Ramazan ayında gönüllerimiz Allahın rahmetiyle yumuşarken, gözlerimiz onun iştirakiyle gözyaşları döktü. Ellerimiz ona açıldı, dualarımız Mağdur, Mazlum Mümin
kardeşlerimiz, Memleket ve milletimiz için yapıldı. Günahlarımızın affedilmesi için dillerimizden dökülen istiğfarların, Peygamberimize muhabbetten kaynaklanan salâvatların, okunan Kur’an-ı Kerimin hayatımızı Ömrümüzün en güzel noktasına taşıyarak Allah’a kulluk şerifini taşımak gibi sonsuz bir mutluluk, sevgi ve beraberlik duygusu yaşadık. Camilerimizin kadın- erkek ve çocuklar tarafından tıklım tıklım dolması, manevi hayata susamış gönüllerimizin tatmin olmanın arayışlarıdır.
Müminlerin birbirlerine selam vererek kucaklaşmaları kardeşliğin özlemidir. Hayatımıza İman-İslam ve Ahlak penceresinden baktığımız da huzur ve mutluluğun kalplerimize kadar tesirini anlamak mümkündür.
İslam dünyasındaki kısmi huzursuzluklardan her mümin gibi bizimde huzursuzluk hissetmemiz çok tabiidir. Ancak Cihanşümul olan yüce dinimiz İslam’ın getirdiği ahlaki kurallar nedeniyle “Mümin, Müminin Kardeşidir” duyarlılığı ile hareket ederek Arakan (Burma) Suriye, Filistin, gibi zulme maruz kalmış, mümin kardeşinin unutulmamasını sağlayan heyecanını korumakta ve duasına ortak kabul etmektedir.
Ramazan ayında kazanımlarımızın devam etmesi inancını ve heyecanını her müminin sürdürmesi gerekmektedir. Birey- aile ve toplumsal olarak hayatımızın ramazan kazanımlarıyla güzelleştirilmesi müminlerin en güzel temennisi olmalıdır.
Bayramın ramazan ayındaki manevi kazanımlar ışığında sevinç-ziyaret ve dua ile kutlanması gerekmektedir.
Bayramın bir tatil şuuruyla geçirilmesi ramazan kazanımlarına halel getirebilmektedir.
Çocukların-Yaşlıların-Hastaların-Kimsesiz ve Yoksulların sevindirilmesine sebep ve dualarının alınmasına mutlak zaruret varken anne- baba-aile büyüklerinin, kanaat önderlerinin, Din adamlarının ziyaret edilmesi. Rızkın bolluğuna, huzurla yaşamaya vesile olacağı düşünüldüğünde manevi kazanımların hayatımızla çok iyi pekiştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Bayramlarımız toplumun her kademesindeki insanlarımızı aynı sevgi potasında kardeş olduklarını hissettirmek suretiyle Allah’ın rızasını kazandırmak olmalıdır.
Bayramlarımız sevmenin, sevindirmenin, affetmenin Rahmet ve Mağfiret talep etmenin, dua etmenin, küsleri barıştırmanın, dua almanın zamanları olmalıdır.
Ramazan ayı böyle kazanımlar için taban zemin, Bayramı tavan olarak değerlendirmelidir. Bir gönüle girebilmek, bir duayı alabilmek hilkatte ve dinde kardeş olan insanoğlunun bayramı vesile kabul etmesi gerekmektedir.
Ramazan bayramının Iğdırlı hemşerilerime, Milletimize, ülkemize, bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini, Arakan (Burma) Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere
zulme-musibete duçar olmuş mağdur-mazlum bütün Müslüman kardeşlerimizin de huzuruna vesile olmasını C.Haktan niyaz ederim.
kardeşlerimiz, Memleket ve milletimiz için yapıldı. Günahlarımızın affedilmesi için dillerimizden dökülen istiğfarların, Peygamberimize muhabbetten kaynaklanan salâvatların, okunan Kur’an-ı Kerimin hayatımızı Ömrümüzün en güzel noktasına taşıyarak Allah’a kulluk şerifini taşımak gibi sonsuz bir mutluluk, sevgi ve beraberlik duygusu yaşadık. Camilerimizin kadın- erkek ve çocuklar tarafından tıklım tıklım dolması, manevi hayata susamış gönüllerimizin tatmin olmanın arayışlarıdır.
Müminlerin birbirlerine selam vererek kucaklaşmaları kardeşliğin özlemidir. Hayatımıza İman-İslam ve Ahlak penceresinden baktığımız da huzur ve mutluluğun kalplerimize kadar tesirini anlamak mümkündür.
İslam dünyasındaki kısmi huzursuzluklardan her mümin gibi bizimde huzursuzluk hissetmemiz çok tabiidir. Ancak Cihanşümul olan yüce dinimiz İslam’ın getirdiği ahlaki kurallar nedeniyle “Mümin, Müminin Kardeşidir” duyarlılığı ile hareket ederek Arakan (Burma) Suriye, Filistin, gibi zulme maruz kalmış, mümin kardeşinin unutulmamasını sağlayan heyecanını korumakta ve duasına ortak kabul etmektedir.
Ramazan ayında kazanımlarımızın devam etmesi inancını ve heyecanını her müminin sürdürmesi gerekmektedir. Birey- aile ve toplumsal olarak hayatımızın ramazan kazanımlarıyla güzelleştirilmesi müminlerin en güzel temennisi olmalıdır.
Bayramın ramazan ayındaki manevi kazanımlar ışığında sevinç-ziyaret ve dua ile kutlanması gerekmektedir.
Bayramın bir tatil şuuruyla geçirilmesi ramazan kazanımlarına halel getirebilmektedir.
Çocukların-Yaşlıların-Hastaların-Kimsesiz ve Yoksulların sevindirilmesine sebep ve dualarının alınmasına mutlak zaruret varken anne- baba-aile büyüklerinin, kanaat önderlerinin, Din adamlarının ziyaret edilmesi. Rızkın bolluğuna, huzurla yaşamaya vesile olacağı düşünüldüğünde manevi kazanımların hayatımızla çok iyi pekiştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır.
Bayramlarımız toplumun her kademesindeki insanlarımızı aynı sevgi potasında kardeş olduklarını hissettirmek suretiyle Allah’ın rızasını kazandırmak olmalıdır.
Bayramlarımız sevmenin, sevindirmenin, affetmenin Rahmet ve Mağfiret talep etmenin, dua etmenin, küsleri barıştırmanın, dua almanın zamanları olmalıdır.
Ramazan ayı böyle kazanımlar için taban zemin, Bayramı tavan olarak değerlendirmelidir. Bir gönüle girebilmek, bir duayı alabilmek hilkatte ve dinde kardeş olan insanoğlunun bayramı vesile kabul etmesi gerekmektedir.
Ramazan bayramının Iğdırlı hemşerilerime, Milletimize, ülkemize, bütün İslam âlemine hayırlar getirmesini, Arakan (Burma) Müslüman kardeşlerimiz başta olmak üzere
zulme-musibete duçar olmuş mağdur-mazlum bütün Müslüman kardeşlerimizin de huzuruna vesile olmasını C.Haktan niyaz ederim.