AKP nin iki milletvekili çıkarması, Belediyeyi kazanması onun MHP
den güçlü olduğu anlamına gelmez. Çünkü AKP Türkiye’de belli
aralıklarla, çeşitli çevreler tarafından belli amaçları gerçekleştirmek
üzere kurulan partilerden birisidir. Anavatan Partisi örneğinde olduğu
gibi kullanım tarihi de dolmak üzeredir.
Oysa MHP farklıdır. Gücünü belli çevrelerden değil, millettin özünden alır. Kars’ta son Belediye seçimlerini hatırlayınız. Devletin imkânları, hükümetin topyekûn desteği, hükümetten geçinenlerin yardımı, her türlü ikmal ve iaşe takviyesine rağmen MHP ile AKP hemen hemen aynı oyu almıştır.
Yukarıda sıraladığım imkânlardan mahrum olmasına rağmen MHP bu başarıyı nasıl yakalamıştır?
Yoksul, işsiz, imkânsız fakat inançlı insanların verdiği mücadele sonunda bu başarı yakalanmıştır. Dik durmasını bilen, şahsiyetini menfaatine feda etmeyen, inandığı yolda kararlı bir şekilde yürüyen Karslılar bunu gerçekleştirmiştir.
Karsın Belediye hizmetleri açısından içine düştüğü facia derecesindeki olumsuzluğa rağmen, insanlar neden tekrar AKP ye oy verebilmişlerdir? Bu sorunun cevabı da gayet açıktır.
AKP iktidarı yedi yıldan beri uyguladığı politikalarla orta sınıfı yok etmiştir. Yığınla fakir ve bir gurup kendi zenginini yaratmıştır. İnsanları öylesine çaresiz hale getirmiştir ki, devletin imkânlarını, partinin yardımı diye yutturan AKP ye teslim olmaktan başka çareleri kalmamıştır. İşte AKP son birkaç seçimi bu sistemle kazanmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Kendisinden olmayanlara nerdeyse yaşama hakkı bile tanımayan bir iktidara karşı, yedi yıldan beri direnen ve asla teslim olmayan kahramanların partisidir. İşte dün kongrenin yapıldığı salonda o kahramanlar vardı.
Kars’ı, Sarıkamış’ı, Arpaçay’ı kazanamamanın hüznü yüzlerde hissediliyordu, ancak, Kağızman’ı DTP nin kazanmasının burukluğu hepsini geride bırakıyordu.
Teşkilatları, Seçimden daha yeni çıkılmasına rağmen, önümüzdeki seçimlerin hazırlıklarına başlamış gördüm. Hepsinde aynı heyecan ve kararlık havası vardı.
Genel Başkanımız Dr. Devlet BAHÇELİ’nin mesajının her kelimesi oldukça anlamlı ve düşündürücüydü. Önümüzdeki dönemde sadece MHP lileri değil, bu ülkeyi seven herkesi çok dikkatli ve uyanık olmaya davet ediyordu.
Türkiye’de Ülkücü Hareketin önemli isimlerinden, bağrımızdan çıkmasıyla gurur duyduğumuz, dava ve gönül adamı. Yiğit ve mütevazı insan, Hemşerimiz, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Atilla KAYA’nın bizleri yalnız bırakmaması ve yaptığı konuşma hepimize moral ve heyecan verdi.
Salonda geçmişle gelecek kucaklaşmıştı. Ülkü Ocaklarının yeni Başkanı Onur Ersançmış ve çalışma arkadaşları, temiz yüzleri, düzgün kıyafetleri ve gülen gözleriyle geleceğin güzel olacağını müjdeliyorlardı.
Muzaffer ÖZAĞDAŞ salondaydı. Kendisinin saçı sakalı ağarmıştır. Kocaman torunları vardır. Buna rağmen bir gün önce Atilla beye, “Yönetime beni de yazın, kimse bu davayı sahipsiz zannetmesin” diyordu. Zor ikna ettiler, Oğlu Hasan Fatih’e görev verildi.
Hareketin gazisi oradaydı. Elbetteki Atalay ADIGÜZEL’den söz ediyorum. Yirmili yaşlarında olduğu gibi yine şık takım elbisesi, mendilli kravatıyla yerini almıştı. Başı her zaman olduğu gibi dim dikti. Sessiz, sakin oturuyordu.
Başında Külahı, artık iyice kırlaşmış sakallarıyla günümüzün şeyh Şamil’i yani Oktay KEMER oradaydı. Onu her gördüğümde tarihimizdeki yiğitleri, özü sözü bir delikanlıları hatırlarım.
Eski tüfeklerden olmasına rağmen büyük küçük herkesin arkadaşı, hepimizin sevgilisi Zekeriya İLHAN, Namı diğer ZEKO oradaydı. Bir arkadaşımızın görev aldınız mı? Sorusuna cevabı muhteşemdi. ”Ülkücü her zaman görevlidir, görev istenmez verilir” dedi. Ne kadar anlamlı değil mi?
Velhasıl dostlarım, Türkiye sevdalıları bir kez daha bir araya gelmişlerdi. Daha birkaç ay önceki seçimlerde tarih yazanlar salondaydı. Önümüzdeki seçimlerde bu memleketin dirliğini düzenini bozmaya çalışanlara meydanları dar etmek üzere yemin ettiler.
Ne kadar güzel bir gündü, ne kadar anlamlı bir kongreydi. Hayırlı, uğurlu olsun.
Settar KAYA
Oysa MHP farklıdır. Gücünü belli çevrelerden değil, millettin özünden alır. Kars’ta son Belediye seçimlerini hatırlayınız. Devletin imkânları, hükümetin topyekûn desteği, hükümetten geçinenlerin yardımı, her türlü ikmal ve iaşe takviyesine rağmen MHP ile AKP hemen hemen aynı oyu almıştır.
Yukarıda sıraladığım imkânlardan mahrum olmasına rağmen MHP bu başarıyı nasıl yakalamıştır?
Yoksul, işsiz, imkânsız fakat inançlı insanların verdiği mücadele sonunda bu başarı yakalanmıştır. Dik durmasını bilen, şahsiyetini menfaatine feda etmeyen, inandığı yolda kararlı bir şekilde yürüyen Karslılar bunu gerçekleştirmiştir.
Karsın Belediye hizmetleri açısından içine düştüğü facia derecesindeki olumsuzluğa rağmen, insanlar neden tekrar AKP ye oy verebilmişlerdir? Bu sorunun cevabı da gayet açıktır.
AKP iktidarı yedi yıldan beri uyguladığı politikalarla orta sınıfı yok etmiştir. Yığınla fakir ve bir gurup kendi zenginini yaratmıştır. İnsanları öylesine çaresiz hale getirmiştir ki, devletin imkânlarını, partinin yardımı diye yutturan AKP ye teslim olmaktan başka çareleri kalmamıştır. İşte AKP son birkaç seçimi bu sistemle kazanmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi, Kendisinden olmayanlara nerdeyse yaşama hakkı bile tanımayan bir iktidara karşı, yedi yıldan beri direnen ve asla teslim olmayan kahramanların partisidir. İşte dün kongrenin yapıldığı salonda o kahramanlar vardı.
Kars’ı, Sarıkamış’ı, Arpaçay’ı kazanamamanın hüznü yüzlerde hissediliyordu, ancak, Kağızman’ı DTP nin kazanmasının burukluğu hepsini geride bırakıyordu.
Teşkilatları, Seçimden daha yeni çıkılmasına rağmen, önümüzdeki seçimlerin hazırlıklarına başlamış gördüm. Hepsinde aynı heyecan ve kararlık havası vardı.
Genel Başkanımız Dr. Devlet BAHÇELİ’nin mesajının her kelimesi oldukça anlamlı ve düşündürücüydü. Önümüzdeki dönemde sadece MHP lileri değil, bu ülkeyi seven herkesi çok dikkatli ve uyanık olmaya davet ediyordu.
Türkiye’de Ülkücü Hareketin önemli isimlerinden, bağrımızdan çıkmasıyla gurur duyduğumuz, dava ve gönül adamı. Yiğit ve mütevazı insan, Hemşerimiz, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Atilla KAYA’nın bizleri yalnız bırakmaması ve yaptığı konuşma hepimize moral ve heyecan verdi.
Salonda geçmişle gelecek kucaklaşmıştı. Ülkü Ocaklarının yeni Başkanı Onur Ersançmış ve çalışma arkadaşları, temiz yüzleri, düzgün kıyafetleri ve gülen gözleriyle geleceğin güzel olacağını müjdeliyorlardı.
Muzaffer ÖZAĞDAŞ salondaydı. Kendisinin saçı sakalı ağarmıştır. Kocaman torunları vardır. Buna rağmen bir gün önce Atilla beye, “Yönetime beni de yazın, kimse bu davayı sahipsiz zannetmesin” diyordu. Zor ikna ettiler, Oğlu Hasan Fatih’e görev verildi.
Hareketin gazisi oradaydı. Elbetteki Atalay ADIGÜZEL’den söz ediyorum. Yirmili yaşlarında olduğu gibi yine şık takım elbisesi, mendilli kravatıyla yerini almıştı. Başı her zaman olduğu gibi dim dikti. Sessiz, sakin oturuyordu.
Başında Külahı, artık iyice kırlaşmış sakallarıyla günümüzün şeyh Şamil’i yani Oktay KEMER oradaydı. Onu her gördüğümde tarihimizdeki yiğitleri, özü sözü bir delikanlıları hatırlarım.
Eski tüfeklerden olmasına rağmen büyük küçük herkesin arkadaşı, hepimizin sevgilisi Zekeriya İLHAN, Namı diğer ZEKO oradaydı. Bir arkadaşımızın görev aldınız mı? Sorusuna cevabı muhteşemdi. ”Ülkücü her zaman görevlidir, görev istenmez verilir” dedi. Ne kadar anlamlı değil mi?
Velhasıl dostlarım, Türkiye sevdalıları bir kez daha bir araya gelmişlerdi. Daha birkaç ay önceki seçimlerde tarih yazanlar salondaydı. Önümüzdeki seçimlerde bu memleketin dirliğini düzenini bozmaya çalışanlara meydanları dar etmek üzere yemin ettiler.
Ne kadar güzel bir gündü, ne kadar anlamlı bir kongreydi. Hayırlı, uğurlu olsun.
Settar KAYA
