Yazarımız Müslim Oğuz’u ”MAVİ DUALI KADIN” kitabında farklı bir yönüyle tanımamız mümkün.
Hani derler ya şiir tadında kitap… Bu kitapta şiir tadından öteye sevda,aşk,hasretlik,sevgi kısacası aradığınız her şey var..
Ben inanıyorum ki,kaç yaşında olursanız olunuz.Bu kitabı okuyunca kendinizi 18 yaşında ki bir gencin duygusunda hissedeceksiniz.Damarlarınızdaki kan coşacak ,tüyleriniz diken diken olacak,kalbiniz hızla atacak duygu seli yaşayacak anılarınıza, gençlik yıllarınıza döneceksiniz. Sevgi, aşk ancak bu kadar güzel anlatılır diyeceksiniz...
Sizin sevgilinizin adı farklı olabilir ama yazarımızın şiirlerinde dile getirdiği sevgili kimi zaman “DAĞ ÇİÇEĞİDİR” Kimi zaman “ÇAYDIR”Doğa da gördüğümüz her şeydir.Gözlerin bütün rengidir..Mavi denizdir...Vatandır..Bayraktır..Türklüktür..
Mavi Dualı Kadında ise yazar, Kadınlara yapılan eziyeti, baskıyı bir Türkçü gözüyle ele alıyor.Türk töresinde kadın ”Hatundur” Erkeğinin baş tacıdır, onun hep yanındadır, diyerek şu mısralara yer veriyor.
Mavi Dualı Kadın,
Doğa gibi dişiliği ve güzelliğiyle insanlığın hayat kaynağıdır…
Doğa gibi o da emzirir, besler, büyütür kucağında sevgiyle insanı…
Aşkın da, sevginin de, doğurduğu insanın da koruyucu dişi aslanıdır o…
Ama gele, gele…
Yılların, yüz yılların, bin yılların baskısı üst üste yığıla yığıla,
Onun canlı, çağıl çağıl akan diriliğini, maviliğini, dişiliğini, doğallığını baskılayarak, köleleştirerek siyaha boyadılar…
Bu mısralardan anlaşıdığı gibi kadını eve hapsetmek,karalar giydirmek,söz hakkı vermemek,şidddet uygulamak Allah’ın en sevgili kulu olan kadına erkekler tarafından yapılan eziyeti şairimiz kabullenemiyor..Kadını “Ağlayan,inleyen,acı çekip ,gizli gizli gözyaşı döken köleye döndürdüler..Kadının doğal ruhu,bağnaz düşüncenin sınırladığı,zincirlediği köleleştirdiği tutuklu bir ruha dönüştürülmüştür. Diyor.
Müslim Oğuz, kadına gerçek değerinin verilmediği köle gözüyle görüldüğünü vurgulayarak bu bakış açısına isyan ediyor.
Kitapta yer alan bütün şiirler, düz yazılar buram buram sevgi, aşk, hasretlik, özlem, kavuşma,üzüntü kokuyor.Tabi ki anlayana...
Sen vardın.
“Kalbimi kırdığında kendime değil sana üzüldüm .Çünkü orada sen vardın!”diyen şairimiz sevgiliyi ne kadar çok sevdiğini itiraf ediyor.
Mavi Dualı Kadın
"Adem ile Havva'nın oğulları,
Adem ile Havva'nın kızlarını,
Hep baskıladı,
Hep aşağıladı,
Hep ezdi,
Hep köle yaptı kendine...
Dua kadına,
Mavi de duaya çok yakışır.
Bu yüzden,
MAVİ DUALI KADIN dedim ben ona
Şairimizin dilinden düşüremediği birde “DAĞ ÇİÇEĞİ…” var… Herkesin birileri olduğu gibi..
Ben bazı düz yazılarım da “EY CAN” derim.şairimizde DAĞ ÇİÇEĞİ…
Acı çekmektir aşk.
Öyle bir acı,
Öyle bir tatlı gam ki bu,
Dupduru pınar olup,
Damla, damla,
Yudum, yudum,
Avuç, avuç içirir badesini...
Ruhundan koptuğumuz Yaratan,
Ana kucağı vatan…
Gölgesine sığındığımız bayrak,
Ela gözlü yardır aşk…
Kimine Leyla’dır,
Kimine Şirin,
Kimine Aslı…
Bana da dağ çiçeği…
Aslında bu şiirde Dağ çiçeği ilk önce sevgiliye hitap gibi görünse de, bir yerde de sevgili vatandır,bayraktır.
Şairimiz her ne kadar duygusal olursa olsun aşktan, sevgiden,sevgiliden bahsetse bile,şiirlerinin bir yerinde yüreğine nakış gibi işlemiş vatan,bayrak Türklük aşkından bahsedemeden duramıyor..Bazı mısralarda açıkça tek aşk vatan diyor...
Kaf dağının ardında ki sevgiliye yazdığı mektup ise okumaya doyamayacağınız bir buram buram aşk ,sevgi kokan mektuptur..Her satırını okudukça kendinizi orada hissedeceksiniz gözlerinizin önüne terkedilmişliğiniz, ihanete uğramanız ,sevgilinizin elinizden uçup gidişi,ağlamalarınız, terk edilmişliğin verdiği acıyla uykusuz gecen haram geceleriniz gelecektir...
Çünkü, yazarımız kendisinin ölmesine razı, sevdiğim yeter ki üzülmesin diyor
”Eğer senin narin yüreğini bu yürekten daha çok sevecek birini bekliyorsan yanılıyorsun... Sonunda acı bir hayal kırıklığı yaşayacaksın ve yine ben üzüleceğim...”
Lafı fazla uzatmadan birkaç şiirlerden alıntı ile baş başa bırakayım.SÖZÜN ÖZÜ: “Gençleşmek,kendinizi 15-18 yaşında hissetmek istiyorsanız.MAVİ DUALI KADIN”kitabını okuyun ruhunuz gençleşsin...
Gelmedin
Eylül’de gelmedin, Ekim’de tadı olmaz,
Hava soğuk,rüzgarlı artık..
Birazcık sarılmaktı umudum,
Güz kırmızısı dudaklarına bir öpücük...
Elinden tutup kumsalda yürümek,
Deniz suyuyla ıslanmış saçlarını, güneşin olup kurutmak...
Gelmedin...
Artık benim için, yapraklar mor, kırmızı, turuncu,
Hasret yüklü bir Ekim şiiri olursun..
“Bakmak var, bakmak var!
Ben daha ilk bakışta gözlerine baktım senin
Xxxxx
“Yüreğiyle gördü, yüreğiyle duydu,Yüreğiyle tuttu aşkım
….ve yüreğimin sevdasını”
Xxxx
En hazin kalış,bir sevdanın yarım kalışıdır..
Xxxx
Hüznün gönlüme diken gibi battığı o sonbahar akşamı, hüzünlü bakışlarınla yaktın yüreğimi.
Ne çektiğimi ne halde olduğumu bilmek ve görmek istiyorsan, sen de gözlerime bak…”
Xxx
Ben senin karakaşına, kara gözüne,boyuna, posuna, nazına işvene aşık olmadım ki.Yüreğine aşık oldum
Azmak koyunda deniz sessiz
Gece mehtap da sessiz…
Gümüşe çalan çıplak teniyle
Bir kız girdi denize sessiz…
Xxx
Kalbini avuçlarıma almaya kıyamam ki
İncitmekten düşürmekten korkarım
İşte ,canı şiir okumak isteyen aşka,sevgiye ihtiyacı olanlar,çikolata dadında bir kitap..Bir bardak suyu nasıl bir dikişte içiyorsanız ,bir solukta okuyacağınız hayallere dalacağınız kitap MAVİ DUALI KADIN”dır.
Müslim Oğuz hocamızı güzel eserinden dolayı kutluyor başarılar diliyorum.
