Genel Haber
Yayınlanma: 06 Mart 2013 - 06:50
Iğdır ve Çevresinde Koçbaşlı Mezar Abideleri ile İlgili İnançlar ve Karşılaştırmalar
Iğdır Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü hocası Doç.Dr. Türkan Gadirzade, ”Iğdır tarihinin eskilere dayandığını açığa çıkarmak, aynı zamanda geçmişle gelecek arasında bir bağ oluşturabilmek için kültürel varlıkların araştırılması ve arkeolojik kazıların yapılması şarttır.“ dedi. Doç. Dr. Türkan Gadirzade, “Her taşında her kayasında büyük bir tarih saklıyor Iğdır ili. Bu yazımızda koçbaşlı mezar abideleri, onlar üzerindeki motifler ve onların anlamlarından bahsedeceğiz. Her şeklin bir anlamı, her motifin bir manası vardır. Önemli olan motifleri Türklerin yaşadıkları coğrafyalarda karşılıklı olarak incelemektir. Arkeolojik buluntulara ve uzun dönemli halk inançlarına dayanarak söyleyebiliriz ki, ölüm ve ölümden sonraki hayatla ilgili bazı düşünceler mevcuttur. İnsanın öldükten sonra onun ruhunun yaşaması tüm Türk halklarının inançlarında mevcuttur. Derlediğimiz bilgilere dayanarak söyleyebiliriz ki, ölümle ilgili halk arasında bazı değimler mevcuttur. Kuş oldu uçtu, taşa döndü, dünyasını değişti, ölüm şerbeti içti vs. İnsan öldükten sonra onun karanlık dünyasını aydınlatabilmek ve onun cennete gitmesini sağlamak için bazı adet ve gelenekler yapılmıştır. Ölümden sonra ruhun daim yaşayacağı ve ruhun taşa geçmesi inancı halk arasında yaygındır. Bunu mezarların üstüne konulan taş abideler açıkca göstermektedir. Iğdırın eski köy mezarlıklarının birçoğunda üzerinde motif olan ve sade koçbaşlı mezar abideleri bulunmaktadır. Araştırmalar sonucunda belli oluyor ki koçbaşlı abideler farklı taş türlerinden yapılmıştır. Yaygın olan taş türü sarı renktedir. Melekli, Koçkıran ve bazı köylerde olan mezar taşları kırmızı renkli taştan yapılmıştır. Bölgede taş koçların çokluk teşkil etmesi yörede taş imal edilen yerlerin, taş ocaklarının olduğunu gösteriyor. Bu konu ile ilgili araştırmalar yapılmalı ve bu taşların nereden getirildiğini açığa kavuşturmak gerekir. Taş koçların yapıldığı taşlar sağlam olduğundan günümüze kadar ulaşmıştır. Bir kısmı ise yağmur ve kar sularından etkilenerek eski görüntüsünü kaybetmiştir. Görüntüsünü yitirmeyen taş koç abideleri ise son dönemlerde defineciler tarafından dağıtılmış, başları koparılmış, koçlar karınlarından ikiyere parçalanmıştır. Halk arasında olan uydurmalara göre taş koçların başlarında ve karınlarında altın vardır. Yaşlıların söylediklerine göre 30-40 yıl öncesinde Melekli Köyünde çok sayıda üzerinde motifler olan koçbaşlı mezar abideleri kısa dönem içerisinde defineciler tarafından çalınıp dağıtılmıştır. Definecilerin unuttukları bir detay vardır. Dağıttıkları arkeolojik alanlar, mezar üstü abideler araştırılırsa belki de Anadolu tarihini çok eskilere götürecektir. Ama bu kültürü mahvetmişler ve buna devam etmektedirler. Aylarca uyumayan, altın bulmak için kendilerince kazı yapan insanlar vardır. Bunları önlemek, tarihi eski çağlara kadar uzanan büyük bir kültür varlığını açığa kavuşturmak ve gelecek nesillere ulaştırabilmek adına gerekeni yapmalıyız. Iğdır ve çevresinde, Aras havzası boylarında koç heykeli dikme geleneğinin XV- XVI yüzyıllarda bölgede hâkim olmuş Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenlerinden kaldığı düşünülmektedir. Araştırmalar sonucunda belli oluyor ki, koçbaşlı mezar abidelerin yayılma coğrafyası Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin sınırları içinde kalmamış, Sibiryaya, Kаzаkistana, Hаkаsyaya, Аzerbaycana, Moğolistana, Тürkiyeye ve diğer bölgelere kadar yayılmıştır. Koçbaşlı mezar abidelerinin yaygın olduğu bölgelerde benzer inançlar mevcuttur. Bolluğun, bereketin simgesi olan koçbaşlı mezar taşlarının kutsal sayılması tüm bölgeler için karakteriktir. 1954 yılında Hakasyada araştırma yapan bilim insanları ilginç bir olayla karşılaşmışlar. Yerli halk yaşam merkezinden az uzakta olan ve «kuzе mеngir» olarak аdlаndırdıkları koç taşın etrafında merasimler geçirirmişler. Araştırmacılar taş koçu müzeye götürmek isterken ahalinin itirazı ile karşılaşmışlar. Onlar koçun götürülmesini olası kıtlıkla ilişkilendirmişler. Halkın inançlarına göre «kuzе mеngir» bölgeden götürülerse hayvanları çoğalmaz, bereket ve rızıkları azalar, hastalıklar çoğalır. Koçların bereketin simgesi olması inancı Nahçivanda da mevcuttur. Bölgeden derlenen bilgilere dayanarak söyleyebiliriz ki, küçük taş koçları tohumluk buğdayın içine konur ve buğdayın bereketlendiğine inanılır. Buğdaylar ekildiğinde küçük taş koçu (10 cm boylarında) da ekilecek olan sahaya götürürmüşler. Buğday ekildikten sonra yaşlı biri küçük koç fügürünü eline alıp ekilmiş sahayı gezermiş. Uzun dönemli halk inançlarına göre bu mahsulün bol olması ile alakalıdır. Taş koçların halk arasında kutsal sayılması ve ziyaret edilmesi de yaygın bir inançtır. Iğdırın Aşağı Aratan ve Yukarı Aratan köyleri arasında bulunan taş koç günümüzde de ziyaret edilmektedir. Çok eskilerden beri var olan bu geleneğin devam etmesi yöre halkının örf ve adetlerine bağlı olduğunu gösteriyor. Niyeti ve neziri olanlar taş koçu ziyaret eder ve kurbanlar keserler. Benzer inanç Nahçivanda da vardır. Son dönemlere kadar şehir merkezinde olan koçbaşlı mezar abidesi ahali tarafından ziyaret edimekte idi. Şimdi o koç müzeye götürülmüştür. Özellikle doğmayan kadınlar aynı zamanda konuşamayan, duymayan ve geç yürüyen bebekleri taş koçlara götürürmüşler. Doğmayan kadınlar niyet edip taş koçun boynuna ip bağlar, sonra altından geçer ve karınlarını taşa sürterek sonsuzluktan kurtulacaklarına inanırmışlar. Hastalıkları olan bebekleri ise 3 kere taş koçun altından geçirirmişler. Ordubat yöresinde de kutsal sayılan ve günümüzde de ziyaret edilen koçbaşlı taşlar vardır. Yılın son çarşambasında ahali taşkoçu ziyaret eder ve mumlar yandırırlar. Arkeolojik kazılara dayanarak söyleyebiliriz ki, koç figürlerinin kutsallığının tarihi daha eskilere aittir. Yapılan arkeolojik kazılardan belli oluyor ki, eski dönemlerde mezarlara ölünün yanına hediye olarak küçük koç figürleri de bırakılmıştır. Bunu Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Kültepe höyüğünde görmekteyiz. İlk Tunç dönemine ait olan höyükte kilden yapılmış küçük koç figürleri bulunmuştur. Hakasya bölgesinde yapılan kazılarda mezarlardan ağaçtan yapılan koç figürleri bulunmuştur. Aynı buluntular Gürcistanda da mevcuttur. Araştırmacılar bu tür buluntuları eski inançlarla ilişkilendirirler. İnanca göre yanına koç konulan ölü bolluk ve bereket içinde olacaktır. Zaman geçtikçe mezarlara ölü hediyesi olarak bırakılan küçük koçlar mezarların üstüne konulmaya başlamıştır. Halk arasında mezarların koçbaşlı yapılması ile ilgili farklı düşünceler mevcuttur. Iğdır ve çevresinde var olan inanışa göre mezarları koçbaşlı yapmakta amaç ölenin koça binerek cennete gitmesi içindir. Yiğitlik, kahramanlık gösteren insanlara öldükten sonra bu tarz mezarların yapılması inancı yaygındır. Koçbaşlı mezar abidelerinin üzerinde olan motifler ölen kişinin yaşamını açıklamaktadır. Koçbaşlı mezarların bayana veya erkeğe ait olduğunu üzerinde olan motiflerin incelenmesi sonuçunda söylemek mümkündür. Mesela üzerinde yay keman, kılıç, silah, bıçak, tabanca olan mezarların erkeğe, üzerinde makas, ayna, tarak, dokuma dezgahı, çiçek ve ya çiçek kabı olan mezarların ise bayanlara ait olduğunu söylemek mümkündür. Bazı koçbaşlı mezar abideleri ise küçük olarak (40 cm boylarında) yapılmıştır. Bunların çocuklar için yapıldığı düşünülmektedir. Bu tarz koçbaşlı mezar abideleri Nahçivanda mevcuttur. Bazı koçların üzerinde ise güneş, ay, yıldız işeretleri mevcuttur. Sema cisimlerinin mezar üstü abidelerde yer alması bahşer aleminin ışıklı olması için yapıldığı düşünülüyor. Derlenen bilgilere dayanarak söyleye biliriz ki, üzerinde Güneş motifi olan koçbaşlı mezar abideleri kutsaldır, bolluk ve bereketin simgesidir. Koçbaşlı mezar taşları ve diğer mezar taşları üzerinde kuş ve ağaç (hayat ağacı) motifleri de vardır. Mezar üstü аbidelerde kuş motiflerinin olması ile ilgili bazı inançlar mevcuttur. Bu, insan öldükten sonra onun ruhunun kuşa geçmesi yani ‘ruh kuşu’na çevrilmesi ile alakalıdır. İnsаnın öldükten sоnrа ruhun kuşа çеvrilmesi hаkkındа Kılkаmış dаstаnındа dа bilgiler vardır.VII- ci tablette uykusunu Kılkаmışа dаnışаn Еnkudu, kendisine fırtınа kuşunа benzer birinin dokunduğunu, daha sonra kuşa çevrildiğini anlatır. “Sonra o adam, beni tümüyle değiştirdi.Kollarım sanki kuşlar gibi tüylendi.Beni elimden tutarak; karanlığın evine,Irkalla’nın oturduğu yere,İçine ayak basanı bırakmayan eve, dönüşü olmayan yola,İçinde oturanın ışıktan yoksun kaldığı eve,Tozun besin olduğu, çamurun yemek olduğu yere,İnsanın kuşlar gibi tüylü giysiler taşıdığıVe karanlık yerde ışığın görünmediği eve götürdü.Tüm Türk halklarının yaşamında kuş gökyüzünü temsil eden, gelecekten haber veren, ruhları öbür dünyaya götüren kutsal bir hayvan olarak kabul edilir. Kuş tarihler boyunca olağanüstü bir yaratık olarak algılanmış ve adeta tanrılaştırılmıştır. Orhun kitabelerinde, Orta Asya Yakut Türklerinin, her insanın kuş şeklinde bir ruhu olduğuna, ölen kişinin ruhunun göğe yükselip kuş gibi uçtuğuna inandıklarından söz edilir. Kuşların kutsal sayılması arkeolojik buluntularda da kendisini göstermektedir. Nаhçivаn bölgesinde yapılan arkeoloji kаzılarda, üstünde kuş motifi olan kablar aynı zamanda kuş kemikleri ve kuş figürleri bulunmuştur. Kuş figürlerini kadınların süs olarak ve kötü ruhlardan korunmak için kullandıkları düşünülmektedir. Kuşun ve kuş tüyünün kutsallığı ile ilgili bilgiler masal ve destanlarda aynı zamanda uzun dönemli halk kültüründe de kendisini göstermektedir. Kuş tüyünün koruyuculuğu, yakıldığı zaman zor durumda olan birinin kurtulması ile ilgili bilgiler hepimize malumdur. Eski Türklerde şahzadelerin papaklarına kutsal saydıkları kuşun tüyünü takdığını kaynaklardan biliyoruz. Koçbaşlı abideler üzerinde az da olsa ‘hayаt аğаcı’ motifleri de vardır. Araştırmalardan belli oluyor ki mezar taşları üzerinde olan ağaç motifleri farklıdır. Bazı motiflerde ağaç meyveleri ile, bazıları ise dalları kırık olarak gösterilmiştir. Üstünde meyve olan ağaçlar ‘hayat ağacı’ ‘hayat meyvesi’olarak bilinir. Üstünde bu tarz ağaç motifleri olan mezarların hayatını güzel yaşamış aynı zamanda evlatlı, torunlu olduğu düşünülmektedir. Geçmişte biri öldüğünde mezarın baş tarafına bir ağaç ekermişler. İnanca göre ağaç kurumazsa ölünün cennete gedeceğine inanırmışlar. Ağaçın kuruması iyi sayılmazmış. Günümüzde ise mezаrların baş tarafına аğаc ekilmesi ile ilgili bilgiler аzdır. Kars Sаrıkаmış bölgesinde de merhumun bаş tarafında аğаc ekme аdeti günümüzde de mevcuttur. Sarıkamışta var оlаn inаmca göre ise аğаc ölünün ruhunu kоruyor.Dalları kırık olan ağaç motifleri ile ilgili ölenin genç yaşta öldüğü hayatı yarım kaldığı düşünülmektedir. Araştırmalardan belli oluyor ki dalları kırık olan ağaç motifleri ile ilgili düşünceler Türklerin yaşadıkları coğrafyalarda aynıdır.Iğdırın Karakoyunlu ilçesinde bulunan Açık hava müzesinde aynı zamanda Çakırtaş ve Evci köy mezarlıklarında olan koçbaşlı mezar taşlarının boyunlarında çıngırak figüründe kolyeler vardır. Çıngırak figürleri halk arasında dağdağan olarak da adlandırılır. Derlenen materyellerden belli oluyor ki bu koçlar kutsal sayılmış ve kurbanlar sunulmuştur. Günümüzde ise bu gelenek unutulmuş sadece yaşlıların hafızasında yaşamaktadır. Benzer inanç Nahçivanda da mevcuttur. Lakin Nahçivanda var olan koç başlı mezar abidelerinin boyunlarında kolyeleri yoktur. Niyeti olan insanlar adak adayıb koçların boyunlarına dağdağan ağacından yapılan boncuk bağlarmışlar.Arkeolojik buluntulara, uzun dönemli halk tecrübesine dayanarak söyleye biliriz ki koç başlı mezarlar ve onlar üstünde olan motifler tesadüfen yapılmamıştır. Bizlere atalarımızdan miras kalan bu kültür varlıklarının öğrenilmesi ile eski örf ve adetleri, gelenek görenekleri açığa çıkarabilir, hatta günümüzde bu adet ve inançların olup olmadığını da inceleyebiliriz.Sonuç olarak söyleyebiliriz ki, koç başlı mezar abidelerinin yaygın olduğu coğrafyalarda bu gelenek unutulmuş ve tarihe karışmıştır. Fakat Iğdır ve çevresinde koç başlı mezar abidelerini araştırırken bu tarz mezar abidelerinin son zamanlarda yapıldığını görmekteyiz. Iğdırın Necefali ve Çakırtaş köy mezarlıklarında son dönemlerde yapılan koçbaşlı abideler vardır. Kireçten yapılan koç başlı mezar abideleri üzerinde bıçak ve tabanca motifi vardır. Evci ve Koçkıran köy mezarlıklarında ise eskiden yapılmış koç başlı mezar abideleri 60’lı yıllarda ölen kişilerin mezarı üstüne konulmuştur. Tüm bunlar gösteriyor ki tarihi çok eskilere ait olan koç başlı mezar abidelerinin kutsallığı ile ilgili inançlar Iğdır ve çevresinde günümüzde de yaşamaktadır.
Genel Haber
06 Mart 2013 - 06:50