K.Atatürk’ten –H.Aliyev’e uzanan sevgi ve barış yolu sempozyumUNDA BİR
KONUŞMA YAPAN Iğdır il temsilcisi Öğretim görevlisi Turgut Öcal, Yunus
Emre’nin insan sevgisi üzerine bir konuşma yaptı.Konuşmasında
İnsanların Yunus Emre’nin insana duyduğu sevgi ile yoğrulması
gerektiğini belirtti.
Öcal, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: ”Yunus'un görüşlerinde insan sevgisi ve hoşgörü esastır.
Varlığın yaratıcısı Tanrı'dır. Tanrı gönül temizliği ile kavranır ve sevilir. Tanrı'nın yarattığı en olgun varlık insandır. İnsan hatalar da yapabilir. Ancak Allah sevgisi, insanı yanlışlardan ve geçici nesnelerin tutkusundan kurtarır.
İnsan felsefesine önem verildiği derecede yeryüzünde mutluluk sağlanır. Erdemli davranışlar da Tanrı'ya ve ilahi gizlere yaklaşmayı sağlar.
Yunus Emre, insanın değerini kimi şiirlerinde şöyle belirtmiştir: Ak sakallı bir hoca Bilemez hali nice Emek yemesin hacca Bir gönül yıkar ise Gönül Çalabın tahtı Çalap gönüle baktı İki cihan bedbahtı Kim gönül yıkar ise Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil Yetmişiki millet dahi elin yüzün yumaz değil. Zor günlerde, zor günlerin aşılmasında halkın moralini ve manevi yapısını güçlendirenlerin en başlarında yer almıştır. Sadece kişi ve kişileri değil insanlığı ve tüm dünya insanlarını kucakladığını şiirlerindeki üstün duygularla birbirlerini tamamlayan mesajlar halinde adeta ilan etmiştir.
Bu ilkeleriyle de daima insanlık anlayışı ve sevgisi içinde olmuştur. Yunus Emre sevgisinin günümüze taşınmasında, Onun tesirinde kalan şairlerin büyük bir payı vardır. Daha Yunus hayatta iken başlayan bu tesir günümüze kadar gelişerek devam etmiş, edebiyatımızda bütün akımların dışında bir “Yunus Emre Mektebi” oluşmuştur diyebiliriz.Bu mektepte talebe(öğrenci) şunu şiar edinecektir:
“İlim ilim bilmektir, ilim kendün bilmektir
Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır”
İlmin de , ibadetin de insanı nefsin kölesi olmaktan kurtarması gerekir. Kişinin bu olgunluğa erişmesini engelleyen kibir, gurur ve kindir.Yunusa göre kuru bilginin manevi bakımdan kimseye faydası yoktur:
“Alimler kitap düzer karayı aka yazar
Gönüllerde yazılır bu kitabın suresi”
Yani gerçek bilgi aşk kitabından okunan bilgidir.Bu bilginin talim yeri Aşk medresesi, ders vereni Allah’tır.
İşte bundan dolayıdır ki Yunus Emre kendini okuma-yazması olmayan biri gibi göstermiştir. Bu ondaki alçak gönüllülüğün, tevazuunun yansımasıdır.Fakat Onun çağrısı Anadolu’yu aşarak dalga dalga dünyaya yayılmış, 1991 yılında “Dünya Sevgi Yılı”na hatırlanacağı üzere mührünü vurmuştur. Şiirlerinden Arapça ve Farsça’yı bildiğini anladığımız Yunus Emre xııı.yy.da Anadolu’da yeni bir edebiyat dilinin doğuşunda önemli rol oynamıştır.Risalet-ün Nushiyye ve Divan olmak üzere İki eseri bilinmektedir.
Yunus ötelerin şairidir.Sevgili burada değil, ötelerdedir.O bir savaş kahramanı değil, barış ve aşk kahramanıdır.
Özetin özeti olarak diyebiliriz ki Yunus Emre’nin dünyası sevgidir. Sevgi hissi de insana yaradılışla verilmiş ebedi bir histir.Zaten yaradılışın esası iman ve sevgidir.
Sevgi, sevgi, sevgi...
Öcal, konuşmasında şu görüşlere yer verdi: ”Yunus'un görüşlerinde insan sevgisi ve hoşgörü esastır.
Varlığın yaratıcısı Tanrı'dır. Tanrı gönül temizliği ile kavranır ve sevilir. Tanrı'nın yarattığı en olgun varlık insandır. İnsan hatalar da yapabilir. Ancak Allah sevgisi, insanı yanlışlardan ve geçici nesnelerin tutkusundan kurtarır.
İnsan felsefesine önem verildiği derecede yeryüzünde mutluluk sağlanır. Erdemli davranışlar da Tanrı'ya ve ilahi gizlere yaklaşmayı sağlar.
Yunus Emre, insanın değerini kimi şiirlerinde şöyle belirtmiştir: Ak sakallı bir hoca Bilemez hali nice Emek yemesin hacca Bir gönül yıkar ise Gönül Çalabın tahtı Çalap gönüle baktı İki cihan bedbahtı Kim gönül yıkar ise Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil Yetmişiki millet dahi elin yüzün yumaz değil. Zor günlerde, zor günlerin aşılmasında halkın moralini ve manevi yapısını güçlendirenlerin en başlarında yer almıştır. Sadece kişi ve kişileri değil insanlığı ve tüm dünya insanlarını kucakladığını şiirlerindeki üstün duygularla birbirlerini tamamlayan mesajlar halinde adeta ilan etmiştir.
Bu ilkeleriyle de daima insanlık anlayışı ve sevgisi içinde olmuştur. Yunus Emre sevgisinin günümüze taşınmasında, Onun tesirinde kalan şairlerin büyük bir payı vardır. Daha Yunus hayatta iken başlayan bu tesir günümüze kadar gelişerek devam etmiş, edebiyatımızda bütün akımların dışında bir “Yunus Emre Mektebi” oluşmuştur diyebiliriz.Bu mektepte talebe(öğrenci) şunu şiar edinecektir:
“İlim ilim bilmektir, ilim kendün bilmektir
Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır”
İlmin de , ibadetin de insanı nefsin kölesi olmaktan kurtarması gerekir. Kişinin bu olgunluğa erişmesini engelleyen kibir, gurur ve kindir.Yunusa göre kuru bilginin manevi bakımdan kimseye faydası yoktur:
“Alimler kitap düzer karayı aka yazar
Gönüllerde yazılır bu kitabın suresi”
Yani gerçek bilgi aşk kitabından okunan bilgidir.Bu bilginin talim yeri Aşk medresesi, ders vereni Allah’tır.
İşte bundan dolayıdır ki Yunus Emre kendini okuma-yazması olmayan biri gibi göstermiştir. Bu ondaki alçak gönüllülüğün, tevazuunun yansımasıdır.Fakat Onun çağrısı Anadolu’yu aşarak dalga dalga dünyaya yayılmış, 1991 yılında “Dünya Sevgi Yılı”na hatırlanacağı üzere mührünü vurmuştur. Şiirlerinden Arapça ve Farsça’yı bildiğini anladığımız Yunus Emre xııı.yy.da Anadolu’da yeni bir edebiyat dilinin doğuşunda önemli rol oynamıştır.Risalet-ün Nushiyye ve Divan olmak üzere İki eseri bilinmektedir.
Yunus ötelerin şairidir.Sevgili burada değil, ötelerdedir.O bir savaş kahramanı değil, barış ve aşk kahramanıdır.
Özetin özeti olarak diyebiliriz ki Yunus Emre’nin dünyası sevgidir. Sevgi hissi de insana yaradılışla verilmiş ebedi bir histir.Zaten yaradılışın esası iman ve sevgidir.
Sevgi, sevgi, sevgi...