İslami ilimlere aşina olmayan bazı hakikatleri kavramayan insanlar bunu fark etmezler. Normal olarak her kesin anladığı şeyleri anlarlar ama o terimlerin özel ve gizli sırlarını kavrayamazlar.
Bunu örneklendirecek olsak örneği çoktur. Ama bizim yazımız sadece bir makaleden ibaret olduğu için, konumuzla ilgili örnekle yetiniyorum.
Cafer, Arapça bir kelimedir. Manası “kaynak” demektir, her şeyin asil kaynağına denir. 6 ncı İmam’ın bu isimle isimlendirilmesinin manası yani Allah’ın kitabının ve Resulullah’ın (s.a.a) sünnetinin ilimlerinin ana kaynağı olduğu içindir. “Sadık” İmam’ın lakabıdır. “Sadık” sözcüğü de Arapça bir kelimedir. Manası -İsm-i fail- doğru olan, doğru konuşan demektir. Arap dilinde bir şey fiil sözcüğü ile değil de ism-i fail, ism-i mef’ül veya sıfat sözcüğü ile ifade edildiğinde onun sıfatı ayrılmaz özelliği olduğunu ifade eder. İmam’a (a.s) sadık lakabının verilmesinin sebebi kaynaktan alıp aktardığı ilme hiçbir şey katmadan onu olduğu gibi aktardığı içindir.
Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra gelişen siyasi olaylar neticesinde Kur’an ve sünnet tevil edilmiş, maksadı dışında yorum ve tefsirler yapılmış veya yaptırılmıştı. Peygamber’den (s.a.a) sonra seçkin sahabeler Kur’an ve sünneti korumaya çalışmışlardı. Ama onlardan sonra her kes kendine göre yorum ve açıklama getirmeye çalışıyordu. Tam da bu ortamda kitabın ve sünnetin ilmi yarılıp açılmalıydı ki İmam Muhammed Bakır (a.s) tarafından bu yapıldı. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) zamanında ise görüş farklılıkları, kelam mezheplerinin doğduğu dönem idi. Bilginler ilimlerini, asil kaynağından almadıkları için, öne çıkan her kese bilgin gözüyle bakılıyordu.
İşte tam bu ortamda ilmin asil kaynağından duru ve berrak bir şekilde karışımsız insanlara ilim sunduğu için Muhammed soyunun iftiharı olan 6ncı İmam “Cafer Sadık” olarak adlandırıldı. Allah’ın selamı O’na babalarına ve soyuna olsun.
İslam dünyasında İmam “Cafer Sadık”(a.s) bir iftihardır. İslam ümmetinin kıyamete kadar diğer dinler, idealler, mektepler karşısında sunabilecekleri en mükemmel bir ilim adamıdır. İnsani ilimlerden, pozitif ilimlere, tıptan, mühendisliğe, psikolojiden sosyolojiye akla gelebilecek her dalda insanlık tarihinin en bilgin şahsiyetidir. Mektebinde İmam “Cafer Sadık” (a.s) olmayan mektep eksik ve birçok kemalden yoksundur.
İmam Cafer Sadık’ı (a.s) tanıtmak için ciltlerle kitap yazmak lazım makale değil. Onun için ben bu sözlere yetinip İmam’ın (a.s) vasiyetine geçmek istiyorum.
Her yönüyle büyük bir insanın vasiyeti de kendisi gibi büyük olur. İmam (a.s) vasiyet edeceği zaman tüm akrabalarının toplanması emrini verdi. Akrabalarından tek kişi eksik olmaksızın toplandıklarında İmam’a (a.s) haber verildi. İmam (a.s) onlara şöyle buyurdu:” Namazı hafife alanlara, bizim şefaatimiz ulaşmayacaktır.”
Kim bilir belki de akrabaları toplandığında İmam’ın para, ev bağ, bahçe, dinar ve dirhem gibi dünya malı olan mal varlığı hakkında vasiyet edeceğini zannetmişlerdi. Ama İmam (a.s) insanı, insan yapacak onu yüceltecek, ona değer verecek, malı serveti ilmi bile olmasa, hem dünyada hem de ahirette ona yarar sağlayacak bir şeye vasiyet etti.
İnsanın değeri ne fiziği, ne mal varlığı ve nede elinde bulundurduğu makam iledir. Bu sıraladıklarım dünya şöhretidir. İnsanın gerçek değeri, asil değer olan Allah’a olan yakınlığı iledir. Nasıl ki Peygamberimiz (s.a.a) buyuruyor ki:” Namaz her takvalını Allah’a yaklaştırandır. Eğer namaz kabul olursa diğer amelleri de kabul olur. Ama eğer namaz kabul olmazsa diğer amelleri de kabul olmaz.”
Buna göre insanın değeri Allah’a olan yakınlığı iledir. Allah’a yakınlaşmanın yolu namazdır. Namaz diğer amellerin anahtarı konumundadır. Diğer amellerin kabulü namaza bağlıdır, namazı olmayanın diğer ameli de kabul olmaz.
Namaz bir sürücünün kullandığı sürücü belgesine benzer. Trafik polisi ondan sürücü belgesi (Ehliyet) istediğinde onun yerine göstereceği her türlü belge, geçersizdir. Sürücü belgesi yerine milletvekili mazbatasını, belediye başkanlık mazbatasını, Rektörlük belgesini veya Profesörlük belgesini dahi gösterse geçersizdir. İnsan için özellikle de inanan bir Müslüman için namaz böyledir. Onun için Muhammed soyunun iftiharı olan İmam Cafer Sadık (a.s) sevdiklerini en güzel şeye vasiyet etmiştir.
İmam’a (a.s) akraba olmak soy yönünden ona yakın olmak değildir. İmam’a (a.s) yakın olmak O’na ve Dedesi Peygamber’e (s.a.a) uymakla olur. Bizlerde O hazretin (a.s) ve dedesi Resulullah’ın (s.a.a) takipçileri olduğumuz için İmam’ın (a.s) vasiyetini tutmak her kesten daha çok bize düşer. Allah bizleri dünya ve ahret Kur’an’dan, sünnetten ve İmamlardan ayırmasın. Amin
Bunu örneklendirecek olsak örneği çoktur. Ama bizim yazımız sadece bir makaleden ibaret olduğu için, konumuzla ilgili örnekle yetiniyorum.
Cafer, Arapça bir kelimedir. Manası “kaynak” demektir, her şeyin asil kaynağına denir. 6 ncı İmam’ın bu isimle isimlendirilmesinin manası yani Allah’ın kitabının ve Resulullah’ın (s.a.a) sünnetinin ilimlerinin ana kaynağı olduğu içindir. “Sadık” İmam’ın lakabıdır. “Sadık” sözcüğü de Arapça bir kelimedir. Manası -İsm-i fail- doğru olan, doğru konuşan demektir. Arap dilinde bir şey fiil sözcüğü ile değil de ism-i fail, ism-i mef’ül veya sıfat sözcüğü ile ifade edildiğinde onun sıfatı ayrılmaz özelliği olduğunu ifade eder. İmam’a (a.s) sadık lakabının verilmesinin sebebi kaynaktan alıp aktardığı ilme hiçbir şey katmadan onu olduğu gibi aktardığı içindir.
Resulullah’ın (s.a.a) vefatından sonra gelişen siyasi olaylar neticesinde Kur’an ve sünnet tevil edilmiş, maksadı dışında yorum ve tefsirler yapılmış veya yaptırılmıştı. Peygamber’den (s.a.a) sonra seçkin sahabeler Kur’an ve sünneti korumaya çalışmışlardı. Ama onlardan sonra her kes kendine göre yorum ve açıklama getirmeye çalışıyordu. Tam da bu ortamda kitabın ve sünnetin ilmi yarılıp açılmalıydı ki İmam Muhammed Bakır (a.s) tarafından bu yapıldı. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) zamanında ise görüş farklılıkları, kelam mezheplerinin doğduğu dönem idi. Bilginler ilimlerini, asil kaynağından almadıkları için, öne çıkan her kese bilgin gözüyle bakılıyordu.
İşte tam bu ortamda ilmin asil kaynağından duru ve berrak bir şekilde karışımsız insanlara ilim sunduğu için Muhammed soyunun iftiharı olan 6ncı İmam “Cafer Sadık” olarak adlandırıldı. Allah’ın selamı O’na babalarına ve soyuna olsun.
İslam dünyasında İmam “Cafer Sadık”(a.s) bir iftihardır. İslam ümmetinin kıyamete kadar diğer dinler, idealler, mektepler karşısında sunabilecekleri en mükemmel bir ilim adamıdır. İnsani ilimlerden, pozitif ilimlere, tıptan, mühendisliğe, psikolojiden sosyolojiye akla gelebilecek her dalda insanlık tarihinin en bilgin şahsiyetidir. Mektebinde İmam “Cafer Sadık” (a.s) olmayan mektep eksik ve birçok kemalden yoksundur.
İmam Cafer Sadık’ı (a.s) tanıtmak için ciltlerle kitap yazmak lazım makale değil. Onun için ben bu sözlere yetinip İmam’ın (a.s) vasiyetine geçmek istiyorum.
Her yönüyle büyük bir insanın vasiyeti de kendisi gibi büyük olur. İmam (a.s) vasiyet edeceği zaman tüm akrabalarının toplanması emrini verdi. Akrabalarından tek kişi eksik olmaksızın toplandıklarında İmam’a (a.s) haber verildi. İmam (a.s) onlara şöyle buyurdu:” Namazı hafife alanlara, bizim şefaatimiz ulaşmayacaktır.”
Kim bilir belki de akrabaları toplandığında İmam’ın para, ev bağ, bahçe, dinar ve dirhem gibi dünya malı olan mal varlığı hakkında vasiyet edeceğini zannetmişlerdi. Ama İmam (a.s) insanı, insan yapacak onu yüceltecek, ona değer verecek, malı serveti ilmi bile olmasa, hem dünyada hem de ahirette ona yarar sağlayacak bir şeye vasiyet etti.
İnsanın değeri ne fiziği, ne mal varlığı ve nede elinde bulundurduğu makam iledir. Bu sıraladıklarım dünya şöhretidir. İnsanın gerçek değeri, asil değer olan Allah’a olan yakınlığı iledir. Nasıl ki Peygamberimiz (s.a.a) buyuruyor ki:” Namaz her takvalını Allah’a yaklaştırandır. Eğer namaz kabul olursa diğer amelleri de kabul olur. Ama eğer namaz kabul olmazsa diğer amelleri de kabul olmaz.”
Buna göre insanın değeri Allah’a olan yakınlığı iledir. Allah’a yakınlaşmanın yolu namazdır. Namaz diğer amellerin anahtarı konumundadır. Diğer amellerin kabulü namaza bağlıdır, namazı olmayanın diğer ameli de kabul olmaz.
Namaz bir sürücünün kullandığı sürücü belgesine benzer. Trafik polisi ondan sürücü belgesi (Ehliyet) istediğinde onun yerine göstereceği her türlü belge, geçersizdir. Sürücü belgesi yerine milletvekili mazbatasını, belediye başkanlık mazbatasını, Rektörlük belgesini veya Profesörlük belgesini dahi gösterse geçersizdir. İnsan için özellikle de inanan bir Müslüman için namaz böyledir. Onun için Muhammed soyunun iftiharı olan İmam Cafer Sadık (a.s) sevdiklerini en güzel şeye vasiyet etmiştir.
İmam’a (a.s) akraba olmak soy yönünden ona yakın olmak değildir. İmam’a (a.s) yakın olmak O’na ve Dedesi Peygamber’e (s.a.a) uymakla olur. Bizlerde O hazretin (a.s) ve dedesi Resulullah’ın (s.a.a) takipçileri olduğumuz için İmam’ın (a.s) vasiyetini tutmak her kesten daha çok bize düşer. Allah bizleri dünya ve ahret Kur’an’dan, sünnetten ve İmamlardan ayırmasın. Amin
