Bu soruların cevapları dünya görüşlerine göre fark edebilir. Maddecilere göre hayat bir tecrübedir, öncekilerin tecrübesinden istifade ederek yaşamalısın. Liberallerle göre canın nasıl istiyorsa öyle yaşa nefsini istediği lezzetlerden mahrum etme nasılsa dünyanın sonu boş ve ölümdür. Ama temel felsefesi inanç olan ekoller insanın tek olan varlıktan yani alemleri yaratan Rabbül Aleminden geldiğinden ona hayat programı yüce yaratıcısı tarafından verilmiştir. Buna göre de Hz. Ali (Allah’ın selamı ona olsun) şöyle buyuruyor: Allah kendi yakın meleklerinden birisini son elçisini (Hz. Muhammed’i) güzel ahlakı öğretmesi için görevlendirdi, O her gün güzel ahlak öğreniyordu ve onu bana öğretiyordu.
Yukarıdaki soruların en güzel cevabı her akıl sahibinin vereceği cevaptır. Dünyanın neresine gidersen git kimden sorarsan sor duyacağın cevap insan güzel ve saadetli yaşamayı bilen birisinden öğrenmelidir olacaktır. Çünkü aklın yolu birdir onda farklılık olmaz. Ama mısdakı tayin etmeye gelince bunu en iyi bilen kimdir? Asıl ayrılık ve farklılıklar buradan başlıyor. Kimlerine göre Hz. İsa peygamber, kimilerine göre Hz. Musa peygamber ve kimilerine göre de Hz. Muhammed peygamberdir. Hz. İsa ve Musa peygambere gerçek manada inanılırsa farklılıklar ortadan kalkar. Çünkü Hz. İsa’da Musa’da Hz. Muhammed’in kâmil bir din ile geleceğinden haber vermişlerdir. Zaten peygamberler arasında fark olmaz 124 bin peygamber aynı zamanda yaşamış olsalardı arlarında ihtilaf söz konusu olmazdı. Çünkü her peygamber üç önemli esasa davet etmektedir. 1-Tevhit (Allah’ın varlığı ve birliği) 2-Nübüvvet (Allah tarafından şeriat getiren peygamberlere inanmak) 3-Mead (Ölümle hayatın son bulmayacağına belki yeni bir hayatın başlamasına ve hesap gününe inanmak) Peygamberler birbirlerini tamamlamak için gelmişlerdir. Böylece son peygamber en kâmil olan peygamberdir. Biz insanlar eğer aklımızı kullanacak olursak ve insaflı olursak, yaşadığımız asırda insanlık ve insanın saadeti için verilen bütün programları teker teker inceleyip en mükemmelini seçmeliyiz. Böyle bir araştırma yapmadan kuru taassup üzerine atalarından gördüğü doğru ve yanlışlığına bakmadan hayat tarzı seçme gerçekten insafsızlıktır.
Ben Hz. Muhammed peygamberin ümmeti ve O’na inanan olarak söylemiyorum gerçekten kendi tarafsız araştırmalarıma dayanarak iddia ediyorum. Şu anda üzerinde bulunduğumuz dünyada (kaç asırdır hayat sürdürüldüğünü de bilmiyoruz) Hz. Muhammed Mustafa’nın insanlığa sunmuş olduğu programdan daha üstün güncel insanın dünya ve ahiret saadetini temin edecek bir hayat tarzı yoktur. Öyleyse sorumuzun cevabı şudur: Güzel ve saadetli hayat tarzını Allah’ın son elçisi ve 124 bin peygamberin tamamlayıcısı olan Hz. Muhammed ve O’nun s.a.v hak vasilerinden öğrenmeliğiz. Eğer aklın da gösterdiği bu yolu fert ve toplum olarak hayata geçirirsek işte o saadeti yakalayacağız. Aksi takdirde tecrübenin gösterdiği gibi adaletsiz toplumda yaşama çetin ve zorluklu yaşantı bizim olacaktır.
Bir önemli soru akıla takılabilir. Şöyle ki madem böyle saadetli ve güzel program varsa neden uygulamaya geçmiyor? Şimdiye kadar hayta geçmiş mi? Bundan sonra hayta geçecek mi?
Peygamber efendimizin hayatında Asr-ı saadette kısmen, Hz. Ali’nin hilafeti döneminde kısmen uygulandı ancak insanların cahil ve mutaassıp oluşları yüzünden devam etmedi. Ama Allah tebarek ve teala Kur’an’da Resulullah s.a.v ve Ehl-i Beyt imamları hadislerinde gerçek icra edecek kişinin Resulullah’ın soyundan olan O zatın adını ve künyesini taşıyan Mehdi’dir (Allah zuhurunu çabuk etsin) Yeryüzü zulüm ve işkenceyle dolduğu gibi adalet ve güzellikle dolacaktır. Bunu yapacak olan Allah’ın bakiye bıraktığı son hüccetidir, O’nu gökten indireceği Hz. İsa a.s ile destekleyecektir. Hz. Mehdi’nin kuracağı adalet düzeninin görmeyi bize de nasip etsin. Amin Şeyh Arslan BAŞARAN
