Daha onun yokluğuna alışamadan bu sefer de muhterem zevceleri ayrıldı
aramızdan. Allah her ikisini de rahmet etsin. Hacı Nebi amcaya ve Hacı
Ali Parim amcama sabır versin. Sevgili Hacı Recep Parim’in de tekrar
başı sağolsun!
Günler su gibi..Akıp gidiyor…Sevinçleri ve kederleri de alıp götürerek…Geride buruk bir hasret bırakıyor..Şıh Hamza’mız Hz.Hamza yürekliydi..
Sohbetlerinde gül yaprağı gibi nazik, öfkesinde yanardağ gibi kükreyendi..Aramızda olmayışının acısı büyük ama, iyi ki hayatta olup da Iğdır’ın ve Iğdır’lının bu gününü görmedi!
Alimlerimiz alimlikte, gençlerimiz “Alperen”likte onun gibi olsalar keşke..O Iğdır’ın kendine has balasıydı. O Iğdır’ın kendine has mollasıydı! O Iğdır’ın “Alperen”i idi.
Hz.Hamza yürekliydi..
Hz.Ali(a.s) efendimize layık bir “Ali Şiası” idi..
Bilen bilir..Iğdır’ın o zor günlerinde “KARA SAKALLI” “ AK SAKAL”IMIZ idi…
Iğdırlı senin değerini ne yazık ki ebedi aleme göçtüğünde anladı ancak sevgili Hamza! Yokluğun sürekli buruk bir acı ve hasret verecek…
Elbette Allah’ın takdiri..O yarattı, O alacak. Ama “Kara sakallı Ak sakal”lığından sonra “ Ak sakallı Ak sakal”lığını da görseydik ne güzel olacaktı...
Avrupa’da, binlerce kilometre uzakta da olsan varlığın Iğdır’da yaşamaya yetiyordu. Ama şimdi sensiz Iğdır’ın tadı tuzu kalmadı Hamza…
Beni her görüşünde o pehlivan cüssenle oturduğun sandalyeden heybetle ayağa kalkarak, gülümseyen yüzün ve dost sesinle “Gel abi!” deyişini hiç unutamam… Unutamayacağım…
Camide, baban Hacı Nebi amcamızın adını taşıyan camide, başında beyaz sarığınla kürsüye çıkışına…kürsüde duruşuna..hutbene.. sonra inip mihraba geçerek namaz kıldırışına bilsen ne kadar hasretiz şimdi…
Bütün yüreğimle, o çok sevdiğin Yüce Allah’ın rahmetine, sevgili Peygamberimizin ve sevgili Ehlibeyt’inin şefaat ve komşuluklarına eşinizle birlikte nail olmanızı diliyorum..
Sen önden gittin, yine öncümüz oldun!..
Arkandan geldiğimde yine inşallah gülerek karşılarsın Müslim ağabeyini..
Rahmeti bol Allah’ım, sevgili peygamberimizin ve sevgili Ehlibeytinin safında yine bir araya gelmemizi nasip eder inşallah…Ani gidişinle Müslim ağabeyini çok üzdün haberin olsun…
“Gül görürsen dikenler arasında sakın şaşma Gülleri dermeye bak, dikenlerle uğraşma!” diyen ilahiyatçı dostum şair Adem Ünal’ın bahsettiği gül insanlardan biriydin sen. Gül kokuna hasret kaldık..
Aramızda biraz yaş farkı vardı,”Abi!” diyordun ama biz arkadaştık, dosttuk..Güreş tutacak kadar yakındık…
Dert ortağı idik. Elimize, günümüze birlikte yanardık.. Şimdi kiminle dertleşeceğiz?.. O beni her görüşünde, “ Gel abi!” deyişini ne kadar özledim bir bilsen? Iğdır’da sensiz sohbetin, çayın tadı kalmadı. Sensiz Iğdır’ın tadı kalmadı...
Seni hâlâ Hacı Nebi camisinin minberinde görüyorum..Sesin hâlâ caminin pencerelerinden taşıp Iğdır’ın turkuaz mavisi göğünde yankılanıyor..kıyamete kadar da yankılanacak…
Sen cemaetine, Allah’a( C.C.), Muhammed’e(s.a.a) ve Ali’ye (a.s) layık Müslüman olmayı öğretmek için çok gayret ettin..Mükafatın inşallah cennet olmuştur. Bizden sana selam olsun! Ruhun şad olsun…
Müslim OĞUZ
Günler su gibi..Akıp gidiyor…Sevinçleri ve kederleri de alıp götürerek…Geride buruk bir hasret bırakıyor..Şıh Hamza’mız Hz.Hamza yürekliydi..
Sohbetlerinde gül yaprağı gibi nazik, öfkesinde yanardağ gibi kükreyendi..Aramızda olmayışının acısı büyük ama, iyi ki hayatta olup da Iğdır’ın ve Iğdır’lının bu gününü görmedi!
Alimlerimiz alimlikte, gençlerimiz “Alperen”likte onun gibi olsalar keşke..O Iğdır’ın kendine has balasıydı. O Iğdır’ın kendine has mollasıydı! O Iğdır’ın “Alperen”i idi.
Hz.Hamza yürekliydi..
Hz.Ali(a.s) efendimize layık bir “Ali Şiası” idi..
Bilen bilir..Iğdır’ın o zor günlerinde “KARA SAKALLI” “ AK SAKAL”IMIZ idi…
Iğdırlı senin değerini ne yazık ki ebedi aleme göçtüğünde anladı ancak sevgili Hamza! Yokluğun sürekli buruk bir acı ve hasret verecek…
Elbette Allah’ın takdiri..O yarattı, O alacak. Ama “Kara sakallı Ak sakal”lığından sonra “ Ak sakallı Ak sakal”lığını da görseydik ne güzel olacaktı...
Avrupa’da, binlerce kilometre uzakta da olsan varlığın Iğdır’da yaşamaya yetiyordu. Ama şimdi sensiz Iğdır’ın tadı tuzu kalmadı Hamza…
Beni her görüşünde o pehlivan cüssenle oturduğun sandalyeden heybetle ayağa kalkarak, gülümseyen yüzün ve dost sesinle “Gel abi!” deyişini hiç unutamam… Unutamayacağım…
Camide, baban Hacı Nebi amcamızın adını taşıyan camide, başında beyaz sarığınla kürsüye çıkışına…kürsüde duruşuna..hutbene.. sonra inip mihraba geçerek namaz kıldırışına bilsen ne kadar hasretiz şimdi…
Bütün yüreğimle, o çok sevdiğin Yüce Allah’ın rahmetine, sevgili Peygamberimizin ve sevgili Ehlibeyt’inin şefaat ve komşuluklarına eşinizle birlikte nail olmanızı diliyorum..
Sen önden gittin, yine öncümüz oldun!..
Arkandan geldiğimde yine inşallah gülerek karşılarsın Müslim ağabeyini..
Rahmeti bol Allah’ım, sevgili peygamberimizin ve sevgili Ehlibeytinin safında yine bir araya gelmemizi nasip eder inşallah…Ani gidişinle Müslim ağabeyini çok üzdün haberin olsun…
“Gül görürsen dikenler arasında sakın şaşma Gülleri dermeye bak, dikenlerle uğraşma!” diyen ilahiyatçı dostum şair Adem Ünal’ın bahsettiği gül insanlardan biriydin sen. Gül kokuna hasret kaldık..
Aramızda biraz yaş farkı vardı,”Abi!” diyordun ama biz arkadaştık, dosttuk..Güreş tutacak kadar yakındık…
Dert ortağı idik. Elimize, günümüze birlikte yanardık.. Şimdi kiminle dertleşeceğiz?.. O beni her görüşünde, “ Gel abi!” deyişini ne kadar özledim bir bilsen? Iğdır’da sensiz sohbetin, çayın tadı kalmadı. Sensiz Iğdır’ın tadı kalmadı...
Seni hâlâ Hacı Nebi camisinin minberinde görüyorum..Sesin hâlâ caminin pencerelerinden taşıp Iğdır’ın turkuaz mavisi göğünde yankılanıyor..kıyamete kadar da yankılanacak…
Sen cemaetine, Allah’a( C.C.), Muhammed’e(s.a.a) ve Ali’ye (a.s) layık Müslüman olmayı öğretmek için çok gayret ettin..Mükafatın inşallah cennet olmuştur. Bizden sana selam olsun! Ruhun şad olsun…
Müslim OĞUZ