Karadağ Sapkın Akımlara Dur Denilmeli

         Gazi Meclis’i selamlayarak konuşmasına başlayan Yaşar KARADAĞ, Eğitim politikamızın temel amacının Türk Milleti’ne mensubiyetin gurur ve şuuruna sahip, manevi ve kültürel değerlerimizi özümsemiş, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, toplumsal duyarlılığı  yüksek, demokrat, erdemli ve inançlı nesillerin yetiştirilmesi olması gerektiğini vurguladı.

          Okul öncesi eğitimin önemine değinen KARADAĞ şunları söyledi: “ Milli bütünlük bilincinin geliştirilmesi, ahlaki, manevi değerlerin yükseltilmesi ve sosyalleşmenin sağlanması için okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması ve bu yaş grubundaki nüfusun daha erken yaşta örgün eğitim programı kapsamına alınması sağlanmalıdır.”

         Din kisvesi altında pazarlanmaya çalışılan sapkın akımlara karşı çocuklarımızı korumak için Anadolu İrfanını öne çıkaran bir din öğretiminin benimsenmesi gerektiğini ifade eden Karadağ, Türklüğün ve İslamın milli ve manevi değerlerini yaşayan, yaşatan Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Mevlana, Hacı Bayram Veli ve Yunus Emre gibi önder şahsiyetlerin hayatı ve felsefesinin orta öğretimde seçmeli ders olarak okutulması gerektiğini dile getirdi.

         Bütçede Milli Eğitime ayrılan payın arttığını ancak paranın her şey olmadığına dikkat çeken Yaşar KARADAĞ: “Okul yapabilirsiniz, sınıf yapabilirsiniz, bir çok alt yapıyı tamamlayabilirsiniz ki bunları sonuna kadar destekliyoruz. Ancak bu eğitimi buralarda gerçekleştirecek olan insan unsurunu besleyecek öğretmenleri ve yöneticileri yetiştirmedikten sonra, onları gerekli nitelikler ile donatmadıktan sonra bir sürü problemler ile karşı karşıya kalırsınız ve kalıyoruz da. Biz her zaman söylüyoruz öğretmen öğretmen öğretmen… sbir değişikli yapmak istiyorsak öğretmenlerden başlamamız gerekir” şeklinde konuştu.

         Atanamayan öğretmen ve ücretli öğretmen sorunlarının kademeli olarak bütünüyle çözülmesi gerektiğini savunan KARADAĞ, öğretmenlerimizin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi, eğitim ve öğretime hazırlama ödeneklerinin araştırma ve geliştirmeye imkan verecek bir düzeye yükseltilmesiyle birlikte, ek ders ücretlerinin de vergiden muaf tutulması gerektiğine vurgu yaptı.

         ÖĞRETMENİN ÜCRETLİSİ SÖZLEŞMELİSİ OLMAZ

         Öğretmenliğin özel bir ihtisas mesleği olduğunu belirten Yaşar KARADAĞ, konuşmasına şöyle devam etti: “Öğretmenin ücretlisi sözleşmelisi olmaz. Öğretmenin ayaklarının yere sağlam basması lazım. Öğretmen bütün bu zorlu şartlara rağmen kendisini o okula, o sınıfa ait hissediyor, ancak gerçekten bu aidiyetinin yükseltilmesi gerekir. 2011 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmen istihdamının yeniden başlatılması, geçmişte yaşanan mağduriyetlerin tekrardan yaşanmasına sebep olmaktadır. Asli ve sürekli kamu hizmetinin öncelikli olarak kadrolu memurlar eliyle görülmesi esastır. Bunun yerine sözleşmeli personel istihdamı tercih edildiğinde ise, aynı görevi yerine getiren kamu personeli aradaki statü farklılığından dolayı farklı uygulamalara ve özlük haklarına tabi olmaktadır. Bu ayrım eğitim – öğretim hayatındaki ÇALIŞMA BARIŞINI olumsuz yönde etkilemektedir. Bu doğrultuda sözleşmeli öğretmen istihdamından vazgeçilmelidir.”