Muharrem Ayı Mesajı

 

Beder, Mesajında şunları kaydetti;

Allah’ın adıyla...

Bir Muharrem Ayı’na daha ulaştık...

Nedir Muharrem Ayı ve bu ayda neler olmuştur?

            Muharrem Ayı, hüzün ve matem ayıdır. Bu ay, özgürlük âşıklarının, hak ve adalete tutkun olanların, zulme baş eğmeyenlerin meşalesidir. Öyle şeyler olmuştur ki bu ayda, insanlığın serüveni gözler önüne serilmiştir. İnsanlığın manevi alemi, çıkacağı, yükseleceği en son nokta da, inebileceği en aşağılık derece de, bu ayda, bu ayın günlerinden birinde, onuncu gününde, Aşura’da gözler önüne serilmiştir.

Bu matem bütün Müslümanların, hatta bütün insanların matemidir. Çünkü Kanla yazılan ve akıl almaz sıkıntılara katlanılarak tarihe ulaştırılan bu yüce değerler, bütün insanlığın ortak malıdır.

Ve bu nedenle de Aşura ve Kerbela, bütün insanlığın, bütün özgürlük sevdalılarının ortak değeridir...

Ve yine bu nedenle bu matem, sadece Şiilerin değil, bütün Müslümanların, hatta bütün insanlığın matemidir.

Bu değerleri unutmamak, unutturmamak, yaşamak ve yaşatmakta bizlerin görevi değil midir?

O HALDE BU MATEM HEPİMİZİNDİR...

Bu matemi yaşarken dikkat edeceğimiz önemli hususlar da göz ardı edilmemelidir. Bu hususları sıralamak istersek;

1- Yukarıda da değindiğimiz gibi bu matem bütün Müslümanların ortak matemidir. O halde Aşura, aslında birleştirici, vahdeti pekiştiren, Müslümanların bir ve beraber olmaları gerektiğini önemle vurgulayan, ayrılığın, ayrılıklara vurgu yapmanın, insanları inançları sebebiyle ve kendileri gibi inanmadığı için ötekileştirmenin ne büyük ve onulmaz yaralar açacağını ayan beyan ortaya koyan bir gündür... Bütün Müslümanların bu günde birbirine daha sıkı sarılması, İslam’ın ortak değeri Peygamber (s.a.a) ve onun emaneti Ehl-i Beyt’ini tanımaya çalışması gerekir.

2- İmam Huseyn (a.s.), kucağındaki 6 aylık yavrusunu oklayanlara dahi, son anına kadar nasihat ediyor, Ceddi Resulullah’ın getirdiği öz Muhammedi İslam’ı izah etmeye çalışıyordu... 

Çünkü o “Rahmet Peygamberi” nin (s.a.a.) torunuydu, rahmet imamı idi. Dolayısı ile kimsenin İmam Hüseyin (a.s.) adını kullanarak insanlar arasında ayrım yapma, insanları kamplara bölme, bir kısmını “uzak durulması gerekenler” olarak yaftalama hakkı yoktur. 

İmam Hüseyin (a.s.) bütün insanların hidayet meşalesidir... O’nun adına “ayrımcılık yapmak”, bizzat O’na (a.s.) ihanettir... Yapılması gereken şey, İmam Hüseyin’i (a.s.) doğru bir şekilde anlatmak olmalıdır. Muharrem Ayı boyunca yapılan ve yapılacak olan her şey, İmam Hüseyin’in (a.s.) duruşunun, mantığının ve vermek istediği mesajın anlaşılması hedefini gütmektedir. Yapılacak olan, söylenecek olan, yazılacak olan şeyler de İmam Hüseyin’in ortaya koyduğu hedefle aynı paralelde olmalıdır. 

3- İmam Hüseyin “öldüren” bir mantığa değil, “yaşatan” bir mantığa sahipti... Onun davası, öldürmeye değil, yaşatmaya yönelikti... Kendisine onca zulmü reva görenlere dahi son anına kadar nasihat ederek doğru yola çağırması bunun en büyük delilidir. Bütün yaranı şehit edildikten ve yapayalnız kaldıktan sonra bile, karşısındakilere doğru olanı göstermek için çırpınıyordu. Onlardan doğru olanı kabul edenler olursa, onu bağrına basıyordu... Hür b. Riyahi bunun en güzel örneğidir... Dolayısı ile bu “yaşatmaya” yönelik mantığın mutlaka anlaşılması ve hayata geçirilmesine en çok ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz... Muharrem Ayı ve Aşura, inşallah bu mantığın en iyi şekilde anlaşılıp yaşatılmasına vesile olur...

Bu duygularla, el ele ve gönül gönüle vererek İmam Hüseyin (a.s.) ve yüce davasının, insanlığa “kurtuluş” yolunu gösteren duruşunun anlaşılıp hayata geçirileceği bir Muharrem ve Aşura diliyorum...

Allah’ın selamı bütün Müslümanların üzerine olsun...