Erkekler için örnek insan peygamberler, onların vasileri ve Allah’ın veli kullarıdır. Kadınlar için örnek insan yine Allah’ın veli kullarından özellikle de bizim peygamberimizin çok sevdiği kızı Hz. Fatıma Zehra’dır (s.a).
İnsanın birilerini olgu ve örnek aldığında kimse şüphe etmez, ama kimi örnek alalım? Diye sorulabilir. Hangi konuda kim, kimi örnek alabilir veya almalıdır. Konuya biraz akıl ve felsefi açıdan bakacak olursak, insani ahlak ve erdemler yönünde örnek almalıyız. İnsanın gerçek değeri, kemali ve üstünlüğü Allah’a olan yakınlığı iledir. Allah’a olan yakınlık; içinde şüphe olmayan inanç, ilahi farzları eksiksiz yerine getirmek, yasaklarından (haramlardan) sakınmak ile elde edilir. Şanı yüce peygamberimiz buyurdular ki: “Erkeklerden birçoğu kemale erdi ama kadınlardan Mezahim kızı Asya, İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed kızı Fatıma kemale erdiler.” Asya, tarihin de lanetlediği Allah’a karşı ululanan, insanlara ben sizin yüce rabbinizim diyen bir tağutun eşi idi. Ama Allah’a olan gerçek ve sağlam inanç, iffet ve amel kendisini yüce Allah’ın kitap ve şeriat vererek yücelttiği peygamberine cennette komşu olabilme saadetine ve kemalına erdi. Hz. Meryem; Allah’ın kelimesi olan ve kendisine şeriat verip şereflendirdikten sonra göklere götürüp yücelttiği ve ahir zamanda tekrar yeryüzüne geri döndüreceği Ulu’l azim bir peygamberinin annesidir. Daha bu dünyada cennet meyveleri ile beslenen, meleklerle konuşan Allah’ın en sevimli ve en seçkin kuludur.
Hz. Hatice Müminlerin annesi, Allah’ın son dini ve son peygamberi başarıya ulaşsın diye mal varlığını son kuruşuna kadar harcayan, Hz. Peygamberin en zor en çetin gününde yanında olan, yine alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin soyunun annesidir. Hz. Hatice’ye iftihar olarak Hz. Zehra’ya anne olmak yeterlidir.
Hz. Zehra (s.a) ; O yüce zatı tanıma ve tanıtma bizim gibilerinin kapasitesinin çok üstünde kalır, hatta kendi bilgi gücümüzle onu anlatma kendisine hakaret sayılır. Biz onu Allah ve Resulullah’ın (s.a.a) dilinden tanıyalım. Allah Resulü (s.a.a) buyurdu ki: “Fatıma benim parçamdır; O’nun rızası Allah’ın rızasıdır, O’nun gazabı Allah’ın gazabıdır.” Başka tabirlerde ise şöyle geçer: “Fatıma benin parçamdır, onun rızası benim rızam, benim rızam Allah’ın rızasıdır. Onu inciten beni incitmiş beni inciten Allah’ı incitmiştir.”
Allah tebarek ve teala Kur’an’da şöyle buyuruyor:” Kuşkusuz, Allah ve Peygamberi’ni incitenlere, dünya ve ahirette Allah lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.”
Ama Fatıma Zehra (s.a) nasıl böyle bir makamı elde etmiştir? Sorunun cevabı net ve açıktır, Allah’a ihlasla inanmak emirlerine mutlak teslimiyetle teslim olmak, yasak ve haramından tam hakkıyla sakınmakla. Yaptığı her işte önce Allah’ın rızasını gözetmiş başka bir şey de düşünmemiştir. Bir gün evlerine bir ama (kör) misafir geldiğinde Fatıma tesettürlü olmasına rağmen odayı terk eder. Babası Allah Resulü; kızım adam ama seni görmüyordur, sende hicabına bürünmüşsün! Neden odayı terk ettin? Dediğinde. Bir na mahrem ile aynı havayı bir odada teneffüs etmek ve varlığımın bir na mahrem tarafından hissedilmesini istemiyorum demiş. Ama Allah’ın dinine hizmet, hakkın yerini bulması, adaletsizliğe karşı, insanlara gerçeği beyan etmek için hicabını giyip babasının Mescidinde Ensar ve Muhcir’e kükremiş! Uzun bir hutbe okumuştur: Bu hutbenin bazı bölümlerinde şöyle buyurmuştur: “Allah imanı sizleriçin şirkten temizlenme vesilesi kıldı. Ve namazı, kibirden uzaklaşmanız, ve zekatı, nefsin yücelmesi ve rızkın çoğalması ve orucu, ihlası sabitleştirmek ve haccı, dinin temellerini sağlamlaştırmak ve adaleti, kalpleri birleştirmek ve bize itaati, dinin düzelmesi ve nizamı için farz kıldı. Ve imametimizi tefrikadan kurtulmak……”
Bu sözler o hazretin ilahi ilme mazhar olduğunun delilidir. Saadetli, iffetli yaşamak için Müslüman kadınının tanıyıp örnek alacağı değer kadın işte Hz. Zehra ve Hz. Zeynaptir. Allah kadınlarımızı iman ve takvayla yüceltsin. İnşaallahArslan BAŞARAN
Iğdırmava Cami İmamı
İnsanın birilerini olgu ve örnek aldığında kimse şüphe etmez, ama kimi örnek alalım? Diye sorulabilir. Hangi konuda kim, kimi örnek alabilir veya almalıdır. Konuya biraz akıl ve felsefi açıdan bakacak olursak, insani ahlak ve erdemler yönünde örnek almalıyız. İnsanın gerçek değeri, kemali ve üstünlüğü Allah’a olan yakınlığı iledir. Allah’a olan yakınlık; içinde şüphe olmayan inanç, ilahi farzları eksiksiz yerine getirmek, yasaklarından (haramlardan) sakınmak ile elde edilir. Şanı yüce peygamberimiz buyurdular ki: “Erkeklerden birçoğu kemale erdi ama kadınlardan Mezahim kızı Asya, İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed kızı Fatıma kemale erdiler.” Asya, tarihin de lanetlediği Allah’a karşı ululanan, insanlara ben sizin yüce rabbinizim diyen bir tağutun eşi idi. Ama Allah’a olan gerçek ve sağlam inanç, iffet ve amel kendisini yüce Allah’ın kitap ve şeriat vererek yücelttiği peygamberine cennette komşu olabilme saadetine ve kemalına erdi. Hz. Meryem; Allah’ın kelimesi olan ve kendisine şeriat verip şereflendirdikten sonra göklere götürüp yücelttiği ve ahir zamanda tekrar yeryüzüne geri döndüreceği Ulu’l azim bir peygamberinin annesidir. Daha bu dünyada cennet meyveleri ile beslenen, meleklerle konuşan Allah’ın en sevimli ve en seçkin kuludur.
Hz. Hatice Müminlerin annesi, Allah’ın son dini ve son peygamberi başarıya ulaşsın diye mal varlığını son kuruşuna kadar harcayan, Hz. Peygamberin en zor en çetin gününde yanında olan, yine alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin soyunun annesidir. Hz. Hatice’ye iftihar olarak Hz. Zehra’ya anne olmak yeterlidir.
Hz. Zehra (s.a) ; O yüce zatı tanıma ve tanıtma bizim gibilerinin kapasitesinin çok üstünde kalır, hatta kendi bilgi gücümüzle onu anlatma kendisine hakaret sayılır. Biz onu Allah ve Resulullah’ın (s.a.a) dilinden tanıyalım. Allah Resulü (s.a.a) buyurdu ki: “Fatıma benim parçamdır; O’nun rızası Allah’ın rızasıdır, O’nun gazabı Allah’ın gazabıdır.” Başka tabirlerde ise şöyle geçer: “Fatıma benin parçamdır, onun rızası benim rızam, benim rızam Allah’ın rızasıdır. Onu inciten beni incitmiş beni inciten Allah’ı incitmiştir.”
Allah tebarek ve teala Kur’an’da şöyle buyuruyor:” Kuşkusuz, Allah ve Peygamberi’ni incitenlere, dünya ve ahirette Allah lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.”
Ama Fatıma Zehra (s.a) nasıl böyle bir makamı elde etmiştir? Sorunun cevabı net ve açıktır, Allah’a ihlasla inanmak emirlerine mutlak teslimiyetle teslim olmak, yasak ve haramından tam hakkıyla sakınmakla. Yaptığı her işte önce Allah’ın rızasını gözetmiş başka bir şey de düşünmemiştir. Bir gün evlerine bir ama (kör) misafir geldiğinde Fatıma tesettürlü olmasına rağmen odayı terk eder. Babası Allah Resulü; kızım adam ama seni görmüyordur, sende hicabına bürünmüşsün! Neden odayı terk ettin? Dediğinde. Bir na mahrem ile aynı havayı bir odada teneffüs etmek ve varlığımın bir na mahrem tarafından hissedilmesini istemiyorum demiş. Ama Allah’ın dinine hizmet, hakkın yerini bulması, adaletsizliğe karşı, insanlara gerçeği beyan etmek için hicabını giyip babasının Mescidinde Ensar ve Muhcir’e kükremiş! Uzun bir hutbe okumuştur: Bu hutbenin bazı bölümlerinde şöyle buyurmuştur: “Allah imanı sizleriçin şirkten temizlenme vesilesi kıldı. Ve namazı, kibirden uzaklaşmanız, ve zekatı, nefsin yücelmesi ve rızkın çoğalması ve orucu, ihlası sabitleştirmek ve haccı, dinin temellerini sağlamlaştırmak ve adaleti, kalpleri birleştirmek ve bize itaati, dinin düzelmesi ve nizamı için farz kıldı. Ve imametimizi tefrikadan kurtulmak……”
Bu sözler o hazretin ilahi ilme mazhar olduğunun delilidir. Saadetli, iffetli yaşamak için Müslüman kadınının tanıyıp örnek alacağı değer kadın işte Hz. Zehra ve Hz. Zeynaptir. Allah kadınlarımızı iman ve takvayla yüceltsin. İnşaallahArslan BAŞARAN
Iğdırmava Cami İmamı