Tamamen insani amaçlarla ve sivil toplumun iyi niyetli ve samimi çabalarıyla yürütülen bir yardım faaliyetinin katliama varan tepki ile sonuçlanmış olması Türk milleti tarafından asla kabul edilmeyecek olan bir saldırganlıktır.
Mazlum Gazzeli kardeşlerine insani amaçlarla yola çıkmış yardım gemimize yapılan saldırı Türk milletine karşı açık bir düşmanlıktır. İsrail devleti, bu kanlı eylemle, yıllardır mazlum Filistinlilere reva gördüğü zulme, bu kez Tük milletinin evlatlarını da dahil etmiş ve telafisi mümkün olmayacak yaranın açılmasına neden olmuştur.
* Bu katliam, sıradan mesajlarla geçiştirilerek,
* Büyükelçilerin birkaç günlüğüne geri çekilmesiyle,
* Diplomatların cılız ve etkisiz kınama kararlarıyla,
* Veya ucuz siyasi kabadayılıklarla, hamasetle örtülemeyecek kadar ciddi, son derece önemli ve hayatidir.
Tamamen sivillerden oluşan ve kardeşlerine yardım etmekten başka bir amacı olmayan kadirşinas milletimin temsilcilerine karşı İsrail ordusunca yapılmış saldırı doğrudan Türk milletine yapılmıştır .Bu hunhar saldırıdan sonra, hiçbir özür, bahane, gerekçe olayı örtemeyecek, Türk milleti bu saldırganlığı hesap hanesine mutlaka yazacaktır.
Olayın gerçekleştiği saatlerde, Başbakan Şili’de, Dışişleri Bakanı Brezilya’da küresel projelerin taşeronluğunun peşindedir. Günün ilerleyen saatlerine kadar hükümet suskun, aciz ve çaresizdir.
Milletimiz, Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada yer verilen “sonuçlarına katlanırsınız” ifadesinin ve ilerleyen saatlerde Başbakan’ın uyarısındaki “yetti artık” sözünün gerçek karşılığını görmek istemektedir ve sabırsızdır.
Türk milleti, bu mütecaviz ve alçakça saldırıları durdurmaya da, cevabını vermeye de muktedirdir. Türk devleti, kendinde güç vehmederek tarihi bir yanılgıya düşenlere gereken karşılığı vermeye kadirdir.
Milletimizi haklı iken haksız çıkartacak duygusal tepkilerden uzak kalmaya; doğru zeminlerle ve doğru yöntemlerle İsrail’den soracakları hesabın arkasında durmaya, ancak sağduyuya çağırıyorum. Türkiye’nin sokaklarda taşkınlık yaparak bulacağı bir çözüm yoktur, tepkiler demokrasinin sınırları ve meşruiyet içinde olmalıdır.
Konu bu aşamadan sonra siyasetin de üstünde milli bir konudur.
Bu olayla birlikte, İsrail ile ilişkilerin geleceği hakkında derhal yeni bir strateji belirlenmelidir.
Bu toplantıda, yaşanan saldırılar, geride kalan diplomatik skandallar, karşılıklı restleşmeler de dahil olmak üzere Türkiye-İsrail ilişkileri değerlendirmelidir.
İsrail taraftarlığı ve karşıtlığı üzerine magazinleştirilen ilişkiler süreci iç siyasetin ucuz malzemesi haline getirilmeden derhal en sert karşılık verilmelidir. Geride kalan yıllarda olduğundan farklı; geçici, hamasi, oyalayıcı siyaset üslubundan kaçınılarak, vicdanı ve onuru yara almış Türk milletinin müsterih olacağı ve kabul edebileceği bir çözüm yöntemi oluşturulmalıdır.
Süleymaniye’de askerimizin başına geçirilen çuval olayındaki gibi bir geri adım, yüz sürme, boyun eğme, alttan alma, idare etme gibi zaaflardan mutlaka kaçınılmalıdır.
İsrail’deki büyükelçimiz geri çekilmiştir. Bu çekilme süresiz olmalıdır.
İsrail’le askeri alandaki ilişkiler ve savunma sanayinde sürdürülen işbirliği kesilmelidir.
Bir süredir geçici üyeliği Türkiye’de olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nezdindeki girişim yerinde ve doğrudur. Bu platformda kınama, çözüm ve tazminatlar için girişimde bulunulmalıdır.
İsrail’in alıkoyduğu, hayatını kaybeden, yaralanan ve tutulan vatandaşlarımız ile yardım gemileri acilen iade edilmelidir.
Bu düşmanca tavrın sonucunda ortaya çıkan mağduriyetin ve kayıpların hakları ve hukuku mutlaka takip edilmeli ve İsrail’den tazminat talep edilmelidir.
Türk milletine yönelik bu düşmanlığın özrü ve pişmanlığı, İsrail’in resmi ağızlarından mutlaka istenmeli, cinayetlere neden olan sorumluların ortaya çıkartılması ve adalete sevki talep edilmelidir.
Bunlar hem insan olmanın bizlere tanıdığı imkanlardır, hem de uluslar arası hukukun meşru gördüğü taleplerdir.
Yeter ki bağımsızlıktan korkmayan bir hükümet, yeter ki yabancıların boyunduruğuna girmemiş bir Başbakan ve yeter ki küresel talepleri ayakta alkışlamayan çürümüş zihniyetler işbaşında olsun.
* Türkiye her sorunu mutlaka aşar. Türk milleti her sıkıntıyı atlatır.
* Yeter ki dik duracak, dik kalacak ve onurlu bir hükümet olsun.
Buradan iktidara sesleniyorum: Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ’ninde dediği gibi
İflasınızı ilan edin, bunca yıldır yönetemediğinizi itiraf edin, bu gidişatın sizi felakete götüreceğini idrak edin ve emaneti ehline teslim edin.
Demokratik siyaset sorunların çözümünde bütün kapıları açmaktadır.
Makamlar, mevkiler geçicidir, önemli olan millete hizmettir.
Yapamayan gidecektir. Yapamayacağı anlaşılan gidecektir.
Tahrip eden gidecektir. Ayıran, bölen, parçalayan gidecektir.
Başaracak gelecektir. Birleştirecek gelecektir. Yapacak olan gelecektir.
Milletimiz hiç korkmasın.
Milliyetçi Hareket varsa umut vardır, çare vardır.
Milliyetçi Hareket mutlaka gelecek ve muhakkak başaracaktır.
MHP İL TEŞKİLATI