anlayışını hep birlikte inşa edeceğimize olan inancım tamdır. Bir ilave söz de kadınlar hakkında söylemek istiyorum. Günümüz dünyasında birçok toplumda önemli ölçüde müspet mesafeler kat’edilmiş olmakla beraber, kadınlar tüm kültürlerde, dünyanın tüm coğrafyalarında tarih boyunca maalesef ezilmiş, dışlanmış, ötekileştirilmiş ve hep geri planda tutulmuştur. Bu durum, en büyük beşeri sermayemizin yarısının heba edilmesi ya da layıkıyla değerlendirilmediği anlamına gelmektedir. Toplumun tüm kesimlerinde, tüm paydaşlarında ve tabiatıyla üniversitemizin tüm birimlerinde görev ve sorumluluk alan kişilerin en az yarısının kadın olması benim en büyük arzumdur. Hem milli tarihimiz hem de dünya tarihi göstermiştir ki kadınların söz sahibi olduğu toplumlarda barış ve huzur egemen olmuştur. Çünkü kadın; anadır, vatandır, topraktır, yuvadır, merhamettir, üretkenliktir, berekettir, cesarettir, sadakattır, fedakarlıktır ve daha nice güzel hasletlerdir. Dolayısıyla özellikle kadın çalışanlarımızdan, akademik ve idari personelimizden, bu konuda samimi desteklerini bekliyorum, kendilerine bu konuda erkeklerden daha çok güvendiğimi bilmelerini istiyorum. Sözlerimi tamamlarken, Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma Hocamıza, bugüne kadar üniversitemize kattığı değerli hizmetleri için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, üniversitemize katkı sunan tüm akademik ve idari personelimize, öğrencilerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyor; görevi devralmanın onurunu, sorumluluğunu ve heyecanını yürekten paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum.
Üniversitemizin geldiği bu seviyenin #TürkiyeYüzyılı vizyonumuzla çok daha yukarılara çıkarılması için, siz mesai arkadaşlarımla birlikte gece gündüz, büyük bir gayretle çalışacağımıza yürekten inanıyorum. Bu süreçte, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” sözü en büyük rehberimiz ve motivasyon kaynağımız olacaktır.” şeklinde konuştu. Program, yapılan konuşmaların ardından rektörlük devir teslim töreniyle sona erdi.
Recep Polat
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende, ilk olarak Iğdır Üniversitesinin tanıdım videosu yayımlandı.Ardından veda konuşmasını yapan Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, 8 yıllık görev süresi boyunca yapılan çalışmalar hakkında bilgiler paylaştı. Üniversitenin akademik, fiziki ve uluslararası alanda kaydettiği ilerlemelere değinen Alma, tüm çalışma arkadaşlarına emekleri ve katkıları için teşekkür etti. Görevi devrederken duyduğu gururu ve Iğdır Üniversitesi ailesine hizmet etmiş olmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma’nın konuşmasının ardından kürsüye çıkan yeni Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Iğdır Üniversitesi Rektörlüğü görevini devralmanın onurunu yaşadığını ve bu görevin sadece bir makam değişimi değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluk ve hizmet anlayışı olduğunu vurgulayarak başladı.Rektör Gürel sözlerinin devamında ise kendisini göreve layık gören başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar olmak üzere kendisini destekleyen tüm kişi ve kurumlara teşekkür etti.
“Iğdır Üniversitesi Uluslararası Bir Üniversite Olmalıdır”Daha Sonra konuşan Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Gürel, Bugün burada, büyük bir onurla üniversitemizin rektörlük görevini devralırken sizlerle birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu ifade ederek başlamak istiyorum. Bu kürsüde konuşmak, sadece bir görev değişiminin ifadesi değil; aynı zamanda bir sorumluluğun, bir vizyonun ve bir anlayışın paylaşımıdır. Bu görevi üstlenmek, aynı zamanda büyük bir vefa ve hizmet borcunun da başlangıcıdır benim için.Öncelikle, bu onurlu görevi şahsıma layık gördükleri için Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a ve ayrıca süreç boyunca desteklerini ve dualarını benden esirgemeyen tüm kişi ve makamlara en kalbi şükranlarımı arz ediyorum.Iğdır, tarih boyunca ülkemizin en önemli ve stratejik bölgelerinden birisi olmuştur. Bunun temel nedeni, bu coğrafyadaki birçok kadim medeniyetin kesişme noktasında yer alması ve böylece her daim bir geçiş bölgesi özelliğini korumasıdır. Nitekim günümüzde de Iğdır 3 farklı ülkeyle (Ermenistan, Azerbaycan’a bağlı Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ve İran) arasında karasal sınırı olan istisnai bir ilimizdir.
Bu anlamda, her yönüyle gelişmiş bir Iğdır Üniversitesi, büyük bir öneme sahip olacaktır. Çünkü güçlü ve etkin bir Iğdır Üniversitesi, bölgedeki tüm dost ve kardeş ülkelerin üniversiteleri ile ikili veya çoklu iş birliği programları (örneğin ortak diploma) geliştirerek, hem Iğdır iline sosyal ve ekonomik yararlar sağlayacaktır, hem de çok kültürlü bir uluslararası ortam oluşmasına öncülük ederek, bölgesel barışa çok önemli bir katkı sağlayacaktır. Böylece Iğdır Üniversitesi, etkin bir ULUSLARARASI ÜNİVERSİTE niteliğine kavuşacaktır.
Benzer şekilde, Iğdır Üniversitesi, Türk Dünyasıyla yakın ilişkiler kurarak, Türk Devletleri ile ortak projeler, akademik iş birliği ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapacaktır. Diğer taraftan, Iğdır Üniversitesi bünyesinde, Türk Dünyası Çalışmaları Enstitüsü ve/veya ilgili Araştırma Merkezleri kurulması önemli olacaktır. Iğdır Üniversitesi, yakın zamanda hayata geçen Türkiye Azerbaycan Üniversitesi’nin vizyon ve misyonu ile uyumlu şekilde yoluna devam ederek, bölgesel avantajı itibariyle bu sürece en çok katkı sağlayan bölge üniversitesi olacaktır.
Diğer yandan, Sayın Cumhurbaşkanımızın Türk Dünyası vizyonu doğrultusunda yürütülen politikalar göz önünde bulundurulduğunda, Iğdır Üniversitesi özelindeki bu durumun; ilk adı “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” olan ve bugün “Türk Devletleri Teşkilatı” ismiyle faaliyetlerini sürdüren, bölgemiz ve bahse konu Türk Dünyası için çok önemli amaçları olan organizasyonların hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlayacağı açıktır. Ayrıca, Türk Devletleri Teşkilatı’nın temellerinin 2009 yılında Nahçıvan’da, yani Iğdır’ın hemen yanı başında atılmış olması da bizim için ayrı bir anlam taşımaktadır.Iğdır’ın önemi, 2020 yılındaki 2. Karabağ Savaşı sonrası ateşkes anlaşmasında yer almış olan Zengezur Koridoru’nun açılması olasılığı ile daha da artmıştır. Bu koridor, doğrudan Türkiye ile Azerbaycan arasında kara bağlantısını mümkün kılacak ve ayrıca Hazar Geçişli Orta Koridor (Trans-Hazar Uluslararası Taşımacılık Güzergahı) için kritik bir role sahip olacaktır. Benzer şekilde, Çin’in uzun yıllardır üzerinde önemle durduğu ve modern İpek Yolu olarak adlandırılan Bir Kuşak Bir Yol projesinin karasal güzergahı da Iğdır’dan geçmektedir. Dolayısıyla başta Iğdır Üniversitesi olmak üzere, tüm paydaşların bu konuda vizyoner olması, bölgesel ve yerel ölçekte çok farklı projelere öncülük etmesi milli sorumluluğun bir gereği olacaktır.
Diğer taraftan, Iğdır’ın ekonomik açıdan gelişmesine öncülük edecek en büyük güç, tarım ve hayvancılık alanındaki potansiyelinin hayata geçirilmesidir. Yapımı ve ihale süreçleri devam eden barajların faaliyete geçmesiyle Iğdır’daki sulanabilir alan ikiye katlanacaktır. Ayrıca Iğdır’da neredeyse toplam tarım alanının yarısına yakınını teşkil eden çorak alanların yeni nesil projelerle tarıma kazandırılması ile Iğdır’ın tarımsal üretim potansiyeli 2 ila 3 kat artabilecektir. Bu çalışmaların hayata geçirilmesinde Iğdır’daki bütün yerel dinamiklerin uyum içerisinde çalışmasına ihtiyaç vardır ve bu süreçlerin tamamında Iğdır Üniversitesi, misyonu gereği tüm yerel ve merkezi kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlamak ve böylesi büyük bir projeye öncülük etmek durumundadır. Coğrafi konumu gereği işlenmiş ya da taze tarımsal ürünlerin bölge ülkelerine ve Türk dünyasına ulaştırılması daha ekonomik olacaktır. Zengezur Koridorunun hayata geçmesiyle Iğdır’ın tarımsal potansiyelindeki ivme gittikçe hızlanacaktır ve tüm bu süreçlerde Iğdır Üniversitesi her zaman diğer kuruluşlara öncülük etme ve koordine etme sorumluluğunu yerine getirecektir. Bu bağlamda Iğdır Üniversitesi’nin daha kurulduğu ilk yıllardan beri bir “tarım ihtisas üniversitesi” olarak faaliyete geçmesi çok daha uygun olurdu. Nitekim mevcut YÖK Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’ın göreve geldiği Temmuz 2021 tarihinden birkaç ay sonra, Sayın Rektörümüzün de yoğun emek ve katkılarıyla, Kasım 2021’de, Iğdır Üniversitesi “Katma Değeri Yüksek Tarımsal Ürünler” temalı bir ihtisas üniversitesi kimliğine kavuşmuştur. YÖK Başkanımızın vizyon ve direktifleriyle Iğdır Üniversitesi için tanımlanan bu yeni misyonu, güçlendirilerek ve hedefleri yükseltilerek devam ettirilecektir. Birçok açıdan stratejik öneme sahip ve 3 ülkeyle sınırı olan Iğdır ilinde, böylesi etkin ve güçlü bir Tarım İhtisas Üniversitesinin yer alması, ülkemiz ve tüm bölge ülkeleri için çok önemli yararlar sağlayacaktır. Yukarıda anılan gelişmeler doğrultusunda, bu bölgede kurulacak bir serbest ticaret bölgesinin potansiyeli, ihtisas üniversitesi ve onun ürün ve hizmet üretecek paydaşları sayesinde çok daha üst düzeylere erişecektir. Bilinmelidir ki, yukarıda bahsedilen tüm hususların başarı ile gerçekleştirilmesinde, kararlı ve güçlü bir üniversite yönetiminin varlığı şüphesiz kritik bir öneme haiz olacaktır.
Kıymetli Hazirun,
Rektörlük görevini üstlenirken üç temel değere sıkı sıkıya bağlı kalmayı, üniversitemizin yönünü bu değerler doğrultusunda belirlemeyi bir ilke olarak benimseyecegim; adalet, liyakat ve nezaket.Her şeyden önce adalet, sadece hukuk sisteminin değil, tüm kurumların temel taşıdır. Bilimin ışığında yürüyen bir üniversite, kararlarında şeffaf, uygulamalarında hakkaniyetli olmak zorundadır. Adalet, kayırmadan, ayrım yapmadan, düşünceye saygı duyarak ilerlemeyi gerektirir. Çünkü ancak adaletin hüküm sürdüğü yerde güven yeşerir, bilim serpilir. Adaletin olmadığı bir yerde güven tesis edilemez; güvenin olmadığı bir yerde de ne bilim filizlenebilir ne de kurumlar kök salabilir. Rektörlük görevini devralırken, tüm kararlarımızda, uygulamalarımızda ve ilişkilerimizde adaleti pusula edinmeyi en büyük sorumluluğum olarak görüyorum. “Adalet mülkün temelidir” ya da “Devletin dini adalettir” gibi esaslı sözleri hepimiz biliriz. Nitekim, Yüce Rabbimiz Maide suresinin 42. ayetinde buyuruyor ki: “(İnsanlar) Sana gelirlerse aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hükmet. Şüphesiz Allah âdil olanları sever.” İkinci temel değerimiz liyakat olacaktır. Üniversiteler, bilgiyi merkeze alan kurumlardır ve bilgiye erişmek ise sadakat, ehliyet ve yetkinlik ile mümkün olur. Görevlendirmelerden projelere, yönetimden akademik süreçlere kadar her alanda liyakati esas almak, hem bireylerin emeğine hem de kurumun geleceğine saygıdır. Liyakate dayanmayan hiçbir yapı kalıcı olamaz. Nitekim Yüce Peygamberimizin “İş, ehli olmayan kişilere verilince kıyameti bekle, kıyametin kopması pek yakındır.” diye buyurması boşuna değildir.
Üçüncü ve belki de çoğu zaman ihmal edilen değer ise nezakettir. Nezaket, sadece bir hitap biçimi değil; düşünceye, emeğe, farklılığa duyulan saygının dışa yansımasıdır. Akademik ortamlar, farklı bakış açılarıyla zenginleşir. Bu zenginliği korumanın yolu ise nezaketi rehber edinmektir. Nezaketle yapılan her eleştiri, gelişime katkıdır. Nezaketle kurulan her diyalog, iş birliğinin teminatıdır.
Yeni dönemde; adaletin teminat, liyakatin ilke, nezaketin ise dil olduğu bir yönetim anlayışını hep birlikte inşa edeceğimize olan inancım tamdır. Bir ilave söz de kadınlar hakkında söylemek istiyorum. Günümüz dünyasında birçok toplumda önemli ölçüde müspet mesafeler kat’edilmiş olmakla beraber, kadınlar tüm kültürlerde, dünyanın tüm coğrafyalarında tarih boyunca maalesef ezilmiş, dışlanmış, ötekileştirilmiş ve hep geri planda tutulmuştur. Bu durum, en büyük beşeri sermayemizin yarısının heba edilmesi ya da layıkıyla değerlendirilmediği anlamına gelmektedir. Toplumun tüm kesimlerinde, tüm paydaşlarında ve tabiatıyla üniversitemizin tüm birimlerinde görev ve sorumluluk alan kişilerin en az yarısının kadın olması benim en büyük arzumdur. Hem milli tarihimiz hem de dünya tarihi göstermiştir ki kadınların söz sahibi olduğu toplumlarda barış ve huzur egemen olmuştur. Çünkü kadın; anadır, vatandır, topraktır, yuvadır, merhamettir, üretkenliktir, berekettir, cesarettir, sadakattır, fedakarlıktır ve daha nice güzel hasletlerdir. Dolayısıyla özellikle kadın çalışanlarımızdan, akademik ve idari personelimizden, bu konuda samimi desteklerini bekliyorum, kendilerine bu konuda erkeklerden daha çok güvendiğimi bilmelerini istiyorum. Sözlerimi tamamlarken, Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma Hocamıza, bugüne kadar üniversitemize kattığı değerli hizmetleri için huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, üniversitemize katkı sunan tüm akademik ve idari personelimize, öğrencilerimize ve paydaşlarımıza teşekkür ediyor; görevi devralmanın onurunu, sorumluluğunu ve heyecanını yürekten paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum. Üniversitemizin geldiği bu seviyenin #TürkiyeYüzyılı vizyonumuzla çok daha yukarılara çıkarılması için, siz mesai arkadaşlarımla birlikte gece gündüz, büyük bir gayretle çalışacağımıza yürekten inanıyorum. Bu süreçte, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir” sözü en büyük rehberimiz ve motivasyon kaynağımız olacaktır.” şeklinde konuştu. Program, yapılan konuşmaların ardından rektörlük devir teslim töreniyle sona erdi.
Recep Polat 
